• Sonuç bulunamadı

1. ENTELEKTÜEL SERMAYE ç

1.3 Entelektüel Sermayenin Tarihsel Gelişimi

Entelektüel sermaye bilgi çağı ile kabul gören bir kavram olduğundan tarihi çok eskilere dayanmamaktadır. 1765’te James Watt’ın buhar makinesini icadı ve ardından 1789’da Fransız devrimiyle oluşan sanayi toplumu ile ekonominin genel karakteristiği olan somut varlıklara (toprak, hammadde, bina, makina, teçhizat, donanım, vb.) yönelik verilen önem, bilgi toplumu ve ekonomisine geçiş ile birlikte bilgi, beceri, tecrübe ve iletişim gibi beşeri özellikler ve potansiyel enerji ile kollektif beyin gücü gibi maddi olmayan varlıklara yönelmiştir. Bilgi, entelektüel bir birikim haline gelmiş, sermayenin önemli bir parçası olarak kabul edilmeye başlanmıştır. Bilgi çağına geçiş ile artık entelektüel sermayeye sahip olma, entelektüel sermayeyi kullanma ve yönetme gibi hususlar hızlıca ön plana çıkmıştır. Entelektüel sermayenin tarihsel gelişimi incelendiğinde, kavramın sahneye çıkmasındaki gecikmenin nedeni konusunda ise farklı görüşler olduğu gözlemlenmektedir. Örneğin, geçmiş yıllardaki çalışan-işyeri-müşteri ilişkilerinin günümüze oranla daha katı prensiplerle yürütülmesi ve bahse konu olan katılığın yeni düşünce ve buluşlara dayalı yeni iş

70 Kayakutlu, G, “A Model for the Measurement and Improvement of Intellectual Capital in the Energy Sector: Sample Application in Electricity Distribution Company”, Journal of Dissertation, Cilt: 1, Sayı: 1, 2007, s. 18.

sahalarının gelişmesini sınırlaması, entelektüel sermaye kavramının sahneye çıkısındaki en belirgin gecikme nedenlerinden biri olarak kabul edilmektedir.72

Muhasebe teorisinde çalışanların entelektüel değerlere olan ilgisi 1960’lı yılların ortalarında Hermanson sayesinde başladığı ve finansal muhasebe odaklı olduğu belirtilmektedir.73 Hermanson, çalışanların yalnızca kas gücü olarak algılanmasının yanlış olduğunu açıklamıştır. Zira Hermanson’a göre çalışanlar başlı başına bir değerdir ve onları yalnızca kas gücü olarak görmek işlevlerini çok basite indirgemek ile küçümsemekten başka bir anlam ifade etmemektedir. Böylece, 1964 yılında Hermanson çalışanlara ilişkin değerleri finansal tablolara yanıstmaya çalışmıştır ve çabaları günümüzde “İnsan Varlıkları Muhasebesi” (Human Assets Accounting) kavramıyla anılmaktadır.74

Chicago Üniversitesi öğretim üyesi ve Nobel ödüllü iktisatçı Gary Becker de yine 1964 yılında “Human Capital” isimli eserini kaleme almıştır. Becker’in kitabı, entelektüel sermayenin insan sermayesi unsuruna dikkat çekmesi bakımından tarihsel açıdan önemli bir yere sahiptir.75

Entelektüel sermaye konusundaki ilk çalışmalar ise John Kenneth Galbraith’e aittir. Galbraith ünlü bir iktisat uzmanıdır ve 1969 yılında Polonyalı iktisatçı Michael Kalecki’ye yazmış olduğu mektupla entelektüel sermaye kavramının köklerini atmıştır. Bahse konu olan mektupta John Kenneth Galbraith, entelektüel sermayenin varlığı ile önemine değinmiş ve sahip oldukları birçok şeyi entelektüel sermayeye borçlu olduklarını açıklamıştır. Bundan tam altı yıl sonra, yani 1975 yılında ise Michael Kalecki yazmış olduğu bir makalede “Acaba kaçımız son on yılda elde ettiğimiz entelektüel

72 Tekin, C, “Küresel Rekabete Ne Kadar Hazırız?”, Strata Training and Consulting Websitesi, 2002, http://www.strata.com.tr, (3 Kasım 2008).

