• Sonuç bulunamadı

III. EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTSİZLİĞİ

3.6. Eğitimde Fırsat Eşitliği/Eşitsizliği Üzerine Yapılan Çalışmalar

Türkiye’de fırsat eşitsizliği veya eşitliği konusunda yapılan akademik ve bilimsel çalışmalar literatürde yer almaktadır. Türkiye üzerine bu konuda çalışma yapmak büyük önem arz etmektedir. Çünkü Türkiye gelişmiş ülkeler ve özellikle AB ülkeler ile karşılaştırıldığında eğitimde fırsat eşitsizliğinin oldukça fazla olduğu görülmektedir. Literatürde söz konusu olan ve ön plana çıkan güncel çalışmalar aşağıda incelenmektedir.

Tan (1987) çalışmada eğitsel fırsat eşitliği kavramını ve tarihsel gelişimini ortaya koymuştur. Eğitsel fırsat eşitliği ile ilgili yaklaşımları da belirtmiştir. Eğitsel fırsat eşitliğinin toplumun gelişimi için ne denli etkili olduğunu bildirmiştir.

Büyüköztürk (1992), Türkiye’deki bölgeler arasındaki imkân ve fırsat eşitsizliğini incelemiştir. Cinsiyet, okullaşma oranları gibi veriler ışığında eğitim ve nüfustaki fırsat eşitsizliklerini ortaya koymuş; fırsat eşitsizliklerinin sebepleri ve çözüm önerilerini ortaya koymuştur.

Buluç (1997) çalışmada, ortaöğretim okullarında okullaşma oranları açısından eğitim olanakları ve Türkiye'deki fırsat eşitliği durumun ne durumda olduğu göstermek gayesiyle, köy-şehir, kadın-erkek ve bölgeler çerçevesinde okullaşma oranları istatistiklere bakılarak incelenmiştir. Çalışma sonucunda, mevcut olan eğitimde fırsat eşitsizliğini ortadan kaldırmak için önerilerde bulunulmuştur.

Ferreira ve Gignoux (2010) araştırmalarında, Türkiye’deki eğitimdeki fırsat eşitsizliğini hem eğitim seviyesi hem de eğitimdeki başarı faktörlerini dikkate alarak ölçmeyi amaçlamaktadır. Türkiye’de yapılan nüfus ve sağlık araştırması verilerini kullanarak ampirik bir çalışma yapmıştır. Bu veriler içerisinde özellikle cinsiyete göre eğitim seviyesini ele alarak, özellikle doğu bölgelerinde ve kırsal alanlarda fırsat eşitsizliğinin daha fazla olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bununla birlikte PISA verilerini de kullanarak, kişisel bakımdan ilgili olmayan standartların başarıyı etkileyip etkilemediğini ölçmeye çalışmışlardır. Çalışmanın sonucunda, eğitimde fırsat eşitsizliğini açıklayan en önemli faktörlerin; ailelerin eğitim durumu, baba mesleği, evdeki kitaplar, kültürel varlıklar, elektronik aletler gibi aile altyapısına dair etmenler olduğu çalışmada belirtilmektedir.

Kandemir ve Kaya (2010) çalışmada eğitimde fırsat eşitsizliğinin en önemli etkenlerinden birisi olan ekonomik koşullar üzerine araştırmasını meslek yüksek okulu öğrencileri üzerinde anket çalışması yaparak incelemiştir. Araştırmalarında meslek yüksek okulu öğrencilerinin üniversite giriş sınavından aldıkları puanlar ile ekonomik yeterlilikleri olmuş olsaydı özel bir üniversitenin fakültelerine gidip gidemeyeceklerini inceleyerek ekonomik farklılıkların eğitimde fırsat eşitliğini engellediğini ortaya koymaya çalışmışlardır. Sonuç olarak meslek yüksek okulu öğrencilerin üniversite giriş sınavlarından aldıkları puanlar ile özel üniversitelerin fakültelerine de girebileceklerini tespit etmişlerdir. Bununla ekonomik şartlar, eğitimde fırsat eşitsizliğinin en büyük etkenlerinden birisidir denilmiştir. Son olarak eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanabilmesi için toplumdaki gelir dağılımının mümkün mertebede daha adil ve eşit olması, bununla beraber başarılı fakat ekonomik imkânı kısıtlı olan öğrencilerin burs ve farklı teşvik türleri ile desteklenmesi belirtilmektedir.

