• Sonuç bulunamadı

3 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM:

3.3. EKONOMETRİK MODEL VE DEĞİŞKENLER

Dünya ticaretindeki serbestleşme ve uluslararasılaşma yönelimleri, kalite ve maliyet avantajının temel kaynağı olarak teknolojiyi daha önemli hale getirmekte;

küresel rekabetin teknolojik gelişme etrafında şekillendiği görülmektedir. Teknolojiyi üreten ve iktisadi faaliyetlerinde etkin olarak kullanabilen ülkeler gelişmiş bir ekonomiye sahip olmaktadır. Teknoloji yoğun mallarda yaratılan katma değerin daha yüksek olması nedeniyle ihracatın yapısının düşük teknolojili mallardan yüksek teknoloji içerikli bir yapıya dönüşmesi ülkeye daha fazla refah ve rekabet gücü kazandırmaktadır. Rekabetçiliğin gelişmesinde, teknolojik kapasite ve kabiliyet ile beşeri sermaye stoğu kritik rol oynamaktadır. Bu saptamadan hareketle çalışmamızda panel veri yöntemiyle GÜ ve GOÜ’lerde teknolojik gelişme göstergeleri ve yüksek teknoloji ihracatı arasındaki ilişki, 1996-2012 dönemine ilişkin yıllık verilerle analiz edilmiştir. İhracatın yapısı, teknoloji unsuru bakımından düşük, orta ve yüksek teknoloji ürünlerinin ihracat miktarı temelinde şekillenmekte; ihracatın teknoloji niteliğini saptamak üzere, orta ve/veya yüksek teknoloji ihracatının mutlak değeri, işgücü başına değeri, toplam ihracattaki payı, vb verilerden yararlanılabilmektedir. Bu çalışmada bağımlı değişken olarak, işgücü başına yüksek ve orta-yüksek teknoloji ihracat verileri tercih edilmiştir. Teknoloji geliştirme yeteneği ise, ar-ge harcamaları, araştırmacı sayıları ve patent sayıları şeklinde üç farklı değişkenle ölçülmüştür. Yüksek teknolojili ürünlerdeki ihracat performansını açıklamak üzere, yurtiçi fiziki sermaye stoğu ve doğrudan yabancı sermaye akımlarından da yararlanılmıştır.

Ar-ge, yenilik ve rekabetçilik arasındaki ilişkiyi ele alan çalışmalar, genellikle GÜ’lere odaklanmaktadır. Bu çalışmada GOÜ’lerin analize dahil edilmesi, gelişme düzeyinin tartışmaya katkısını görmek bakımından önemlidir. Ayrıca yatay-kesit verilerine dayanan ve zaman etkisini dikkate almayan ya da zaman etkisini dikkate alarak tek ülkeye ilişkin ihracat performansı üzerinde duran çoğu ampirik analizin aksine, bu çalışmada panel veri yöntemi kullanılarak 26 ülkenin 17 yıla ait verileriyle karşılaştırmalı analiz yapılmıştır.

GÜ ve Türkiye’nin de içinde yer aldığı GOÜ’lerde teknolojik gelişme göstergeleri ve ihracat performansı ilişkisinin test edilmesinde panel veri analizinden yararlanılmıştır. Ar-ge harcamaları, araştırmacı sayıları, patent sayıları, sabit sermaye yatırımları ve doğrudan yabancı yatırımların yüksek teknoloji ihracatına etkisini analiz etmek için tanımlanan modeller panel eşbütünleşme yöntemleri ile analiz edilmiştir. 16 GÜ ve 10 GOÜ’ye ait 1996-2012 dönemini kapsayan yıllık verilerin

kullanıldığı analizde, aşağıda sunulan üç ekonometrik model kullanılmış ve bu modeller GÜ ve GOÜ’ler için ayrı ayrı sınanmıştır.

it i i i i it LnRD LnGFC LnFDI u LnHTEX 0 1 2 3  (3.20) it i i i i it LnRP LnGFC LnFDI u LnHTEX 0 1 2 3  (3.21) it i i i i it LnPAT LnGFC LnFDI u LnHTEX 0 1 2 3  (3.22)

Analizde kullanılan değişkenler, bunların tanımı ve veri kaynağı ile örneklemde yer alan ülkeler, Tablo-25 ve Tablo-26’da verilmektedir. Ülke sınıflandırmasında IMF World Economic Outlook Database 2014’deki sınıflandırma esas alınmıştır.

