• Sonuç bulunamadı

Avrupa Birliği Genişlemesi ve Komşuluk Politikası

I. Ekonomik Bütünleşme Nasıl Olur?

Aslında ekonomik bütünleşmenin nasıl sağlanacağı konusunda bir yığın açıklama, te- ori ve pratik örnekler bulmak mümkündür. Bunlardan B. Balassa’nın (1961) “ekonomik bütünleşmenin aşamaları” kuramı, ön plana çıkan önemli teorilerden birisidir. Balas- sa’nın beş temel ekonomik bütünleşme aşaması şunlardır:

1. Serbest Ticaret Alanının oluşumu (STA) 2. Gümrük Birliği (GB)

3. Ortak Pazar (OP) 4. Ekonomik Birlik (EB)

5. Tam Ekonomik Bütünleşme (TEB) Serbest Ticaret Alanı oluşumu (STA):

Serbest ticaret alanının oluşması için gerekli bu ilk aşamada, bölge üyesi ülkeler arasın- daki ithalatta miktar kısıtlamalarının (kota) ve ithalat vergilerinin (tarif) kaldırılması gerekir. Bu aşamada, serbest bölge üyesi ülke, ulusal ithalattaki miktar kısıtlamalarını ve ithal vergilerini üçüncü ülkelere karşı korur.

Gümrük Birliği (GB):

Bu aşamada, STA koşullarına, üçüncü ülkelere karşı ortak bir gümrük vergi sistemi oluşturulması koşulu da eklenir. Gümrük birliği üyelerinin üçüncü ülkelere karşı ayrımcılığına engel olacak önlemler almak için üçüncü ülkelere karşı gümrük vergile- rinde ve miktar kısıtlamalarında bütünleşen bölgede eşitlenmeye gidilir.

Ortak Pazar (OP):

Gümrük birliği için gerekli olan koşullara ilave olarak, bu aşamada, hem sermayenin ve hem de işgücünün serbest dolaşımı sağlanır. Yani emeğin ve sermayenin dolaşımına ilişkin engellemeler ortadan kalkar.

Avrupa Merkez Bankası

Giriş

Avrupa Birliği bir ekonomik birlik (Avrupa Ekonomik Topluluğu, AET) olarak kurul- muştur. Dolayısıyla daha sonra her ne kadar siyasal, sosyal, hukuksal gibi yönleri bir hayli gelişmiş ve ön plana çıkmış olsa da birliğin temel taşlarını ekonomik gerekçeler oluşturur. Bu bağlamda, AB’nin bütününü kavrayabilmek için ekonomik bütünleşmeyi anlamak şarttır. Bu bölümde cevap aranacak temel sorulardan bazıları şunlardır: ekono- mik bütünleşme nedir; neden ekonomik bütünleşme gereklidir; ekonomik bütünleş- meden kimler ne kadar fayda sağlarlar?

Ekonomik bütünleşme konusu sadece piyasa bütünleşmesinden ibaret değildir. Kuşku- suz kamunun ekonomik bütünleşmedeki rolü de büyüktür dolayısıyla ekonomik bütün- leşmeden söz ederken sadece piyasa bütünleşmesinden söz edemeyiz. Ancak, bu bölümde öncelikli olarak işin politik tarafını bir kenara koyarak konunun sadece piyasa bütünleşmesine yoğunlaşacağız.

Bu bölüm üç alt konuya ayrılıyor. İlk kısım “ekonomik bütünleşme nasıl olur” sorusuna odaklanıyor. İkinci kısımda ise “ekonomik bütünleşmeyi nasıl ölçeriz” sorusunun cev- abı aranacak. Üçüncü kısımda da ekonomik bütünleşmenin pratikteki ölçümü ve Türki- ye’nin AB ekonomisiyle bütünleşmesi konuları anlatılacak.

1.6 Avrupa Birliği’nin Ekonomik

Bütünleşmesi

Anahtar Sözcükler: Serbest Ticaret Alanı, Gümrük Birliği, Ortak Pazar, Ekonomik Birlik, Tam Ekonomik Bütünleşme, Ticaret Yaratma

Ekonomik Birlik (EB):

Ortak Pazar ile birlikte üyeler arasında ayrımcılığı kaldırmak amacı ile ulusal ekono- mik politikaların uyumu bu aşamada sağlanmalıdır. Politikaların uyumu ile birlikte ekonomik birlik tamamlanmış olur.

Tam Ekonomik Bütünleşme (TEB):

Balassa’ya göre ekonomik bütünleşmenin son aşaması olan TEB, para, maliye, sosyal ve diğer tüm politikaların birliği ile sağlanmalıdır. Bu aşamada uluslararası otoritenin kurulması gereklidir ve bu otoritenin ulusal bağlayıcılığı bulunmalıdır. Ulus-üstü tek bir devlet vizyonu gündemde olmalıdır.

Balassa’nın yukarıda özetlediğimiz ekonomik bütünleşme aşamaları teorisi pratikte bir takım eleştirilere de hedef olmuştur. Eleştiriler genel olarak aşağıdaki noktalarda yoğunlaşmıştır:

1. Sıralamanın katı bir şekilde birinci aşamadan beşinci aşamaya ilerlemesi gerekme- mektedir. Örneğin AET, serbest ticaret alanı ile değil, gümrük birliği ile başlamıştır. 2. Üye ülkelerin birbirlerine uyguladıkları kota ve tarifleri her zaman kaldırmak müm- kün olmayabilir.

