2. Emanet balta koltukta kırılır./ Emanet eşeğin haltonu gevşek olur./ Emanetin bağrı yufka olur./ Emanetin canı az olur (azdır)./ Emanetin canı kaimdir (olur). / Emanetin canı kıçında olur (BAAD, 2016: 110).
3. Emanet ata binen kırıtır, sahibinin gücünü kurutur./ Emanet balta koltukta kırılır./ Emanet ıssı kesesine./ Emanetin bağrı yufka olur./ Emanetin canı az olur./ Emanetin canı kaimdir./ Emanetin canı kıçında olur./ Emanetin peşinde şeytan hazırdır (TDK, 2009: 112).
4. Emanet eşeğin yuları gevşek olur./ Emanet hayvanın kuskunu yokuşta kopar (Özdemir, 2009: 124).
5. Emanet ata binen, tez iner./ Emanet balta, koltukta kırılır./ Emanet eşeğin haltonu (yuları) gevşek olur./ Emanet hayvanın kuskunu yokuşta kopar./ Emanetin bağrı yufka olur./ Emanetin canı az olur./ Emanetin canı gözünde (kıçında) olur./ Emanetin kıçı kaypak olur./ Emanetin peşinde şeytan hazırdır (Albayrak, 2009: 415-416).
68
Eşeğe rakı içümüşle çulunu bahşiş vemiş: Rakı içen kişi hem kabadayı olur, hem de ahmaklaşır. Kendini beğendirmek için, nesi varsa şuna buna verir (Aksoy, 1988: 272).
1. Eşeğe rakı içirmişler; çulunu bahşış vermiş./ Sıçana rakı içirmişler, kediye meydan okumuş (Aksoy, 1988: 272-427).
2. Eşeğe rakı içirmişler; çulunu bahşiş vermiş (BAAD, 2016: 114).
Eşeğe sıç demişle damı doldumuş: Bir işi olması gerekenden fazlasını yapmak, abartmak.
Eşeği saldım çayıra, Mevlam gayıra: İyice bakılması gereken, dikkat isteyen bir işte, istenilen dikkatin gösterilemeyeceğini belli etmek için kullanılır.
Eşeğini dövemeyen paldununu dövēmiş: Kendisinden güçlü olan bir kişiye diş geçiremeyen, ona bir şey yapamayan biri; o güçlü kişinin yakınlarına veya malına zarar verir.
Eşeğe gücü yetmeyen semerini döver (MKB, 2001: 123).
Eşek gôtüdüğü yükden yimez: Misafir gelirken ev sahiplerine getirdiği yiyecekten yemez, ikram edilmezse istemez anlamında kullanılan bir söz.
Eşek yükünden yemez (BAAD, 2016: 116).
Fukaranıñ döñgeli ḳôhnümez: Talih, fakire hiç gülmez; aynı sermaye zengine daha çok, fakire daha az gelir getirir.
Fukaranıñ toğuğu bile tek tek yımırtlā: Talih, fakire hiç gülmez; aynı sermaye zengine daha çok, fakire daha az gelir getirir (Aksoy, 1988: 281).
1. Fukaranın tavuğu tek tek yumurtlar (TDK, 2011: 893). 2. Fukaranın tavuğu tek tek yumurtlar (Aksoy, 1988: 281).
Gadın gısmının bi dili aşāda olu: Özellikle aile içi tartışmalarda kadınların erkeklere göre daha sessiz kalıp sakinliği koruması gerektiğini anlatmak için kullanılan bir söz.
69
Galabalıḳda eşşeğin guyruğuñu kesme, mahna veren çok olu: Bir başımıza karar vermemiz gereken bir konuda başkalarına danışmak, onların düşüncelerini almak yoluna gitmeliyiz. Çünkü birbirini tutmayan, çelişkili önerilerle karşılaşır, şaşırırız (Özdemir, 2009: 128-129).
