• Sonuç bulunamadı

5. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI EĞİTİM KURUMLARI YÖNETİCİLERİNİN

5.3. Milli Eğitim Şuralarında Eğitim Yönetimi, Eğitim Yöneticiliği ve

5.3.6. X Milli Eğitim Şurası

X. Milli Eğitim Şurasında eğitim yönetimi ile ilgili alınan kararlar; Uzman Personel Yetiştirme:

Eğitim sürecinde, öğretim yanında rehberlik, teftiş, program geliştirme, özel eğitim yetişkinler eğitimi, değerlendirme, eğitim teknolojisi, sağlık, beslenme vb. uzmanlık hizmetlerini de yürütecek nitelikli personele ihtiyaç vardır. Bu uzmanlık alanlarına yeterli sayıda ve kalitede personel yetiştirme sorunu sistemi yenileştirme uğraşısının bir parçası olarak ele alınmalıdır.

Uzman personeli yetiştirme aynen “öğretmen yetiştirme” de olduğu gibi üç şekilde düşünülebilir:

1) Hizmet öncesi eğitim 2) Hizmet içi eğitim 3) İş başında eğitim

Uzman personelin hizmet- öncesi yetiştirilmeleri aşamalı olarak lisans - yüksek lisans- doktora şeklinde düzenlenmelidir

Öğretmenlerin hizmet içi ve iş başında yetiştirilmeleri konusunda kalın çizgilerle verilmeye çalışılan düzenlemeler, uzman personelin yetişmesi içinde geçerlidir.

Yukardaki açıklamalardan da yararlanılarak önerilen modele uygun öğretmen ve diğer uzman personeli yetiştirmeye ilişkin esaslar şöyle belirlenebilir:

1) Öğretmenler çok boyutlu yetiştirilmeli, en az bir esas alan ve bir yan alan olmak üzere iki alanını öğreticiliği yapabilmelidir

2) Öğretmenlerin yurt ölçüsünde dengeli dağılımı sağlanmalıdır. 3) Öğretmen yetiştirme programlarında bütünleşmeye gidilmelidir.

4) Öğretmen yetiştiren kurum öğretmenlerinin akademik kariyer sahibi olmaları sağlanmalıdır

5) Koşullar zorlamadığı takdirde öğretmenlerin hizmet öncesi eğitimleri mümkün olduğu kadar yukarıya çekilmeli, hatta öğretmenlerin yüksek lisans ve doktora yapmalarına olanak sağlanmalıdır.

6) Öğretmen yetiştirme uzmanlık programlarında standart bir birlik sağlanmalı ve bu standart üniversite programları düzeyinde olmalıdır.

7) Öğretmen ve uzman yetiştirmede hem kalite hem sayısal sorunlar birlikte düşünülmelidir

8) Öğretmen ve uzman yetiştirme programlarında yenileşmeye gidilirken sorun, programlara ders ekleyip çıkarma gibi kısır bir yaklaşımla ele alınmamalı

9) Mevcut öğretmenleri ve uzmanları yeni sisteme uyarlayabilmek için derhal hizmet-içi eğitim programları açılmalıdır

10) Hizmet içi eğitim programlarının en yüksek standartlara ve çağdaş koşullara göre uygulanabilmesi için “uzun ve kısa süreli hizmet içi eğitim stratejisi” hazırlanmalıdır.

11) Üniversiteler, öğretmenlerin ve uzmanların yetişmesi ve gelişmesi için “hizmet içi eğitim merkezleri” açılmalıdırlar.

12) Sistematik hizmet içi eğitim programları yanında öğretmenlerin sürekli bir biçimde kendilerini yetiştirmeleri için değişik uygulamalara gidilmelidir. Örneğin; “eğitim araçları merkezleri” öğretmenlerin kendilerini meslekte yetiştirebilmeleri için mesleki toplantılar yapabilecekleri, kütüphanelerinden yararlanabilecekleri “öğretmen merkezleri” şekline getirilmelidir.