Tablo-25: Değişkenler, Tanım ve Veri Kaynakları

Değişken Tanım Veri Kaynağı

HTEX Milyon işgücü başına düşen orta ve yüksek teknoloji ihracatı OECD (STAN)

RD/RP/PAT

Teknolojik gelişme göstergesi olarak çalışmada 3 farklı değişken kullanılmıştır. Bu değişkenler, milyon işgücü başına düşen ar-ge harcamaları (RD), araştırmacı sayısı (RP), patent sayıları (PAT)

OECD, UNESCO ve Dünya Bankası (WB)

GFC Milyon işgücü başına düşen sabit sermaye yatırımları UNCTAD

FDI Milyon işgücü başına düşen doğrudan yabancı yatırım

girişleri UNCTAD

Tablo-26: Örneklemdeki Ülkeler

Gelişmiş Ülkeler Gelişmekte Olan Ülkeler

ABD Almanya Avusturya Çek Cumhuriyeti Danimarka Finlandiya Fransa Güney Kore Hollanda İngiltere İrlanda İspanya Japonya Letonya Slovakya Slovenya Bulgaristan Çin Hindistan Litvanya Macaristan Meksika Polonya Romanya Rusya Türkiye

Her üç modelde de bağımlı değişken olarak imalat sanayi ihracatı içinde yer alan yüksek ve orta yüksek teknolojili mal ihracatı verileri, bağımsız değişken olarak, birinci modelde, ar-ge harcamaları, ikinci modelde araştırmacı sayıları, üçüncüsünde

patent sayıları ve yine her modelde sabit sermaye yatırımları ve doğrudan yabancı yatırım girişleri kullanılmıştır.

i. Yüksek Teknoloji İhracatı: İmalat sanayi verileri, OECD’nin teknoloji

yoğunluğuna dayalı sanayi sınıflandırması esas alınarak gruplandırılmıştır. Tablo-27’de görüldüğü gibi endüstriler, teknoloji yoğunluğuna göre yüksek, orta- yüksek, orta-düşük ve düşük teknoloji olarak 4 gruba ayrılmaktadır. Bu çalışmada, yüksek ve orta-yüksek teknolojili endüstriler yüksek teknoloji sektörleri olarak ele alınmıştır.

Tablo-27: İmalat Sanayi Teknoloji Yoğunluğu Sınıflandırması

Teknoloji Yoğunluğu

Sınıflandırması* ISIC Rev 4** Endüstri Tanımı Yüksek Teknoloji

21 26 303

Temel eczacılık ürünlerinin ve eczacılığa ait malzemelerin (preperatların) imalatı

Bilgisayarların, çevre donanım elemanlarının, elektronik ve optik ürünlerin -Bilimsel araç-gereçlerin imalatı

Hava ve uzay taşıtları imalatı

Orta-Yüksek Teknoloji 20 27 28 29 302 304 309

Kimyasal madde ve ürünlerin imalatı Elektrikli makine ve cihazların imalatı

Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve teçhizat imalatı Motorlu kara taşıtı, römork ve yarı-römork imalatı Demiryolu ve tramvay lokomotifleri ile vagonlarının imalatı Askeri savunma araçlarının imalatı

Başka yerde sınıflandırılmamış ulaşım araçları imalatı

Orta-Düşük Teknoloji 19 22 23 24 25 301

Kok kömürü, rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı Kauçuk ve plastik ürünler imalatı

Metalik olmayan diğer mineral ürünlerin imalatı Ana metal sanayi-demir çelik ve demir dışı metal sanayi Fabrikasyon metal ürünleri imalatı

Deniz taşıtlarının yapımı

Düşük Teknoloji 10-12 13-15 16 17-18 31-32

Gıda ürünleri ve içecek – Tütün ürünleri imalatı Tekstil ürünleri- Giyim eşyası-Deri ürünleri imalatı

Ağaç ve mantar ürünleri (mobilya hariç), hasır vb. ürün imalatı Kağıt ve kağıt ürünleri - Basım ve yayım, kayıtlı medya çoğaltılması Mobilya imalatı ve başka yerde sınıflandırılmamış diğer imalat

Kaynak: OECD, STAN. *OECD İmalat Sanayii Teknoloji Yoğunluğu Sınıflandırması. **ISIC (Tüm

İktisadi Faaliyetlerin Uluslararası Standart Sanayi Sınıflaması) 4.1 Biçimini göstermektedir.

ii. Ar-ge Harcamaları, Araştırmacı Sayısı ve Patent Sayıları: Bir ülkenin

teknoloji yeteneğini tanımlamakta yaygın olarak kullanılan değişkenlerin başında ar- ge harcamaları ve ar-ge personel sayıları gelmektedir. Ar-ge harcaması ve ar-ge personeli, yeni ürün ve/veya üretim yöntemi geliştirme, mevcut ve/veya ithal edilen teknolojinin etkin kullanılması, uyarlanması veya değiştirilmesi süreçleri gibi teknolojik faaliyetlerin her aşaması için büyük önem taşımaktadır. Dolayısıyla, sadece teknoloji ithali yapan firma veya ülkeler bile ithal teknolojiden en yüksek verimi elde etmek için ar-ge harcaması yapmak ve yeterli sayıda ar-ge personeline

