• Sonuç bulunamadı

2.2. Pay Senedini Etkileyen Makroekonomik Fakt örler

2.2.5. Enflasyon

Ekonomik istikrarın en önemli unsurlarından biri fiyat istikrarıdır. Fiyat istikarının oluşabilmesi için ülkede enflasyon oranının düşük seviyelerde olması geekir. Ilımlı enflasyon olarak tanımlanan %1-3 arasındaki enflasyon oranını sağlayan ülkeler fiyat istikrarını sağlamış

78 PAY SENEDİNE ETKİ EDEN MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER BANKALAR ÜZERİNE UYGULAMALAR

ülkeler olarak adlandırılır. Ancak ılımlı enflasyonun sadece belirli yıllarda değil sürekli olması gerekmektedir.

Enflasyon belirli bir dönemde (genellikle yıllık) fiyatlar genel seviyesinni sürekli ve önemli ölçüde artmasıdır. Enflasyon birçok mal grubunun sepetteki ağırlığına göre belirlenir. Seçilen ürünlerin ağırlıklı ortalaması alınarak enflasyon oranı hesaplanır (Yıldırım, vd., 2008:

363). Enflasyon fiyat endeksiyle ölçülür. Gelişmiş ülkelerde enflasyon tek hanelidir, gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde enflasyon genellikle iki hanelidir.

Türkiye ekonomisi 1970’li yıllara kadar enflasyon problemiyle karşılaşmamıştır. 1970’li yıllardan sonra petrol krizi, tasarruf yetersizliği, kamu açıklarının para arzıyla finanse edilmesi ve yüksek büyüme hızında ısrar edilmesinden dolayı enflasyon oranı hızla yükselmiştir (Karluk, 2007: 387).

Türkiye ekonomisinde 1970’li yıllarda başlayan yüksek enflasyon, 1980’li yıllardan sonra enflasyon canavarı olarak adlandırılmıştır. 30 yıldan fazla süren bir zaman içinde birçok istikrar programı açıklanmış ancak çözüm bulunamamıştır. Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizinden hemen sonra dönemin maliye bakanı Kemal DERVİŞ’in uygulamaya koyduğu Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı ile birlikte enflasyon tek haneli rakamlara indirilmiştir (Oltulular ve Terzi, 2005: 2).

TCMB, para politikasında 2006 yılına kadar "Örtük enflasyon hedeflemesi” olarak adlandırılan ileri zamanlarda oluşacak enflasyona odaklı bir strateji benimsemiş ve para tabanı için dönemler halinde enflasyon amacı ile uyumlu amaçlar belirlemiştir. Fiyat istikrarının

79

sağlanması amacıyla kısa vadeli faiz oranlarından para politikası aracı olarak yararlanılmıştır. Gereken koşulların sağlanmasıyla beraber, 2006 yılı sonrasında TCMB enlasyon hdeflemesini açıkça ifade etmeye başlamıştır. Enflasyon hedeflemesi 3 yıllık dönemler için açıklanmış ve iki puanlık bir belirsizlik hedefi aralığı belirlenmiştir (Öztürk, 2010:

30).

Hafer (1986), EPH (Etkin Piyasalar Hipotezi) teorisinde, pay senedi fiyatları üzerinde sadece para arzındaki beklenmedik değişmeler, pay senedi fiyatları üzerinde etkilidir. Dolayısıyla fiyatlarının para arzındaki beklenmedik değişmelererin pay senedi üzerine etkisini inceleyen üç farklı hipotez bulunmaktadır. Bu hipotezlere ilave olarak Cornell (1983), dördüncü hipotezi eklemiştir. Bu hipotezler (Akay ve Nargeleçekenler, 2009: 135):

1-Beklenen enflasyon hipotezi; Fisher hipotezinde olduğu gibi para miktarındaki beklenmedik artışlar enflasyona yol açmaktadır. Piyasalar etkin ve vergiler muafsa beklenen enflasyondaki dalgalanmalar pay senedi fiyatları üzerinde etkili olmayacaktır. Bu hipotezine göre, enflasyon ile pay senedi fiyatları arasında negatif ilişki bulunmaktadır.

Yani, para arzındaki genişleme pay senetleri fitalarındaki genişlemeden daha fazla olacaktır.

2-Politika tahminleri hipotezi (keynesyen hipotez); bu hipotez, fiyatların rijitliği varsayımı altında para arzındaki öngörülmeyen değişmeler ileride para politikasının piyasaya bakışının değiştirecektir.