1. Eşeğin kuyruğunu kalabalıkta kesme; kimi uzun der, kimi kısa (Aksoy, 1988: 273).
2. Eşeğin kuyruğunu kalabalıkta kesince kimi uzun der, kimi kısa (Albayrak, 2009: 433-434).
3. Eşeğin kuyruğunu kalabalıkta kesme; kimi uzun der, kimi kısa (TDK, 2011: 823).
4. Eşeğin kuyruğunu kalabalıkta kesince kimi uzun der, kimi kısa (MKB, 2001: 124).
Gaplara galay vā, her şeye golay vā: Her işin bir kolay yolu vardır, dertlenmeye gerek yok anlamında kullanılır.
Gardeş gardeşi bıçaklamış, dönmüş bi de gucaklamış: Kardeşler ne kadar geçimsiz olsalar da kötü bir durumda birbirlerine yardım ederler (TDK, 2011: 1325).
1. Kardeş kardeşi atmış, yar başında tutmuş (TDK, 2011: 1325).
2. Kardeş kardeşi atmış, yar başında tutmuş (Kardeş kardeşi bıçaklamış, dönmüş yine kucaklamış) (Aksoy, 1988: 344).
3. Kardeş kardeşi atmış, yar başında tutmuş./ Kardeş kardeşi bıçaklamış, dönmüş yine kucaklamış (MKB II, 2001: 49).
4. Kardeş kardeşin etini yer, kemiğini bir araya koyar (BAAD, 2016: 156).
Gardeş gardeşin ne olduğunu ister ne de öldüğünü: Kardeş, kardeşe zarar gelmesini istemez ama onun kendisinden üstün durumda olmasını da kıskanır (TDK, 2011: 1325).
1. Kardeş kardeşin (hısım hısımın) ne öldüğünü ister; ne onduğunu (Aksoy, 1988: 344).
2. Kardeş kardeşin ne öldüğünü ister; ne onduğunu (MKB II, 2001: 49). 3. Kardeş kardeşin ne öldüğünü ister; ne onduğunu(TDK, 2011: 1325).
70
Garıya “Gocañ çok çirkin.” demişle, “Anam evinde hiç yoḳdu.”demiş: Daha iyisine ulaşıncaya kadar eldeki imkânların en iyisi olduğunu ifade etmek için kullanılır.
Babamgilde iken hiç yoktu ya (BAAD, 2016: 263).
Gelin gayınna toprağından olu: Gelinler kayınvalidelerinden gördüklerini yapar, zamanla kayınvalidelerine benzerler.
Gızı gızken değil gelin olunca gör, gelini gelinken değil; uşağı olunca gör: Kadının sıhhati kızken değil, üç-dört çocuk doğurduktan sonra belli olur (Albayrak, 2009: 639).
1. Güzeli kızken görme, beşik ardında gör (Aksoy, 1988: 298)./ Kızı kızken görme, gelinken gör; gelinken görme, beşik ardında gör (Aksoy, 1988: 362).
2. Kızı kızken görmeyeyim; bir beşik, iki beşik, üç beşik, dört beşik sonra göreyim (Albayrak, 2009: 639).
3. Kızını kız iken övme gelin iken öv, gelin iken övme kucağı çocuklu iken öv (BAAD, 2016: 167).
Gizli göğe gelen eşkere bızlā: Toplum içinde hiçbir davranış gizli kalmaz. İlkin gizlenebilmiş olan bir iş, bir süre sonra gizlenemeyecek sonucu ile açığa çıkar (Aksoy, 1988: 288).
1. Gizlide gebe kalan aşikârede doğurur (TDK, 2011: 951). 2. Gizlide gebe kalan aşikârede doğurur (Aksoy, 1988: 288). 3. Gizli boğaya gelen aşikâr buzağılar (MKB, 2001: 136).
4. Gizli öğür alan aşikâra doğurur (buzağılar)./ Gizli işin (birleşmenin) aşikâr uşağı olur./ Gizli evlenen aşikâr doğurur./ Gizli boğaya gelen aşikâr doğar (BAAD, 2016: 125).
Goca ökûz otluk yıkımında doyāmış: Emektar insanlar arzu ettiği bolluğa ancak beklenmeyen bir durum gerçekleşip bazı şeyleri elde etmek kolaylaştığında kavuşurlar.
71
Gocanıñ goca goca derdi olu: Evliliğin göründüğü kadar kolay olmadığını, bir evi çekip çevirmenin zorluğunu, erkeği idare etmenin güçlüklerini ifade eder.