Dündar (2010) çalışmasında eğitimde fırsat eşitliği ve eşitsizliğinin post-modern dönüşümünü ve fırsat eşitliğini etkileyen faktörler ile olguların Türkiye örneğinde incelemesini gerçekleştirmiştir. Elit eğitimden eğitimde fırsat eşitsizliğine doğru tarihsel gelişiminden bahsederken fırsat eşitsizliğini kavramsal temeller üzerinden incelemiştir. Fırsat eşitsizliğinin etkenlerinin nedenlerini, tarihsel gelişimini, toplum algısını belirterek sonuç olarak fırsat eşitliği için önerilerini de belirtmiştir.

Günüç vd. (2012), yaşam boyu öğrenmeyi etkileyen faktörleri ve bu faktörler arasındaki ilişkileri teorik olarak ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu çalışmada, kullanılan literatür tarama yöntemi kullanılarak bir inceleme araştırması yapılmıştır. Makale, yaşam boyu öğrenmeyi oluşturan faktörlerin bir listesi ve bu faktörleri kullanan teorik bir çerçeve ile sona ermektedir. Bu çerçeve, bir programdaki kültürel yapılar, beceriler, tutumlar, yeterlilikler, okuryazarlıklar gibi faktörleri temsil etmektedir. Yaşam boyu öğrenme, örgün, biçimsel olmayan, çeşitli faktörler ile yaşam boyu öğrenme arasındaki ilişkiler gibi çeşitli eğitim yapılarını kapsamaktadır.

Güner vd. (2014)’nin araştırmadaki amacı, fırsat eşitsizliği konusundaki teorik problemleri literatür ışığında tartışmaktır. Bu nedenle, bu çalışmanın, Türkiye'de değişen sürece katkıda bulunması beklenmektedir. Eğitim ekonomik politikalara hizmet eden bir araç olarak algılanmaktadır. Sermaye politikaları tarafından tasarlanan eşitsiz sistemin eğitim yoluyla yeniden üretildiği yaygın olarak kabul edilmektedir. Ayrıca, eğitim için standartlar koymak ve pazarlama ekonomileri amacıyla dünyanın her yerinde eğitim sistemlerine asimile etmek, neoliberal politikaların temel bir amacı olarak düşünülmektedir. Ülkeler için reform ihtiyacını ortaya çıkaran etkisi olan PISA, TIMMS ve PIRLS gibi dünya çapındaki testler, farklı ülkelerde veya toplumlarda benzer eğitim sistemlerinin kurulmasının anahtarıdır. Bu ihtiyaçları ortaya çıkarmanın nihai nedeni, daha rekabetçi piyasa politikaları için daha rekabetçi eğitim sistemleridir. Sosyo-ekonomik sınıflara göre hem eğitim hem de ekonomik politikalardaki eşit olmayan düzen daha derin olabilmektedir. Bununla birlikte, dünya çapındaki bu testlerin sonuçları, ülkelerin daha eşit eğitim sistemlerine sahip olduğunu öne sürmektedir, eğitim sistemlerinde “daha başarılı” olanlara ayak uydurmayı amaçlayan haksız uygulamalara neden olmaktadır.

Özaydınlık (2014)’e göre, cinsiyet kavramının kadınlık ve erkekliğin toplum tarafından kurulan öğrenilmiş kalıplar olduğunu göstermektedir. Cinsiyet çalışmaları sadece kadınlarla ilgili çalışmalar değil, aynı zamanda farklı cinsel yönelimleri, cinsiyet kimliklerini ve onlar için ayrımcı tutumları da göz önünde bulundurmaktadır. Ayrıca, bireylerin toplumda aktif rol alması ve toplumla uyum içinde yaşayabilmesi haklarının tanınması ve kullanılmasıyla yakından ilgilidir. Bu haklardan biri olan eğitim, diğer hakların tanınması ve kullanılması açısından son derece önemlidir. Bu

