• Sonuç bulunamadı

Eserin Şahıs Kadrosuna Toplu Bir Bakış

ESERLERĐNDE ŞAHIS KADROSU

2.1.2. Eserin Şahıs Kadrosu Açısından Đncelenmesi 1. Asıl Kahraman

2.1.2.8. Eserin Şahıs Kadrosuna Toplu Bir Bakış

Đkinci sahnede esere dâhil olup koro işlevini yerine getiren Yaşlı Kadınlar’ın da

dekoratif unsur durumundaki kahramanlardan olduğunu söylemek mümkündür. Bunlar Keziban’a Ali’nin Elmas’ı kaçırdığı haberini getirirler. Kara Osmanların Murat Ali’nin cesedi ile Elmas’ı getirmeden önce de bu kadınlar Keziban’a bunu anlatmak istemişlerdir. Kitabın sonunda Yaşlı Kadınlar Tanrı’nın Ali’yi bağışlaması için dua ederlerken Keziban torununun günahsız olduğunu söyleyerek onları kovar.

Piyesteki dekoratif kahramanların hiçbirinin psikolojik özellikleri üzerinde durulmamış, bu kişiler derinlemesine ele alınmamıştır. Kahvedeki insanlar ile Fatma sahnede görünmez; ancak Yaşlı Kadınlar görünür. Buna dayanarak, Yaşlı Kadınlar’ın diğer dekoratif şahıslara nispeten daha etken olduğunu söyleyebiliriz. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, bunlar koronun rolünü üstlenmişlerdir.

2.1.2.8. Eserin Şahıs Kadrosuna Toplu Bir Bakış

Oyunda altısı kadın, altısı erkek olmak üzere on iki kahraman sahneye çıkar. Keziban, I, II, III ve IV. Yaşlı Kadın, Elmas kadın kahramanlar; Ali, Murat, Mehmet, Seyit, Ramazan, Çocuk erkek kahramanlardır. Ali’nin sevdiği olan Deli Durdu’nun Fatma, oyunda adıyla yer alır. Mehmet ile Ali’nin kavgasına tanıklık eden kahvedeki kişiler de bu şekilde (Fatma’da olduğu gibi), oyuna yerleştirilmişlerdir. Ayrıca, Kara Osman, Ali’nin dedesi Kurt Süleyman ile babası ve amcası da kan davası yüzünden daha önce öldürülmüş şahıslar olarak anılır.

Oyunda üzerinde en çok durulan şahıs, Keziban’dır. O, kin, intikam duygusunun sembolüdür. Gerçekçi bir biçimde sunulmuştur, etkendir. Bir ihtiras uğruna her şeyden vazgeçme, tüm varlığıyla onun için yaşamanın timsalidir. Eserde karakter boyutunda ele alınan tek kahraman Ali’dir. Diğer kişiler tip düzeyinde işlenmiştir.

Piyes, Oflazoğlu’nun köy konulu üç oyunundan birisidir. Yazarın Kayseri’de yaşadığı bir iki yıllık bir köy hayatı döneminde edindiği izlenimlerinin yansıması sayılabilir. Bu yönüyle oyunu otobiyografik sayabiliriz. Ancak, yazarı temsil eden bir kahraman metinde yer almaz. Sanatçı, kahramanlarının dış görünüşlerinden söz etmemiş, onları psikolojik özellikleriyle sunmuştur. Olumlu ve olumsuz kahramanlarına karşı tarafsız davranmıştır.

0

2.2. Allah’ın Dediği Olur 2.2.1. Eserin Tanıtımı ve Özeti

Allah’ın Dediği Olur6, bir perde (dört sahne)den müteşekkil manzum komedyadır.