73 Roslender, R, “Accounting for Intellectual Capital”, Management Accounting, Cilt: 78, Sayı: 3, 2000, s. 34. 74 Uzay, Ş. ve Savaş, O, “Entelektüel Sermayenin Ölçülmesi: Mobilya Sektöründe Karşılaştırmalı Bir

Uygulama Örneği”, Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı: 20, Ocak-Haziran 2003, s. 164.

sermayenin farkındayız?” şeklinde bir sorgulamada bulunmuştur.76 1980’li yıllardan itibaren ise OECD entelektüel sermaye ile ilgili çalışmalara başlamıştır.

Japon bir bilimadamı olan Hiroyuki Itami de 1980 yılında sanal varlıkların Japon şirketleri üzerindeki etkisi ve bunların yönetimi ile ilgili bir araştırma yapmıştır.77 Itami’nin Japonya’da görünmeyen varlıklara odaklanan kitabı önceleri gereken ilgi ve dikkati çekmemiş olsa da özellikle 1987’de “Mobilizing Invisible Assets” adıyla İngilizceye çevirisi sonucunda büyük takdir toplamış ve popülaritesini arttırmıştır. Bu yıldan sonra entelektüel sermayeyle ilgili yapılan çalışmalarda sıkça kullanılmaya ve referans olarak gösterilmeye başlanmıştır.

1985 yılında ise Flamholtz, yönetimsel bilgi sunmak amacıyla “İnsan Kaynakları Muhasebesi” terimini kullanmıştır. Flamholtz’a göre insan kaynakları, muhasebe biliminden çok yönetim bilimini ilgilendirmekteydi.78 Flamholtz’un “İnsan Kaynakları Muhasebesi” terimini kullanmasıyla maddi olmayan varlıklar konusundaki araştırmalar artarak, işletmenin rekabet avantajı sağlaması konusunda çalışanların bilgi ve kabiliyetlerinin büyük önemi üzerinde daha da fazla durulmaya başlanmıştır.

Karl Erik Sveiby ise 1989 yılında entelektüel sermayeyle ilgili yaptığı tüm çalışmaları “Görünmeyen Bilanço” (The Invisible Balance Sheet) ismini verdiği kitabında toplamıştır. Bahse konu olan kitap, entelektüel sermayenin tarihi açısından oldukça önemlidir. Zira, Karl Erik Sveiby kitabında insan sermayesinin değerlendirilmesi ve fiziksel olmayan varlıklara uygun muhasebe yöntemleri geliştirilmesi gerekliliğini savunmuştur. Daha da önemlisi, bilgi sermayesinin ölçülmesi için bir teori sunmuştur. Bahse konu olan teori, başta İsveç olmak üzere birçok ülkenin işletmeleri tarafından benimsenmiştir.

76 Sveiby, K. E, “Intellectual Capital and Knowledge Management”, Karl Erik Sveiby’nin Websitesi, 2003, http://www.sveiby.com/articles/ IntellectualCapital, (17 Ekim 2008).

77 Yıldız ve Tenekecioğlu, s. 582.

78 Ortiz, M. A. A, “Intellectual Capital (Intangible Assets) Valuation Considering the Context”, Journal of Business & Economics Research, Cilt: 4, Sayı: 9, Eylül 2006, s. 1.

Modern anlamda entelektüel sermaye tanımına yer veren ve kavramı günümüzdeki şekliyle ilk ele alan ise Thomas Stewart’tır. 1991 yılında Thomas Stewart, yazdığı “Beyin Gücü” (Brain Power) isimli makalesi ile dikkatleri entelektüel sermaye kavramı üzerine çekmeyi başarmıştır.79 Bahse konu olan makale, entelektüel sermaye konusunda bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir. Yine 1991 yılında, İskandinavya’nın en büyük sigorta ve finansal hizmetler şirketi olan Skandia firması, finans ve pazarlama gibi işletmenin aynı zamanda bir de entelektüel sermaye fonksiyonu olması gerektiğini düşünmüş ve kabul etmiştir. Bu nedenle Skandia’da “Entelektüel Sermaye Departmanı” kurularak, Leif Edvinsson yönetici olarak atanmıştır.80