düşünce ve yaklaşıma dayanarak, öncelikle cinsiyet ve eğitim hakkı kavramları ele alınmaktadır. Bu kavramlara istinaden, Türkiye'de kadınların eğitim durumunun ve toplumsal boyutta yaşadıklarının toplumsal cinsiyet açısından değerlendirilmesi yapılmaktadır. Bu amaçla, eğitim hakkı ve eğitimin bireysel ve sosyal önemi vurgulanmaktadır. Daha sonra, kadınların Türkiye'deki eğitim sürecindeki yeri ile ilgili istatistiksel veriler sunulmaktadır. Ayrıca, kadınların eğitim seviyelerinin toplumla ilgili istatistiksel verilerle ilişkilendirilmesiyle bazı çıkarımlar elde edilmektedir. Bu çıkarımlara göre, Türkiye'de kızların doğumundan bu yana birçok alanda erkeklerden her zaman daha dezavantajlı oldukları anlaşılmaktadır. Kadınların sosyal statüleri ve eğitim düzeyleri ile ilgili indüksiyonlara, kadınların iş ve siyasi yaşamdaki statülerine ve belirlenen sorunlara ilişkin çözüm sonuçlarına değinilmektedir. Son olarak, Türkiye'deki kadınların eğitim sorunlarına ilişkin çözüm odaklı bir bakış açısı sunulmaktadır.

Değirmencioğlu (2014) çalışmada, eğitimde fırsat eşitliği ve eğitim hakkı konularında üniversite mezunları tarafından bir söylem olup olmadığını ve böyle bir söylem olmadığı takdirde bunun yerine söylenebilecek söylemin bulunmasını amaçlamaktadır. Bu çalışmada, söylem odaklı bir çalışmada metinleri incelemenin daha uygun olmasından dolayı, mezunların kurumsal anlamda temsil edildiği lisansüstü derneklerin yayınları araştırılmaktadır. Açıkçası, iki büyük üniversitenin geniş mezun topluluğunun bültenleri incelenerek söylem analizi yapılmaktadır. Bu yayınlar, eşit fırsatlara ve T.C. Anayasası ve Çocuk Hakları Sözleşmesinin bir gereği olarak eğitim hakkına vurgu yapmamaktadır. Fırsat eşitliği söyleminin, sivil bir “sosyal duyarlılık” söylemiyle değiştirildiği görülmektedir. Bu söylem, sivil toplum eğitimini büyük bir görev veya mücadele olarak değil, isteğe bağlı kısa vadeli bir proje olarak çerçevelemektedir. Yayınlar, üniversite giriş sınavlarıyla ilgili tartışmalara atıfta bulunmamakta ve söylem bu sınavları meşrulaştırmaktadır gibi görünmektedir. Eşitlik/eşitsizlikle ve haklarla ilgili tartışmalar yerine birçok makale yaşam tarzlarına, başarılı kariyerlere, kişisel sağlık ve büyümeye odaklanmaktadır.

Kalkan (2014) çalışmasında eğitimde gelir eşitsizliğinin en önemli etkisinin olduğunu savunmaktadır. Bu çalışmada Kalkan, eğitimde fırsat eşitsizliği için bir çözüm yolu önermektedir. Bu öneri ilk defa Milton Friedman tarafından 1995 senesinde açıklanan

“eğitim kuponu” modelidir. Buna göre ilk ve ortaöğretim kademelerinde kamunun finansmanı ve örgütlülüğünün ayrılması savunulmakta ve eğitim öğretim faaliyetlerinin serbest piyasada gerçekleştirilmesini savunmaktadır. Kamu sadece eğitim finansmanını gerçekleştirecek; eğitim hizmetini ise özel kurumlar gerçekleştirecektir. Bu modelin İsveç, Norveç, Amerika, Şili ve Kolombiya’daki uygulamaları anlatılmakta; Türkiye açısından farklı yönlerde incelenmesi yapılarak, “okul tercihi ve eğitim kuponu”nun uygulamaya dönük bilgileri verilmektedir. Son olarak bu model ile eğitimde fırsat eşitsizliğinin en aza indirilmesinin mümkün olacağı belirtilmektedir.