3. Balassa’nın ortak pazar ve ekonomik birlik aşamalarında kavramsal problemler vardır.

4. Son aşama gerçekleşen tam ekonomik bütünleşmenin gerekliliği ekonomik ve poli- tik nedenlerden dolayı sorgulanabilir.

5. Ayrıca, ulus-üstü otoritenin sadece en son dönemde ortaya çıkması, ekonomik ve pratik nedenlerle zordur. Örneğin; uluslar üstü bir otorite olan Avrupa merkez bankası TEB olmadan oluşturulabilmiştir.

Aslında ekonomik bütünleşmenin en temel başlangıç noktası tek pazarın yaratılması olmalıdır. Ulus-devletlerin çoğu gerçek birer tek pazardır ve etkin bir serbest dolaşı- ma ve piyasaya sahiptirler.

Bütünleşme ve AB Bütçesi:

AB bütçesinin önemi, özellikle, geri kalan bölgelerin ekonomik bütünleşmesinde ön plana çıkar. Tarım sektörü yapısal olarak emek yoğun bir sektördür ve verimlil- ik artışındaki sanayiye oranla dezavantajlı yapısı nedeniyle, bütçe desteğini zorunlu

hale getirir. Tarımın, ayrıca desteklenmezse, sürdürülebilir bir üretim gücünü ko- ruması çok zordur. Dolayısıyla, AB bütçesinin önemli bir kısmını, ortak tarım poli- tikaları çerçevesinde, tarım sektörüne ayrılan paylar oluşturur. AB bütçesi ulusal bütçelerden farklı olarak borçlanmayı yasaklar. Sınırlı ve çok nadir olarak borçlan- ma belki olasıdır. Bunun dışında genel bütçe prensipleri aynıdır. Bütçe her bütçede olduğu gibi gelirler ve giderlerden oluşur. AB bütçesi ulusal bütçelere oranla daha küçüktür. Örneğin, 2010’da AB’nin toplam ulusal gelirlerinin %1,2’si kadar bir bütçe büyüklüğüne sahip olması bunu doğrulamaktadır. Oysa AB üyesi ülkelerin ulusal bütçelerinin milli gelirlerine oranı %40 civarlarındadır. AB’nin birçok alanda politi- kalarının sadece düzenleyici olması, idari harcamalar hariç, harcamaları azaltan et- menlerdendir.

AB bütçesinin harcama yapısını beş temel alanda incelemek mümkündür. Bunlardan en büyük pay, sürdürülebilir büyüme başlığı altında rekabet ve birleşmeye ayrılan fondur. Bu pay son yıllarda genel bütçe harcamalarının %60-65 bir aralığını temsil etmektedir. İkinci büyük harcama kalemi ise doğal kaynaklar başlığı altındaki tarım, çevre ve geri kalmış yöreler gibi konulara ayrılmıştır. Tarıma yapılan harcamaların amacı, tarımsal üretimde fiyatları istikrarlı ve dünya fiyatları üstünde tutmaktır. Örneğin, 1980’lerde AB bütçesinin yaklaşık %70’i tarıma, 1995’lerde ise %50’si tarıma ayrılmıştır. AB Komisyonu, AB Bakanlar Konseyi ve AB Parlamentosu farklı derecel- erde bütçenin kullanılması ve uyumu ile ilgili konularda söz sahibidir. Bütçe gider- leri özetle böyle iken, AB bütçe gelirlerini beş ana başlıkta toplamak mümkündür. Bunlar, AB dışından ithalattan alınan gümrük harçları ve vergileri, tarımsal harç ve gelirlerden oluşan geleneksel kaynaklar, KDV’ye dayalı katkılar ve milli gelire dayalı dördüncü kaynaklardan alınan katkılar (örneğin, AB üyesi ülke milli gelirinin %1,2’si gibi) olarak sıralanabilir.

Net Bütçe dengesi:

Bütçede genellikle net katkı yapan ülkeler daima ekstra harcama gerektirecek konu- lara itiraz ederler. Yıllar itibarı ile değişse de, AB den aldığından çok AB bütçesine katkı yapan ülkeler genellikle Almanya, Hollanda, Avusturya, Fransa, İngiltere gibi ülkelerdir. Net fayda sağlayanlar da genellikle İrlanda, Portekiz, Yunanistan, Roman- ya, Bulgaristan gibi ülkelerdir. İngiltere, geri ödeme (UK rebate) şeklinde bir mik- tarı bütçeden geri alma hakkına sahiptir.12 AB bütçesi çok fazla gibi gözükmese de, bütünleşmede, yakınsama13 ve tarıma ayrılan fonların etkisi yadsınamayacak dere- cede büyüktür.

Şu ana kadar üstünde yoğunlaştığımız “ekonomik bütünleşme nasıl olur” sorusundan sonra “ekonomik bütünleşmeyi nasıl ölçeriz” sorusuna geçebiliriz.