• Sonuç bulunamadı

4. EDEBIYAT, KÜLTÜR VE FOLKLOR KONULU YAZILAR

4.1. Edebiyat Üzerine Yazılar

4.1.2. Nesir

“Çocuk ve Himaye-i Effal” yazısında Turgut Bey çocuklara önem verilmesi gerektiği ve çocukların Gazi’nin kurduğu yeni ülkenin gelişmesi için büyük öneme sahip olduğunu söylemiştir. Cumhuriyetle birlikte çocuklara eskiye göre daha fazla önem verildiğini ve yarınlarımızın mutlu geçmesinin çocuklara bağlı olduğunu ifade etmiştir.210

209 İsmet İnönü, B.M Meclisinin Yaz Tatili Münasebetiyle Baş Vekilimizin Söylediği Nutuk, Akpınar s. 54-61, Mayıs- 1.Kanun 1941 s. 1-2-3-4-5

“Köy ve Yüksek Tahsil Gençliği” isimli yazıyı Ferit Faik yazmıştır. Ferit Bey yazısında, yüksek tahsilin gençlerde, yüksek fikir yerine fantastik hayatı ifade ettiğini; Anadolu’dan giden gençlerin İstanbul’un şuh güzelliklerine kapıldığını söylemiştir. Anadolu’nun çöl olduğunu ve orada ancak çarıklı, şalvarlı, cahil köylünün yaşayacağını söyleyen zihniyetin var olduğunu ifade etmiştir. Bugün yüksek tahsil gören gençliğin daha bilinçli olduğunu, babasını Çanakkale’de abisini Sakarya’da Türklüğü ve şerefi uğruna kaybettiğini söyleyen artık bu gençliğin köye gitmek için can attığını söylemiştir.211

“Karakterleri Nasıl Tefrik Edebilirim” yazısında A.H insanların gözlerinin, ağızlarının, yürüyüşünün, göz renklerinin, hareketlerinin onların kişilik analizini yapmakta etkili olduğunu ifade etmiştir212.

Edibi Ali “Dumlupınar’da Şehit Abidesi Önünde” başlıklı yazısında Dumlupınar’da yatan şehitlere seslenmiştir.”Ne mutlu size ki bu vatan uğruna öldünüz ve sizi herkes tanıyor. Dünyanın dört bir yanında şeref ve şan yolunda her biri bir kıtaya bedel senin gibi isimsiz Türk kahramanları yatıyor, rahat uyuyun büyük ölüler.”diyerek yazısını bitirmiştir.213

Akpınar dergisinde sadece şiire değil, şiir ve edebiyata dair yazılara da yer verilmiştir.”Ozon ve Kopuz” isimli yazısında Rüknettin Fethi yüzyıllar önce Orta Asya’da ozan ve onun kopuzunun önemi üzerinde durmuştur. Ozanın o dönem için her şey olduğunu, kopuzu ile bütün duygularını ezgili bir şekilde dile getirdiğini, ifade etmiş, aradan geçen uzun yıllar sonucunda ozan ve kopuzun yerini, çoban ve çobanın elindeki sazın aldığını söylemiştir.214

“Mısralar Arasında” isimli yazıyı kaleme alan Turgut Bey, sanatını temelinin heyecanda, heyecanında kaynağının duyan ve duyuran insanın, ince varlığında olduğunu söylemiştir. Fuzuli, Nedim, Orhan Seyfi gibi şairlerin şiirlerinden örneklere

211 Ferit Faik, “Köy ve Yüksek Tahsil Gençliği”, Akpınar, S. 1, Temmuz 1934, s. 16

212 A.H, “Karakterleri Nasıl Tefrik Edebilirim”, Akpınar, S. 3, Eylül 1934, s. 10-11

213 Edibi Ali, “Dumlupınar’da Şehit Abidesi Önünde”, Akpınar, S. 3, Eylül 1934, s. 15-16

yer vermiş ve Divan Edebiyatından Cumhuriyet dönemine kadar şiirin özelliklerine değinmiştir215.