Birinci sahnede vakit gece, mekân Huri’nin evidir. Huri ile eve geç saatte dönen oğlu Osman’ın konuşmalarına tanık oluruz. Huri’nin kocası ölmüş, Osman yetim kaldığı için liseyi yarıda bırakmak zorunda kalmıştır. Osman Habib Ağa’nın kızı Ayşe’yi sevmektedir. Osmanların bir tarlasını ve köyün diğer tarlalarını yok pahasına eline geçiren Habib Ağa, fakir olduğu için kızını Osman’a vermek istemediğinden, Osman kızı kaçırmaya karar vermiştir. Huri, yaşanacak tatsızlıklardan, sıkıntılardan söz ederek Osman’ı bundan vazgeçirir. Osman yatınca düşünde Ak Sakallı’nın öğütlerini duyar.

Đkinci sahnede mekân köyün kahvesidir. Dört Köylü ve Osman ile arkadaşı Durmuş’un

konuştuklarını görürüz. Bu sırada, Habib Ağa ile Satılmış gelir. Satılmış paraya ihtiyaç duyduğu için Ağa’dan borç istemektedir. Habib Ağa ise, Gökkaya’daki tarlayı almayı gündeme getirir. Osman köylülere tarlalarını elden çıkarmamaları gerektiğini öğütler. Habib Ağa sık sık, “Kuş uçsa, yaprak oynasa,/ o bilir./ Netsen neylesen boş,/ takdir yukardan gelir” (s. 61-65) demektedir. Kahvenin duvarındaki “Allah’ın Dediği Olur” (s. 67) levhasını okur, köylüler de tekrar eder. Bu sırada Osman’ın beyninde şimşekler çakar. Đçinden, düşünde gördüğü Ak Sakallı’nın sesini duyar.

Üçüncü sahnede mekân Habib Ağa’nın evidir. Habib Ağa’nın karısı Dudu ona, kızlarının Osman’ı sevdiğini söyleyince, Habib Ağa, eşini tekme tokat kovar ve yatar. Osman, Habib Ağa’nın damındadır, bacadan “Kuş uçsa, yaprak oynasa” (s. 74) gibi sözlerle ona seslenir. Habib Ağa, Tanrı’nın kendisiyle konuştuğunu sanır. Osman ona daha önce köylülerden aldığı tarlaları geri vermesini, Satılmış’ın tarlasını almaktan vazgeçmesini, kızını da Osman’a vermesini, aksi takdirde cehenneme gideceğini söyler.



1

6 '789ůůĂŚ͛ŦŶĞĚŝŒŝKůƵƌ':;'< '#1.7     9<ĞnjŝďĂŶ͕ůůĂŚ͛ŦŶ ĞĚŝŒŝKůƵƌ'< ;'< '33

1

Dördüncü sahnede Habib Ağa tüm köylüyü kahvede toplar ve herkesin tarlasını geri verdiğini, kızını Osman’a vereceğini söyler. Đnsanlar sevinçten halay çekerken Osman Ayşe’nin yanına gitmektedir. Oyun burada sona erer.

2.2.2. Eserin Şahıs Kadrosu Açısından Đncelenmesi 2.2.2.1. Asıl Kahraman

Oflazoğlu’nun köy konulu oyunları arasında yer alan Allah’ın Dediği Olur’un asıl kahramanı Osman’dır. Osman küçük yaşta yetim kaldığından okulu bırakmıştır. Habib Ağa’nın kızı Ayşe’yle evlenmek ister.

Dul Huri’nin oğlu Osman, oyunun birinci sahnesinde gecenin geç saatlerinde, Ayşe’yi kaçırma kararı almış olarak eve döner. Ancak, annesi Huri onu kızı kaçırmaktan vazgeçmeye ikna eder. Osman, Ayşe kendisini korkak bilecek diye endişe içindedir. Osman henüz askere gitmemiş bir delikanlıdır. Oyunda fiziksel özelliklerinden söz edilmez. Psikolojik yönüyle sunulur. Üçüncü sahnede Habib Ağa’nın karısı Dudu, kocasına, kızları Ayşe’nin gönlünün, “Melek gibi oğlandır” (s. 71) diye tanımladığı Osman’da olduğunu belirtince, Habib Ağa, Osman için “He ya, bir kanadı eksik! Đşi gücü düzen bozmak, aykırı gitmek. Camiye ayak bastığını görmedim bugüne dek” (s. 71) der.