13) Yetiştirme programlarının etkin olması için gerçek ihtiyaçları karşılayacak derinlemesine ve engellemesine araştırmalar yapılmalıdır.

Uygulamaya Dönük Genel Öneriler

1) Eğitim Programları, sistemin işleyen boyutunu oluşturur; saatin makine kısmı gibi bozulursa mekanizma aksar, hizmet veremez. Program öğrenciye sunulan derslerin listesi ve bu derslerin içeriği değildir. Bu nedenle, konu sürekli olarak, bir araştırma yaklaşımı içinde sistemde yerini almalı; programların lojik ve psikolojik yapıları keyfi kararlarla değiştirilmemelidir. Başlangıçta yeni program modelinin hazırlık ve uygulamaya dönük çalışmaları için bir birim oluşturulmalıdır.

2) Programlar araştırma yolu ile geliştirilir. Merkezi planlama ile etkinlik kazanır. Bu nedenle merkezde bir Araştırma – Geliştirme birimi çerçevesinde yerini almalıdır.

3) Merkez örgütünde dağınık, birbirinden habersiz çalışan birimler

bütünleşmeden “programlar yolu ile sistemin bütünleşmesinden” söz edilemez.

4) Programlar yoluyla bütünleşmenin öğretmen yetiştirmeye de aksetmesi gerekmektedir.

5) Programların geliştirilmesinde uzmanlardan yararlanılmalı ve 67 ildeki program sorunlarının merkezden izlenebileceği bir düzenek geliştirilmelidir.

6) Milli eğitim bakanlığında kurulacak bir program geliştirme kurulu, yerel eğitim örgütünde çalışan eğitim uzmanları tarafından iletilen program sorunlarını yurt çapında değerlendirerek geliştirme kararları almalıdır.

7) Orta düzeyde insan gücü gerektirmeyen bir kısım meslek için programların yüksek eğitime çekilerek standartların geliştirilmesi sağlanmalıdır (MEB, 1981, s. 96- 98).

X. Milli Eğitim Şurasında konuşmacılardan M. Salim AKAGÜNDÜZ “Öğretmen yetiştirme sorunu dışında, üzerinde bence durulması gereken bir başka husus da eğitim yöneticisi yetiştirmedir. Çünkü eğitim yönetimi, gelişmiş ülkelerde ayrı bir ihtisas alanı olarak düşünülmekte ve uygulanmaktadır. Bizim ülkemizde, Türkiye’de genellikle branş öğretmenlerinden bir lise müdürü, Milli Eğitim Müdürü ya da üst kademelerde eğitim yöneticisi olunmaktadır. Matematik öğretmeni kendi branşında matematiği çok iyi bilebilir, fakat eğitim idaresinin gerektirdiği bazı formasyonlardan mahrum olabilir. Planlama, formasyon, iletişim, değerlendirme gibi idari süreçler, örgütün yapısı ile ilgili hiyerarşi, diğer statü gibi kavramlar hakkında bilgi sahibi olmayabilir. Bilse bile, bu işin formasyonundan uzak olabilir. Çünkü matematik öğretmenidir ya da müzik öğretmenidir. Bu itibarla eğitim idarecisi yetiştiren ünitelerin yaygınlaştırılması, tarafındayız. Çünkü kamu yönetiminde olduğu gibi nasıl ki Siyasal Bilgiler Fakültesini bitiren bir eleman stajyerliğini bitirdikten sonra kaymakam, vali yardımcısı, vali olmaktadır. Eğitim idareciliğinin de bu statüye bağlanması gerekmektedir” görüşünü bildirmiştir (MEB, X. Milli Eğitim Şurası Öneriler, Konuşmalar, Kararlar, 1981, s. 249).

