• Sonuç bulunamadı

Tablo 3: Türkiyedeki Bağımsız İdari Otoriteler

ENERJİ PİYASASI DÜZENLEME KURUMU

3.1. Enerji Piyasasının Evrim

3.1.1. Enerji Sektörünün Karakteristikler

Varoluşun temel kaynağı enerjidir. Etrafımızda gördüğümüz ya da görmediğimiz her şey enerjiye sahiptir. Evrendeki izlenebilen ya da izlenemeyen her olay sırasında enerji kullanılır. Bu olaylar sırasında sürekli enerji dönüşümü gerçekleşmektedir. İnsanlık da var oluşundan beri enerji kullanımına gereksinim duymuştur378. Enerji “iş yapma kapasitesi veya kabiliyeti” olarak tanımlanmaktadır. Değişik formlarda karşımıza çıkmaktadır: Isı enerjisi, ışık (radyant enerjisi), mekanik enerji, elektrik enerjisi, kimyasal enerji ve nükleer enerji gibi. Enerji kaynakları genelde iki grup altında toplanmaktadırlar; yenilenebilir ve tükenebilir veya yenilenemez. Yenilenebilir enerji tekrar tekrar kullanabilen enerjidir. Örneğin güneş enerjisi gibi güneşten gelir ve elektrik veya ısı enerjisine dönüştürülebilir. Rüzgâr enerjisi, yerküreden gelen jeotermal enerji, bitkilerden üretilen biyokütle ve sudan elde edilen hidrogüç yenilenebilir enerji grubundadır. Yenilenebilir enerji kısa sürede yerine konulan enerjidir. Enerjinin çoğu tükenebilir enerji kaynaklarından sağlanmaktadır. Tükenebilir enerji ise kullanılan fakat kısa zaman aralığında yaratılamayan enerji olarak tanımlanır. Bunlar genelde petrol, doğal gaz ve kömür gibi fosil yakıtlardır. Bu tür enerjiler yaşamları milyonlarca yıl önce sona ermiş bitki ve hayvan kalıntılarının yerkürenin içinden gelen ısı ve bu kalıntıların üzerinde bulunan kayaçlardan kaynaklanan basınç altında oluşmuş fosillerinden kaynaklanmaktadır379.

378 Şenay Yalçın, “Dünyada Enerji” Türkiye’de Enerji ve Kalkınma Sempozyumu, Nisan 2006,

İstanbul, s. 41.

379 Abdurrahman Satman, “Dünyada Enerji Kaynakları” Türkiye’de Enerji ve Kalkınma Sempozyumu, Nisan

Oluşumu çok zaman aldığı ve hızla tüketildiği için tükenmesi ihtimali yüksek enerji kaynağıdır.

Üretimin temel girdisi enerjidir. Üretim faktörlerinin üretime yönelik olarak kullanılabilmeleri için enerji gerekmektedir. Ülkelerin gelişmelerine bağlı olarak, enerji kaynaklarına olan gereksinimleri de giderek artmaktadır. Son 50 yıl içerisinde dünya nüfusu 2 kat artarken enerji talebi artışı 6 kat olmuştur. Bir başka deyişle dünyada kişi başına enerji tüketimi son 50 yıl içerisinde 3 kat artmıştır380. 6,4 milyarlık dünya nüfusunun 2,4 milyarının hala ticari olmayan enerji kaynaklarına (odun, bitki-hayvan artıkları) bağlı olduğu, 1,6 milyarına elektriğin ulaşmadığı ve gelişmiş ülkelerde kişi başına enerji tüketiminin gelişmekte olan ülkelere göre 7 kat yüksek olduğu bilinmektedir. Düşük enerji fiyatının ekonomik gelişmeyi tetiklediği ve yenilenebilir kaynakların fosil kaynaklara göre tüketici için genelde daha yüksek maliyetli olduğu bilinen gerçeklerdir. Diğer taraftan enerji kaynakları tüm ülkelere eşit olarak dağılmış durumda değildir. Dünyada bazı ülkeler rezervlere sahip olup üretici konumundayken diğerleri bu enerji kaynaklarını elde etmeye çalışan tüketici konumundadırlar. Bu arada nüfus artarken ve ülkeler daha fazla enerji kullanarak gelişirken, enerji kullanımından kaynaklanan çevre ve sağlık sorunları dünya gündemindedir. Kapalı ortamlardaki hava kirliliği ve atmosferdeki hava kirliliği nedeniyle insan ölümleri ve atmosferdeki iklim değişikliğinden kaynaklanan olumsuzluklar bilinmektedir381.

