• Sonuç bulunamadı

Dil ve Edebiyat Ġle Ġlgili Eserleri

1. ARAġTIRMANIN KONUSU, YÖNTEMĠ VE KAYNAKLARI

2.3. Eserleri

2.3.2. Dil ve Edebiyat Ġle Ġlgili Eserleri

Sâmerrâî‟nin yüksek lisans tezidir. Kitap, sekiz bölümden oluĢmaktadır. Birinci bölüm, Ġbn Cinnî‟nin (ö.392/1001) çağı, memleketi, soyu, çocukluğu ve gençliği, ahlakı, sahsiyeti, ailesi ve vefatını; ikinci bölüm kültürünü ve hocalarını (kendisinden çokça etkilendiği Ebû Ali el-Fârisî ile divanını Ģerhettiği el- Mütenebbî‟yi); üçüncü bölüm ilmî kiĢiliğini, dil, sesler (esvât), sarf ve nahiv ile ilgili çalıĢmalarını, Ģevâhid (Kur‟ân-ı Kerim, kıraat, hadis, Arap Ģiir ve nesri) ile ilgili tutumunu ve dönemindeki önde gelen nahiv âlimlerini; dördüncü bölüm nahiv usulüyle ilgili çabalarınının yanısıra nahiv usulünün tanımını, fıkıh usulü, mustalahu‟l-hadîs, kelam ve mantık ilmi üzerindeki etkisini; beĢinci bölüm nahiv

458 Dâru Ġbn Kesîr baskısı, DımaĢk 2013.

459 Kat„ konusunu, çalıĢmamızın son bölümünde ayrı baĢlık altında inceleyeceğiz.

460 Sâmerrâî‟nin bu alanda yeni kaleme aldığı Murâ„âtu‟l-Makâm fi‟t-Ta„bîri‟l-Kur‟ânî (Dâru Ġbni

çalıĢmalarında kelam ve fıkıh ilminin etkisini; altıncı bölüm Ġbn Cinnî‟nin mantalitesi, kitap ve çalıĢmalarında izlediği metodu; yedinci bölüm Ġbn Cinnî‟nin nahiv eğilimini; sekizinci bölüm Ġbn Cinnî‟nin nahiv çalıĢmalarından örnekleri kapsamaktadır.461

2.3.2.2. ed-Dirâsâtu‟n-Nahviyyetu ve‟l-Luğaviyyetu „Ġnde‟z-ZemahĢerî

Sâmerrâî‟nin doktora tezidir. Kitap giriĢ, altı bölüm ve sonuçtan oluĢmaktadır. GiriĢ bölümünde ZemahĢerî‟nin asrı, ismi, soyu, yetiĢmesi, hayatı, kültürü, hocaları ve öğrencileri ile ilgili kısa bilgiler verilmiĢtir. Birinci bölümde baĢlangıçtan ZemahĢerî‟nin dönemine kadar nahiv ilminin tarihî geliĢimi; ikinci bölümde ZemahĢerî‟nin hayatı, ilmî Ģahsiyeti ve eserleri462

; üçüncü bölümde ZemahĢerî‟nin Kur‟ân-ı Kerim, kıraatler, nebevî hadis, Arap Ģiir ve nesriyle istiĢhadı ve müvelled Ģairler463in Ģiiriyle ilgili tutumu; dördüncü bölümde ZemahĢerî‟nin çalıĢmalarında itizâlin ve âmil464

in etkileri; beĢinci bölümde ZemahĢerî‟nin dil ve nahiv çalıĢmalarında öne çıkan özellikleri; altıncı bölümde ZemahĢerî‟nin nahiv yöneliĢi hakkında bilgiler verilmiĢtir.465

461 Sâmerrâî, Ġbnu Cinnî en-Nahvî, Dâru‟n-Nezîr, Bağdat 1389/1969, ss. 3-5.

462Sâmerrâî, bu bölümde ZemahĢerî‟nin eserleri hakkında genel bilgiler verdikten sonra nahivle ilgili

en önemli eseri olan “el-Mufassal”ın önemi, Ģerhleri, telif yöntemi, örnekleri (Ģevâhid) ve eleĢtirilen yönleri; dil (lügat) ile ilgili en önemli eseri olan “Esâsu‟l-Belâğa”nın önemi, telif gayesi, kaynakları, tertibi, özellikleri, yöntemi ve eleĢtirilen yönleri hakkında bilgiler vermektedir.