Osman zeki bir gençtir. Habib Ağa’nın dindar, yardımsever görünerek halkı sömürmesini, tarlalarını almasını kabullenememektedir. Arkadaşı Durmuş’u Sulak Tarla’yı Habib’e sattığı için eleştirir. Satılmış’ın da Habip’e borcunu ödeyemezse tarlasını satıp ödeyeceğini söylemesine kızar, onu tarlasını satarsa neyle geçineceği konusunda uyarır.

Birinci sahnede, Osman uyuyunca düşünde Ak Sakallı bir ihtiyarın kendisini uyardığını görür. Đkinci sahnede kahvede Durmuş’la konuşurken yine bu Ak Sakallı’yı karşısında görmüş gibi olur. Habib Ağa’nın “Allah’ın Dediği Olur” levhasını okuyup köylünün bunu tekrarlamasının ardından Osman gülmeye başlamıştır. Kafasından bir şeyler geçtiği bellidir. Bu esnada Ak Sakallı’nın Osman’a görünüp “Dudakların görünmesin konuşmaya durursan, sözlerin gece dallarından dökülsün” (s. 67) demesi, Osman’ın girişeceği eylem konusunda zihninin durulmasını sağlar.

.

Üçüncü sahnede Osman, Habib Ağa’nın bacasından gece vakti o uyurken kendisine seslenir. Habib, Tanrı’nın kendisiyle konuştuğunu sanır. Osman, Tanrı rolüyle, Habib Ağa’yı kızını Osman’a verme ve köylülerden aldığı tarlaları geri verme konusunda ikna eder. Oyunun sonunda Osman Ayşe’ye kavuşur.

Osman, oyundaki en önemli kahramandır. Tip olarak işlenmiştir. Olumlu kişilerden biridir. Okuyucu onu sever ve onda kendisinden bir şey bulabilir. Đnandırıcıdır. Yazar ona karşı tarafsızdır, onu yargılamaz. Osman’ı, içinde bulunduğu düzeni kabullenmek istemediğinden düzen karşıtı tip ya da asi tip olarak adlandırabiliriz. Nitekim, Gürpınar Köyü’nde sıkışan köylünün Habib Ağa’dan borç alması, borcunu ödeyemediği için de tarlalarını ona yok pahasına satması gelenekleşmiştir. Osman buna şiddetle karşı çıkar, köylüleri bundan vazgeçirmeye çalışır ki, istediğini başarır. Harekete geçmesinde Ak Sakallı ve “Allah’ın Dediği Olur” levhası etkili olmuştur. Yaşadığı dış çatışmadan uygulamaya koyduğu başarılı planı sayesinde kurtulur.

2.2.2.2. Hasım veya Karşı Güç

Bu eserdeki hasım veya karşı güç konumundaki şahıs, Habib Ağa’dır. Habib fakirken, Huri’nin babasının kapısında çalışırken Dudu’nun babasınca Dudu’ya eş olarak içgüveysi alınmıştır. Bundan sonra da kayınpederinin malını artırdıkça artırmış, âdeta köyün yarısına sahip olmuştur.

Habib Ağa, Gürpınar köylülerince namazında niyazında, yardımsever biri olarak bilinmektedir [Đkinci sahnede Habi’in Satılmış’a yardım etmeyi kabul etmesi üzerine Üçüncü Köylü’nün “Fakir babası bizim ağa vesselâm!” (s. 64) demesi buna örnek verilebilir.]. “…Sen Ayşe’yi kaçırmaya kalkarsan, namus temizleyeceğim diye, vurdurur Habib seni, hiç kuşkun olmasın” (s. 51) fikrinde olan Osman’ın annesi Huri bile, “Habib hayın adamdır, kincidir mincidir ya, sıkışınca yardım eder fakire fukaraya” (s. 53) der. Habib Ağa tespihini elinden düşürmez; kahvede dudakları sürekli kıpırdamakta, dua okumaktadır. Habib Ağa “Kuş uçsa yaprak oynasa, o bilir. Netsen neylesen boş, takdir yukardan gelir” (s. 61) sözlerini oyunun farklı yerlerinde tekrarlayacaktır.

