• Sonuç bulunamadı

3. SERBEST ELEKTRİK PİYASALARININ GENEL YAPISI VE KISITLILIK

3.2. Elektrik Sektöründe Serbestleşme ve Yeniden Yapılanma Çalışmaları

Elektrik enerjisi sistemleri fiziksel olarak mühendislerin oluşturduğu en büyük yapılardan biridir. Bununla birlikte elektrik enerjisinin toplum refahına kazandırdıkları, bu enerji türünü uygarlık için vazgeçilmez kılmaktadır. İlk santralin kuruluşundan günümüze dek süregelen işletme yapısı, merkeziyetçi ve dikey bir hiyerarşiye sahipti. Dikey yapı; elektriğin üretim, iletim ve dağıtımının bir bütün olarak bir kurum veya şirketin elinde bulunmasıdır (Zobi, 2005).

Ekonominin farklı sektörlerindeki serbestleşme hareketleri ile başarılı sonuçlar elde edilmesini takiben, elektrik piyasaları da benzer bir değişim sürecine girmiştir.

Halen devam etmekte olan bu değişim kapsamında, piyasalardaki çoğunlukla dikey bütünleşik niteliğe sahip olan tekel niteliğindeki yapılar ayrışmaya başlamış ve onların yerini serbest piyasa ortamında rekabet eden oyuncular almıştır.

Elektrik enerjisi sektöründe yeniden yapılanma ve serbestleştirmenin temel amacı arz güvenliğini sağlamak üzere yeterli yatırımların yapılmasını sağlayacak yatırım ortamının oluşturulması, sektördeki verimlilik artışı ile rekabet yoluyla elde edilecek kazanımların tüketiciye yansıtılmasıdır.

Günümüzde iletişim teknolojilerinin gelişmesi ve ucuzlaması, elektrik sektöründe daha önce gerçekleştirilemeyecek birçok yeniliklere yol açmıştır. Bu yenilikler 1980’lerde İngiltere ve Latin Amerika ülkelerinde başlamış ve 1990’larda birçok Avrupa ve Amerika ülkelerini de içine alarak hız kazanmıştır. İngiltere ve Latin Amerika ülkelerinde özelleştirme veya yatay yapıya geçmede, özel sektörün ilgisini çekerek yapılacak yatırımların ağır yükünü devletten özel sektöre kaydırmak amaçlanmıştır (Zobi, 2005). Elektrik enerjisi piyasasının serbestleştirilmesine ilişkin olarak birçok ülkede başlatılan çalışmalar, 2003 yılında ABD, İngiltere ve İtalya’da yaşanan elektrik kesintilerine ilişkin yapılan tartışmalar dikkate alınmak suretiyle sürdürülmüştür.

Ulusal elektrik enerjisi şebekelerinin iki veya daha fazla sayıdaki ülkeyi kapsayacak şekilde entegrasyonunun temel amaçları, bölgesel ölçekte birincil enerji kaynak çeşitliliğinin artırılması, iklimsel, mevsimsel ve/veya dönemsel niteliklerdeki etkilerin hafifletilmesi, elektrik kurulu güç gereksiniminin ve yatırım/işletme maliyetlerinin azaltılması, sektördeki mevcut ve olası yatırımcılar ile tüketiciler açısından serbest rekabet olanaklarının geliştirilmesi, işletme kalitesinin ve verimliliğin yükseltilmesi, elektrik ticaretinin özendirilmesi vb. diğer teknik ve ekonomik sebeplerdir. Elektrik enterkonneksiyonları, taraf ülkeler arasındaki siyasi, ekonomik ve ticari işbirliğinin ve/veya birleşmenin, bütünleşmenin önemli bir aşamasını oluşturmakta ve enerji entegrasyonları, birincil enerji kaynak ihracatı yapan üçüncü ülkelerin üretim/fiyat ekseninde sergileyebilecekleri ani politika değişikliklerinin yol açabileceği olumsuz etkilerin hafifletilmesinde önemli roller üstlenebilmektedirler (Sohtaoğlu ve Papur, 2009).

Ülkeler arasındaki bağlantı (enterkonneksiyon) hatları, önceleri acil durumlar ve büyük üretim arızalarında yardımlaşma amaçlı tesis edilmiş olup Güneydoğu Avrupa (SEE) bölgesinde elektrik enerjisi ticaretinin aşamalı olarak yüksek seviyelere çıkması ile birlikte çok önemli hale gelmişlerdir (Vukasovic ve Skuletic, 2007).