Takip eden yıllarda da entelektüel sermayenin tarihsel gelişimi anlamında şüphesiz önemli adımlar atılmıştır. 1993 yılında Dow Chemical şirketi, işletme içierisinde “Entelektüel Varlıklar Yönetim Direktörü” (Director of Intellectual Assets Management) adı altında yeni bir pozisyon yaratıp başkanlığına Gordon Petrash’ı atayarak, değerli fakat henüz hayata geçirilememiş patentlerinden gelir sağlamaya başlamıştır.81 1993 yılında, Leif Edvinsson, Skandia şirketi için ilk entelektüel sermaye bilançosunu hazırlamıştır. Hemen ardından Skandia’nın entelektüel sermaye politikasını yazdığı bir makale ile paylaşmış, çağımızda oluşan dengeyi gösteren bir bilanço örneğini de sunmuştur.82 Aynı yıl, entelektüel sermaye Peter Drucker tarafından da post-kapitalist toplum bağlamında ele alınmıştır.83

1994 yılında dünyaca ünlü Fortune dergisi, Amerika ve İskandinavya’da süregelen çalışma ve çabalardan etkilenerek entelektüel sermaye ve beyin gücü ile ilgili birçok makale yayınlamıştır. Bahse konu olan makaleler, Dünya’da entelektüel sermaye

79 Öztürk, M. B. ve Ban, Ü, “Entelektüel Sermayenin Firma Değeri Üzerine Etkisi”, Asomedya Dergisi, Nisan 2003, s. 54.

80 Şanal, M, “Entelektüel Sermaye Yönetimi ve Türkiye’deki Sanayi İşletmelerinde Uygulanması Üzerine Bir Araştırma”, Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yükseklisans Tezi, 2006, s. 16.

81 Edvinsson ve Malone, s. 167.

82 Çetinkaya, Ş, “İnsan Sermayesi”, Genbilim Türkiye Bilim Sitesi, 27 Ocak 2008, http://www.genbilim.com/content/view/3878/89/, (14 Kasım 2008).

83 Bontis, N, “Assessing Knowledge Assets: A Review of the Models Used to Measure Intellectual Capital”, International Journal of Management Reviews, Cilt: 3, Sayı: 1, 2001, s. 42.

farkındalılığının arttırılması hususunda önemli bir rol oynamıştır. Aynı yılın Mayıs ayında Skandia firması da ilk entelektüel sermaye yıllık raporunu sunmuştur. Skandia firması, bahse konu olan entelektüel sermaye yıllık raporunu ise “Skandia Navigator” adını verdiği kendine has bir raporlama modeliyle sunmuştur. “Skandia Navigator” modeli zaman içerisinde farklı firmalarca da uyarlanmış ve her işletme kendine has raporlama modeli ile entelektüel sermaye yaklaşımını yerleştirme yoluna gitmiştir. Hughes Aircraft, The Canadian Imperial Bank of Commerce, Ernst & Young ve Arthur Andersen bu konuda isabetli örneklerdir.84 Celemi şirketinin Tango simulasyon modeli de 1994 yılında piyasaya sürülmüştür. Tango simulasyon modeli, entelektüel sermayenin tarihsel gelişimi açısından maddi olmayan varlıkların önemi konusunda yöneticilerin eğitimine odaklanan ve o güne dek geliştirilen en iyi ürün olması nedeniyle kayda değerdir.85 1994 yılında aynı zamanda Nobel ödüllü iktisatçı James Tobin, entelektüel sermayenin ölçümü konusunda bir çığır açan “Tobin’in Q Rasyosu”nu bilim dünyası ile paylaşmıştır.86

Bir yıl sonra da (1995) Ikujiro Nonaka ve Hirotaka Takeuchi, literatürde çok önemli bir yere sahip olan “The Knowledge Creating Company: How Japanese Companies Create the Dynamics of Innovation” isimli eserlerini yayınlamışlardır. Bahse konu olan eserin yalnızca bilgiye odaklandığı ve bu nedenle çok önemli olmadığı düşünülebilir. Ancak tam aksine, Nonaka ve Takeuchi’nin eseri bilgi ile entelektüel sermayenin ayrımını çok net bir şekilde ortaya koymasıyla entelektüel sermayenin tarihsel gelişimi açısından çok önemli bir yer edinmiştir. Aynı zamanda 1995 yılında Hubert Saint Onge, Canadian International Bank of Commerce’de uyguladığı projelerle entelektüel sermayenin müşteri sermayesi unsuru hususunda önemli katkılar sağlamıştır.

