• Sonuç bulunamadı

MAKROEKONOMĐK DEĞĐŞKENLERĐN HĐSSE SENEDĐ GETĐRĐLERĐ ĐLE

2.2. ENFLASYON OLGUSU, TANIMI VE TARĐHÇESĐ

Günümüzde gelişmekte olan birçok ülkenin ana sorunlarından birisi yüksek enflasyondur. Bu ülkelerde, yüksek enflasyonun aşağıya çekilebilmesi için uygun bir para arzının sürekliliğinin sağlanması ve ülke içi tasarrufların artırılması gerekmektedir. Ülke içi tasarrufların arttırılabilmesi de sermaye piyasasının geliştirilmesi ile mümkün olmaktadır. Ancak yüksek enflasyon ortamında sermaye piyasasının geliştirilmesi de oldukça güçtür. Yüksek enflasyon dönemlerinde tasarrufların sermaye piyasası dışına kayması sermaye arzını azaltırken, sabit sermaye yatırımlarındaki azalma da sermaye talebini azaltmakta, bu nedenle enflasyon, sermaye piyasasının gelişmesini engellemektedir (Canbaş ve Demir, 1988; 139-155).

Enflasyon, fiyatların genel seviyesindeki artış olarak tanımlanmaktadır. (Samuelson ve W.D, 1992; .587). Enflasyonun bir başka tanımı, fiyatların sürekli az ya da çok önemli miktarda genel bir biçimde yükselmesidir. Đlker Parasız, enflasyonu fiyatlardaki sürekli yükselme eğilimi olarak tanımlarken (Parasız, 2002; 373). Osman Z. Orhan’a göre enflasyon, fiyatlar genel düzeyindeki devamlı bir artış sürecinin yanında paranın değerindeki sürekli bir düşmeyi de ifade etmektedir. Herhangi bir malın değerindeki düşmenin sadece o malın üretimini ve satışını yapanları etkilediğini, oysa paranın değerindeki düşmenin bütün bir toplumu (hatta

3

küreselleşen dünyada diğer toplumları da) olumsuz etkilemekte olduğunu ve böylece enflasyonun çok önemli bir sosyoekonomik sorun olarak karşımıza çıktığını belirtmektedir. (Orhan, 1995; 1). Klasik (örneğin D. Hume) ve Modern (örneğin M. Friedman) Miktar Teorisyenleri’ne göre enflasyon ya da fiyatlar genel düzeyindeki artışın para arzındaki artışla doğrudan bir ilişkisi vardır. Keynesgil ekonomistler ise enflasyonu, tam istihdamın olduğu bir ortamda toplam arza göre toplam talepte bir fazlalık olması durumu olarak açıklamaktadırlar.

Enflasyon, Birinci Dünya Savaşı’ndan önce fazla görülmemekteydi. Birinci Dünya Savaşı’ndan önce fiyatlar genel seviyesinde aşırı artışların olmamasından dolayı enflasyon terimi de ekonomistler tarafından çok sık kullanılmamaktaydı. Ancak Fransız Devrimi dönemindeki “assignat”lar gibi aşırı miktarda kâğıt para emisyonlarına sahne olan bazı istisnai durumları belirtmek amacıyla kullanılıyordu. XVI. yüzyılda Jean Bodin gibi Klasik Miktar Teorisyenleri enflasyonu (fiyat artışlarını) para arzının artmasına bağlıyorlardı. Jean Bodin, fiyat artışının Amerika’dan gelen önemli miktardaki altın ve gümüş gibi kıymetli maden akımının sonucu olduğunu öne sürmekteydi. Gerçekten de, bu kıymetli madenlerin para olarak kullanılmasıyla XVI. yüzyılda Avrupa’da önemli bir enflasyon görülmüştü. (Orhan, 2005;.6). Enflasyon terimi asıl, Amerikan Đç Savaşı döneminde Kuzeylilerle güneyliler arasındaki savaşın finansmanı için gerekli olan, bu yüzden de çok miktarda basılan yeşil sırtlı (greenbacks) dolarların aşırı fazlalığını belirtmek için kullanıldı.