Elektrik enerjisi iletim şebekelerinin enterkonneksiyonlarına bağlı olarak ortaya çıkan arızi durumlar, bir taraftan elektrik sisteminin teknik açıdan güçlendirilmesine ilişkin tedbir önerilerini gündeme getirirken, aynı zamanda, piyasaların tasarımının gözden geçirilerek birbirleriyle uyumlarının sağlanmasına ilişkin çalışmaların başlatılmasına yol açmıştır. Bu kapsamda, ABD’de uygulanmaya çalışılan Standart Piyasa Tasarımı yaklaşımı ile Avrupa Birliğince 2003 yılında yayımlanan Elektrik Direktifi (1228/2003) ve özellikle Sınır Ötesi Elektrik Ticaretine İlişkin Yönetmeliğin uygulanması çabaları, elektrik enerjisi piyasaları açısından 2000’li yılların en dikkat çekici gelişmeleri olmuştur.

12-14 Haziran 2002 tarihlerinde Atina’da gerçekleştirilen Güneydoğu Avrupa Elektrik Düzenleyici Kurumlar Forumu’nda (SEEERF) bütün katılımcıların hâlihazırda yürürlükte olan kanunlara dayalı fakat Avrupa Birliği (AB)’nde geliştirilecek olan ve AB’nin İç Elektrik Piyasası’na entegre olmuş, Güneydoğu Avrupa’da rekabetçi ve bölgesel bir elektrik piyasasının kurulması üzerinde görüş birliğine varmışlardır. Ülkemizin de içinde olacağı bu piyasanın, Batı Avrupa’daki elektrik piyasası ile uyum içinde çalışması ve olabildiğince benzer kurallar oluşturulması öngörülmektedir (Özata ve Akkaya, 2006).

2004 yılının Ekim ayında, Bosna-Hersek savaşı nedeniyle o tarihe kadar birbirleriyle paralel çalışamayan UCTE’nin birinci ve ikinci senkron bölgeleri arasındaki bağlantı gerçekleştirilerek, bütün Avrupa coğrafyasında paralel çalışan bir elektrik sistemi oluşturulmuştur. Bu gelişme ile komşularımız Bulgaristan ve Yunanistan’ın, Avrupa Birliği İç Elektrik Piyasası ile fiziki bağlantıları gerçekleştirilmiştir.

Türkiye’de 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun (EPK) 2001 yılında yürürlüğe girmesiyle Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) kurulmuş ve dikey bütünleşik bir yapıda olan üretim ve iletim segmentleri birbirinden ayrılmışlardır. İletim şirketi olan Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ), iletim tesislerinin sahibi olup ayrıca iletim sisteminin işletmesi, bakım ve onarımı, planlaması, yeni iletim tesislerinin yatırım ve inşasından sorumludur. TEİAŞ, bir kamu iktisadi teşekkülü (KİT) olarak tarifeleri ve gelir tavanı EPDK tarafından düzenlenmektedir. Ayrıca Türkiye’nin gerçekleşmesi için çok istekli olduğu devam eden projelerden birisinin Avrupa Birliği elektrik şebekesi olan –mülga- Union for the Coordination of the Transmission of Electricity (UCTE) ile bağlantısıdır. Türkiye, UCTE (01 Temmuz 2009 tarihi itibarıyla ENTSO-E olarak yeniden yapılandırılmıştır.) üyesi ülkelerle elektrik ticareti yapma

avantajını kullanmak için Bulgaristan ve Yunanistan şebekeleri üzerinden Avrupa elektrik sistemine bağlanmaya niyetlidir (Bu bağlantı 18 Eylül 2010 tarihinde gerçekleştirilmiştir). UCTE bağlantısından sonra Arap ülkelerinin (Libya, Mısır, Ürdün, Lübnan, Suriye ve Irak) Türkiye üzerinden UCTE sistemi ile ring bağlantısı projesinden bahisle senkron çalışan bu ringin IPS/UPS olarak isimlendirilen Baltık ülkeleri (Latvia, Litvanya, Estonya), Rusya, Belarus, Ukrayna, Moldova, Gürcistan, Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan ve Moğolistan’ı da kapsayacak şekilde genişlemesi analiz edilmektedir ki bu dünyada en büyük senkron çalışan enterkonneksiyon olacaktır (Tor ve Shahidehpour, 2006).