Habib Ağa, köylünün tarlasının yaklaşık yarısını değerinden az paraya satın almıştır. Büyük şehirde çalışan kamyonlara sahiptir. “Osman kim benim kızımı almak kim?

2

Dengini bilmeli herkes, açlığını mı bölüşmek ister kızımla?” (s. 48) düşüncesiyle kızını köyün zenginlerinden olan Topal Hacı’nın Sıska Cemal’e vermek ister.

Habib Ağa, üçüncü sahnede uykudayken bacadan Osman’ın sesini duyması üzerine irkilir. Osman’la konuşurken Tanrı’yla muhatap olduğunu sanır. Bu olay Habib Ağa’nın değişmesinde etken olacaktır. Habib, köylülerin kendisince alınan tarlalarını geri vermeyi ve kızı Ayşe’yi Osman’a vermeyi vaat eder Tanrı zannettiği Osman’a. Dördüncü sahnede bunları gerçekleştirmek için tüm köylüyü kahveye çağırır. Bu esnada köyün imamına (Hoca) gece yaşadığını kurumlanarak anlatmak ister, Tanrı’nın kendisiyle konuştuğunu söyler. Hoca’nın bu bağlamda Habib’le ilgili söyledikleri dikkate değerdir: Habip’in Tanrı’nın kendisiyle arada bir şey olmadan konuştuğunu söylemesi dolayısıyla Hoca’nın “Mûsa Efendimiz dayanamaz da sen dayanırsın, öyle mi, abdestini tutamayan herif!” (s. 83) demesi gibi…

Oyunun sonunda Habib, kızını Osman’a verip tarlaları da köylüye geri vererek hora tepen köylülere karışacaktır.

Habib Ağa, köy ağasıdır. Sonradan zengin olup fakirleri dışlayan kişilerdendir. Dini istismar eden bir tiptir. Dindar, yardımsever, iyi bir insan görünüp halkı kandırmak, onun toprağını elinden almak gayesindedir ki bunu önemli bir oranda yapmıştır. Köylüyü sömüren ağa tipinin bir örneğidir. Bundan dolayı onu sosyal bir tip kabul edebiliriz. Olumsuz bir kişidir; fakat yazar ona karşı tavır almamış, kendisini yargılamamıştır. Habib Ağa inandırıcıdır, geleneksel tavrının değişmesinde Osman’ın bacadan kendisine seslenmesi etkili olmuştur. Etken bir kişidir; olayın gelişmesinde rol oynamıştır.

Habib Ağa’nın Ayşe’yi kendisine vermek istediği Sıska Cemal’i de Osman’a rakip olması dolayısıyla hasım güç saymak mümkündür. Cemal’in sahnede yer aldığını göremeyiz. Yalnızca, kendisinden söz edilir.

2.2.2.3. Arzu Edilen veya Korku Duyulan Nesne

Bu tiyatro eserinde arzu edilen nesne konumundaki şahsiyet Ayşe’dir. Ayşe, Habib Ağa’nın kızı ve Osman’ın sevdiğidir. Ayşe’yi oyun boyunca sahnede bizzat görmeyiz. Diğer kahramanlar kendisinden söz eder. Ayşe, Osman’ın kendisine sevgisi dolayısıyla

#

eserde önemlidir. Birinci sahnede Ayşe’yi kaçırma kararı almış olarak sabaha karşı eve dönen Osman, annesine Ayşe’nin kendisi için kıymetini şu şekilde ifade eder:

“O benim özlediğim her şeydir, ana. Ayşe gitti mi, nasip de gider, sağanak inse tüm tarlalarına Gürpınar Köyü’nün, damlası düşmez toprağıma. Ayşe gitti mi, kırılır kolum kanadım, uçmaz olur dallarımdan ak kuşlarım bir daha, göksüz kalırım. Ayşe benim özlediğim her şeydir” (s. 50-51).