sahip olmak durumundadır. Bu kapsamda, ar-ge faaliyetlerine ayrılan kaynaklar ve sahip olunan araştırmacı sayıları, sadece yeni bilimsel ve/veya teknolojik bilgi ortaya koyma veya mevcut bilgilerin mal ve hizmet üretimine yönelik olarak uygulanması açısından değil, aynı zamanda teknoloji yeteneğini kazanma sürecinde bilgi birikimi ve deneyim kazanmanın en temel araçlarından biridir (Saygılı, 2003: 70). Ar-ge harcaması uluslararası rekabet gücünün en kritik belirleyicilerinden biridir. Ar-ge harcamaları ile imalat sanayi ihracatı içinde yüksek teknoloji sektörlerinde uzmanlaşma/rekabet gücü arasında pozitif yönlü ilişki olması beklenmektedir.

Ar-ge faaliyetleri ve araştırmacı sayısı yanında bir ülkenin teknoloji yeteneğini gösteren bir başka ölçüt patent sayısıdır. Ancak, patent sayıları ile ar-ge harcamaları karşılaştırılırken bu ölçütler arasındaki farklılıklar göz önünde bulundurulmalıdır. Ar-ge harcaması teknolojik yenilik için bir girdi iken, patent sayısı teknoloji yenilik faaliyetlerinin bir çıktısı veya sonucudur. Bu çerçevede, teknolojik yenilik hedeflenerek başlatılan ar-ge projelerinin başarısı başlangıçta bilinemeyeceğinden, pratikte bu projelerden bazıları başarısız olabilmekte ve ancak başarılı olan ar-ge projeleri için patent alma şansı oluşmaktadır (Saygılı, 2003: 89). Dolayısıyla, ar-ge harcamaları ile patent sayısı arasında birebir bir ilişkiden ziyade güçlü bir pozitif ilişkinin varlığından bahsetmek daha anlamlıdır. Ayrıca ar-ge faaliyetleri, teknolojik yenilik ortaya koyma amacı dışında, mevcut veya ithal edilen teknolojinin daha iyi kullanılması ve uyarlanması gibi patente konu olmayan amaçlara da yönelik olabileceğinden, ar-ge faaliyetleri ile patent sayısı teknoloji yeteneğini temsil etmesi açısından iki ayrı gösterge olarak alınmıştır.

iii. Gayri Safi Sabit Sermaye Oluşumu: Sabit sermaye yatırımları, sermaye

birikimini ve teknolojik gelişmeyi hızlandıran temel unsurlarından biridir. Üretim ve verimlilik artışı amaçlı yenilik faaliyetleri, bu bağlamda teknolojik gelişme için gerekli bina, makina-teçhizat, çeşitli deney, test ve ölçüm cihazları vb yatırım unsurlarına bağlıdır. Öte yandan, fiziki altyapı yatırımları, ortaya çıkan teknolojik yeniliklerin firmalar ve sektörler arasında yayılmasının ön koşuludur. Yenilikçi firma tarafından ortaya konulan ve özellikle üretim yöntemi biçimindeki teknolojik yenilikler, çoğunlukla makina-teçhizatta içerilmiş olup bu teknolojik yeniliklerin başka firma ve sektörlere aktarılması, yatırımı gerekli kılmaktadır. Yatırımlar, diğer

ülkelerde üretilen teknolojinin transferi, uyarlanması ve değiştirilmesi için bir araçtır. Bu düşünceyle sabit sermaye yatırımları da modele dahil edilmiştir.

iv. Doğrudan Yabancı Sermaye Girişi: Ulusal ekonomiler, XIX. yüzyıldan

başlayarak I. Dünya Savaşı’na kadar ve 1960’lardan itibaren mal, hizmet ve sermaye piyasalarının artan ölçüde uluslararasılaşması, iletişim teknolojilerindeki gelişme, artan dış ticaret ve değişen dış ticaret bağlantıları ile mal piyasalardaki artan orandaki bütünleşme sonucu birbirine daha çok bağımlı hale gelmiştir (Bayraktutan, 2013: 162). Bu sürecin arkasında yatan en önemli nedenlerden biri olan doğrudan yabancı sermaye yatırımları, gerek fiziki sermaye stokunu artırarak gerekse de yeni üretim yöntemleri ve örgütlenme biçimlerinin transferini sağlayarak teknolojik gelişmeye katkıda bulunmaktadır (Saygılı, 2003: 93). Özellikle yeni teknolojilerin ülkeye çekilmesi veya yabancı mülkiyetli firmaların ülke içinde teknoloji geliştirme amaçlı faaliyetlerde bulunması, ilgili ülkenin sahip olduğu teknolojik yeteneği desteklemektedir. Yabancı yatırımların teknolojik gelişmeye etkisine dair literatürde farklılaşan görüşleri bu çalışmada değerlendirme imkanı bulmak üzere, yabancı sermayeye modellerimizde bağımsız değişken olarak yer verilmiştir.