• Sonuç bulunamadı

Ebubekir Sami Paşa Medresesi'nin Kurulması

Ebubekir Sami Paşa Medresesi 1845 yılında Konya valiliğine tayin edilen Ebubekir Sami Paşa tarafından 1846 yılında yaptırılmıştır140. Ovalıoğlu

Medresesi'nden sonra Konya valileri tarafından kurulan ikinci medresedir. Ebubekir Sami Paşa tarafından kurulan, kurucusunun adını taşıyan ve ayrıca Paşa Dairesi ismiyle maruf medrese, Nakşibendilerin Konya'daki ikinci önemli eğitim kurumudur. Medrese Ebubekir Sami Paşa'nın Konya valiliği sırasında kurulmuştur. Tanzimat döneminde Konya'nın onuncu valisi olarak görev yapan Ebubekir Sami Paşa'nın valilik dönemi kısa sürmüştür. İki yılda Konya'da önemli işler yapan Ebubekir Sami Paşa Selanik Valisi iken 1849 yılında vefat etmiştir141. Kendisi de Nakşi şeyhi olan

Paşa medreseyi Nakşi şeyhleri için yaptırmıştır. Vakıfları zengin olan medreselerden birisidir142. Eğitime önem veren Paşa iki yıllık görevi zarfında çok önemli çalışmalar yapmıştır. Fakat Ebubekir Sami Paşa Konya'daki görevi sırasında başarılı bulunmadığından bir süre sonra azledilerek emekliye sevk edilmiştir. Medrese bu arada yaptırılmıştır. Ebubekir Sami Paşa'nın daha sonra azil kararı iptal edilerek Kastamonu ve Selânik valiliklerine atanmıştır143.

Ebubekir Sami Paşa Medresesi Alaaddin Tepesi ile hükümet binası arasında, İplikçi Cami'nin karşısı ve şimdiki Merkez Bankası'nın bulunduğu yerde idi. Medresenin güneyinde Alaaddin caddesi bulunmaktaydı. On dört odası, bir dersliği ve bir de camii vardı144. Ebubekir Sami Paşa Medresesi'nin yegâne orijinal kalıntısı

140 Önder, a.g.e., s.189.

141 Ebubekir Sami Paşa hakkında ayrıntılı bilgi için bakınız: Muzaffer Erdoğan, "Ebubekir Sami Paşa", Konya Halkevi Aylık Kültür Dergisi, Yıl XI, Ağustos-Eylül 1948, sayı 118-119, s. 33-35;

Ahmet Çelik, "Konya Valisi Ebubekir Sami Paşa", Merhaba Gazetesi Akademik Sayfası Eki, Konya 22 Şubat 2012, Cilt XII, Sayı 5, s. 72-75; İbrahim Hakkı Konyalı, Abideleri ve Kitabeleriyle Konya

Tarihi, Konya 2007, s. 12-310. 142 Sarıkaya, Osmanlı Dönemi…, s.180.

143 M. Ali Uz ve Muhammed Doğan, "Şerafeddin Camii Çevresinden Alaeddin Tepesi'ne Kadar, Alâeddin Caddesi'nin Güneyindeki Bölgede Tarihî Yapılar ve Medreseler", Merhaba Akademik

Sayfalar, C. 13, Sayı:13, 2013, s.196.

144 Ahmet Çelik, "Bir Eğitim Öğretim Seferberliği Örneği: Konya Islah-ı Medaris-i İslamiyyesi'nin Kuruluşu", Merhaba Akademik Sayfalar, C. 9, Sayı:3, 2009, s.39.

olan kitabesi, yapılışındaki ruh halini yansıtmaktadır. Hayırları diriltmek için, her türlü masraftan çekinmeyen Paşa'yı öven ilk beyitten sonra; medrese için "güzel ibadethane" (ziba ibadethane), "ilim ve irfanın yayıldığı ibadet evi" "ibadet hane- idarü'l-füyuz-ı İlm-ü irfan" tabirleri kullanılmaktadır145.

1836 tarihinde tanzim edilen Ebubekir Sami Paşa Medresesi'ne ait vakfiyeye göre;146 medrese ve zaviyesinin Nakşibendi tarikatı mensuplarına tahsis edildiği ve

Nakşibendi şeyhine de masrafları için senelik 700 kuruş ücret verilmesi kararlaştırılmıştır.147 Medresede toplam otuz öğrenci eğitim-öğrenim görürken,

Derrannaci, Darü'1-Muhtar dersleri de okutulmuştur. Medresenin yıllık gelirinin bin kuruş olduğu ortaya çıkmıştır148. Tapu kayıtlarından da anlaşıldığına göre

medresenin kuzey tarafında müderris evi bulunmaktadır. Ev, iki katlı ve avlulu olup, tam teşkilatlıdır. Medresenin evinde medresenin müderrisleri oturur. Müderris evinden medreseye bir geçiş vardır.149 Bu evden müderris sabah namazına

öğrencileri kaldırmak için ve medreseye gitmek için kullanmaktadır. Müderris evinin yerinde günümüzde vergi dairesi bulunmaktadır. Nakşi tarikatına mensup olan Sami Paşa, medresenin inşasında hiçbir fedakârlıktan kaçınmamıştır. Mescit, medrese ile birlikte yapılmıştır150. Vakfiye ve kitabede mescitin medrese ile birlikte yapıldığı

anlaşılmaktadır. Vakfiyesine uygun olarak hitabet görevine yıllık iki yüz elli kuruş vazife ile atanan ilk görevlisi, Hocazâde Seyyid Mehmet Efendi İbn Ali'dir. Atama tarihi ise 11 Ocak 1847, yani açılıştan kısa bir süre sonradır. Seyyid Mehmet Efendi’nin vefatı üzerine yerine, büyük oğlu Ali Efendi 19 Ocak 1883'te atanmıştır. Yer olarak mescit, daha sonra yapılan Sanayi Mektebi'nin "bahçe duvarı dibinde ufak" bir yapıdır. Süleymaniye Medresesi'ne bitişik olan mescit, 1900'e gelindiğinde harap ve bakımsız kalmıştır. Yeni yapılan Sanayi Mektebi'nin ise bir mesciti yoktur. Sanayi Mektebi ile Paşa Dairesi Medresesi arasında mescit sorunu olduğu hatta medreseliler ile mektepliler arasında kavga olduğu kaynaklarda geçmektedir. Daha

145 Arabacı, a.g.e., s.479.

146 Vakıflar Genel Müdürlüğü (VGM), Defter No: 00148, Dosya No: 00114 147 Vakıflar Genel Müdürlüğü (VGM), Defter No: 00299, Dosya No:00104 148 Kutlu, a.g.e., s.87.

149 Yeni Asya 29 Eylül-2 Ekim 1971, Yıl: 2, s. 574-577. 150 Uz ve Doğan, a.g.m., s.196.

sonra mescitin tamiri valilikçe yapılıp mescitin ortak kullanıldığı anlaşılmaktadır. Valilikle, Bekir Sami Paşa (ki bu yıllardan sonra, Zeynel Abidin Efendi Medresesi de denilmektedir) Medresesi anlaşır151. Buna göre, mektebi beş bin sarı lira (altın) sarf

ederek yaptıran Valilik (Ferid Paşa); aradaki, aslı medreseye ait mescidi de tamir ettirecektir. Yalnız, mescidin giriş kapısı batı (medrese) tarafındadır152.

Medresenin ilk müderrisi Hacı Himmet Efendi'dir. 1862'de vefat eden Hacı Himmet Efendi'den sonra yerine Bozkır'dan göç eden Muhammed Bahaeddin Efendi atanmıştır. Muhammed Bahaeddin Efendi 1906 yılında vefat edene kadar bu görevi yerine getirmiştir. 1906 yılında vefat edince küçük kardeşi Hasan Kudsi Efendi atanmıştır. Medrese aşağıda da anlatılacağı üzere Muhammed Bahaeddin Efendi'nin üç oğlu tarafından modernize edilerek yeni bir eğitim kurumu olmuştur. Bundan Sonra medresenin adı Islah-ı Medâris-i İslamiye olarak anılmıştır.

Burada medrese-tarikat ilişkisine dikkat çekilmelidir. Meşrutiyet dönemi Konya'sında etkin olan iki tarikattan biri olan Nakşibendi'ye-i Halidiliğin Konya kolu adeta bu medrese ile bütünleşmiştir153. Kendisi Nakşibendi tarikatına mensup olan Paşa, medreseyi de sadece bu tarikat müntesipleri için yaptırmıştır154. Medrese

tarihinde, tekke ve medresenin aynı ocakta buluştuğu belki de ilk örneklerden birisidir. Konya eğitim tarihi düşünülürse ikincisi Şirvani Medresesi'dir. O da Nakşibendi Halidiye hankâhı olarak kurulmuş, medrese olarak devam etmiştir. Fakat burada özellikle şunun altı çizilmelidir. Talebeye sadece medrese dersleri verilmemiştir. Aynı zamanda tarikat bilgileri ve eğitimi de verilmiştir. Hatta ileride üzerinde durulacağı üzere hem medrese icâzeti hem de tarikat icâzeti verilmiştir. Demek ki, Bekir Sami Paşa Medresesi kuruluşundan itibaren isim olarak hep "medrese" adıyla anılsa da tarikat eğitimi vererek zaviyelik işlevini de yerine

151 Bekir Sami Paşa Medresesi Vakfiyesi ve Zaviyesi hakkında geniş bilgi için bknz: İsmail Bilgili,

"Bekir Sami Paşa Nakşibendi Halidi Zaviyesinin Konya Islah-ı Medaris-i İslamiye Medresesine

Dönüşümü Bağlamında Nakşibendiliğin İlmi Hayata Tesiri ve Zaviyenin Para Vakfiyesi" İstanbul,

2016.

152 Arabacı, a.g.e., s.479-480.

153 Serhat Aslaner, , İlmiye Sınıfının II. Meşrutiyeti Algılayışı (Konya Örneği), Sakarya Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Sakarya 2006, s. 15.

getirmiştir. Zaten medresenin kapatılmasına kadar başında bulunan baş müderris, aynı zamanda "şeyh" veya eski tabirle "postnişin" unvanını taşımıştır155.

Sonuç olarak tıpkı Konya'da bugün mevcut birçok vali adına açılan ilköğretim kurumları gibi bir vali adına açılan bu kurum, bir müderris zat üzerine zimmettenmiş, içinde belirli sayıda öğrencisi olan bir öğretim kurumudur. Himmet Efendi isimli ilk müderrisi, başöğretmeni vefat edince, Bozkır’dan Konya'ya evini nakleden Muhammed Bahaeddin Efendi adlı bir diğer âlim, müderris atanmış ve müessese onun başkanlığında hizmetini sürdürmüştür156. Paşa Dairesi müderrisleri

aşağıda daha kapsamlı olarak ele alınacaktır.

Bekir Sami Paşa Medrese ve Mesciti'nin Mevlana Müzesi'ndeki tek orijinal kalıntısı olan kitabesi, yapılışındaki ruh halini yansıtmaktadır. Hayırları diriltmek için, her türlü masraftan çekinmeyen Paşa'yı öven ilk beyitten sonra; medrese için "güzel ibadethane" (ziba ibadethane), "ilim ve irfanın yayıldığı ibadet evi" "ibadet hane-idarü'l-füyuz-ı İlm-ü irfan" tabirleri kullanılmaktadır.