463

Arap edebiyatında müteahhir dönem Ģairleri için kullanılan bir terim. Eski Arap dili ve edebiyatı âlimleri lugat, sarf ve nahiv bilimleri için metin kanıtı (Ģâhid) olarak değerlendirilebilecek malzemeyi belirlemek amacıyla klasik Arap Ģairlerini yaĢadıkları döneme göre sınıflara ayırmıĢlardır. Bunlar Câhiliyyûn, muhadramûn, Ġslâmiyyûn (mütekaddimûn) ve müvelledûn (muhdesûn) tabakalarıdır. Arap asıllı olmayan BeĢĢâr b. Bürd ile (ö. 167/783-84) baĢlayan Ģairler grubuna müvelledûn adı verilmesi, onların bu ayırımı yapan âlimlerin yaĢadığı döneme göre yeni olmasından kaynaklanmaktadır. Bkz. Er, Rahmi, “Müvelledûn” mad., DĠA, XXXII, 227.

464

Âmil kavramı etki anlamına gelen „amel mastarından bir ism-i fâil olup dilciler tarafından ufak tefek farklarla birbirine benzer Ģekilde tarif edilmiĢtir. Âmil kısaca “Arapça bir cümlede, kelime sonlarındaki değiĢikliğin (i„râb) sebebi olan etken” Ģeklinde tarif edilebilir. Bkz. Bulut, Ali, Ġbn

Madâ‟nın Arap Dilindeki Âmil Nazariyesine Yönelik EleĢtirileri, Nüsha, Yıl: VI, Sayı: 23, Ankara

Güz 2006, s. 63

465 Sâmerrâî, ed-Dirâsâtu‟n-Nahviyyetu ve‟l-Luğaviyyetu „Ġnde‟z-ZemahĢerî, Dâru‟n-Nezîr, Bağdat

2.3.2.3. Ebu‟l-Berekât Ġbnu‟l-Enbârî ve Dirâsâtuhu‟n-Nahviyye466

Kitap, bir giriĢ ve beĢ bölümden oluĢmaktadır. GiriĢ bölümünde Ġbnu‟l- Enbârî‟nin yaĢadığı dönemdeki sosyal, siyasî ve ilmî durum ele alınmıĢtır. Birinci bölümde Ġbnu‟l-Enbârî‟nin adı, nesebi, yetiĢmesi, hayatı, kültürü, hocaları ve öğrencileri hakkında bilgi verilmiĢtir. Ġkinci bölümde Ġbnu‟l-Enbârî‟nin eserleri ve “el-Ġnsâf fî Mesâ‟ili‟l-Hilâf Beyne‟l-Basriyyîne ve‟l-Kûfiyyîn” adlı eseri incelenmiĢtir. Üçüncü bölümde Ġbnu‟l-Enbârî‟nin nahiv usulündeki çabalarının yanı sıra kelam, mantık ve hadis ilminin nahiv usulü üzerindeki etkisine yer verilmiĢtir. Dördüncü bölümde Ġbnu‟l-Enbârî‟nin âyet, hadis, Ģiir ve nesirden oluĢan Arap kelamıyla yaptığı istiĢhadlere yer verilmiĢtir. BeĢinci bölümde Ġbnu‟l-Enbârî‟nin çalıĢmalarında öne çıkan özellikler ve çalıĢmalarından örnekler zikredilmiĢtir.

2.3.2.4. Tahkîkâtun Nahviyye

Sâmerrâî, bu kitabın telif amacını Ģöyle dile getirmektedir: “Bunlar asrımızda çokça konuĢulan nahiv konularıdır. Bunlardan bazıları, nahivcilerin içtihatta hata ve yanılgıya düĢüp sağlıklı hüküm yürütmeye muvaffak olmadıkları konulardır. Örneğin harekeli te (د) gibi zamir olması gereken müenneslik te ( ْد)‟sini harf saymaları; ( ُتُزْوَأ

