• Sonuç bulunamadı

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: SOSYAL YAP

3.2. SOSYAL OLAYLAR 1 Adriyatik Bölgesinde Zuhur Eden İdlâl Olayları 1 Adriyatik Bölgesinde Zuhur Eden İdlâl Olayları

3.2.3 Eşkıyalık Hareketler

Ele aldığımız dönem içerisinde Osmanlı Devleti’nde meydana gelen eşkıyalık faaliyetleri sadece bu dönemle sınırlı kalmayarak her dönemde bir şekilde bu faaliyetlerin sürdüğü bilinmektedir. Genellikle devlet otoritesinin azaldığı, siyasi ekonomik krizlerin yaşandığı dönemlerde ise sıklıkla yaşanmıştır.633 Eşkıyalık faaliyetleri Osmanlı’da XIV. yüzyılda

etkisini göstermeye başlamış olsa bile XVI. yüzyılın başlarında net bir faaliyet göstermeye başlayıp özellikle bu yüzyılın ortalarından itibaren Rumeli’de hissedilen bir suç mekanizmasına dönüşmüştür.634 Kanuni Sultan Süleyman’ın oğulları Şehzade Bayezid ve

Selim’in aralarındaki mücadelelerde oluşan kargaşa ortamında yönetim zafiyetinin de eklenmesiyle halk arasında eşkıyalık faaliyetleri yükselme göstermiştir.635 Bu durum daha çok

kendini sınır boylarında göstermiş ve özellikle Venedik sınırlarındaki sancaklar eşkıya yatakları haline dönmüştür.636

1545-1574 yılları arasında ise ele aldığımız mühimme kayıtlarına göre Avlonya, İlbasan ve Draç’ta eşkıyalık faaliyetleri meydana gelmiştir. İlk olarak 1560 yılında İlbasan’a bağlı Oray 300 hanesi olan köy sürekli isyan halinde olup eşkıyalık yaparak halkın can ve malına zarar verip aynı zamanda Ohri, İlbasan’da eşkıyalık faaliyetlerinde bulunanlara ev sahipliği yapıp

629 5 MD. h. 1419, s. 769.

630 7 MD. h. 2407, s. 224-225. 631 12 MD. h. 390, s. 279. 632 12 MD. h. 390, s. 279.

633 Esra Yakut, “Osmanlı Hukukunda Bir Suç Olarak Eşkıyalık ve Cezalandırılması”, Kebikeç 33 İnsan Bilimleri İçin Kaynak Araştırmaları Dergisi, 2012, s. 23.

634 Mücteba İlgürel, “Osmanlılar’da Eşkıyalık Hareketleri”, TDV İslâm Ansiklopedisi (DİA), İstanbul: Türkiye

Diyanet Vakfı, c. 11, 1995, s. 467.

635 Yakut, s. 23.

bu kişiler istendikleri vakit geri vermemişlerdir.637 Bu durum üzerine gönderilen hükümde

alınan kararda bu kişilerin haklarından gelinerek var olan isyanın bastırılması emredilmiştir. Yine aynı tarihlerde Ohri sancağına bağlı bir köyle haramilik yani eşkıyalıkla ün salmış bir taife İlbasan sancağındaki köylerden oğlanları ve kızları kaçırıp satmışlardır.638 Devamında

Draç ve Leş iskelelerinde tüccarın canına ve malına kast ederek türlü eşkıyalık faaliyetlerinde bulunmaktan geri durmamışlardır. Bu kişiler hakkında alınan kararda öncelikli olarak durumun ayrıntılı bir şekilde araştırıldıktan sonra aldıkları oğlanları, kızları ailelerine teslim edilmeleri ve bu suçu işleyenler sipahi ise hapis edilerek merkeze yazılıp bildirilmesi, kanuna göre cezalarının verilmesi emredilmiştir.639 1564 yılında ise Draç’a bağlı bazı dağlık yerlerde

oturan köylülerin ovada iskân ettirilmeleri sonrasında köyden bazı kimseler dağlık olan eski yerlerine çıkarak eşkıyalık faaliyetlerinde bulunmuşlardır.640 Bu köylerin tekrardan ovaya inmeleri için emir gönderilirken bu isyana kalkışan ve eşkıyalık faaliyetinde bulunan kişilerin önde gelenlerinin cezalandırılması emredilerek bundan sonraki kişilere aynı harekette bulunmamaları konusunda verilen cezanın caydırıcı olunması istenmiştir.641 1567 yılında

