• Sonuç bulunamadı

2.5. PORTFÖY DENGESİ YAKLAŞIMI

2.5.2. Dinamik Uyumlanma ve Portfölyö Dengesi Modelinde Uzun Dönem

Bir önceki analiz para politikasının ne portföy dengesi modelindeki değişimler aracılığıyla döviz kurları üzerinde, ne de döviz kuru, cari hesap ve servet seviyesindeki değişimlerin stok-akım etkileşimi üzerindeki etkilerini araştırmamaktadır. Aslında, para arzındaki bir artışın net ihracatı ve buradan cari işlem dengesini etkileyecek olan bir fiyat artışına yol açması beklenir. Bu durum uzun dönem dengesine ulaşma sürecinde döviz kurlarını etkileyen varlık piyasalarındaki geri beslemeyi yapan servet seviyesini etkiler. Yabancı fiyat seviyesinin sabit olduğu, ödemeler dengesindeki cari hesabın (CA) yabancı para birimiyle ifade edildiği varsayılsın.

58

CA=T(S/P)+i*B* (32)

32 numaralı eşitlikte T(.) ile gösterilen ticaret dengesi rekabetçiliğin bir fonksiyonudur. Döviz kuru arttığında veya yurt içi fiyat seviyesi düştüğünde rekabetçilik

artar. Ayrıca, eğer ekonomi sermaye ihracı yapıyorsa ve i*

B* pozitif değere sahipse, o

zaman cari işlem dengesi için ticaret dengesinde bir açığa ihtiyaç duyulmakla birlikte,

sıfır olmayan cari işlem hesabı B*’da ve buna bağlı olarak servette değişikliklere neden

olduğu için uzun dönem dengesi için ticaret açığına ihtiyaç duyulur. Yukarıdaki analiz açık piyasa işlemleriyle hükümetin para basarak ulusal varlıkları satın aldığı göz önünde bulundurularak tekrar incelendiğinde, iktisadi birimlerin daha fazla para bulundurmaları ve daha az varlığı elde tutmaları için yurt içi faiz oranlarının düşmesi gerekir (ulusal varlıkların fiyatları artar). Bu durumda iktisadi birimler kendi portfölyolarındaki ulusal varlıkların seviyesinin azalmasından dolayı bu azalmayı yabancı varlık satın alarak telafi ederler. Bunun sonucunda ise döviz kuru değer kaybederken, yabancı varlıkların ulusal para birimi cinsinden değeri artar. Net etki daha düşük yurt içi faiz oranı ve değer kaybetmiş ulusal para birimidir.

59 F G C A K E B D t0 t1 Ticaret Dengesi

Şekil 2: Uzun Dönem Denge Döviz Kurunun Belirlenmesi

Ekonominin ilk durumda sıfır ticaret açığı ve sıfır cari hesapla dengede

olduğunun varsayıldığı Şekil 2’de dengedeki ilk durum t0 zamanında gösterilmiştir.

Şekilde döviz kuru ve fiyat seviyesinin ilk durumdaki değeri bire normalleştirilmiştir. Marshall-Lerner-Harbarger koşulunun sağlandığı varsayımı altında, rekabetçilikte sağlanan bir ilerleme ticaret dengesini sıfırdan FG kadar arttırarak pozitif seviyeye çıkararak (J-Eğrisi etkisi göz ardı edilmiştir), cari işlemler hesabında bir fazlalığa yol açar ve yerleşiklerin net yabancı varlık alımına başlamasına neden olur. Daha sonra

S,P P0, S0=1 S1 S2 P1 0 Zaman H

60

yerleşikler kendi portfölyolarını yeniden dengelemek için kendi yabancı varlıklarından bazılarını satmalarından dolayı ulusal para birimi değerlenmeye başlayarak, şekilde C’den CD eğrisi boyunca harekete başlayacaktır. Rekabetçilikte yaşanan bu erozyon ticaret dengesinin GH eğrisi boyunca kötüye gitmesine yol açar. Bu arada, para

arzındaki artış yeni uzun dönem denge fiyat seviyesi P1 değerine doğru AB patikası

boyunca fiyatların artışını başlatması rekabetin kötüleşmesine ve buradan da ticaret

dengesinin kötüleşmesine katkı sağlayacaktır. E noktasında (t1 zamanı) döviz kuru ve

fiyat seviyesi değer olarak eşittir ve bu yüzden oranları bir değerini verir (t0 zamanındaki

değerlerin aynısı). Yabancı fiyatların sabit olduğu varsayıldığı için reel döviz kurunun kendi orijinal seviyesine geri dönmesiyle, ticaret dengesinin de sıfır olan kendi orijinal seviyesine dönmesi gerekir.

