• Sonuç bulunamadı

1.3. Yabancı Sermayenin Bir Ülkeye Gelmesini Etkileyen Faktörler

1.3.1. Ekonomik Faktörler

Sermayenin kendi ülkesinden çıkıp diğer ülkelere geliş nedenleri arasında ekonomik nedenler oldukça önemlidir. Dolaysız yabancı sermaye yatırımlarının amacı, kendi ülkesinden daha yüksek kâr elde etmek olduğundan, gidecekleri ülkelerin maliyet koşullarını dikkate alarak yatırımlarını gerçekleştirirler37. Günümüzde yabancı sermayenin gideceği ülkede aradığı ekonomik faktörlerin başında pazar çekiciliğinin geldiği söylenebilir. Yabancı sermaye yatırımcısının ürettiği mala karşı diğer ülkedeki talep fazlalılığı, yabancı sermayeyi o ülkede yatırım yapmaya teşvik edecektir. Bütün yabancı sermaye yatırımlarını bu düşünce ile açıklamak mümkündür. Pazar büyüklüğü, kârını azamileştirmek isteyen müteşebbisin ilgisini çeken bir konu olmaktadır. Çünkü yatırımdan sağlanacak gelir pazarın genişliği ve üretilecek ürüne karşı olan talebin büyüklüğüne bağlı bulunmaktadır38.

Diğer bir önemli faktör de tabii kaynakların bolluğu ve ucuzluğudur. Aslında yabancı sermaye yatırımlarının, başlangıçta sadece ucuz ve bol doğal kaynakları işletmek ve ana şirkete hammadde temin etmek için yapıldığı bir gerçektir. Bir başka önemli faktör de üretim faktörlerinin bolluğudur. Bunlar arasında en önemlisi de, ucuz işgücü temini kolaylığıdır. Bu şekildeki bölgeler, maliyetler açısından nisbi çekiciliğe sahiptirler. Alt yapı tesislerinin yeterli düzeyde olması, para, kambiyo ve gümrük konularındaki serbestlikler de ayrı bir tercih nedeni olarak, bilhassa gelişmiş ülkeler arasındaki sermaye akımlarında etkili olmaktadır.

Ekonomik faktörler yabancı sermaye yatırımları için ana unsur olmakta, ancak diğer faktörler de bu ana aracı desteklemektedirler. Bu çerçevede yabancı sermaye yatırımlarının

37 Erdoğan İlkin, Uluslararası Ekonomik İlişkiler, İstanbul Üni. İkitisat Fak. Yayınları, İstanbul, 1981, s. 206. 38 Akdiş, a.g.e. , s. 3.

bir ülkeye geliş nedenleri konusunda önemli bir yere sahip olan ekonomik nedenleri şu şekilde sıralayabiliriz39:

Ham madde kaynakları: Ham madde kaynakları yeryüzüne dengeli biçimde dağılmış değildir. Ham maddelerin işletilmesine yönelik yatırımları, madenlerde olduğu gibi bu kaynakların bulunduğu yerlerde kurulur.

Üretim faaliyetlerinde dikey veya yatay bütünleşme: Üretim faaliyetlerini üretimin ilk aşamasından nihai ürün aşamasına kadar aynı yönetim altında toplamak dikey bütünleşme diye adlandırılır: Örneğin ham petrolün çıkartılması, damıtılması ve dağıtılması gibi. Tek yönetim altında dikey bütünleşmenin önemli maliyet avantajları sağladığı durumlarda dış yatırımın ana amacı bununla ilgili olabilir.

Aktarılamayan bilgilerin varlığı: Firmalar üretimle ilgili sahip oldukları teknik bilgileri, patent veya lisans anlaşmaları biçiminde diğerlerine satabilirler. Fakat, geliştirilen bir üretim yönteminin veya ürün patentinin firmanın kendi elinde bulundurmasını zorunlu kılan bazı özel durumlar olabilir. Öyle bilgiler vardır ki bunlar uzun yılların deneyim ve birikimine bağlı olup, satılması uygun değildir. Dolayısıyla gibi durumlarda doğrudan üretim kaçınılmaz olur.

Şirket unvanın korunması: Bazı firmalar, iş hayatında çok olumlu bir isim yapmış olabilir. Hatta, ünleri ülke sınırlarının dışına yayılmıştır. Oysa lisans anlaşması yapılıp ürünün imal hakkı yabancı üreticilere verildiğinde, aynı kalitenin tutturulabileceğinden emin olmayabilirler. Dolayısıyla ürün kalitesine ve ünlerine zarar gelmemesi için, malları yurt dışında da kendileri üretmeyi tercih edebilirler.