Ohri’ye bağlı Debri kazası köylerinden bir takım kimseler eşkıyalık, gasp, hırsızlık faaliyetlerinde bulunmuşlardır. Bu eylemlerini Draç ve Leş iskeleleri yolunda tüccarlara karşı da devam ettiren ve “ehli fesad” olarak adlandırılan bu kimseler için gönderilen hükümde davalarının görülmesinden sonra eşkıyalık faaliyeti içerisinde bulunan kişiler içerisinde sipahi varsa hapsedilerek merkeze bildirilmesi istenmiştir.642 Devamında eşkıyalar içinde sipahi taifesinden yoksa bu kişilerin cezalarının kanuna göre olay mahalinde verilmesi emredilerek olay dışında olan kimselere zarar verilmemesi sıkıca tembihlenmiştir. 1 yıl sonrasında Avlonya sancağında 30 kadar eşkıyanın evleri basarak adam öldürdüğü, yağma yaptığı, insanların eşya ve paralarını alarak işkencelerde bulunduğu konusunda merkez bilgilendirilmiştir.643 Burada halk bu eşkıyalık faaliyetlerinden zor durumda kalmıştır. Şehir

halkının durumu subaşına haber vermesine rağmen sonuç alamadıkları gibi kalelere, etrafa dağılmaya mecbur bırakılmışladır. Merkezin bu durumdan haberdar olması üzerine sancakbeyine ve kadısına yazılan hükümde bu kişilerin yakalanarak kanuna göre 637 3 MD. h. 1037, s. 459. 638 3 MD. h. 1346, s. 596-597. 639 3 MD. h. 1346, s. 569-597. 640 6 MD. h. 222, s. 143. 641 6 MD. h. 222, s. 143. 642 7 MD. h. 548, s. 279-280. 643 7 MD. h. 2137, s. 84-85.

cezalandırılmaları, sipahi olanların hapsedilerek yazılıp bildirilmesi emredilmiştir.644 Yine

burada devlet bu eşkıyalık olayında sancakbeyini sorumlu tutmuş, böyle bir olayın meydana gelmesinde sancakbeyin iktidarsızlığını sorgulayarak bu durumdan mesul tutulacağı da ek olarak bildirilmiştir. 1571 yılına gelindiğinde Avlonya’da eşkıyalık faaliyetlerinin son bulmadığını görmekteyiz. Bu hususta sancak halkı bu durumdan şikâyetçi olarak devlete gönderdikleri mektubunda burada eşkıyalık faaliyetlerinin olmasının sebebini şehrin beylerinin ve adamlarının kendi içlerinde oturmadıklarından kaynaklandığını yazmışlardır.645

Bu durum üzerine Avlonya kadılarına gönderilen hükümde beylerin şehrin içinde oturması ve bu eşkıyalık yapanların kanun gereği cezalandırılarak bölge halkının emniyetinin sağlanması emredilmiştir.646 Bu yılda İlbasan’da da eşkıyalık faaliyetleri devam etmiştir.647

Genel olarak eşkıyalık faaliyetleri 1560 ve 1571 yılları arasında baş göstermiştir. Devletin eşkıya olarak nitelendirdiği kişiler hükümlerde “harami, haram-zade”648 ve “ehli fesad”649

ifadeleri ile geçmektedir. Yukarıda Avlonya, İlbasan sancaklarında ve Draç kazasında bu eşkıyalık faaliyetlerinin gerçekleştiğini ifade etmiştik. Osmanlı Devleti’nin Adriyatik bölgesinde sınır boylarını oluşturan bu sancaklarda vukua gelen eşkıyalık faaliyetlerini devlet otoritesini kanunlarla nizam ederek verdiği cezalarla önlemeye çalışmıştır. Özellikle eşkıyalık faaliyetlerinde bulunan kişiler sipahilerden olursa bu kişilerin yargılanmasına ayrı bir ehemmiyet vermiştir. Genel olarak eşkıyalık faaliyetinde bulunan sipahilerin ilk önce hapsedilerek merkeze bildirilmesi istenmiş ve sonrasında yargı süreci başlatılmıştır.650 Sipahi olmayan halktan bir kimse bu faaliyette bulunur ise davaları hemen orada görülmesi hususunda hükümler gönderilmiştir.651 İslam hukukunda ise eşkıyalık olarak nitelendirilen yol

kesme, gasp, soygun, yağma gibi suçlar büyük hırsızlık suçu olarak adlandırılıp had cezaları kapsamı içerisinde yer almaktadır.652 Osmanlı kanunnamelerindeki eşkıyalığa uygulanan ceza