Üçüncü sahnede Dudu, Habib Ağa’ya Ayşe’nin gönlünün Osman’da olduğunu (s. 71), Topal Durmuş’un Sıska Cemal’e verileceği için yemekten içmekten kesildiğini (s. 70) söyler.

Oyunun sonunda Habib Ağa tarafından, köylü kahveye toplanmıştır. Dudu Osman’a Ayşe’ye gitmesini “Yanına koş Ayşe’nin! Sarardı soldu senden uzakta, canına yetti özlemin. Yanına var da yüzüne kan gelsin” (s. 93) şeklinde söyler.

Ayşe, oyundaki olumlu kişilerden biridir. Fiziksel özelliklerinden söz edilmemiştir. Osman’ı sevmesi ve onun tarafından sevilmesi yönüyle ele alınmıştır. Edilgen bir kahramandır. Sevdiğine kavuşmak için bir gayret sarf ettiği görülmez; ancak, Osman’dan kendisini kaçırmasını istemiştir.

Allah’ın Dediği Olur oyunu için, köylünün Habib Ağa’ya geçen tarlalarının sahiplerine iade edilmesinin, Osman için daha arka plandaki arzu edilen nesne olduğunu söyleyebiliriz. Köylü içten içe bu tarlalar için üzülmektedir. Đkinci sahnede Osman’la diyalog hâlindeki Durmuş’un “Hey gidi Sulak Tarla hey… Taş eksen buğday biterdi” (s. 59) deyişi, manidardır. Ancak, içinde bulundukları zor ekonomik koşullar köylülere tarlalarını sattırmaktadır. Tarlalara yok pahasına konan Habib Ağa’ya ise yine toz kondurmaya yanaşmazlar. Fakir fukara babası, hayırsever bir adam olduğunu söylerler. Osman ise, “Elde sürecek toprak kalmaz, her sıkıştıkça tarla satarsak” (s. 53) görüşündedir.

Eserin sonunda Habib Ağa düşünün yönlendirmesiyle köylüden emanet olarak aldığını söylediği tarlaları sahiplerine geri verir. Osman da arzu ettiği iki farklı varlığa kavuşmuş olur.

Ayşe de Osman’a kavuşmayı arzulamış, arzusuna vasıl olmuştur. Osman’ın annesi Huri, oğlu ile yaşamayı arzu etmiş, ona bir şey olursa, oğlundan ayrı kalırsa diye korkmuştur.

3

2.2.2.4. Yönlendirici

Allah’ın Dediği Olur’da asıl kahraman Osman’ı yönlendiren, Ak Sakallı bir ihtiyardır. Bu “ak sakallı, kişide öte duygusu uyandıran heybetli bir koca, derinlerden gelen bir sesle konuşur” (s. 55). Ak Sakallı, birinci sahnede Osman sabaha karşı uyuyunca onun düşüne girer, onu şu şekilde uyarır:

“Osman! Osman! En iç gözünü aç, sıyrılsın görüşün uyku bulutlarından, anlam kuşlarının ardına düşsün; yeşersin nasibin ağaç ağaç geleceğin karanlık ormanlarında bütün. Osman! Osman! En iç gözünü aç, engel duvar çeker ya dört yanından, kaygılar elinde çırpınır ya gönlün, başına göre yıldız kakmalı bu taç tutarsan özleminle yukarları bütün. Osman! Osman! En iç gözünü aç, dudakların görünmesin konuşmaya durursan, sözlerin gece dallarından dökülsün; kendi doğundan ışıyan amaç aydınlığına çeksin yürekleri bütün. Osman! Osman!” (s. 55-56).

