• Sonuç bulunamadı

DOĞAL BİTKİ ÖRTÜSÜ

II. Bölüm: FİZİKİ COĞRAFYA ÖZELLİKLERİ

6. DOĞAL BİTKİ ÖRTÜSÜ

Araştırma sahasındaki doğal bitki örtüsünün gelişiminde yağış, sıcaklık, nem, yükselti ve anakaya gibi faktörlerin tesiri görülür. Orman Bakanlığı araştırmalarında bölgede yükseklik basamağına göre 3 farklı flora kuşağı ayrılmıştır. Bu flora kuşağı; ova sahası ile kuzeyindeki Emirdağları üzerinde görülen step formasyonu, Sultandağları’nda görülen orman formasyonu ve Sultandağları’nın yüksek kesimlerinde görülen yayla (alpin) formasyonudur. Biz de bu sınıflamaya uygun olarak araştırma sahasındaki bitki örtüsünü açıklamaya çalışacağız.

6.1. Step formasyonu

Step, genel olarak kışı soğuk yazı sıcak yarı kurak iklim bölgelerinde ilkbaharla birlikte yeşeren, yağışın azalmasından dolayı yazın sararıp kuruyan kısa boylu otlardır. Araştırma sahasında yarı kurak iklim şartları hakim olduğundan Eber-Akşehir Ovasında ve kuzeydeki Emirdağları üzerinde step (bozkır) formasyonu gelişmiştir (Foto. 18). Yavşan, kekik, ayrık, geven, sığır kuyruğu, deve dikeni, üzerlik, çörtük ve çoban yastığı araştırma sahasında en yaygın olarak bulunan step bitki türlerindendir. Steplerin yaygın olarak görüldüğü Emirdağları üzerinde ağaçların yetişmesi için yağış yeterli değildir.

Kahverengi topraklar üzerinde gelişen stepler, küçük ve büyükbaş hayvanların mera hayvancılığı şeklinde otlatıldığı yerlerdir. Buralardaki yerleşmelerin tamamında tahıl tarımı yanında mera hayvancılığı yaygın olarak yapılan bir ekonomik faaliyettir. Hatta 30- 40 yıl öncesine kadar buralarda mera hayvancılığı tahıl tarımından daha ön planda tutulmaktaydı. Ancak aşırı otlatma neticesinde besin değeri yüksek olan step bitkileri son derece azalmış buna bağlı olarak da toprağı erozyondan koruyan örtü tabakası erozyon nedeniyle zayıflamıştır.

Eber ve Akşehir Gölleri civarında bataklık ve hafif tuzlu topraklar üzerinde özellikle Taşköprü Köyü’nün kuzeyindeki Aldıvermez Ovasında holomorfik denilen sert çalı niteliğinde çoğunlukla da yapraksız tuzcul bitkiler gelişmiştir. Ayrıca göllerin kıyılarında, bataklık ve sığ kesimlerinde kamış, kındıra otu, nilüfer ve su yosunları bulunur. Kuzeydeki akarsuların vadi tabanlarında ise doğal olarak yetişen alıç ve ahlat ağaçlarına rastlanır.

6.2. Orman formasyonu

Sultandağları’nın 1100-1900 m yükselti basamakları arasında orman ve fundalıklar yer alır. Diğer bir ifadeyle dağ eteği düzlüğünden başlayıp alpin çayırlarının görülmeye başladığı yükseltilere kadarki kesimler orman örtüsüyle kaplıdır. İlçe topraklarının %18’i

orman ve fundalıklarla kaplı olup toplam alanı 129 km²’dir. Çam, meşe, pırnar meşesi, yabani fındık, sedir, ardıç, sumak, böğürtlen ve kuşburnu orman florası içinde yer alan başlıca ağaç ve ağaççık türleridir. Kalker formasyonlarında daha ziyade meşe ve sedir, dağın kuzeydoğu yamaçlarında yüksek ancak kuytu bölümlerinde fındık ağaçları bulunur. 1100-1700 m aralığında meşeler yaygınken 1700-1900 m’leri arasında ardıçların arttığı görülür. Dort Havzasında çam, Dereçine Havzasında meşe ve fındık, Akbaba ve Çamözü Köyleri’nin güney kesimlerindeki yamaçlarda fındık, ardıç ve meşe ağaçları yaygın türlerdir. Orman altı mera florasını oluşturan başlıca otsu bitkiler ise şunlardır; Fetuk, pürçüklü çayır, kekik, yavşan, geven ve yumak otudur (Atalay, İ., 1977).