84 Bryan, L, “Stocks Overvalued? Not in the New Economy”, The Wall Street Journal, 3 Kasım 1997, s. 24. 85 Saponja, L. D, Sijan, G. ve Milutinovic, S, “Intellectual Capital: Part of a Modern Business Enterprise of the Future”, Booklet of 5th International Conference of the Faculty of Koper - Intellectual Capital and Knowledge Management, Portoroz, Slovenya, 18-20 Kasım 2004, s. 239.

86 Bontis, N, “Managing Organizational Knowledge by Diagnosing Intellectual Capital”, Oxford University Press, 2002, s. 621.

1996 yılında ise SEC (U.S. Securities and Exchange Commission), entelektüel sermaye ile ilgili önemli bir sempozyuma imza atmıştır. Bahse konu olan sempozyumda SEC üyesi Steven M. H. Wallman, entelektüel sermayenin bir gün modern şirket yıllık raporlarının kalbi olacağını belirtmiştir.87 Aynı yıl, entelektüel sermaye yönetimi konusunda ilk kez Ph.D. ünvanı doktora çalışmalarını tamamlayan Nick Bontis’e verilmiştir.88 1996 yılında Bankinter de, İspanya’da bir entelektüel sermaye yönetim sistemini uygulayan ilk şirketlerden biri olarak tarihe geçmiştir.89

1997 yılında ise Thomas Stewart bu kez de entelektüel sermaye konusunda bir hayli önemli bir kitap olan “Entelektüel Sermaye: Örgütlerin Yeni Zenginliği” (Intellectual Capital: The New Wealth of Organizations) isimli eserini kaleme almıştır. 1999 yılında III. Uluslararası Entelektüel Sermaye Yönetimi Konferansı Kanada’da (Hamilton) gerçekleştirilmiştir. Aynı yıl 9-11 Haziran tarihleri arasında OECD de Hollanda’nın Amsterdam kentinde entelektüel sermaye ile ilgili bir uluslararası konferansa destek sağlamıştır.90 Ayıca İsveç, Danimarka ve İsrail 1999 yılında entelektüel sermaye ulusal endekslerini hesaplamışlardır. Avustralya, Yeni Zelanda ve Avrupa Birliği de bahse konu olan ülkeleri ulusal entelektüel sermaye endekslerinin hesaplanması konusunda takip etmiştir. Yine 1999 yılında, Danimarka’nın Systematic şirketi entelektüel sermaye raporu hazırlamıştır.91 2000 yılında da entelektüel sermaye konusunda özgün bir dergi olan “Journal of Intellectual Capital” yayın hayatına başlamıştır. 2004 yılında ise bu kez “International Journal of Learning and Intellectual Capital” bilim dünyasına adımını atmıştır.92

87 Edvinsson ve Malone, s. 5.

88 Amidon, D, “The Innovation Superhighway”, Butterworth-Heinemann, Amerika, 2003, s.12. 89 Chaminade, C, “How Intellectual Capital Management Can Make Your Company More Innovative”, Nordic Industrial Fund - The Frame Project, Nisan 2003, s. 32.

90 Petty, R. ve Guthrie, J, “Intellectual Capital Literature Review: Measurement, Reporting and Management”, Journal of Intellectual Capital, Cilt: 1, Sayı: 2, 2000, s. 171.

91 Mouritsen, J, “Reading an Intellectual Capital Statement: Describing and Prescribing Knowledge Management Strategies”, Journal of Intellectual Capital, Cilt: 2, Sayı: 4, 2001, s. 368.