Gorḳunuñ ecele faydesi yoḳdu: “Kişi korkmakla kendisine gelecek bir kötülüğü önleyemez” anlamında kullanılan bir söz (TDK, 2011: 1483).
1. Korkunun ecele faydası yoktur (Aksoy, 1988: 369). 2. Korkunun ecele faydası yoktur (MKB, 2001: 71). 3. Korkunun ecele faydası yoktur (TDK, 2011: 1483).
Göñülsüz çifte giden ökûzden hayır gelmez: “İsteksiz yapılan bir işten de hayır gelmez” anlamında kullanılan bir söz (TDK, 2011: 966).
1. Gönülsüz namaz göğe (göklere) ağmaz. / Gönülsüz yenen (istenmeyen) aş ya karın ağrıtır ya baş (Aksoy, 1988: 291).
2. Gönülsüz işin gözsüz oğlu olur./ Gönülsüz it sürüye kurt getirir./ Gönülsüz köpek, av avlamaz (BAAD, 2016: 126).
3. Gönülsüz davara giden köpekten hayır çıkmaz (MKB, 2001: 138).
4. Gönülsüz namaz göğe ağmaz. / Gönülsüz yenen aş, ya karın ağrıtır ya baş (TDK, 2011: 966).
Hacı hacıyı Mekke’de, hoca hocayı tekkede, deli deliyi dakkada bulu: Aynı düşünce ve inanışa sahip olan kimseler, bu düşünce ve inanıştaki kimselere ait olan yerlerde birbirlerini rahatlıkla bulurlar (Albayrak, 2009: 495).
1. Hacı hacıyı Mekke’de (Derviş dervişi tekkede) bulur (Aksoy, 1988: 299). 2. Hacı hacıyı Mekke’de, derviş dervişi tekkede, deyyus deyyusu her kande olsa bulur (Albayrak, 2009: 495).
3. Hacı hacıyı Mekke’de (derviş dervişi tekkede) bulur (Özdemir, 2009: 148). 4. Hacı hacıyı Mekke’de bulur (MKB II, 2001: 6).
Hak deyince akan sular durā: Bir anlaşmazlıkta adalet, hakkaniyet, tarafsızlık yolu tutuldu mu artık kimsenin söyleyecek sözü kalmaz (Aksoy, 1988: 300).
1. Hak deyince akan sular durur (Aksoy, 1988: 300).
2. “Hak” dedikten sonra (deyince), akan sular durur./ Hak deyince, akan sular durmuştur (Albayrak, 2009: 496).
72
3. Hak deyince akar sular durur (Özdemir, 2009: 149). 4. Hak deyince akar sular durur (TDK, 2011: 1026).
Halamın bıyığı olsa amcam olurdu: Olmayacak bir şey için boşa zaman kaybetmemek gerektiğini anlatır.
Teyzemin taşağı olsa dayım olurdu (Aksoy, 1988: 448).
Hamama giden bohçasını akşamdan hazırlā: Bir işi yapmayı düşünen kişi o iş ile ilgili hazırlıklarını önceden yapmalı, gereken tedbirleri almalı anlamında kullanılır.
Hamama giden tasını tarağını hazırlar (BAAD, 2016: 131).
Her bostanda eğri bir hıyar olu: Diğerlerinden farklı olan ve topumca onaylanmayan davranışları olan insanlar için kullanılır. Özellikle iyilikleri ve saygınlıkları ile tanınan ailelerin aykırı çocuklarını anlatırken kullanılır.
Her kel satıcınıñ bir kör alıcısı bulunu: “Herkes dengiyle iş yapar” anlamında kullanılan bir söz (TDK, 2011: 1501).
1. Kör satıcının kör alıcısı olur (TDK, 2011: 1501). 2. Kör satıcının kör alıcısı olur (MKB II, 2001: 74). 3. Kör atın kör nalbandı olur (BAAD, 2016: 172).
Her zaman kedi keşgek yimez: Bir kişiyi her zaman aynı şekilde kandıramazsın. Hızlı koşan atın boku seyrek olu: Olağanüstü hızla yapılan iş -gereken özen gösterilemeyeceğinden- olumlu sonuç vermez (Aksoy, 1988: 185).