Çelikkol ve Avcı (2017) çalışma, Türkiye'de genellikle eğitim eşitsizliğine yol açan faktörlerin belirlenmesi ile ilgili çalışmalardan farklı olarak, ilgili eğitim kurumlarının örgün eğitim kapsamında ve öğrenciler açısından karşılaştığı sosyal eşitsizliklerin belirlenmesinden oluşmaktadır. Araştırma, toplumdaki ekonomik ve sosyal fırsatlara erişimdeki eşitsizliğin eğitim eşitsizliğini beslediğini göstermektedir. Bunun sonucunda eğitimdeki fırsat eşitsizliğinin toplumdaki ekonomik ve sosyal fırsatlara erişimde eşitsizliğe yol açtığı belirtilmektedir. Araştırma özellikle Bourdieu’nin kültürel sermaye teorisini destekliyor gibi görünmektedir. Başka bir deyişle, okullar genellikle sermaye sahiplerinin başarılı olması için bir düzenlemeye sahiptir. Liselerdeki araştırmaya tabi örgün eğitim kurumları dışındaki sosyal eşitsizliğin aşılması, toplumdaki ekonomik ve sosyal eşitsizliğin aşılmasına bağlı olduğunu iddia etmektedir.

Lopez vd. (2017) çalışmalarında Kolombiya’da 2009 yılında değişen eğitim sisteminin sonrasında eğitimde fırsat eşitsizliğini devlet okulları ve özel okullardaki başarıya göre incelemişlerdir. Öğrencinin cinsiyet, ırk, ebeveyn eğitim durumları, aile gelir düzeyi, bulunduğu yerin yaşam kalite endeksi gibi değişkenlerin Bogoto şehrindeki öğrenciler üzerinde etkisi üzerine çalışılmıştır. Kolombiya’da uygulanan Sabre 11 testi ve PISA test sonuçlarına açısından eğitim sisteminin karşılaştırmalı analizi yapılmıştır. Çalışmada başarıya en çok etki eden faktörler olarak ailenin eğitim düzeyi ve sosyoekonomik durumu olduğu ortaya çıkmıştır. Son olarak fırsat eşitsizliğine neden olan etkenlerin kaldırılması için devlet politika ve stratejilerinin geliştirilmesi

istenirken bütün fırsatlara sahip olunsa bile en sonunda başarının bireyin kendi gayreti ve istekliliğinin en önemli etken olduğu belirtilmiştir.

İnan ve Demir (2018)’in araştırmaları, iki farklı bölgede bulunan iki farklı üniversitedeki öğrencilerin sosyo-ekonomik farklılıklarını ölçen bir anket çalışmasını içermektedir. Gazi ve Harran üniversiteleri öğrencilerinin karşılaştırıldığı çalışmada öğrencilerin sosyo-ekonomik faktörler açısından farklılık gösterdiği bulunmuştur. Sonuçların üniversitelerin giriş puanları ile değerlendirildiğinde sosyo-ekonomik faktörlerin başarı ve dolayısıyla eğitim imkânlarına erişim açısından etkisi ortaya konmaktadır.

Pak ve Özden (2018) çalışmalarında üstün yetenekli çocukların eğitim hakkı ve eğitimde fırsat eşitliği üzerine incelemelerde bulunmuşlardır. Eğitimde fırsat eşitliğinin sadece imkânlara ulaşamayanlar için değil doğuştan başarı potansiyeli yüksek, üstün yetenekli öğrencileri için de elzem olduğunu belirtmişlerdir. Türkiye’de ve dünyada üstün yeteneklilerin durumu mevzuat ve uygulama yönlerinden incelenmiştir. Son olarak eğitim sisteminde üstün yetenekliler için bireysel ve ihtiyaca yönelik düzenlemelerin yapılmasını ve üstün yetenekli öğrencilerin keşfi için sosyal, sportif ve kültürel faaliyetlerin eğitim sisteminde ön plana çekilmesini belirtmişlerdir.

Lynch ve Crean (2018), İrlanda’da gerçekleşen eğitim sistemindeki değişikliğin eğitim üzerindeki etkisini araştırmaktadırlar. Değişimin öncesinde ve sonrasında eğitsel fırsat eşitlemesinin sosyal sınıf eşitsizlikleri ile etkileşimini incelemektedirler.

IV. KASTAMONU’DA ORTAOKUL EĞİTİMİNDE FIRSAT EŞİTSİZLİĞİ