Piyasada para arzı beklenmedik şekilde arttığında, piyasa merkez bankasının bunu geç dengeleyeceği algısıyla hareket eder ve fazi oranı

80 PAY SENEDİNE ETKİ EDEN MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER BANKALAR ÜZERİNE UYGULAMALAR

artar. Faiz oranlarının yükselmesi iskonto edilmiş olan nakit akımların cari değerini düşürecek ve pay senedi fiyatları da azalacaktır. Para arzı artışına fiyat sisteminin geç tepkisinden dolayı faiz oranı vasıtasıyla dengelenmek zorunda kalınacaktır. Hipoteze göre para arzındaki artış faiz oranlarını artıracak ve pay senedi fiyatlarını düşürecektir.

3-Reel faaliyet hipotezi; para arzındaki genişleme, piyasa tarafından süreklilik olarak algılanacaktır. Para talebi gelecek dönem gelirlere bağlı ise para talebindeki öngörülmeyen pozitif değişme, üretiminde pozitif yönde artacağı beklentisini oluşturacaktır. Dolayısıyla nakit akımında beklenen bir artış, pay senedi fiyatının da artmasına neden olacaktır.

4-Risk Primi hipotezi; para arzındaki öngörülmeyen artışlar, toplam riskten kaçınma isteğini doğuracaktır. Dolayısıyla yatırımcılar, pay senedi fiyatlarının düşmesine neden olan yüksek bir risk primine ihtiyaç duyacaklardır (Cornell, 1983: 648). Görldüğü üzere bu hipotez reel faaliyet hipotezinden farklıdır. Enflasyonun, finansal varlıklar üzerinde çeşitli etkileri bulunmaktadır. Risk primi hipotezine göre, hazine bonosu ve tahviller üzerinde etkisinin daha fazla olduğu öngörülmüştür.

Risk primi hipotezine göre pay senedi fiyatlarında etkisini inceleyen üç farklı görüş mevcuttur (Özkorkut, 2015: 176);

* İlk görüş olan Fisher hipotezine göre, nominal faiz oranları enflasyon ile risk primi ya da reel faizin bir fonksiyonudur. Dolayısıyla pay senetlerinin gelirleri enflasyon oranına, o şirketin risk primi eklenerek hesaplanabilecektir, Fisher hipotezinin bu türüne göre, enflasyon ile pay senedi getirileri arasında pozitif bir ilişki bulunmaktadır (Cornell,

81

1983: 645).

Enflasyon oranı ile pay senedi gelirleirnin pozitif yönde artması aslında yatırımcıyı enflasyona karşı korumaktadır. Dolayısıyla pay senedine yatırım yapanlar birikimlerini enflasyon karşısında korumaya alabilirler. Dolayısıyla yüksek enflasyon döneminde pay senetlerine yatırım yapmak yatırımcı açısından karlı olacaktır. (Sayılgan ve Süslü, 2011: 90-91). Fiyatlar genel seviyesindeki artış işletme gelirlerini ve dolayısıyla kar paylarının artmasına neden olacaktır. Kâr payının enflasyon oranına eşit veya büyük olması halinde pay senedi, enflasyona karşı bir tür koruma sağlamış olmaktadır (Büker, 1976: 40).

* İkinci görüşe göre enflasyon ile pay senedi piyasası ile negatif ilişkisi olduğu görüşüdür. Fiyatlar genel seviyesindeki artış firmaların varlıklarının değerinide artıracak, ancak firmaların maliyetleride artacaktır. Firma maliyetlerinin artması firma ürünlerinin fiyatlarına yansıyacaktır. Bu durumda, firmanın satışları azalacak ve karlılığı azalacaktır. Karlılığın azalması dağıtılan temettülerin azalması sonucunu doğuracaktır. Yani enflasyondaki artışın pay senedi fiyatlarını negatif yönde etkileyecektir (Kanalıcı, 1997: 51).

* Üçüncü görüşe göre enflasyon ile pay senedi piyasası ile ilişkisinin olmaması durumudur. Bu görüşe göre enflasyondaki artış, nominal faiz oranında da aynı oranda bir artış yaparak pay senedi fiyatlarının değişmemesini sağlayacaktır. Yani enflasyon ile pay senedi fiyatları arasında bir ilişki bulunmamaktadır.

82 PAY SENEDİNE ETKİ EDEN MAKROEKONOMİK GÖSTERGELER BANKALAR ÜZERİNE UYGULAMALAR