Artan talep ise enerji kaynaklarının önem kazanmasına neden olmaktadır. Enerji kaynaklarının üretim ve tüketim verileri incelendiğinde ortaya çıkan en önemli gerçeklerden birisi, üreten ve tüketen ülkelerin farklı ülkeler olmalarıdır. Bu durum ise enerji ticareti ve enerjiye bağımlılık gibi konuları uluslararası ilişkilerle birlikte gündeme getirmektedir382. Ülkeler için enerji artık “kendi kendine yeterlik” tanımının dışındadır. Ülkeler arası ticaret esastır383. Bu ticaretin güvenliği ve sürekliliğini sağlamaya yönelik postfordist özellikleri olan neoliberal anlayışa uygun örgütlenmeler ve uygulamalar gerçekleşmektedir. Enerji piyasasının uluslararası standardizasyonu ve bütünleştirilmesi gerçekleştirilerek özelleştirme ve liberalleştirme yoluyla uluslar arası sermayeye açılması sağlanmaktadır.

380 Haluk Karadoğan, Türkiye’de Enerji ve Kalkınma Sempozyumu, Açış Konuşmaları, Nisan

2006, İstanbul, s. 31.

381 Satman, a.g.m., s.47 382 Karadoğan, a.g.m., s. 31. 383 Satman, a.g.m., s.48

Ülkelerin gelişmesinde enerji en önemli kaynak olmanın yanı sıra stratejik özellik taşımaktadır. Dünyada var olan enerji kaynaklarının ülkelere arzında; hükümet politikalarında önemle yer alması gereken, ülkelerin bağımsızlığını veya uluslararası karşılıklı bağımlılığı gündeme getiren ve çevresel sorunlarla sosyal sorunların birlikte tartışılmasını incelenmesini ve planlanmasını gerektiren özellikler bulunmaktadır. Enerji sektörü küresel anlamda incelendiğinde, enerji sektörü ile ilgili olarak dünyanın ilgilendiği sorunlar arasında; gittikçe büyüyen anlamda petrolün bitmesi korkusu, enerji güvenliğinin sağlanması, çevresel bozulmanın durdurulması ve artan enerji gereksiniminin karşılanması sorunları öncelikli olarak yer almaktadır. Doğal olarak diğer sorunlar da vardır, fakat yukarıda sıralanan dört sorun dünyanın ve Türkiye’nin odaklandığı temel sorunlar olarak gündemdedir384.

Enerji sektörünün karakteristiklerini ifade edebilmek için enerji piyasasının karakteristiklerini de belirlemek gerekmektedir. Enerji alanında çeşitli piyasa tipleri bulunmaktadır. Bazı devletlerde, enerji arzı kamu hizmeti olarak kamu kesiminin sahibi olduğu kuruluşlar tarafından gerçekleştirilmektedir. Başka ülkelerde ise enerji arzı piyasadaki diğer mal ve hizmetlere benzer bir biçimde ticaretin konusu olarak ve rekabet içerisinde gerçekleştirilmektedir. Enerji piyasasının temel özelliklerini iki genel kategori içerisinde sınıflandırmak mümkündür. Talep yanlı ekonomilerde makro faktörler etkili olmakta ve kamu hizmeti piyasası oluşmaktadır385. Bu kategorilerden birisi, imtiyazlı tekel diğeri ise rekabettir. İmtiyazlı hale getirilmiş enerji piyasası, doğası gereği çok az rekabet özelliği taşımaktadır. Hizmet alanında özel imtiyaz verilerek tekel konumu oluşturulmuştur. Enerjinin üretimi, iletimi ve dağıtımı kamu hizmeti olarak gerçekleştirilmektedir. Pek çok OECD ülkesi bu yöntemi kullanmaktadır. İmtiyazlı enerji piyasası bazı unsurları taşımaktadır: Kamu hizmeti ile görevlendirilmiş sektörün dikey bütünleşmesi zorunlu olmamakla birlikte sağlanmaktadır. Diğer bir unsur ise kamu hizmetini veren kurumun görev bölgesinde bulunanlara hizmet verme zorunluluğudur. Bunun yanında hizmeti alanın da bölgesel hizmet sağlayıcıdan hizmet satınalma zorunluluğu bulunmaktadır. Bu tip piyasada hizmet sağlayan sektörün etkinlikleri üzerinde ağır bir düzenleme ve yakın bir

