• Sonuç bulunamadı

Eğitim bir ülkenin kaderini belirleyen temel yapı taşlarından birisidir. Genel anlamda daha önce tecrübe edilmiş deneyimlerin bir sonraki kuşağa aktarılarak yapılan hataların tekrarlanmaması ve elde edilen tecrübenin değerlendirilmesi için gereken en önemli etkendir. Eğitimi önemli yapan diğer etken ise doğrudan insana yönelik yapılan bir yatırım olmasıdır (İnce, 1998).

Eğitimin anlamı ile ilgili yapılan birçok tanım bulunmaktadır. Açıklamalı eğitim yönetimi sözlüğünde eğitim ‘kültürün genç kuşaklara aktarılması süreci’, ‘bireyleri toplumdaki yarınki rollerine hazırlama süreci’ şeklinde ifade edilmektedir (Balcı, 2005:

45). Bir diğer tanım ise ‘eğitim, hizmet sektörü ve sanayinin ihtiyacı olan bilgi ve beceriye sahip kalifiye elemanların yetiştirilmesini sağlayarak, ekonomik büyümeyi sağlayan en önemli araçtır’ şeklinde yapılmıştır (Woodhall, 1979: 34). Aristo ise eğitime felsefi bir yaklaşım sergileyerek insanda 2 tip eğitim yönü olabileceğini bunların karakter ve düşünce şeklinde ayrıldığını dile getirmiştir. Karakter eğitildiğinde erdemli davranışlar sergilenirken, düşüncenin eğitilmesinin bilgiyi ortaya çıkaracağını söylemiştir (Yılmaz, 2004). Bu şekilde eğitimin anlamı ve amacıyla ilgili birçok farklı görüş ve açıklama mevcuttur.

Yaşadığımız dönemde ise eğitimin anlamı, işlevi ve amacı ile ilgili ortak düşünceler daha fazla hâkimdir. Özellikle kavramsal açıdan eğitim, öğrenme temelli bir yapıya doğru yönelmektedir. Eğitimin yaşam boyu olması düşüncesi, yaşam boyu öğrenme ekseninde ilerlemektedir. 1960’lı yıllarda eğitim araçlarının ve teknolojinin gelişeceği öngörülerek ortaya çıkan yaşam boyu eğitim anlayışı, 1970’li yılardan itibaren öğretimin daha geniş bir alana yayılarak bütün toplumu içine alabileceği düşüncesiyle,

56

belli bir yere kadar eğitim yapılması gerekliliği yanında öğretimin yaşam boyu olduğu şeklinde belirlenmiştir (Tabak, 2005). Aslında eğitim-öğretim kavramları birbirini tamamlayan birer bütündür. Yıldıran (1982: 147)’ a göre ‘eğitimin amacı, öğrenmeyi olumlu bir süreç haline getirmek, kendine güveni sağlamak ve öğrenciyi daha fazla öğrenme yeteneği olduğunu kanıtlayarak, öğrendiği materyalin değerli olduğu duygusunu vermektir’ şeklinde yaptığı yorum etkin bir eğitim-öğretimin tanımı niteliğindedir.

Yukarıda anlatılanlara ek olarak verilmek istenen ve öğretim ile bir bütün olan eğitimin kapsamı, boyutu, belli bir plan ve programı olması gerekliliği de gözden kaçırılmamalıdır. Bu sebeple eğitim için bir okul, müfredat ve eğitimci gereksinimleri hâsıl olmaktadır. Bu şekilde aracılar kullanılan eğitim şekline ise formal eğitim denilmektedir. Fakat bu şekilde aracılarla desteklenen formal eğitimin, yine de belli kalıplarla sınırlı olmadığı, eğitimin her türlüsünün bir birey için doğumla başlayıp ölümle son bulduğunu söylemek gerekir (Çetin ve Balanuye, 2015).

3.1.1. Eğitimin Amaçları ve Önemi

Eğitimin hedeflediği belli amaçlar bulunmaktadır. Bu amaçlar eğitim alan kişinin kötü davranışlarının giderilmesi veyahut iyi olan davranışlarının geliştirilmesi şeklindedir.

Bu da davranışlar vesilesiyle bireyin kişiliği üzerinde yapılmak istenen değişiklikler anlamına gelmektedir. Bireyin kişiliği tamamen değiştirilemez bir yapıda olmasına karşın kısmen kişiliğinde yatan olumlu yönlerin geliştirilmesi amaçlanmaktadır. Bu noktada dile getirilen kısmen sözcüğü ise eğitimde belli ölçütler ve sınırlar olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır (Fidan, 1998). Bu ölçüt ve sınırlar ise kişiden kişiye farklılık göstermektedir. Ancak bu sınırlılıkları belirleyen genel ve özel durumlar söz konusudur. Genel durumlar bireyin yaşadığı toplumun ekonomisi, teknolojisi, politikaları gibi etkenler olabilirken, özel durumlarda kişinin zekâsı, kapasitesi ve fiziki durumudur (Orhaner ve Tunç, 2003: 4).