644 7 MD. h. 2137, s. 84-85. 645 12 MD. h. 500, s. 343. 646 12 MD. h. 500, s. 343. 647 12 MD. h. 677, s. 437. 648 6 MD. h. 646, s. 365-366. 3 MD. h. 1037, 1346, s. 459-596. 12 MD. h. 677, s. 437. 649 7 MD. h. 548, s. 279-280. 12 MD. h. 677, s. 437. 650 3 MD. h. 1346, s. 596-597. 7 MD. h. 548, s. 279-280. 651 3 MD. h. 1346, s. 596-597.

652 Ahmet Yaman ve Halit Çalış, İslam Hukukuna Giriş, 6. Baskı, İstanbul: M.Ü İlahiyat Fakültesi Yayınları,

İslam hukuku ile benzerlik göstermektedir.653 İslam hukukunda uygulanan ve suçun ağırlığına

göre değişen cezalar Osmanlı kanunnamelerinde benzer şekilde düzenlenmiştir. Eşkıyalık gibi suçlarda bulunan kişilere suçun niteliğine göre uygulanan cezalar olarak örneğin gasp suçunun kanunnamedeki cezası “gasp ile bir kimsenin nesnesini alsa, muhkem taz’ir edüp, ağaç başına bir akçe alına”654 şeklinde ifade edilmektedir. Yine aynı şekilde eşkıyalık mahiyetinde

evlere girenleri, adam kaçıranı ve birkaç kez hırsızlık yapanın cezası da “salb” yani idam etmek olarak belirtilir.655 Gönderilen hükümlerde açık olarak cezaların içeriği belirtilmemişse

de genel olarak yazılan “ol bâbda muktezâ-yı Ser‘-i Serîf ne ise icrâ idüp mahallinde yirine koyasın” 656, “muktezâ-yı şer‘ ve kânûn üzre haklarından gelüp cezâ vü sezâların viresin”657

ifadeleriyle kanuna göre eşkıyalık faaliyetinde bulunanların cezalandırılması emredilmiştir. Daha öncede ifade edildiği üzere hükümlerde sadece sipahi olanların akıbeti hakkında ayrıntı verilip genel olarak ilk etapta hapsedilmeleri istenmiştir. Sipahiler eşkıyalık faaliyetlerine katılmalarının yanı sıra bölgelerde olan eşkıyalara yardım ve yataklık yapmıştır. Bu hususta 1571 yılında İlbasan sancağında sipahi olan Rüstem adlı kişi köylerde eşkıyalıkla ün salmış kişilerin firar etmeleriyle kendisine sığınmaları üzerine bu kişilere yardım ederek yataklık yaptığına dair bilgiler İlbasan muhafazasında olan Mahmut tarafından merkeze gönderilmiştir.658 Peçevi tarihinde 1528 yılında meydana gelen bir eşkıyalık olayında

eşkıyaların ev basarak içindeki insanları öldürüp yağma etmeleri üzerine bu kimselere verilen cezayı şu şekilde ifade eder. Öncelikle kanunun uygulanabilmesi adına suçlarının sabit olması gerektiği için bu hususta yapılan araştırmalarda işsiz güçsüz Arnavutların yaptığı ortaya çıktıktan sonra bu kişilerden yaklaşık 800 kişi yakalanarak kalabalık yerde öldürüldüler.659

Böyle bir uygulamada devlet daha sonra çıkabilecek eşkıyalık faaliyetlerinin önüne geçmeyi hedeflemiştir. Nitekim Peçevi’nin ifadesine göre bu cezadan sonra bölgede bu tarz olaylar bir daha yaşanmamıştır.660

653 Yakut, s. 22.

654Akgündüz, Osmanlı Kanunnameleri ve Hukuki Tahlilleri, Kanuni Devri Kanunnameleri, 4. Kitap I. Kısım, s.

301.

655 Akgündüz, Osmanlı Kanunnameleri ve Hukuki Tahlilleri, Kanuni Devri Kanunnameleri, 4. Kitap I. Kısım, s.

301.

656 3 MD. h. 1346, s. 596-597. 657 6 MD. h. 646, s. 365-366. 658 12 MD. h. 677, s. 437.

659 Baykal, (hzl.), Peçevi Tarihi I, s. 97-98. 660 Baykal, (hzl.), Peçevi Tarihi I, s. 98.