Entelektüel sermayenin tarihsel gelişimi açısından hiç kuşku yok ki 2006 yılı da önemlidir. Avrupalı finansal analistler, 2006 yılında Entelektüel Sermaye Komisyonu’nu bağlı bulundukları EFFAS (European Federation of Financial Analysts Societies) organizasyonu şemsiyesi altında kurmuşlardır.93

2007 yılında ise Avusturya’daki tüm üniversiteler için entelektüel sermaye raporlaması zorunlu hale getirilmiştir. Avusturya’daki üniversiteler, 2007 yılından itibaren aktivitelerini, sosyal amaçlarını, stratejilerini, insan, yapısal ve ilişki sermayelerini sundukları entelektüel sermaye raporu ile belirtmektedirler. Avusturya hükümeti böylece, yükseköğretim kurumları ve entelektüel sermayenin tarihsel gelişimi açısından önemli bir rol oynamıştır.

Son olarak Bernard Marr’ın “Perspectives on Intellectual Capital” isimli kitabında da entelletüel sermayenin tarihi gelişimine büyük önem verilmiş, süreç konusunda ayrıntılı bir tablo ile şu şekilde bilgi verilmiştir:94

Tablo 1.3

Entelektüel Sermaye’nin Tarihsel Gelişimi

(Entelektüel Sermaye Konusunun Gelişimi’nde Dönüm Noktaları)

Yıl Entelektüel Sermaye’nin Tarihsel Gelişimi’ne Katkı Bakış Açısı

1836 Senior, İngiltere’nin entelektüel sermayesinin tüm maddi sermayesinden yalnızca önem olarak değil, aynı zamanda verimlilik olarak da oldukça önde olduğunu savunmuştur.

Kamu Politikası, İktisat

93 Hofmann, J, “How Intellectual Capital Creates Value - Towards The Strategic Management of Intangibles”, Deutsche Bank Research, 1 Ağustos 2008, s. 4.

1890 Marshall, bilginin üretim için önemli bir kaynak ve kuvvetli bir itici güç olduğunu iddia etmiştir.

İktisat

1904 Veblen, bilginin iktisadi büyüme açısından önemli bir güç olduğunu açıklamıştır. Ayrıca Veblen, bilginin artışı ve yayılışının mekanik teknolojiye katkıda bulunduğunu, firmaların büyümesi hususunda da belirleyici rol üstlendiğini rapor etmiştir.

İktisat, Genel Yönetim

1959 Drucker, çağın işletmelerinin artık yüksek seviyede uzmanlaşmış profesyoneller tarafından yollarına devam ettiğini vurgulamıştır. Drucker ayrıca bilginin işletmeler için önemli bir kaynak olduğunu, dolayısıyla elde bulunan kaynakların, özellikle de insan kaynağının kabiliyet ve sınırlarının iyice anlaşılması gerektiğini söylemiştir.

Genel Yönetim

1959 Penrose, firmaların belirli bir idari çerçeve ile birbirine bağlanmış kaynaklar bütünü olduğunu savunmuştur. Penrose, firma kaynaklarının ise fiziksel kaynaklar ve beceriler ile know-how gibi bileşenleri içeren insan sermayesinden oluştuğuna değinmiştir.

1962 Machlup, 1950 yılında innovasyon ve bilgi üzerinde iktisadi araştırmalarına başladı. Bahse konu olan araştırmalar ise Machlup’un birçok önemli eser yayınlamasını sağladı. Bunlardan 1958 yılında yayınlanan “The Economic Review of the Patent System” ve 1962 yılında yayınlanan “The Production and Distribution of Knowledge in the United States” büyük yankı uyandırdı. Machlup, bilginin iktisadi önemi konusundaki görüşleriyle tanınırlığını arttırdı.

İktisat

1964 Becker, çalışanların eğitilmesi gibi insan sermayesine yapılan yatırımların, ekipman ve teçhizatlara yapılan yatırımlara benzer olduğunu ifade etti.

İnsan Kaynakları

1970 Accounting Principles Board (APB), teşhis edilebilen ve tanımlanabilen maddi olmayan varlıkların artık ayrı olarak ele alınabilmesi konusunda onay verdi.

Muhasebe

1980, 1987

Itami, teknoloji, müşteri güveni, marka imajı, işletme kültürü ve yönetim becerilerini içeren bilgi esaslı varlıklar gibi maddi olmayan varlıkların örgütsel uzun vadeli başarı için en önemli kaynak olduğunu iddia etti.