Milletlerin gelişmişlik düzeyi, refah seviyesi, toplum içi huzur gibi durumları eğitim seviyesi ve kalitesiyle paralel bir şekilde ilerlemektedir. Türk sosyolog Ziya Gökalp’ın

57

eğitim ve toplumla ilgili düşünceleri ise konuyu aydınlatıcı niteliktedir. Ziya Gökalp’ın konu ile ilgili ilk şartı eğitimin milli olması gerekliliğidir. Eğitimi ise milli olma durumuna göre 3 kategoriye ayırmıştır;

- İlkel toplumların eğitimi milli fakat kısmîdir. Bu tip toplumlarda çocuklar genel kültür ile ilgili ayrıca bir eğitim almamakta bulundukları aşiretin kültürünü benimsemektedir.

- Modern ilerlemeyi kabul etmiş toplumlar yeni uygarlık modelini uygulama gayretinde olmaktadır. Bu tip bir yapıda milli kültür milletlerarası eğitimde kaybolmaktadır. Okullarda eğitim verilmekle birlikte, çocuklara milli kültür yerine milletlerarası uygarlık aşılanmak istenmektedir.

- Modern yapıya geçmiş toplumlar ise, milli kültürü odak noktasına koyar ve verdikleri eğitimlerde milli kültür temelli olur, şeklindedir (Tezcan, 1985: 22).

Eğitim genel manada bireyleri belli amaçlar doğrultusunda değiştirme ve geliştirme amacı gütmektedir (Fidan, 2012). Uygulanmak istenen bu değişimler, bireyin yaşadığı toplumun amaçlarına göre şekil almaktadır. Diğer bir ifadeyle toplumun genelinin hedefleri bireyin eğitim tarzını ve sistemini de belirlemektedir. Eğitimin birçok farklı tanımının bulunmasına karşın esasen sahip olduğu özellikler;

- Eğitimin odak noktasının insan olması

- Eğitim verilmek istenen birey hangi seviyede olursa olsun mevcut durumuna ek eğitim verilebilir olması

- Bireyin alacağı eğitim ile istenilen duruma getirilebileceği

- İstenilen eğitimin verilebilmesi için çevre, araç-gereç, teknik, yöntem, strateji gibi unsurlara ihtiyaç duyulması

- Eğitimin sonuçlarının test edilmesi, olumlu uygulamaların uygulanmaya devam edilmesi, olumsuz uygulamaların değiştirilmesi ve geliştirilmesi şeklindedir (Dağdeviren, 2007: 9).

Eğitimin genel amaçlarını ise;

- Eğitim verilen bireye toplum kültürü benimsetilmeye çalışılmaktadır. Önceki nesillerin bilgi birikimi bireye aktarılarak topluma fayda sağlanması istenmektedir (Başaran, 1992).

58

- Eğitim alan bireyin topluma, milletine ve ülkesine uyumlu, duyarlı ve en üst seviyede faydalı bir kişi olması beklenmektedir (Orhaner ve Tunç, 2003).

- Eğitim verilen bireyin kendi yaşamını sürdürmesi ve toplum kalkınmasına katkı sağlaması amacıyla bir meslek sahibi olması beklenmektedir. Meslek sahibi olan bireyin ayrıca araştırmacı, iyi iletişim kuran ve yaptığı tüketimin yanında üretim de yapabilen kişiler olması hedeflenmektedir (Ergüneş, 1995).

- Eğitim verilen bireylerin yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirilmesi (Milli Eğitim Temel Kanunu, Genel Amaçlar, Madde 2/2) şeklinde sıralamak mümkündür.

3.1.2. Eğitim Türleri

İlköğretimin ardından devam eden ve 4 yıllık bir eğitim süreci olan ortaöğretim kurumları Mesleki-Teknik liseler ve Genel liseler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

Genel liselerin amacı öğrencilerini yükseköğretim kurumlarına hazırlamak ve bu kurumlar için öğrencinin ihtiyacı olan genel kültürü kazandırarak yükseköğretim kurumlarında daha başarılı çalışmalar yaparak ülke kalkınmasına katkı sağlamalarına yardımcı olmaktır (Sökül, 2014). Genel liseler Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde Anadolu, Fen, Anadolu Öğretmen, Anadolu Güzel Sanatlar, Özel ve Akşam liseleri şeklinde ayrılmaktadır (Balcı, 2005: 20).

Mesleki ve Teknik liseler ise genel liselerin dışında kalan liseler olmaktadır. Bu kapsamda Erkek Teknik Öğretim, Kız Teknik Öğretim, Din Öğretim, Ticaret Meslek ve Turizm Meslek liseleri olarak eğitim vermektedir. Mesleki ve teknik liselerin amacı genel liselerle aynı olmakla beraber ek olarak yükseköğretime devam etmek istemeyen öğrencilerin ortaöğretimden sonra iş hayatına başlaması durumunda kalifiye ara eleman olarak yetiştirilmesidir (Uçar ve Özerbaş, 2013).