Sultandağları’nın kuzeydoğu yamaçları güneybatı yamaçlarına göre hem fazla yağış almakta hem de gölgede kaldığından dolayı buharlaşma az olmaktadır. Buna bağlı olarak kuzeydoğuya dönük yamaçlar üzerinde daha gür bitki topluluğu oluşmuştur. Ancak geçmişte yapılan orman tahribinden dolayı Sultandağları’nın önemli bir kısmı orman niteliğini kaybetmiş, fundalık görünüme dönüşmüştür. Özellikle yüksek dağ çayırları basamağında (1900 m’den itibaren) Yörükler hayvan otlattıklarından tahribat fazladır. Ayrıca çam ormanlarının önemli bir kısmı İstiklal Savaşında Zonguldak’tan getirilmesi mümkün olmayan taşkömürünün yerine demiryollarında yakılarak yok edilmiştir (Sanır, F., 1948). Bunun yanında kereste ve yakacak ihtiyaçlarını karşılamak için yapılan usulsüz ve kaçak kesimlerle meydana gelen tahribatlar da eklenince Sultandağları’ndaki ormanların bir hayli tahrip edilmiş olduğu ortaya çıkar (Foto. 17).

Yörede yaygın olarak kabul gören rivayete göre; 1630’dan sonra daha serin yer aramak düşüncesiyle Antalya’dan kalkarak bugünkü Kırca Kasabası çevresine gelen Yörükler ve daha sonrasında yöreye yerleşen insanlar, buralardaki çam ve meşe ormanlarını tarım arazisi elde etmek amacıyla yok etmişler, böylece yöredeki yeşil alanlar azalmıştır. Bu yüzden Osmanlı padişahının da fermanıyla sınırları belirlenen bu alana ilk kez “Kırca” ismi konmuştur.

Bu tahribatlar sonucu, eğimli yamaçlarda toprağın kaymasını önleyen kuvvet yok olmuş böylece dik yamaçlardaki toprakların önemli bir kısmı eğimden dolayı süpürülmüştür. Böyle yerler halihazırda ağaç ve ağaççıklardan mahrum çok defa otsu bitkilerle kaplı yada çıplak durumdadır.

2000 yılında başlatılan ağaçlandırma kampanyası çerçevesinde, Yeşilçiftlik Kasabası’nda 1160 adet sedir ve karaçam dikimi yapılmıştır. 2003 yılı içerisinde ise; 200

adet akasya, 200 adet çınar, 472 adet karaçam, 400 adet sedir olmak üzere toplam 1272 adet orman envalinin dikim işlemleri Yeşilçiftlik Beldesi Dutluca mevkiindeki sahada gerçekleştirilmiştir. Ayrıca 2003 yılına kadar Dort Deresinde 10 km², Sultandağı merkezinde 5,5 km², Karapınar Kasabasında 5 km² ve Üçkuyu kasabasında l km² olmak üzere toplam 22 km² alanda orman içi ağaçlandırma çalışmaları yapılmıştır. Böylece sahanın doğal bitki örtüsü korunmaya ve zenginleştirilmeye çalışılmıştır.

6.3. Alpin Çayırlar

Araştırma sahasında görülen alpin formasyonların tamamı Sultandağları’nın 2000 m’nin üzerindeki yükseltilerde yer alır. Ancak antropojen etkilerle orman tahribatı sonucu 1900 m’lere kadar inen alpin formasyonları dikkati çeker. Aşırı otlatmalardan dolayı Sultandağları’nın 2000 m’nin üstündeki yüksek kesimlerinde bitki varlığı azalmış geriye ayrık, üçkül ve geven gibi türler kalmıştır.