• Sonuç bulunamadı

I. BĐRĐNCĐ BÖLÜM

1.3. ÖRGÜTLERDE ĐLETĐŞĐM VE YÖNETĐM TEORĐLERĐ

1.3.2.4. Elton Mayo Đnsan Đlişkileri

Elton Mayo’nun53 görüşleri kendi öncülüğünde bir grup tarafından 1920’li yılların son döneminde ve 1930’lu yılların ilk döneminde Amerika’nın Şikago şehrinde Western Hawthorne Elektrik Şirketinin fabrikalarında yapılan araştırmaya dayanmaktadır.

Western Electric kuruluşunun Hawthorn fabrikalarında 1924'de başlayan bu araştırmalar, altı kısımdan oluşmaktadır. Bunların ilkinde Işıklandırma Deneyleri yapılmıştır. Bu deneyde, ışık şiddetindeki artış ve azalmaların verimlilik üzerindeki etkilerini inceleme ana amacı oluşturmuştur. Đkinci çalışma Röle Montaj Odası Deneyi adını taşımaktadır. Bu deney ile fiziksel yorgunlunun iş verimi üzerindeki etkileri araştırılmış çalışma saatlerinde kısıtlamalar ve dinlenme molalarının

53

E. Mayo, “Hawthorn and the Western Electric Company” D. S. Pugh (Ed) Organisation Theory, Harmondsworth- Middlesex, Penguin Education, 1973, s. 215-229.

artırılmasının, araç ve malzemelerdeki değişikliklerin etkileri saptanmaya çalışılmıştır. Üçüncü çalışma, Đkinci Röle Montaj Deneyi adını almaktadır. Burada ilk deneylerde üzerinde fazla durulmayan teşvikli ücret sistemlerinin üretimde neden olduğu artışlar araştırılmıştır. Dördüncü çalışma Mika Yarma Test Odası Deneyi adını almaktadır. Burada ücret artışının üretim üzerindeki etkisi bertaraf edilerek, sadece molalardaki artışların ve haftalık çalışma süresinin artırılmasının verimlilik üzerindeki etkileri incelenmiştir. Yapılan deneylerin şaşırtıcı sonuçlarını ve bunun kaynaklarını araştırmak amacıyla işçiler nezdinde uygulanan mülakat programı, Hawthorn araştırmalarının beşinci kısmını oluşturmaktadır. Nihayet sosyal grupların oluşması grup üyelerinin davranışlarının analizi için altıncı çalışma Seri Bağlam Gözlem Odası Deneyi adını taşımakta ve bu deney sonunda bir de özel mülakat programına yer verilmiştir. Hawthorn araştırmaları aralıklı olarak yapılan çalışmalarla sekiz yıl sürmüş ve 1932 yılında sonuçlandırılmıştır54.

Bu araştırma genellikle endüstri yönetim sosyolojisinde devrimin öncülüğünü yapan çalışma olarak görülür. Hawthorne araştırmalarının ortaya koyduğu en önemli nokta, bu araştırmaların, örgüt teorisindeki temel vurgunun örgütteki görev ve işlerin örgütlenmesinde en iyi yolu bulmak için mekanik bir bakış açısından, örgütsel performansın artırılması için insan ilişkilerinin öneminin tanınmasına doğru kaymasıdır. Böylece Elton Mayo’nun öncülüğünde gerçekleştirilen Hawthorne araştırmaları örgütlerin yaşayan sosyal yapılar olarak incelenmesi gerektiğini ortaya koymuşlardır. Böylece insanın örgütteki en önemli öğe olduğu ve insanın sosyal açıdan ele alınması önerilmiştir. Dolayısıyla örgütler yaşayan yapılar olarak görülürken örgütün yaşayan bir varlık olabilmesini sağlayan insan öğesinin önemi vurgulanmaktadır. Böylece örgütteki sosyal yapı ve insan ilişkileri yönetimin başarısında temel öğedir. Bir örgütün sosyal kapasitesi bu yönüyle önem kazanmaktadır. Taylor ve takipçileri tarafından göz ardı edilen bu hususun aslında örgütün başarısında en fazla rolü oynadığı bu yaklaşım tarafından öne sürülmektedir. Bu yaklaşımla getirilen en önemli katkı belki de iş ve örgütsel davranışın yönlendirilmesiyle ve teşvik edilmesiyle, biçimsel yöntemlerle ulaşılamayacak başarılara ulaşılabilir. Böylece yapılan işin miktarı ile ilgili en önemli etken fiziki