Đkinci sahnede Osman Durmuş’la konuşurken Ak Sakallı Osman’ın karşısında belirip

ona telkinde bulunur. Yine bu sahnenin sonunda Habib Ağa’nın kahvedeki “Allah’ın Dediği Olur” levhasını okumasının ardından köylüler de bunu tekrar edince Ak Sakallı, Osman’a görünüp “Dudakların görünmesin konuşmaya durursan, sözlerin gece dallarından dökülsün” (s. 67) der. Bu söz, Osman’ın zihnindeki kıvılcımı ateşleyecektir. Osman bundan sonra (üçüncü sahnede) Habib Ağa’nın damına çıkıp bacadan ona seslenecek, Habib Ağa da bu sesin Tanrı’ya ait olduğunu zannettiği için sesin istediklerini yerine getirecektir. Osman’ın harekete geçmesinde Ak Sakallı’nın ciddî bir etkisi vardır.

Ak Sakallı, tasarlanmış bir kişidir7. Gerçek hayatta bir karşılığı yoktur. Halk hikâyelerindeki Hızır tipini andırır. Konuşmalarıyla sunulur. Osman’ın etken duruma geçmesinde önemli bir rol aynar. Đnandırıcı bir kahraman değildir. Olumlu olduğunu söyleyebiliriz.

Kahvede asılı duran “Allah’ın Dediği Olur” levhasını da yönlendirici kabul etmek mümkündür. Osman onu okuyunca zihninde şimşek çakacaktır.

Bu oyunda Osman’ın da bir tür yönlendirici olduğunu söylemek yanlış olmaz. Osman, Satılmış’ı tarlasını Habib Ağa’ya satmama konusunda uyarır: “Satma tarlanı Satılmış



.

> 9'?9ZŽŵĂŶƂnjƺŵůĞŵĞzƂŶƚĞŵŝ'@6 ;'7'331'  12



Emmi! Sonra nasıl bakarsın çocuklarına, ne yer ne giyer küçük Fazıl’ın, Elif’in? Toprak böyle dönüm dönüm elden gitti mi, çıkamaz karanlık sulardan geleceğin, soyunu ellere uşak edersin. Tarlanı satma Satılmış Emmi!” (s. 65). Aslında, Osman’ın uyarmak istediği bütün köylülerdir. Đkinci sahnede kahvehanede köylülerin masalarında dolaşarak onların bulundukları durumdan silkinmelerini sağlamaya çalışır. Ancak, hepsi Habib Ağa’nın cezbesinde olduğundan Osman’ın sözlerini işitmezler.

Dördüncü sahnede Habib Ağa resmî bir anlaşma yapmak ister köylülerle. Köylülerin işlerinde de Habib Ağa’nın traktörü ve biçerdöveri kullanılacak, bunun karşılığında köylüler Habib Ağa’ya küçük bir hisse vereceklerdir. Köylü bunu hemen kabul etmek ister. Fakat Osman razı olmaz. “Kendi yatağında aksın herkesin ırmağı, kendi yatağında bulanıp durulsun.” (s. 91) der. Ardından Durmuş, Birinci, Đkinci ve Üçüncü Köylü de Osman’ın tarafına geçer. Derken tüm köylü Osman’ın fikrini benimsemiştir. Habib Ağa da geri adım atar. Osman yönlendiricilik girişiminde önce başarılı olamasa da sonradan köylüler üzerinde etkili olmuş, onların Habib Ağa’nın önerisini kabul etmemesini sağlamıştır.

2.2.2.5. Alıcı

Söz konusu oyunda Ayşe, alıcı konumundaki şahıstır. Ayşe oyun boyunca aktif bir rol oynamamıştır. Daha önce de belirtildiği gibi, edilgen bir kahramandır. Ancak, eserin sonunda kârlı çıkar. Hemen hiçbir çaba sarf etmeden Osman’a kavuştuğu söylenebilir. Onu dikkatlere sunan diğer kahramanlardır. Birinci sahnede Osman’ın sözleri, üçüncü ve dördüncü sahnelerde Dudu’nun sözleri Ayşe hakkında bir fikir edinmemizi sağlar. Ayşe, olumlu bir kişidir.