Bununla beraber, bu uzun dönem stok dengesinin yeniden tesis edilmesi için

yeterli değildir. Yerleşikler pozitif seviyede net yabancı varlıklara sahip olduğu için i*

B* kadar faiz geliri akışı devam etmektedir ve bu yüzden yerleşikler hala yabancı varlıkları elde ederler ve kendi portfölyolarını yeniden düzenledikçe ve bu yabancı varlıkları sattıkça ulusal para birimi hala değer kazanmaya devam eder. Cari işlem hesabının dengesinin sıfır olması için ticaret dengesi açık vermelidir. Bu durum döviz kurunun

daha fazla düşerek uzun dönem denge seviyesinin S2’ye gelmesini gerektirir ki, bu

zaman sürecinde cari işlem dengesi dengelenir (-T(S2/P1)=i*B*) ve fiyat seviyesi uzun

dönem denge seviyesi P1’e ulaşır, öyle ki, daha fazla net yabancı varlık birikimi olmaz.

Bu yüzden, döviz kuru üzerinde açık piyasa alımlarının toplam etkisi S0’dan S2’ye

doğru, ilk anda S1-S2 kadar hedefi aşma olsa da, uzun dönem değer kaybıdır. Temel

olarak, bu yaklaşım katı fiyatlı parasalcı yaklaşımın öne sürdüğü hedefi aşma sonucunu yaratır. Nominal döviz kuru uzun dönem değerinin üzerinde bir noktaya sıçrar ve daha sonra yavaşça uzun dönem seviyesine doğru uyumlanır. Bununla birlikte, katı fiyatlı parasalcı yaklaşımdan farklı olarak, bu yaklaşımda döviz kurlarının hedefi aşması sadece fiyatların katılığından kaynaklanmaz. Bir para arzı artışında fiyatlar tam olarak hızlı bir

şekilde uyumlanmasa bile, S1 olanyeni kısa dönem denge döviz kuru P1 değerini aştığı

sürece, reel döviz kuru arttığından dolayı ve buna bağlı olarak uzun dönem denge döviz kuru değerine doğru yavaş bir değerlenmenin bunu takip etmesinden dolayı, ticaret

61

dengesi artacaktır. Bu yüzden katı fiyatların olmadığı hallerde bile bu yaklaşıma göre hedefi aşma meydana gelebilir (Sarno ve Taylor 2003, s. 119-120).

2.6. MUNDELL-FLEMING MODELİ YAKLAŞIMI

Döviz kuru hareketleri ve döviz kurlarının belirlenmesine yönelik olarak ilk Keynezyen yaklaşımlar Lerner (1936), Metzler (1942a, 1942b), Harberger (1950), Laursen ve Metzler (1950) ve Alexander (1952) tarafından geliştirilmiştir. Bu çalışmalar yabancı para birimlerinin arz ve talep koşulları kadar ihracat ve ithalatın arz ve talep esneklikleri ile ilgilenmekle beraber, devalüasyonun hangi koşullarda ticaret dengesini iyileştireceği üzerinde de odaklanmışlardır. Mundell (1961, 1962, 1963) ve Fleming (1962) tarafından yapılan çalışmalar sonucunda döviz kuru analizlerine sermaye akımlarının dahil edilmesiyle, Keynezyen gelir harcama yaklaşımı genişletilmiştir. Sanayileşmiş ülkelerde 1970’li yıllarda dalgalı döviz kurlarının gözlemlenmesi ve bu dalgalanmaların Mundell-Fleming (MF) modeli tarafından açıklanmasında yetersiz kalınması sonucunda Dornbusch (1976) bu modelin dinamik versiyonunu geliştirmiştir (Sarno ve Taylor, 2003: 97-98).