54

kapasite değil sosyal kapasitedir. Çünkü Hawthorne çalışmalarında araştırmanın amaçladığı fiziki koşulların yerine sosyal koşulların daha fazla çalışan üzerinde etkili olduğu bulunmuştur. Çalışanların bir organizasyon içerisinde kendi kişisel davranışı değil, grup psikolojisinin etkisiyle grup davranışı ortaya koyduğu görülmüştür. Dolayısıyla örgütsel davranışın özü olan bu grup davranışı örgütlerin amaçlarına göre yönlendirilmelidir. Çünkü insanların işe bağımlılıkları, sahiplenmeleri ve verimli olabilmeleri salt rasyonel işbölümüne dayanmaz. Đşbölümü yaparak verimliliğin artırılması belki klasik teorinin özü olmasına rağmen, neo-klasikler bunun tek başına yetersiz olduğu düşüncesini öne sürmüşlerdir. Böylece yönetimde verimliliğin artırılması amacıyla örgütün fiziksel kapasite koşullarının iyileştirilmesinden çok sosyal kapasitesinin iyileştirilmesi gerekir. Beşeri ilişkilerin örgüt içindeki önemini birincil konuma getiren neo-klasik yaklaşımın doğal olarak çok fazla insan ve grup psikolojisine girerek örgütün genel amaçlarını biraz geride bıraktığı öne sürülebilir. Ancak günümüzde de bir kamu veya özel sektör örgütünü ele alırken ve açıklamaya çalışırken örgütün biçimsel yapısı, verimliliği ve işbölümü kadar o örgütün çalışanları arasındaki dayanışma, ilişki ağı ve grup psikolojisi önemini korumaktadır.

1.3.3.Yönetime Çağdaş (Bütünsel ve Çok Boyutlu) Yaklaşımlar

Klasik ve neoklasik yönetim yaklaşımlarının yönetim ve örgüt sorunlarını çözümlemede yetersiz kalması, bu alanda yeni araştırmaların ve yeni yaklaşımların geliştirilmesini zorunlu kılmıştır. Özellikle, iki kuramın işletmedeki insan öğesine değişik açılardan yaklaşmaları bu konuda bir orta yolun bulunmasını gerektirmiştir. Đşte modern yönetim kuramı, büyük ölçüde daha önce açıklanan iki yaklaşımın kısmi olmanın doğurduğu eksikliklerini, telafi etme ve bunların olumlu yönlerini uyumlaştırma ihtiyaç ve gereğinden kaynaklanmıştır. Gerçekten bu kuram, klasik ve neoklasik yönetim kuramının tutum ve önerilerini yeni ve değişik bir açıdan ele alıp yorumlamış ve bir senteze ulaşmaya çalışmıştır. Bu yeni akılcı görüş "Genel Sistem Kuramından" kaynaklanmıştır. Dolayısıyla, bu kısımda, önce "Sistem Kuramı" ele alınacak ve daha sonra "Durumsallık Yaklaşımı" üzerinde durulacaktır55.

55

Modern ya da çağdaş yaklaşımlar olarak bilinen görüşler 1950’lerden sonra yaygınlık kazanmıştır. Bu yaklaşımlar biçimsel ve doğal örgüt açıklamalarını reddetmemişler, ancak bunların eksik olduğu düşüncesiyle biyoloji ve psikolojide Bertalanffy56 tarafından öne sürülen açık sistem teorisini siyasal yapılara ve örgütlere uygulamaya çalışmışlardır. Böylece bir örgüt ele alınırken biçimsel boyut, doğal boyut, örgütün çevre ile ilişkileri ele alınmalı ve bütünsel bir yaklaşımla konu irdelenmelidir. Bu noktada dikkati çeken görüşler, Selznick’in Kooptasyon Mekanizması (Cooptative Mechanism-Yönetime Ortak Kararla Yeni Yönetici Đlave Etme), Açık Sistem Yaklaşımları (David Easton- Katz ve Kahn), ve Durumsallık Yaklaşımı (Burns ve Stalker) sayılabilir.