Birinci Dünya Savaşı ile birlikte enflasyon terimi klasik anlamda, yani merkez bankasının bütçe açığını kapatmak amacıyla fazla miktarda para emisyonu yapması anlamında kullanılıyordu. Ancak, Keynes ve daha sonra 1950’li yıllardaki Keynesgil ekonomistler, para arzındaki artışın her zaman enflasyona yol açmadığını, tersine istihdam ve gelir artışına da yol açabileceğini göstermişlerdir. Onlara göre enflasyon, toplam mal ve hizmet talebinin, mevcut kaynaklara oranla aşırılığı sonucunda ortaya çıkıyordu.

Birinci Dünya Savaşı’nın hemen ardından, 1922-1924 yılları arasında, Weimer Cumhuriyeti döneminde Almanya’da görülen enflasyon oranı tarihte kaydedilen en yüksek enflasyon oranı olmuştur (%10 Milyar). 1929 Buhranı’nın ardından talebin hızla düşmesi nedeniyle, tüm dünya ekonomilerinde fiyatlar hızla düşmüş, ancak bu deflasyonist ortamın sonucunda işsizlik hızla yükselmişti.

Đkinci Dünya Savaşı döneminde birçok ülke “savaş ekonomisi” politikası izlemiş ve harcamaların büyük bir bölümü ordu için yapılmıştı. Bu dönemde yeniden yüksek enflasyon oranları görülmekteydi.

Đkinci Dünya Savaşı’nın ardından, savaşın yaralarını sarmaya çalışan Batılı devletler, ülkelerini yeniden inşa edebilmek ve ekonomik büyümeyi sağlamak amacıyla enflasyonist politikalar izlemişlerdir. Bu ekonomik gelişme tüketici gelirlerindeki artışı da beraberinde getirdi ve talebin artmasıyla fiyatlar ve nitelikli işgücü bu dönemde sürekli olarak arttı.

1971 yılında Bretton Woods Sistemi4 nin sona ermesiyle birlikte döviz kurları dalgalanmaya bırakılmış ve bunun sonucunda da ulusal para birimlerinin aşırı devalüe olduğu durumlarda, 1972-1973 yıllarındaki petrol krizinin de etkisiyle birlikte, girdi fiyatlarındaki artışlardan ötürü birçok ülkede yüksek oranlı maliyet enflasyonu yaşanmıştır.

1980’lerden itibaren sıkı para politikaları izlemeye başlayan Batı Avrupa ülkeleri, enflasyonla mücadelede önemli yol kat etmişlerdir. Özellikle, 1999 yılında Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin birçoğunun ortak para birimi olarak Euro’ya

4

1944-1971 yılları arasında uluslararası para birimlerinin ABD doları ve altın fiyatlarına gore fikslenmesi sistemi. Örneğin, 1944’te 1 STG = 2.80 USD ya da 1 ons altın = 12.50 STG olarak kabul edilmişti. Ancak, zaman içinde bu oranlar yeniden gözden geçirilmiş; örneğin 1967’de 1 STG = 2.40 USD olmuştu.

geçmeleri ile birlikte (Karluk, 2007; 691). Euro’yu benimseyen üye ülkelerin merkez bankaları, para politikalarında ortak hareket etmeye başlamışlar ve Avrupa Bölgesi (Eurozone) olarak adlandırdıkları AB ülkelerinde yıllık enflasyon oranının yıllık %6’yı geçmemesi ilkesine uyulması kararını almışlardır.

1980 sonrası dönemde yüksek enflasyon, Türkiye gibi gelişmekte olan birçok ülkenin temel sorunu olmaya devam etmiştir. 1989-1990 yıları arasında Polonya’da enflasyon oranı %1000’i geçmiştir. (Samuelson ve W.D. Nordhaus, 1992; .594). Yine bu yıllarda Brezilya ve Arjantin’de de %1000’i aşan enflasyon oranları görülmüştür.

2.2.1. Enflasyon Türleri

Enflasyon, artış hızlarına ve nedenlerine göre başlıca iki kategoride incelenebilir:

2.2.1.1. Artış Hızına Göre Enflasyon

Bu kategori de kendi içinde dörde ayrılır: