• Sonuç bulunamadı

Eğitim Öğretim Alanında Bozulma

1.3. Osmanlı Medreselerin Gerilemesi Ve Sebepleri

1.3.2. Eğitim Öğretim Alanında Bozulma

Medreselerdeki gerilemenin en önemli sebebini teşkil eden eğitim öğretim alanındaki bozulma yüzyıllar boyunca artarak devam etmiş ve irfan yuvası olması gereken bu kurumlar zamanla asıl amaçlarının dışına çıkarak göstermelik eğitim faaliyeti yürütülen yerler haline gelmiştir47. Fatih dönemine kadar Osmanlı

medreselerinin artık bir geleneğe sahip olduğu söylenebilir. Müderrislerin tercih ettiği eserlerin birçoğu, genellikle Osmanlı toprakları dışında ve daha önce yaşamış bulunan âlimler tarafından kaleme alınmıştı. Ancak zamanla medreselerde okutulan dersler ve kitaplar tekrarlanmaya başlanmış, bunun de medreselerin gerilemesi sürecine tesir eden faktörlerden biri olduğu düşünülmüştür48.

XVI. yüzyılın ortalarından sonra, bilginlerin ilk zamanlardaki eleştirici, araştırıcı, analize dayalı gelenek yerine büyük imamlar tarafından derlenip toplanmış İslami geleneği olduğu gibi koruma, öğrenme, tekrar etme ve özetleme yoluna gitmişlerdir49. XVI. yüzyılın ortalarına kadar Osmanlı Devleti'nde fen bilimleri

alanında birtakım çalışmaların yapıldığı, medreseler dışında da olsa bu alanlarda az- çok bir canlılığın, ilim anlayışında Gazali ve Fahreddin Razi (v. 606/1209)'nin etkisi ile akli ve pratik esasların ön plana çıktığı bilinmektedir. Fakat XVI yüzyılın ikinci yarısından itibaren bu anlayıştan farklı, halis düşünce planından çok inanç, ibadet ve

46 Sarıkaya, a.g.m., s.26-27.

47 Can, a.g.e., s.31.

48 Hızlı, Osmanlı Medreselerinde…, s.41.

bazı müesseseler gibi pratik konularda faaliyetini yoğunlaştıran; ancak sonraki yıllarda etkisini gösteren yeni bir anlayışın doğup geliştiği görülmüştür50.

Fatih Sultan Mehmet zamanında matematik bilmeyen kadı olamaz kanaati yaygın iken daha sonraki devirlerde bu kanaat değişmeye başlamış ve tefsir, hadis gibi ilimler itibarlarını korumaya devam ederken matematik, astronomi ve felsefe gibi aklî ve tabii ilimler itibar kaybına uğramıştır51. Esasen medrese öğretim

programlarında yetersizlik ve gerilemeyi sadece felsefe, fen ve matematik bilimleri ile sınırlamamak gerekir. Zira aynı dönemlerden itibaren Kelam gibi din bilimlerinin de ihmal edildiği görülmektedir52. Netice itibariyle Osmanlı medreselerinde okutulan

derslerde XVI. yüzyılın sonlarına doğru akli ilimlere yer verilmemeye başlanmış ve eğitim sadece nakli ilimlere hasredilmiştir. Akli ilimler terk edilip yalnızca dini ilimler okunmaya başlanınca da akli ilimler için geçerli olan tartışma, eleştiri yöntemleri de kaldırılmış, bunun üzerine sadece dini ilimlere uygun düşen aktarmacı, kitabi yöntemler eğitim öğretimde yerleşmiştir. Ayrıca dini bilimleri okumak için gerekli olan alet ilimlerine de aşırı önem verilmiştir53.

Medreselerin gerilemesindeki önemli sebeplerden birisi de, müderris, muid ve danişmend alımlarında liyakate önem verilmemesidir54. Usulsüz atamalar

padişahların bizzat kendilerinin emirleriyle olabildiği gibi şeyhülislâmların, kazaskerlerin, hatta padişah hocalarının çocuklarını devlet kademesindeki etkinliklerini kullanarak mülazemet beklemeden medreselere tayin ettirmesi şeklinde de olmuştur55. Mülazemet usulünün bozulmasıyla birlikte öyle cahil ve liyakatsiz

insanlar görev başına geçmişlerdir ki kazasker divanında ismini bile yazamayacak kadar cahil kişiler ülkede adalet dağıtmaları için kadı tayin edilebilmişlerdir56.

50 Zengin, a.g.m., s.402.

51 Baltacı, a.g.e., s.158. 52 Zengin, a.g.m., s.403. 53 Akyüz, a.g.e., s.68.

54 Hüseyin Atay, "Medreselerin Islahatı", AÜİFD, C. 24, Sayı:1, 1982, s.3. 55 Baltacı, a.g.e., s.151.

Müderrisliğe atanma yöntemlerinin bozulmasına verilebilecek bir diğer örnek de yüksek dereceli ulema çocuklarının babalarının işgal etmiş oldukları mevki itibariyle derecelerine göre doğrudan Miftah, Kırklı, Hariç ve Dahil müderrisi olabilmeleridir57. Bu konudaki ilk imtiyaz Molla Fenari ismiyle bilinen Şemseddin Muhammed b. Hamza (ö. 834/1431)'ya verilmişti58. Molla Fenari’nin oğulları ve

torunlarına bir iltimas tanınmış olup müderris oldukları takdirde kırk akçe ile tayin olunurlardı. Bu uygulama zamanla Fenari ailesinden çıkarak daha fazla yayılmış ve ilmiye sınıfında bazı ulema çocuklarına babalarına hürmeten pek çok kıdemli, sıra bekleyen namzetlerinin yerine müderrislik verilmiş59 ve böylelikle de bir ulema zâdegan sınıfı doğmuştur60.

Medreselerde biriken nüfus fazlalığı, aynı zamanda mezunlar için istihdam problemlerini de beraberinde getirmiştir. Bu sebeple medreselerdeki sıkışıklığı önlemek ve mezunlara iş bulabilmek amacıyla zaman zaman medreselerin eğitim süreleri yeniden düzenlenmiş, bu suretle hem talebelerin daha kısa zamanda mezun olabilmeleri araştırılmış, hem de müderrislerin kısa zamanda terfileri sağlanarak yeni mezunlar için istihdam imkânları teminine çalışılmıştır. Bu ise medreselerde hazımsızlık ve ezberciliğe sebep olmak suretiyle, medreselerin gerilemesini hazırlamıştır, iş bulamayan medreselilerin başka geçim yolları aradıkları, hatta eşkıya çetelerine bile karıştıkları görülmektedir61. Günümüzün de en büyük sorunu olan

mezun sayısı fazla istihdam sayısı çok az olması medreseliler olayların çıkmasına neden olmuştur.

Anadolu'daki medreselerin bazılarındaki talebeler XVI. yüzyılın ikinci yarısında dersleri bırakarak eşkıyalığa başlamış, bu durum devleti oldukça uğraştırmıştır. İran ve Avusturya ile yapılan savaş ortamının getirmiş olduğu meşguliyetler nedeniyle de talebe isyanları önemli bir hal almıştır. Bu

57 İ. Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilatı, TTK Yayınları, Ankara, 1988, s.71. 58 Hüseyin Atay, Osmanlılarda Yüksek Din Eğitimi (Medrese Programları İcazetnameler-Islahat Hareketleri), Dergâh Yayınları, İstanbul, 1983, s.149.

59 Uzunçarşılı, a.g.e., s.71-72. 60 Baltacı, a.g.e., s.156.

ayaklanmalarda Şiî propagandasının etkili olduğunu söyleyenlere göre zaman zaman isyancı talebeler Celali denilen daha büyük eşkıya gruplarına da katılıyorlardı. Bu olaylarda Alevileri kışkırtan Şah İsmail'in parmağı vardı62. Farklı bir düşünceye göre

medreselerdeki aşırı yığılmalar ve mezun olunca iş bulamama gibi bazı sebepler talebeleri isyana sevk etmiştir. Bu gibi sebepler medreselerin bozulma sebebi olduğu gibi, aynı zamanda bozulmanın bir sonucudur63.

Müderrisler medreselerde ders okutmakla yükümlü iken takriben 1592 yılından itibaren medreselerde ders okutma usulü kısmen terk olunmuş olduğu halde, sırası gelen müderris bir derece terfi ile üst derecedeki müderrisliğe çıkmış ve bu suretle itibari olarak yükselmiştir. Öyle ki, müderrisin ismi defterde bulunduğu; fakat kendisi mevcut olmayan medresesinin nerede olduğunu bilmediği olmuştur. Hatta bazı durumlarda müderris sayısının fazlalığına bağlı olarak bir takım medreselerin dereceleri bir yüksek itibar edilerek müderrisin yerinde terfi etmesi sağlanmıştır64.

Bu tarz uygulamalarında medreselerdeki eğitim disiplinini etkilediği söylenebilir. Sonuç olarak XVI. yüzyılın sonlarına doğru, devletin diğer kurumlarındaki gerilemeye paralel olarak medreselerde bozulmuştur. Devletin gerilemesini önlemek amacıyla yapılmaya başlanan reform hareketleri çerçevesinde, medreselerin de yeniden düzenlenmesi için hareket edilmeye başlanmıştır.