“Biz ve Ülkümüz” yazısı Akpınar’ın 14.sayısının 4. ve 5. sayısında yayımlanmıştır. Cevat İdil yazısında Atatürk ülküsünden ve bu ülkünün Türk evlatları için ne anlama geldiğinden bahsetmiştir.216

“Ayla Konuşmalar” isimli yazısında Perihan Ataç karanlığın içinden halk evi binasının temiz, saf duygulu bir varlık olarak parladığını ve bu mavi ışığın yer altı ve kültür kılıcıyla istikbali koruyacağını söylemiştir. Halk evi binasını, Türk’ü ve Türklüğü yükseltecek kültürlü yuva olarak tanımlamıştır.217

“Edebiyatsız Millet” yazısında Turgut Bey, dilsiz heyecansız adam neyse, edebiyatsız milletinden öyle olduğunu söylemiştir. Turgut Bey yazısında İngiltere Hindistansız olur; fakat “Shakespear” siz olamaz diyerek, edebiyatın bir millet için ne derece önemli olduğunu, aslında diğer ve ilim ve bilimlerin temelinde edebiyatın olduğunu ifade etmiştir.218

H. Ulusoy “Görüşler” başlıklı yazısı ile insanların kendilerini haklı gösterme çabasında olduğunu ve kendini haklı gösterme çabasında olan insanlarında bir gün doğru yolu bulabileceğini söylemiştir.219

Turgut Bey 19. sayıda kaleme aldığı “Yurt Sevgisi” isimli yazısında insanların bakımsız, çöl olarak tanımladığı, harap olmuş Anadolu için savaşmamız gerektiğini, bizim vazifemizin yer ayrımı yapmadan bütün yurdu sevmek olduğunu ifade etmiştir 220

“Düşünüyorum Anlamıyorum” başlıklı yazıda Cavit Başar, Cemiyeti bir çocuğa benzetmiştir. Ancak bu çocuğun kolları uzun, kafası küçük ve karnı kocamandır.

215 Turgut, “Mısralar Arasında”, Akpınar, S. 12, Şubat 1936, s. 1-2-3

216 Cevat İdil, “Biz ve Ülkümüz”, Akpınar, S. 14, Nisan 1936, s. 4-5

217 Perihan Ataç, “Ayla Konuşmalar”, Akpınar, S. 15, Mayıs 1936, s. 6-7

218 Turgut, “Edebiyatsız Millet”, Akpınar, S. 16, Haziran 1936, s. 1-2

219 Hüseyin Ulusoy, “Görüşler”, Akpınar, S. 16, Haziran 1936, s. 10-11

Cavit Başar’ın anlayamadığı şey de cemiyetin bir tarafını değiştirirken diğer tarafını küçültmesidir ve buradaki amacı anlamamsıdır.221

Seyfi Yalvacer “İncesu” başlıklı yazısında İncesu’yun Aksaray’ da gezilip, görülecek bir yer olduğunu ve buranın doğal güzelliklerinden, insanlar için öneminden bahsetmiştir.222

“Gençlik Nedir” yazısı 22, 23, 24, 25 toplu olarak basılan sayıda Cevat İdil tarafından kaleme alınmıştır. Gençliğin, Cumhuriyet sularıyla yıkanmış öğretmenler tarafından yetiştirilmiştir. Gençliğim çamurdan adamlar olmayacağını, gönül suları ve fikir harçlarıyla yoğrulduğunu söylemiştir. Bu sayıdan itibaren de gençlere dergide birkaç sayfa ayıracaklarını söylemiştir.223

Gençler kendilerine ayrılan bu sayfalarda (yine aynı sayıda) Ülkü Nedir, Sönük Işıklar, Onu Niçin Seviyoruz? İsimli yazılarına yer vermişlerdir.224

“Kır Gezisinde Gördüklerim” başlığıyla öğrencilerden Tuncay Rasim, Piknik için gittikleri kır gezisinde yağmura yakalandıklarını, çobanın sürüdeki koyunlardan bazılarını kurda kaptırmasını, yağmur yağmadan önce gördüğü tabiat güzelliklerini dile getirmiştir.225

“Amasya’nın Ana Yurdu” isimli yazıda Ziraat Mühendisi M. Ekrem üzümleri, bağların nereden geldiği ve tarihi kime ait olduklarını anlatmıştır. Ayrıca şarabın bulunması ile ilgili bir hikâyeye de yer verilmiştir. Devamını da diğer sayı da anlatmıştır.226