Genel Yönetim

1981 Teece, know-how’ın işletmeler için bir kaynak olduğunu ve teknoloji transferi konusunda önemli bir role sahip olduğunu belirtti.

1984, 1991

Wernerfelt, Rumelt ve Barney, işletmelerin piyasada rekabetçi avantaj sağlamaları için taklit edilmesi zor kaynaklara sahip olmaları gerektiğini belirtmiştir. Taklit edilmesi zor kaynaklar ise bahse konu olan bilim adamlarına göre kesinlikle maddi olmayan varlıklar ve entelektüel sermayeyi içerir.

Strateji

1985 Flamholtz, insan kaynakları stratejilerinin etkilerini sayısal olarak ifade edebilmek ve insan kaynakları konularına yeni bir bakış açısı kazandırmak amacıyla insan kaynakları muhasebesi fikrini geliştirmiştir.

İnsan Kaynakları, Muhasebe

1986, 1987, 1992

Romer, firmaların yeni büyüme teorisini geliştirmiştir. Bahse konu olan teori ise işletmeler açısından iktisadi büyümenin bilgi temelli olduğunu göstermiştir. Romer’in teorisi ışığında bilgi, sermayenin kullanımını, teknolojik gelişimi ve çalışan kalitesini etkileyen üstün bir bileşen olarak ele alınmıştır.

İktisat

1987 Johnson ve Kaplan, geleneksel finansal odaklı maliyet muhasebesi yaklaşımlarının, maddi olmayan varlıklar gibi örgütsel performansın farklı boyutlarını görmezden geldikleri sürece geçerliliklerini yitireceklerini belirtmiştir.

Muhasebe

1987 Teece, firmaların rekabetçiliği üzerine Sidney Winter’ın da katkılarıyla bir kitap yazmıştır. Bahse konu olan eserde Winter, bilgi varlıklarının ve bilgi esaslı uzmanlıkların işletmelerin önemli stratejik değerleri arasında yer aldığını açıklamıştır.

1989, 1992, 1993

Hall, bir dizi makale ile entelektüel varlık ve maddi olmayan varlıkların, örgütler için kritik değer taşıyıcaları olduğunu belirtmiştir. Hall, maddi olmayan varlıkların sürdürülebilir rekabetçi avantaj sağlama konusunda çok önemli olduğunu da vurgulamıştır. Bu nedenle Hall’a göre örgütler maddi olmayan kaynaklarını ve öz yeteneklerini stratejik düşüncelerine entegre etmelidirler.

Strateji

1989 Aaker, stratejik yönetimin esasının anlamlı varlık ile becerilerin geliştirilmesi ve muhafazası, bahse konu olan varlık ile becerilerin kullanılabilmesi için stratejik ve rekabetçi platformların seçimi ve rakiplerin varlık ile becerilerinin etkisiz hale getirilmesi olduğunu söylemiştir.

Genel Yönetim

1990 Prehalad ve Hamel, işletmelerin uzun dönemde rekabet edebilme becerisinin, öngörülemeyen ürünler üretmesini sağlayan öz yeteneklerini geliştirme becerisinden türediğini belirtmiştir.

Genel Yönetim

1992, 1996

Kaplan ve Norton, Dengeli Sonuç Kartı’nı (The Balanced Scorecard), finansal performansı innovasyon ve öğrenme, iç süreçler ve müşteri perspektifi gibi finansal olmayan performans boyutlarıyla ilişkilendirmede kullanılan bir araç olarak sunmuştur.

1993 Hudson, entelektüel sermayenin şahsi bir değer olduğunu ve başarı açısından kritik anlam ifade ettiğini vurgulamıştır. Hudson’a göre entelektüel sermaye, genetik kalıtım, eğitim, tecrübe ile tutumun bir kombinasyonudur ve iyi yönetilmesi gerekir.

İnsan Kaynakları

1995, 1996

Grant, Baden-Fuller ve Spender, kaynak esaslı görüşün fikirlerine dayanarak birçok bilim adamı ve yazarla birlikle bilgi esaslı görüşü benimsemiştir. Bahse konu olan görüş, bilgi esaslı varlıkların rekabetçi avantaj sağlamada en kritik unsur olduğunu savunmuştur.

