• Sonuç bulunamadı

A. Uygulama Açısından Bu İçtihadın Dönemlere Yansıması

1. Emevîler Dönemi

Hz. Peygamber (s.a.s) ve ilk dört halife döneminde müslüman gayri müslime mirasçı olamazdı. Bu dönemde böyle uygulama süregeldi. Fakat Hz. Muaviye

166

Bu rivayet Hz. Ali’den olduğu tesbit edilmemiştir. Çünkü mürtedin malını beytülmale konulacağı konusundaki rivayet Haris’ten gelmektedir. Haris ise yalancı bir adamdı. Yalancının sözüne itibar edilmez. Muğire b. Şube de Hz. Ali’nin mürtedin malını beytülmale konulacağı yöndeki rivayeti konusunda Haris’e güvenilmeyeceğini söylemiştir. ( Muhammed Revvâs Kal‘acî, Mevsûatü fıkh-ı Ali, s. 45).

167

İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, VI, 286-287: Kal‘acî, Mevsûâtü fıkh-ı Ali, 44.

168

İbn Ebî Şeybe, a.g.e., VI, 287.

169

İbn Ebî Şeybe, a.g.e., VI, 287.

170

40

yönetimi ele alınca durum değişti. Müslümanı gayri müslime mirasçı kılmaya başladı. Bunu Zührî şu şekilde bize bildirmektedir:

“Zührîden rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber, Ebu Bekir ve Ömer (r.Anhm) döneminde müslüman kâfire kâfir de müslümanma mirasçı olamazdı. Muaviye (r.anh)yönetime geçince müslümanı kâfire mirasçı kılarken kâfiri müslümana mirasçı kılmadı. Bu uygulama ise Ömer b. Abdil aziz dönemine kadar sürdü. Ömer b. Abdil aziz zamanından eski uygulamaya dönüldü. Yezid b. Abdülmelik Muaviye’nin uygulamasını yürürlüğe koydu. Hişam b. Abdülmelik’in halife olmasıyla birlikte, yine Hz. Peygamber (s.a.s) ve hulefa-i raşidin dönemindeki uygulamaya dönülmüştür.”171

Hz. Muaviye yönetime geçince valisi olan Ziyad’a müslümanı gayri müslime mirasçı yapması, gayri müslimi ise müslümana mirasçı yapmaması konusunda yazılı emir verdi. Muaviye’nin talimatı Ziyad’ın geçince, Ziyad da Kadı Şüreyh’e bu emri yazılı olarak gönderdi ve şüreyh daha önce müslümanı gayri müslime varis kılmazdı. Bu yazılı emri aldıktan sonra Onun bu konuyla ilgili hüküm verdiğinde bu hüküm müminlerin emîrinin hükmüdür derdi.172

Tâbiîn dönemi fıkıhçılarından Abdullah b. Ma’kıl Muaviye’nin uygulamasından övgüyle bahsetmiştir. Allah’ın Elçisinin ashabının hükümlerinden sonra Muaviye’nin ehl-i kitap hakkında verdiği hükümün en güzel olduğu kanaatindedir. 173 Gene tâbiîn fakihlerinden Mesrûk’un (v. 63/683), bu konuyla ilgili bir sözü bulunmaktadır: “İslâm’da Muaviye’nin hükümden daha hoş bir yeni hüküm ortaya çıkmadı. Muaviye müslüman yahudi ve hıristiyan’a mirasçı kılar, bunları ise müslümanlara mirasçı kılmazdı, Şam ehli de bunu uyguladı dedi.”174

Yukarıda geçen Zürhî’nin rivayetten de anlaşılıyor ki, halife olarak müslümanı gayri müslime mirasçı kılan ilk kişi Hz. Muaviye’dir. Gene bu uygulama Hz. Muaviye döneminden başlayarak Ömer b. Abdülaziz (v. 101/720) dönemine kadar sürmüştür. Tekrar Yezid b. Abdülmelik Muaviye uygulamasını yürürlüğe koymuştur. Halife Hişam ise Hülefa-i Raşidin uygulamasına dönmüştür. Muaviye 41 hicride halife oldu. Hişam ise 105’te halife oldu. 175 Buna göre 41-105 hicriye kadar 64 yıl geçmektedir. Yezid b.