221 Cavit Başar, “Düşünüyorum Anlamıyorum”, Akpınar, S. 19, Eylül 1936, s. 9

222 Seyfi Yalvaçer, “İncesu”, Akpınar, S. 20-21-22, 1-2.T 1.K 1936, s. 12

223 Cevat İdil, “Gençlik Nedir?”, Akpınar, S. 22-23-24-25, 2.K.Ş Mart, Nisan 1937, s. 1

224 Akpınar, S. 22-23-24-25, 2.K.Ş Mart, Nisan 1937, s. 7-8-9

225 Tuncay Rasim, “Kır Gezintisinde Gördüklerim”, Akpınar, S. 22-23-24-25, 2.K. Şubat, Mart, Nisan 1937 s. 21-22

226 M. Ekrem, “Amasya’nın Ana Yurdu”, Akpınar, S. 27-28-29-30-31, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül 1937 s. 8-9-10

“En Büyük İyilik “ başlıklı yazıda bir hikâyeden hareketle insanların her zaman çevresindekilere iyi davranması gerektiğini, dünyadaki en büyük iyiliğinde yapılan fenalığa karşı insanların iyilikle karşılık vermesidir.227

“Güzel Sanatlar Menşeine Ait Nazariyeler” isimli yazıda Melihe Tanalp estetiğin ne anlama geldiğinden günümüzde ve geçmişte ne ifade ettiğinden ve bu konuyla ilgili görüşlerden bahsetmiştir.228

Halit Ongan, “Söz” isimli yazısında, sazın ne olduğu, nasıl yapıldığı, saz çeşitleri ve saz akortları, hakkında bilgi verilmiştir.229

“Bir Terbiye Vasıtası Olarak Roman” isimli yazıda halk arasında roman okumanın boşa zaman kaybı olarak düşünüldüğünden, roman okumanın zevkine varan kişilerin, ise bu tadı aldıklarından bahsetmektedir. Roman insanlara en sert mevzuları bile düşüncemizi yormadan içimize sindirmektedir toplumu romanlardan etkilendiğini söyleyerek Halid Ziya’nın Mai ve Siyah ve Aşk- memnu romanlarında anlatılanların o dönemde olmadığı ve Mai ve Siyah okunduktan sonra Ahmet Cemil’lerin birden bire çoğaldığını ifade etmiştir. Romanların yapısından bahsetmiştir ve bunların birbiriyle ilişkisini anlatmıştır.230

Halk Edebiyatından Derlemler bölümünde, “Mani” konusuna değinilmiştir. Fehmi Okar, yazısında maninin hece ölçüsü, yapısı hakkında bilgi verilmiştir. Maninin orijinal ve kuvvetli bir fikri içerdiği ancak bu fikrin uzun değil de kısa, belirli çerçeve içinde verildiği ifade edilmiştir.231

“Gurbet” isimli yazısında Şükrü Bey, gurbetin ne olduğunu anlatmıştır. Anadolu çocuğunun gurbetle en çok tanışan kişi olduğunu ifaden yazar hangi durumda bu duygunun yaşandığını da anlatmıştır.232

227 Müjgan İDİL,”En Büyük İyilik”, Akpınar, S. 27-28-29-30-31, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül 1937, s. 23

228 Meliha Tanalp, “Güzel Sanatlar Menşeine Ait Nazariyeler”, Akpınar, S. 33, İkinci Teşrin 1937, s. 11-12

229 Halit Ongan, “Söz”, Akpınar, S. 33, İkinci Teşrin 1937, s. 13-14-15

230“ Bir Terbiye Vasıtası Olarak Roman”, Akpınar, S. 37, Temmuz 1939, s. 9-10

231 Fehmi Okar,” Mani”, Akpınar, S. 37, Temmuz 1939, s. 14-15

“Şairlik ve Muallimlik” başlıklı yazısında H. Eroğlu, şairliği halka bıraktığını; muallimliğin ise bizzat içinde bulunduğu bir durum olduğunu söylemiştir. Niğde de muallimlik yapan yazarlar ve gençler konusuna değinmiştir.233

“Şiir ve Nazım” isimli yazısında Talat Güvenç, şiirin ne olduğunu, nelere şiir denildiğini, nazım ve mensur şiir kavramlarını açıklamıştır. Şiirin tanımını ise şu şekilde yapmıştır: “His ve hayal unsurları ile örülmüş bir ifadedir.” Ayrıca şiirin belirli kalıplara sınırlandırılmaması gerektiği, his ve hayalin ritimle örülmesinin şiiri var edeceğini ifade etmiştir.234