Strateji

1995 Nonaka ve Takeuchi, daha önce 1990’larda gerçekleştirdikleri çalışmalara dayanarak, tek belirliliğin belirsizlik olduğu bir ekonomide daimi rekabetçi avantaj kaynaklarından birinin hiç şüphesiz bilgi olduğunu belirtmişlerdir. Ayrıca Nonaka ve Takeuchi, çalışanların yüksek derecedeki subjektif bilgilerinin işletmeler açısından gerçek değerin kaynağı olduğunu da açıklamıştır.

Bilgi Yönetimi, Genel Yönetim

1996, 1997

Brooking, firmaların entelektüel sermaye denetimi ve kontrolü yapması gerektiğini savunmuştur. Diğer bir ifadeyle, Brooking işletmelerin maddi olmayan varlıklarını belgelemesini, yazılı olarak listelemesini, halihazırdaki durumları ve değerlerini bilmesini uygun görmüştür.

1997 Sveiby, daha önce 1980’li yılların sonunda ortaya koymuş olduğu çalışmaları (“The New Annual Report” ve “The Invisible Balance Sheeet”) geliştirerek Maddi Olmayan Varlıklar Göstergesi’ni (Intangible Assets Monitor) bilim dünyası ile paylaşmıştır.

Genel Yönetim Raporlama

1997 Edvinsson ve Malone, bir örgütün yapısal ve insan sermayesinin içerdiği değeri ölçmek için yeni bir muhasebe aracı olarak entelektüel sermaye raporlamasının taraftarı olduklarını belirtmiştir.

Raporlama

1997 Stewart, entelektüel sermayenin örgütlerin yeni zenginliği olduğu belirtmiştir.

Genel Yönetim

1997 Roos ve meslektaşları, entelektüel sermayeyi stratejik olarak ölçmek için entelektüel sermaye endeks yaklaşmını önermişlerdir. Roos ve arkadaşları ayrıca, daha ayrıntılı bir bakış açısı elde etmek için tüm entelektüel sermaye göstergelerinin tek bir endekse konsolide edilmesini savunmuştur.

Strateji

1998 Boisot, bilgi varlıklarının etkili yönetiminin rekabetçi avantajı sağlamlaştırmada anahtar rol üstlendiğini söylemiştir. Ancak, Boisot aynı zamanda bilgi varlıklarının tabiatının hala çok az anlaşıldığının da altını çizmiştir. Ayrıca Boisot, bilgi ve bilgi varlıklarını fiziksel varlıklardan ayıran bir kavramsal çerçeve sunmuştur.

1998, 2000

Sullivan, ticari sırlar ve patentler gibi entelektüel mülkiyet ve maddi olmayan varlıkları yönetmek için bir dizi uygulamalı araç sunmuştur.

Entelektüel Mülkiyet

2000 Andriessen ve Tissen, maddi olmayan varlıkları yönetmek ve değerlemek için uygulamalı bir metodoloji olarak “Value Explorer”ı sunmuşlardır. Ayrıca iki bilim adamı, yöneticilerin bir dizi yeni soruyu cevaplandırarak bilgi ekonomisinde yollarına nasıl daha iyi devam edeceklerini anlayabileceklerini belirtmişlerdir.

Genel Yönetim

2000 Teece, yeni ekonomik düzene ait firmaların esasının bilgi varlıklarını yaratma, aktarma, toplama, entegre etme, koruma ve kullanma becerisinden ibaret olduğunu söylemiştir. Ayrıca Teece, entelektüel sermayenin yönetiminin örgütsel, stratejik ve politik boyutlarını da sunmuş ve tartışmıştır.

Strateji, Kamu Politikası

2001 Lev, maddi olmayan varlıkların innovasyon (keşif), eşsiz örgütsel tasarımlar yada insan kaynakları uygulamaları tarafından oluşturulan değerin önemli fiziksel olmayan kaynakları arasında yer aldığını aktarmıştır. Lev, ayrıca maddi olmayan varlıkların genellikle maddi ile fiziksel varlıklarla işletme değeri ve iktisadi büyüme yaratmak için karşılıklı ilişki içinde bulunduğunu iddia etmiştir.