171

İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, VI, 287.

172

Cessâs, Ahkâmü’l-Kur’ân, III, 36; Sa‘îd b.Mansûr, es-Sünen, I, 67.

173

İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, VI, 287.

174

Cessâs, Ahkâmü’l-Kur’ân, III, 36.

175

41

Abdülmelik’in 4 yıllık hilafetiyle Ömer b. Abdülaziz’in iki buçuk yıllık hilafet dönemini çıkartırsak, geride aşağı yukarı 58 yıllık bir süre kalır. Yani Zührî’nin bildirdiği bilgiye dayanarak Emeviler döneminde bu ictihadın 58 yıl uygulana geldiği sonucunu çıkartabiliriz.

Hz. Muaviye’nin bu ictihada varmasının sebebi Hz. Peygamberin “İslâm üstündür, ona üstün gelinmez”176 hadisi ile ehl-i kitaba mirasçı olmanın ehl-i kitaptan olan kadınla evlenmenin caiz olduğununa bağlamasıdır. Bu icthadın araka planında ne olduğunu anlamamız için bu konuyla ilgili rivayetleri zikretmemiz gerekmektedir. Bu rivayetler şöyledir:

Şa’bî’nin nakline göre babalarından alacakları mirastan mahrum kalmamak için bir gurup insanın mevcut olduğu Muaviye’ye iletilince, Muaviye “ Biz onlara mirasçı oluruz, onlar bize mirasçı olamazlar.” dedi.177

Yine Şa’bî’nin nakline göre bir adam Muaviye’ye gelerek “İslâm bana fayda mı verir, zarar mı verir?” diye sordu. Muaviye, “ tabii ki sana fayda verir, niye sordun” diye cevap verdi. Adam kendisinin müslüman, babasının hıristiyan olduğunu ve Hıristiyanlık üzere öldüğünü, kardeşleri de hıristiyan oldukları için “Biz, babamızın mirasına senden daha layığız.” dediklerini anlattı. Muaviye adamın kardeşlerini getirerek onlara “siz ve o babanızın mirasında ortaksınız.” dedi. Ziyad’a müslümanı gayri müslime mirasçı yapması, gayri müslimi müslümana mirasçı yapmaması konusunda yazılı emir verdi. Ziyad talimat eline geçince, kadı Şüreyh’e yazılı emir gönderdi. Kadı Şüreyh daha önce müslümanı gayri müslime, gayri müslimi de müslümana mirasçı kılmazdı. Ziyad’ın emri üzerine bu talimata göre hüküm verdi. Bu şekilde hüküm verdiğinde,“Bu müminlerin emîrinin hükmüdür.” derdi.178

Yukarıdaki rivayetlerden Hz. Muaviye’nin bu ictihada varmasının arka planındaki sebebin İslâm’a girecek olanlara bir teşvik amacı güdüldüğü anlaşılmaktadır.

Bu görüşü savunan Muaviye ve onu izleleyenler kimi İslâm hukukçuları tarafından eleştirilmişlerdir. Mehmet Erdoğan “siyasi bir eğilimin fıkha etkisi”

176 Buhârî, “Cenaze”, 79.

177

Sa‘îd b. Mansûr, es-Sünen, I, 67.

178

42

başlığı altında bu uygulamaya itirazda bulunmuş ve bu uygulamanın Muaviye’nin siyasi eğiliminden etkilendiğini ileri sürmüştür. 179

Aynı şekilde Cesssas (v. 370/980), da Mesrûk’un “İslâm’da yeni çıkan hüküm’ sözünü delil alarak bu mezhebin batıl olduğunu ve daha önce müslümanı gayri müslime mirasçı kılınmadığı şeklinde anlaşılması gerektiğini, sonunda ise bu uygulama Ömer b. Abdülaziz tarafından tekrar eski uygulamaya dönüldüğünü kaydeder.180

Sonuç olarak Muaviye döneminden başlayan bu uygulama Ömer b. Abdülaziz zamanına kadar devam etmiştir. Ömer b. Abdülaziz kendisi bir müctehid ve âdil olduğu ve sünnete bağlı olduğu için müslümanın gayri müslime mirasçı olamayacağı konusunda nassı görüp tekrar ilk dört halife dönemine dönmüştür.181