Yazıyorum; ُتُزْىَر Yazıyorsun; ُتُزْىَ٠ Yazıyor; ُتُزْىَٔ Yazıyoruz) kelimlerinde olduğu gibi

gâib, muhâtab ve mütekellime delalette diğer zamirlerden farklı olmamasına rağmen muzarilik harflerini ( ْ ،ٞ ،د ،ا ) zamir olarak görmemeleri; gerek olmadığı halde ( ْتَْ٘مِا Git) fiilinde olduğu gibi emir fiilde gizli (müstetir) bir zamir takdir etmeleri; bir fâil olmasına rağmen nâibü‟l-fâile müstakil bir bölüm tahsis etmeleridir. Zira َوَََىْٔا ُةبَجٌْا ile ُةبَجٌْا َوَُِو arasında bir fark yoktur. Nahivcilerin çoğuna nispet edilen hatalardan biri de fâilin, fiilden önce gelmesine izin vermemeleridir. ( َو َٚ َؽ ل َّّ َؾ ُِ) örneğini verirsek ( ل َّّ َؾ ُِ َو َٚ َؽ) ile ( َو َٚ َؽ ل َّّ َؾ ُِ) arasında bir fark yoktur. Ġkisinde de fiili iĢleyen yani gelme eylemini gerçekleĢtiren Muhammed‟dir. Öyleyse ( ل َّّ َؾ ُِ) kelimesi birincisinde failken neden ikincisinde fail olmuyor?!”467 Bunların yanısıra kitapta ism-i maksûrun mu‟rablık veya mebnilik durumu; fiilin sonundaki ( ْ ،ٞ ،ٚ ،ا ) harflerinin ve muhâtab kâf (ن)‟ının zamir mi harf mi oldukları; fiillerde nakıslık ve

466 Dâru Ammâr, Amman 2007.

tamlık (en-naks ve‟t-temâm) ile Zanne ve benzerlerinin irabı gibi konular eski ve çağdaĢ âlimlerin görüĢlerine yer verilerek açıklanmıĢtır.

2.3.2.5. Me„âni‟l-Ebniyeti fi‟l-„Arabiyye

Bu kitap –müellifin deyimiyle- dil araĢtırmalarında son derece önemli bir konuyu ele almaktadır. Kelimelerin yapısını ve delalet ettikleri manaları araĢtıran önemli bir eserdir. Müellife göre kadim lügatçiler Ģartlarını ve kurallarını belirledikleri sigaların manalarını yüzeysel ele almıĢlar ve bunlardan sadece bir kısmına (يبؼُفٌا - ْ٩َؼَفٌا – خٌبؼِفٌا) ve masdarlarla ilgili diğer kelimelerin manalarına değinmiĢlerdir. Sıfat-ı müĢebbehe kalıplarından bir kısmına ait genel manaları zikretmiĢlerdir. Onlardan bir kısmı mübalağa ve diğer kalıplarından bazılarının manalarını zikretmiĢ fakat konuyla ilgili eksiklikler giderilmemiĢtir. Bu husustaki yorumları, bağlayıcılığı olmayan içtihatlarla sınırlı kalmıĢtır. Müellif öncekilerin çalıĢmalarını küçümsemediğini, fakat bu alandaki çalıĢmalarının ve içtihatlarının süreklilik arzetmediğini belirmektedir.468

Sâmerrâî bu kitabında isim ve fiil, masdarlar, mimli masdar, ism-i merre ve ism-i hey‟e, mekân ve zaman isimleri, ism-i fâil, ism-i fâilin zamanı, ism-i mefûl, ism-i mefûlün mübâlağası, sıfat-ı müĢebbehe, sıfat-ı müĢebbehe kalıplarının anlamları, mübâlağa kalıpları, ism-i âlet, cemiler, cemilerin vezinlerinin farklılık sebepleri, sıfatların cemileri, sâlim cemi, mükesser ceminin vezin ve manaları, neseb, Ģeddeli ye ( ّٞ) eklenerek yapılan neseb gibi konuları ele alıp incelemektedir.

2.3.2.6. Me„âni‟n-Nahv

Sâmerrâî‟nin nahivle ilgili dört ciltten oluĢan eseridir. Sâmerrâî, kitabının önsözünde araĢtırmalarımızda kelimeler arasındaki zahir iliĢkilere yoğunlaĢıp manaya uzak kalmamız sebebiyle gereği gibi dili anlamadığımızı hatta bildiğimizi zannettiğimiz hususların çoğunu da bilmediğimizi469; en az nahivcilerin ele aldığı konular kadar önemli olan ve hatta önem bakımından birçoğunu geçen nahivle ilgili birçok konu ve meselenin, âlimler tarafından ele alınmadığını belirtmektedir.470

468

Sâmerrâî, Me„âni‟l-Ebniyeti fi‟l-Arabiyye, Dâru Ammâr, Amman 1428/2007, ss. 5-7.