Şirketin marka veya unvanından yararlanmak istemesi: Burada amaç, yukarıdaki durumda olduğu gibi, unvanı korumak değil, tersine bundan yarar sağlamaktır. Bankacılık sektöründe örneğin, isim yapmış olmak çok önemli olmaktadır. Bir bankanın uluslararası üne sahip olması, tasarruf sahiplerinde güven doğurarak mevduatı artırıcı etki yapabilir. Nitekim, büyük bankaların hızla uluslararası nitelik kazanma sürecine girmelerinde bu faktörün önemli bir rolü olduğu söylenebilir.

Şirket sırlarının korunması: Üretime ilişkin bilgilerde gizliliğin çok önem taşıdığı durumlarda, lisans anlaşması değil, dolaysız dış yatırım tercih edilir. Çünkü lisans sahibi, bu bilgilerin dışarıya sızmasında patent sahibi kadar özen göstermeyebilir.

39 Seyidoğlu, a.g.e. , s. 724.

Ürünün yaşam dönemlerinde son aşamaya ulaşılmış olması: Yeni bir ürünün gelişmesi tamamlandıktan ve iç piyasa sınırına ulaşıldıktan sonra, bu piyasada daha fazla kar olanakları kalmayabilir. Kar artışını sürdürülebilmek, daha az girilmiş bulunan ve belki de rekabetin daha sınırlı olduğu yabancı piyasalarda üretim yapmak gerekli olabilir40.

İthalatçı ülkenin koyduğu tarife ve kotalardan kaçınma: İhracatçı firma dış alıcı ülkenin uygulamaya koyduğu tarife ve kotalar karşısında, o piyasayı kaybetme tehlikesi ile karşılaşılabilir. Bu durumda, tarife ve kotaların etkisinden kurtulup o piyasayı elde tutmanın en etkili yolu, söz konusu piyasada üretime başlamaktır.

Ulusal piyasadaki yasal düzenlemelerden ve kısıtlamalardan kurtulma arzusu: Bu faktörün, bankaların ve bazı imalat sanayii alt sektörlerinin uluslararası alana yayılmalarında önemli bir etken olduğu söylenebilir. ABD’de ve diğer sanayileşmiş ülkelerde bankacılık yasalarının getirmiş olduğu düzenlemeler, bunlardan kurtulmak üzere bankaları yurt dışında şubeler açmaya yöneltmiştir.

Bunun gibi, ülkedeki çevre koruma standartlarının getirdiği kısıtlamalardan kurtulmak isteyen imalat sanayii firmaları, üretim için düşük çevre standartlı ülkeleri seçmiş1erdir. Bunlar arasında çevreyi kirletici ve kamu sağlığına zararlı endüstriler özellikle belirtilebilir.

Firmanın müşterilerini izlemesi: Bazı endüstrilerdeki firmaların, müşterilerini izlemeleri gerekli olabilir. Müşterileri, yurt dışına yatırım yapınca onlar da o yörelerde şube veya ofis açabilirler. Bankalar, danışmanlık ve menkul kıymet aracı şirketlerinin bir ölçüde bu nitelikte olduğu söylenebilir.

Ucuz yabancı faktör kullanımı: Emek ve doğal kaynak maliyetleri ülkeler arasında büyük değişmeler göstermektedir. Dolayısıyla emek ve doğal kaynaklar yoğun malların bu faktörlerin bol ve ucuz olduğu yerlerde kurulması, üretim maliyetlerini düşürücü etki yaptığı söylenebilir. Çoğu Amerikan şirketlerinin Meksika, Malezya, Kore, Hindistan, Hong Kong ve Tayvan gibi yörelere yaptıkları yatırımlar bu faktörün etkisi vardır. Japon firmaları da giderek Meksika ve diğer ucuz emek ülkelerine doğru yönelmektedir.

40

Raymond Vernon, International Investment and International Trade in Product Life Cycle, Quarterly Journal of Economics, 1966, s. 190-207.

Yabancı teknoloji kullanımı: ÇUŞ’lar yurt dışında üretim tesisleri kurarak veya mevcut tesisleri satın alarak, yabancı ülke teknolojilerini öğrenir, daha sonra da bu bilgileri üretim süreçlerinin geliştirilmesinde kullanabilirler.

Monopol avantajından yararlanma: Bazı ayrıcalıkları dolayısıyla, bir piyasadaki belirli firmalar diğerlerine göre üstünlük elde edebilirler. Rakiplerine göre üstünlüğe sahip olan bir firma bu avantajını kullanarak uluslararası piyasalara daha kolayca açılabilmektedir.