Örgün Eğitim; resmi kurumlarca planlaması yapılmış, öğrenci ve öğretmenleri yükümlülüklerinin açık bir şekilde belirtildiği, eğitim veren kişinin eğitim alanların sorumluluklarını yüklendiği ve okul çatısı altında gerçekleştirilen eğitim şekli olarak

59

tanımlanabilmektedir. Türk eğitim sistemine göre; okul öncesi, ilköğretim, ortagöğretim ve yükseköğretimi kapsamaktadır (Murat, 2009: 29).

Yaygın Eğitim; toplumun yaşam tarzı, sahip oldukları bilgi, beceri, değer yargıları ve sistemlerini kendi içlerinde ve gelecek nesillere aktarmalarını sağlayan bir eğitim sistematiğidir. Yaygın eğitim kapsamında her yaş grubu, cinsiyet ve özel gruplar eğitim alabilmektedir. Verilen eğitimler ve hazırlanan programlar eğitim olması hedeflenen gruba göre çeşitlilik gösterebilmektedir (Gökçe, 2016: 7).

Mesleki Eğitim; yapılmak istenen bir meslek için gerekli olan bilgi, beceri ve yetenekleri kişiye kazandırarak aynı zamanda kişinin duygusal, zihinsel, kişisel ve ekonomik yapısıyla da dengelemek şeklinde ifade edilmektedir. Teknik eğitim;

matematik ve fen bilimleri gibi teorik derslerin öğretildiği eğitim şeklidir. Mesleki ve teknik eğitim ise; iki farklı eğitim türünün bireye en üst düzeyde fayda sağlayabilecek şekilde birleştirilmiş formu olarak düzenlenmiş birleşik bir eğitim sistemidir (Mesleki ve Teknik Eğitim Strateji Belgesi ve Eylem Planı, 2013). Başka bir tanıma göre mesleki eğitim; yapılacak meslek için gereken becerilerin geliştirilmesi için sektöre dair teorik ve uygulamalı bir eğitim yapısını içeren, sektör veya sektör içerisindeki farklı alanlara çalışan hazırlamaya yönelik öğretim şeklinde tanımlamaktadır(Yıldırım ve Çarıkçı, 2017: 401). Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) mesleki eğitimi ‘bireyin mesleki yetenek kazanması veya var olan yeteneklerini geliştirmesi amacı ile planlanmış, belirli öğrenme amaçları olan eğitim faaliyetlerinin bütünüdür’ şeklinde tanımlamaktadır.

Yapılan bütün açıklamalar ışığında mesleki ve teknik eğitimi en az ortaöğretim kademesinde almış ve iş hayatına başlamış bir bireyin, yaşadığı ülkenin alt ve orta kademe fiziki güç unsuru olarak iş, ekonomi ve sosyal çevre gibi unsurların temel taşlarından bir tanesi olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle mesleki ve teknik eğitimini kaliteli almış bunun yanında bilinçli, dürüst ve ahlaklı bir şekilde yetiştirilmiş bir bireyin ülkesine çok önemli katkılar sağlayacak olması somut bir gerçektir. Bu alanda yetiştirilen elemanların sanayi, turizm, otomotiv gibi sektörlerde istihdam ediliyor olması ise mesleki ve teknik eğitimin önemini artıran diğer bir etkendir (Bınıcı ve Arı, 2004).

60

Verilen mesleki ve teknik eğitimlerin birçok faydası bulunmaktadır. Bu eğitimlerin faydaları bireysel, toplumsal ve işletme açısından elde edilen faydalar şeklinde aşağıda verilmektedir (Çevik, 2014):

Bireysel faydalar;

- Eğitim alan bireylerin piyasa ihtiyaçları göz önünde bulundurularak yetiştirilmesi neticesinde, bireyin acemilik döneminde zorlanmaması,

- Eğitim alan bireyin istihdam edilme şansının artması,

- Eğitim alan bireyin sosyal becerilerinde ortaya çıkan artış nedeniyle toplumsal yaşama daha rahat adapte olabilmesi

Toplumsal faydalar;

- Bireyin ülke ekonomisine katkı sağlaması,

- Bireyin sosyal çevrede uyumlu ve faydalı bir kişi olması,

- Bireyin yaşadığı fiziki çevreye katkıları vesilesiyle bölgenin yaşam kalitesinin artması

İşletme açısından faydalar;

- İşletmeye eğitimli bir şekilde gelen bireyin eğitimi için fazladan bir maliyet çıkmayacak olması,

- İşletmelerin verimliliğinin artması sonucu rekabet edebilme kapasitelerinin artması,

- Eğitimli genç bireyin fikirlerinin taze olması nedeniyle yapılan işe farklı bir bakış açısı ile yaklaşabilmenin getirdiği avantajlar şeklinde sıralamak mümkündür.