X. Milli Eğitim Şurasında eğitim yöneticiliği, gündemin esas maddeleri içeresinde olmasa da önerilen modele uygun öğretmen ve diğer uzman personeli yetiştirme programlarının esasları içerisinde öğretmen ve uzman personelde nitelik ve nicelik sorunu yaşandığını, hizmet öncesi, hizmet içi ve iş başında eğitim ile uzman personelin yetiştirilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Mentorluğun eğitim alanında uygulanması ile eğitim yöneticiliğine yeni adım atmış kişilerin deneyimli meslektaşları ile iş başında eğitim, öğrenme ve sürekli kendini geliştirme imkânı doğmuştur (Kocabaş & Yirci, 2012, s. 233).

Eğitim yöneticiliğinin bir ihtisas gerektirdiğini, iyi bir öğretmenin iyi bir yönetici olamayacağını, örgüt yapısını bilse de örgütün işleyişindeki süreçler hakkında iyi bir yönetim sergilemeyebileceği belirtilmiştir. Eğitim yöneticisi yetiştiren okulların yaygınlaştırılması gerektiğini ve yönetici olmanın bir süreç dâhilinde olması ve bu sürecin stajla başlayıp yönetim kademelerini adım adım meritokratik ilkeler ölçüsünde demokratik ve bilimsel bir statüye bağlanması belirtilmiştir.

X. Mili Eğitim Şurası, öğretmen yetiştirme komisyonu raporunda genel ilkelerin 6. maddesinin yönetim, denetim personeli, halk eğitimi personelinin özel olarak yetiştirilmesi ilkesinde “Ülkemiz eğitim sektöründe çalışan mesleki personel için günümüze dek “Meslekte aslolan öğretmenliktir” görüşü egemen olmuştur. Buna dayanarak, bugün her biri uzmanlık alanları olan ve özel yetiştirme gerektiren değişik hizmetler için eğitim programları yoluyla personel yetiştirme yoluna gidilmemiştir. Bunun yerine geleneksel bir yol olan tecrübe ve iş başında yetiştirme yolu yeğlenmiştir. Kuşkusuz bu uygulamanın yararlı yönleri vardır. Ancak, ilgili uzmanlık alanlarında çalışacak personelin belirli bir süre öğretmenlik deneyimi üzerine özel olarak yetiştirilmesi beklenen hizmetlerin gereğince yapımı için kaçınılmazdır. Ayrıca, unutmamak gerekir ki, bir eğitim sistemine diriklik kazandırmanın temel koşullarından biri de sistemi bu alanlarda gereğince yetişmiş, yeterli sayıda personel ile donatmaktır. Çünkü bu tür personel, sistemin bir bakıma lokomotifidir ve yenileme, geliştirme, deneme, yeniden düzenleme, koordine etme, yöneltme, araştırma, planlama ve değerlendirme gibi çağdaş bir eğitim süreci için çok önemli hizmeti yüklenip yürütürler” (MEB, 1981, s. 354-355).

3.4.1926 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe konulan 22.3.1926 tarih ve 789 sayılı “Maarif Teşkilatına Dair Kanun’un 12. maddesinde maarif hizmetinde asıl olan muallimliktir” denilmektedir (MEB, XI. Milli Eğitim Şûrası Öneriler Konuşmalar Kararlar, 1991). Öğretmenlik mesleğini onurlandırmak, taltif etmek için söylenen en değerli söz uzmanlık ve yönetici yetiştirmede de rehber olmuştur. Uzmanlık isteyen görevler belli bir akademik birimlerin yetiştirmesi veya eğitim programları ile göreve gelme sonucunda olmamıştır. Göreve gelen kişi iş başında vazifesini öğrenmeye çalışmıştır. Branşında iyi olan öğretmeni onurlandırmak için sadece yönetici olunması düşünülmüş bu şekilde onurlandırılmıştır. Öğretmenlik bilgisi üzerine yönetim alanında herhangi bir hizmet içi eğitim sunulmadan, akademik bir katkı sağlanmadan okulda idari göreve getirilmiştir.