• Sonuç bulunamadı

Edebiyat ve psikolojinin ortak malzemesi insandır. İki biliminde esas gayesi insanı tanımak ve anlamaya çalışmaktır. Psikologların edebiyata yönelik çalışmalarının yanında edebiyatçılarda psikoloji bilimine yönelik çalışmalarda bulunmuşlardır. İnsan psikolojisi ve edebiyat her zaman iç içe geçmiş ve bir eserin oluşum aşamasında yazarın ya da sonrasında okurların psikolojisiyle ilişki kurulmuştur. Öncelikle edebiyat ile psikolojinin ortak ve ayrılan noktalarını tespit etmek gerekir.

Ortak Yönler:

1)Her ikisi de insanın fiziksel ve psikolojik yapısını ele alır. 2)Her ikisi de bilinçaltına önem verir.

3)Her ikisi içinde çağrışım metodu önemlidir.

60 Enginün, İnci: Mukayeseli Edebiyat, İstanbul 1992, s.17 61 Enginün; A.g.e.,s.12-13

4)Her ikisi içinde hayal gücü önemlidir. 5)Her ikisinde de dil büyük bir önem taşır.

6)Her ikisi de benzer çözümleme yöntemleri kullanmaktadırlar.62 Farklı Yönler:

1)Her ikisi de insanı ele almalarına rağmen psikoloji yaşayan, hisseden, var olan insanları incelerken, edebiyatta gerçeğe yakın ancak kurmaca bir dünyada kahraman olan insan tipleri söz konusudur. Edebi eserlerde karakter üzerinde istenildiği gibi şekil verilirken, psikolojide gerçek bir insan, canlı bir deney olmasından dolayı hiçbir şekilde değiştirme, oynama şansı yoktur.

2)Yazar ve psikologun yaklaşımları da farklılıklar göstermektedir. Örneğin bir psikolog için ilgi kaynağı olan bir mevzu, bir edebiyatçı için değer teşkil etmeyebilir.63 Psikoloji biliminin edebiyata en büyük katkısı yazarın ruh dünyasını aydınlatması ve onu yazmaya iten etkenleri incelemesidir. Psikoloji bilimi sayesinde eserden hareketle yazara ya da yazardan hareketle esere varma yöntemiyle gerçeğe daha yakın yorumlara ulaşılabilmektedir. Aslında hem yazar hem de onun ürettiği karakterler insan psikolojisinin belirlediği davranışları sergilerler. Dolayısıyla edebi metin tahlilinde mutlaka psikoloji bilimine başvurulmalıdır. Roman veya öykülerdeki karakterlerin ruh dünyaları, davranışlarına dair bilgiler psikoloji biliminde mevcuttur. Karakter tahlili veya davranışların neden ve sonuçları üzerine soruların yanıtlarını verecek olan psikolojidir. Psikoloji yazarı sadece yazmaya iten etkenleri ve onun ruh halini değil, aynı zamanda yazılmış eselerin okuyucu üzerindeki etkisini inceleyerek ulaştığı bilgilerle edebiyat bilimcisine yardımcı olur. Böylelikle edebiyat psikolojinin insan davranışları üzerinde ulaştığı verilerden yola çıkarak karakterlerin gerçeğe daha uygun olmalarını sağlar. Yazar kendine psikolojik vakaları konu edinebilir. Örneğin, Aydilge Sarp’ın mazoşist eğilimli ya da madde bağımlısı olan karakterlerden yola çıkarak eserler üretmesi ya da Juli Zeh’in bireyselleşmenin getirdiği yalnızlaşmadan yardım çığlıklarını radyo programlarına bağlanarak atan, kız arkadaşının intiharından duyduğu suçluluk psikolojisiyle yaşamdan vazgeçen, üstelik bunu uyuşturucuyla

62 Emre; A.g.e., s.298–307 63 Emre; A.g.e,.s.308

yapan bir karakteri konu edinmesi edebiyatın psikolojiden çok ta uzakta olmadığını gösterir. Adler’in kendi çalışmalarından çıkardığı sonuç ile bağımlı tipinin tahlili konusunda geniş bilgiler verilmekte ve bu bulgular bizim edebiyat eserlerindeki tiplere bakış açımıza katkılar sağlamaktadır; “Doktorluğum sırasında, uyuşturucu düşkünlerinin bu hastalığa tutulmasında çevrenin kandırma metodunun etkili olduğunu tespit ettim. Uyuşturucu kurbanı çözülmesi mümkün görülmeyen bir problemle karşılaştığı zaman tehlikeli sonuçlar verir. Daha önce belirttiğim gibi, özel bir tat alma faktörü ayyaşlıkta bir aşağılık duygusu veya utangaçlık, yalnız kalma eğilimi, aşırı derecede hassasiyet, sabırsızlık, heyecanlılık, sıkıntı, çöküntü, cinsel güçsüzlük gibi sinir arazlarıyla ortaya çıkan üstünlük duygusunu meydana getirir. Övünme, yıkıcı tenkit eğilimi, egemenlik arzusu şeklindeki üstünlük duygusu kendini gösterir. Nihayet, aşırılığa kaçan sigara ihtiyacı ve ileri derecede kahve tiryakiliği çoğu zaman gevşek, kararsız bir ruh halini gösterir. Bir hile ile ağır aşağılık duygusu geçici olarak bir yana bırakılır ya da suç aksiyonunda olduğu gibi, güçlendirilmiş faaliyet şekline sokulabilir. Bütün başarısızlık hallerinde her başarısızlık aşılması mümkün olmayan bir kusurda aranmalıdır. Bu yüzden zehrin ilk sonucu, çoğu zaman kurbana bir rahatlama duygusu sağlamaktadır.”64