469 Sâmerrâî, Me„âni‟n-Nahv, ġeriketu Âtik, Kahire 1423/2003, I, 8. 470 Sâmerrâî, a.g.e., I, 5.

Yazara göre, zorunlu olarak bir “nahiv fıkhı”na ihtiyacımız bulunmaktadır. Zira manayla ilgili bazı konular, nahiv ve belâğat âlimleri tarafından ele alınmıĢ olsa da bunların çoğu detaylı bir incelemeye tabi tutulmamıĢtır. Sâmerrâî, nahiv fıkhına dair mütevâzı bir çalıĢma olarak nitelediği bu kitabı telif etme amacının, nahvin hükümlerini toplamak ve açıklanmıĢ kaideleri zikretmek değil, Arap cümlesini yorumlamak ve çoğu nahiv kitaplarında bulunmayan muhtelif terkiplerin manalarını açıklamak Ģeklinde özetlemektedir. Yazar, on yıldan fazla süren bu çalıĢmasında ilk kaynağının Kur‟ân-ı Kerim olduğunu, âyetleri konulara göre sıraladığını, bunlardaki ifade farklılıklarını ve her ibarenin geçtiği bağlamı incelediğini ve bunlara ek olarak dil, nahiv, belâğat, tefsir ve Kur‟ân ilimleri kaynaklarından istifade ettiğini belirtmektedir.471

2.3.2.7. el-Cümletu‟l-„Arabiyyetu Te‟lîfuhâ ve Aksâmuhâ

Bu kitap, Sâmerrâî‟nin; Arap cümlesinin hükümleri, özellikleri, kuruluĢu ve manayla bağlantısına dair kaleme aldığı iki kitaptan birincisidir.472

Kitap iki bölümden oluĢmaktadır. Birinci bölümde cümlenin kuruluĢuna yer verilmiĢtir. Bu bölümde kelime, kelam, kelim, kavl, lafız, cümle, cümlenin kuruluĢu, tam ve nakıs isnâd, aslî ve aslî olmayan isnâd, manevî ve lafzî isnâd, cümlenin öğeleri, cümlenin kuruluĢ yöntemi, takdîm ve te‟hîr, hazif ve zikir, isim ve fiillere özgü edatlar gibi konulara yer verilmiĢtir. Ġkinci bölümde ise cümlenin kısımları ele alınmıĢtır. Bu bölümde ise isim ve fiil cümlesi, haberî ve inĢâî cümle, mahkî cümle, iraptan mahalli olan ve olmayan cümleler gibi konulara yer verilmiĢtir.

2.3.2.8. el-Cümletu‟l-Arabiyyetu ve‟l-Ma„nâ

Sâmerrâî, kitabın telif amacını önsöz kısmında Ģöyle dile getirmektedir: “Arap dili ve incelikleri hakkında bilgi sahibi olan herkes, bu büyük dilin; manaları ifade etmedeki inceliğini, anlatımsal alanının geniĢliğini, manaları üretmede ve onlara geniĢlik kazandırmadaki muazzam potansiyelini ve i„câz derecesine varan sanatsal-edebî üstünlüğünü de bilmektedir. Arap cümlesi ve mana üzerinde

471 Sâmerrâî, a.g.e., I, ss. 9-10.

472 Sâmerrâî, el-Cumletu‟l-Arabiyyetu ve‟l-Ma„nâ, Dâru Ġbni Hazm, Beyrut 1421/2000, s. 5; Sâmerrâî,

durduğum bu kitabımda söz konusu dil inceliklerinden bazılarını açıklamaya çalıĢtım.”473

Sâmerrâî, bu kitabında cümle ve mana, Arap cümlesinin delaleti, irâb, karine, lafız ve cümlelerde muhatabı anlam karmaĢasına düĢmekten koruma, çok anlamlı cümleler, zıt anlamlı cümleler, manasında ihtilâf edilen cümleler, bir manayı değiĢik yollarla ifade etme, manaya hamledilen kelam, lafız ve manaya hamledilme, manada ihtiyatlılık, manada geniĢlik, manada mübalağalık, manadan ihtimali kaldırma, ifade seçenekleri, kelamın kökeni, anlamsal ve anlatımsal özellikler gibi konuları ele aldıktan sonra kitabının sonunda dil kitaplarından ve mucemlerden seçtiği -ve daha bunlardan kat katının yer aldığını söylediği474- meĢhur olmayan ya da Ģerhe ihtiyacı olan cümlelerden on beĢini Ģerhetmektedir.