Yine bu tiyatro eserinde Durmuş ve Satılmış başta olmak üzere köylüler alıcı şahıs konumundadır. Gürpınar köylüleri başları her sıkıştığında Habib Ağa’ya tarlalarını gerçek fiyatının altında satmaktadırlar. Satılmış da zor durumda kalmış, Habib Ağa’dan borç istemektedir. Ödeyemezse tarlasını satacağını söyler. Osman Satılmış’ın şahsında tüm köylüyü tarlalarını satmamaları konusunda uyarır. Ancak Habib Ağa’nın etkisinde oldukları için Osman’ın sözlerini algıladıkları çok da söylenemez. Buna rağmen dördüncü sahnede Habib Ağa’nın tarlaları geri vermesi onları da olumlu yönde etkiler. Kendileri bir gayret göstermedikleri hâlde oyunun sonunda kazançlı çıktıkları için



Durmuş, Satılmış ve diğer köylüler alıcı şahıstırlar. Bunlar genel olarak edilgendir. Cahil oldukları söylenebilir. Yazar tarafından sığ bir biçimde ele alınmışlardır. Bir sosyal problemle yaşamışlardır. Osman’ın ürettiği çözüm onları bu problemden kurtarmıştır.

2.2.2.6. Yardımcı

Allah’ın Dediği Olur oyununda başlıca yardımcı şahsiyet Ak Sakallı’dır. Ak Sakallı birinci sahnede Osman’a düşünde görünür. Đkinci sahnede de iki kez Osman uyanıkken karşısında belirmiş, sözleriyle onun kafasındaki şimşeği çaktırmış, Osman’ın eyleme geçmesini sağlamıştır. Osman, Ak Sakallı’nın telkinleri doğrultusunda hareket ederek hedefine ulaşacaktır (Yönlendirici şahıs başlığı altında Ak Sakallı üzerinde genişçe durulduğundan, bu bölümde ayrıntıya girilmeyecektir.).

Yine bu eserde Osman’ın annesi Huri’nin de yardımcı kişi olduğunu söyleyebiliriz. Huri Osman’ı Ayşe’yi kaçırmaktan vazgeçirmiştir.

Huri, kocası öldüğü için oğlu Osman’la kalmıştır. Ayakta durabilmek için de zaman zaman Habib Ağa’ya tarla satmıştır. Osman’ın yarı kalan okulunu tamamlaması için de birkaç dönüm tarla satmayı önerir. O da diğer köylüler gibi Habip Ağa’nın yardımsever olduğu görüşündedir. “Habib hayın adamdır, kincidir mincidir ya, sıkışınca yardım eder fakire fukaraya” (s. 53) der.

Huri, geleneksel bir köy kadınıdır. Ayırt edici özellikleri yoktur. Olumlu bir kişidir. Tip düzeyinde işlenmiştir. Bir kişilik gelişimi geçirmemiştir. Fedakâr, sevecendir. Đnandırıcı bir kahramandır, iç çatışma yaşamaz.

Oyun kişilerinden Osman’ın arkadaşı olan Durmuş’un da yardımcı bir şahıs olduğunu söylemek mümkündür. Durmuş, Ayşe’yi kaçıracakken Osman’a destek olacaktır. Fakat Huri Osman’ı bundan vazgeçirince de Durmuş, Huri’nin kararının daha doğru olduğunu söyler.

Durmuş’un diğer köylülerden pek farklı bir yönü yoktur. O da Habib Ağa’nın dindar, hayırsever bir adam olduğu görüşündedir. Đkinci sahnede Durmuş da öbür köylüler gibi Habib Ağa’nın etkisine girmiştir. Ancak, dördüncü sahnede Osman Habib Ağa’nın traktör ve biçerdöver hakkındaki önerisine karşı çıkınca, Osman’ın tarafına geçen ilk



kişi Durmuş olur. O da bir tiptir. Olumludur. Etken olduğunu söylemek zordur. Fiziksel özelliklerinden söz edilmemiştir.

Benzer Belgeler