Psikoloji bilimi sayesinde insan davranışlarından onun iç dünyası hakkında verilere ulaşmaktayız. Bununla birlikte insanların duruş ve dış görünümlerinden onların hangi halet-i ruhiye içinde olduklarına dair ipuçlarına da ulaşılmıştır.65 Vücut dili dediğimiz insanın duruş ve görünümündeki anlamları psikologlar açıklamaktadır. Edebiyat bilimi insanın fizyolojisiyle bağlantılı olarak karakterlerin düşünce ve ruh hallerinin betimlenmesinde psikolojiden bu şekilde destek alır.

Psikoloji biliminin edebiyat bilimine katkı sağladığı gibi edebiyat biliminin de psikolojiye olan yardımları yadsınamaz. Psikoloji bilimi alanını genişletmek yönünde edebiyat biliminden faydalanır. Wellek ve Warren’e göre büyük romanlar psikolojik araştırmalar için kaynak eserler olduğu söylenebilir. Çünkü onlar tipik davranışlar gösteren karakterlerle doludurlar.66

64 Emre; A.g.e., s.328 65 Emre; A.g.e., s.330-331 66 Emre; A.g.e., s.339

Her edebi türde psikolojinin izlerine rastlamak mümkündür. Birbirleriyle etkileşim halinde olan edebiyat ve psikoloji bilimlerinin ilk olarak ortaklaşa çalışmalarını Freud’un psikanaliz incelemeleriyle görmekteyiz. Freud hem eserin kendisini hem de yazarını psikanalitik yöntemle değerlendirmiştir. Leonardo incelemesi, Michelangelo’nun Musa’sı, Shakespeare’in Lady Machbet’i, Dostoyevski’nin Karamazov Kardeşler’i gibi pek çok edebiyat, sanat adamının ve eserlerinin incelemesini yapmıştır. Psikoloji biliminin edebiyata yönelik çalışmalarını Adler, Jung, Lacan, Fromm, Reich ve Klein takip etmişlerdir.67

Örneğin; Freud’un bir hastasının teşhisi konusunda problem yaşayıp, daha sonra hastasının şikâyetleriyle Goethe’nin “Şiir ve Gerçek” adlı eserinde anlattıkları arasında benzerlik kurması, edebiyatın psikolojiye olan katkısını gösterir niteliktedir. Freud’un hastası yabancı uyruklu olup Goethe’yi hiç okumamış birisidir. Aradaki benzerlikten yola çıkarak Freud, Goethe’nin çocukluğunu ayrıntılarıyla inceler. İncelemede yetişkin insanlarda 68birincil süreçlerle ikincil süreçlerin nasıl iç içe geçmiş olduğu gösterilmeye çalışılır. Her iki olayda dört yaşlarında başlamıştır. Goethe’nin ve Freud’un hastasının yeni doğan kardeşlerini kıskanmaları sonucu pencereden kap kacakları atma eğilimi benzerliği görülmüştür.69 Edebiyatın psikoloji bilimine sunduğu edebi eserlerin, psikolojinin vazgeçilmez kavramlarının doğmasına neden olduğu tartışılmaz. Bu konuda Elektra, Sindrella ve Oidipus kompleksi teorileri örnek niteliğindedirler. Freud, eserlerden hareketle psikolojinin en temel öğelerini adlandırır.70

Edebiyat sayesinde geniş kapsamlı saptamalara ulaşılabilir. Edebi eserler bize bir dönemde yaşayan insanların psikolojisini yansıtarak dönem psikolojisi ya da o dönemde hâkim psikolojik teori hakkında bilgilendirme özelliğine sahiptirler.71

İnsan psikolojisi hakkında doğrudan bilgi sunulan en önemli kaynaklardan birisi de psikolojik romanlardır.

67 Emre; A.g.e., s.292

68 Çocukluğun daha erken dönemlerine özel olan döneme birincil süreç denir. İkincil süreç ise bilinçli düşünceyi

içerir. Olgular arasındaki bağlantıları, nedenselliği; duruma, zaman ve mekâna uygun yönelimi içerir. Yetişkin insanın düşünce biçimi ikincil süreçtir. S.341

69 Emre; A.g.e., s.342 70 Emre; A.g.e., s.13-334 71 Emre; A.g.e., s.339

2.4. Psikolojik Roman (Alm.Psychologischer Roman)

Benzer Belgeler