384 Karadoğan, a.g.m., s.31.

385 “Guidlines for Transferring Methods and Processes for Integrated Planning” A Report of task IV-

Development of Improved Methods for Integrating Demand –Side Options Into Resource Planning (Subtask IV/5) Final Report –February 1997 Demand-Side Management- International Energy Agency, s.28.

denetim yapılmaktadır. Rekabetçi enerji piyasasında ise sunulan hizmet verildiği alanda çok az özel hakka sahiptir. Fakat müşterilere hizmet yükümlülüğü taşımaktadır. Müşteri hizmeti sağlayan kuruluşun ürününü satın alır ya da daha cazip başka alternatif hizmet sağlayıcılarının hizmetinden yararlanır. Fiyat, piyasa tarafından belirlenir. İngiltere, ABD ve Norveç gibi bazı ülkelerde, elektrik piyasası rekabetçi karakterdedir. Avustralya ve Yeni Zelanda’da ise piyasalar, geniş tüketici için tam rekabet etmektedir. Rekabetçi enerji piyasasının bazı unsurları bulunmaktadır: Enerji piyasası faaliyetlerinin (üretim, iletim, dağıtım) parçalanması, bunu sağlamak için dikey bütünleşmiş kamu hizmetinin parçalanması gerçekleştirilmiştir. İletim ve dağıtımda piyasaya girişin serbest olması sağlanmıştır. Perakende piyasasında rekabet sağlanarak müşterilerin satıcıları seçebilmesi sağlanmaya başlanmıştır386.

Liberalizasyon, diğer argümanların yanında geniş bir coğrafi alanda daha fazla rekabet içeren ve bütün piyasada etkinliğin arttığı piyasa oluşturmuştur. Etkin üreticiler ve teknik olarak piyasayı ele geçiren güçler ortaya çıkmıştır. Bütünleşme bundan dolayı liberalizasyonun beklenen faydasını sağlamamıştır. Piyasayı ele geçiren güçler, dikey ve yatay olarak bütünleşmeye başlamışlardır. Elektrik ile ilgili üretim, dağıtım(iletim) ve satış gibi faaliyetlerin çeşitli firmaların sorumluluğuna verilmesi gerçekleştirilmiştir. Bununla birlikte bu etkinlikler genellikle aynı kişiler tarafından sürdürülmekte ya da koordine edilmektedir. Bu nedenle, ayrıntılı olarak düzenlenmiş olmasına rağmen aynı durumlarda üretim ve satış arasındaki bağlantı doğrudan aynı sahiplik içerisinde birleşmektedir. Yatay bütünleşmede ise bölgesel üretim ve satış şirketlerinin bütünleşmesi oluşmaya başlamış, yönetimin birleşmesi fakat farklı şirketlerin bağımsız üreticiler olarak devam etmesi sonuçları ortaya çıkmaya başlamıştır387. Bu durum yeni ve büyüyen piyasalarda liberalizasyondan beklenen rekabetin yerine sistemin yapısı gereği kartelleşme ve tekelleşme eğimlini güçlendirmektedir388.

386 “Guidlines for Transferring Methods and Processes for Integrated Planning” A Report of task IV-

Development of Improved Methods for Integrating Demand –Side Options Into Resource Planning (Subtask IV/5) Final Report –February 1997 Demand-Side Management- International Energy Agency, s.29.

387 Henrik Klinge Jacobsen, Peter Fristrup, Jesper Munksgaard, “Integrated Energy Markets and

Varying Degrees of Liberalisation: Price Links, Bundled Sales and CHP Production Exemplified by Northern European Experiences” Energy Policy 34, 2006, s.3531.