• Sonuç bulunamadı

Din Eğitim-Öğretimi Hakkı

BÖLÜM 2: DEMOKRASİ DÖNEMİNDE BULGARISTAN’DA DİN EĞİTİMİNİN

2.1. Bulgaristan’da Din-Devlet İlişkileri ve Din Eğitimi Kurumları (1989-2018)

2.1.1. Din Devlet İlişkileri

2.1.1.2. Din Eğitim-Öğretimi Hakkı

Çağdaş laik devlet olan Bulgar okulunda eğitim alan bir kişinin dinî örf ve inançları öğrenmeye doğal hakkı vardır. Bu hak, bunu özgürce, demokrasi ortamında, milliyeti ve ailesinin örf ve adetlerine uygun olarak, aynı zamanda kendi irade ve isteğiyle yapabilmesi demektir.

Günümüzde toplumun demokratikleşmesiyle ve manevi değerlerin canlanmasıyla dinin eğitim sisteminde yeri yeniden sorgulanmaktadır. Bilinen bir gerçek ki tarafların görüşleri farklı ve çok defa birbirine zıttır. Manevi değerlerin temelinin din olduğu göz ardı edilemeyecek bir husustur. Dinî değerler inancın esasıdır ve bu değerlerin insanoğlunun ahlâki gelişiminde temel etken olduğu genel kabul görmüştür. Din, iyiler ve kötüler arasında devam eden sürekli mücadeleye vurgu yapması hasebiyle çok cazip olmaktadır. Ayrıca kişiler arası ilişkilerin güzelliğine ve gelişmesine vurgu yapmaktadır.

47

Din ve ahlâk her toplumun ayrılmaz parçasıdır. Yeryüzünde hiçbir millet ve kavim yoktur ki bir dinî inancı olmasın. Her insanda doğuştan itibaren mevcut olan iyilik ve kötülük, güzel ve çirkin, adalet ve adaletsizlik duyguları bir iç dünyanın sadece dış kabuğudur. Bu iç dünyanın temeli maneviyattır ve insan şahsiyetinin özüdür. Dinî ve ahlâki değerler bazı kişilerde güçlü bir şekilde, bazılarında ise zayıf bir olgu olarak gelişebilir.

Dinin etik kaidelerini tanımak çağdaş ahlâk anlayışı oluşturmak için bir gereksinimdir. Eğitim almak sadece bilgi ve beceri kazanma değil, aynı zamanda manevi aydınlanma, değerler kazanma ve dinî kültür oluşturmadır. Gençlerin din hakkında bilgilenmesi onları daha hoşgörülü yapacak, kötü kült ve tarikatlardan koruyacaktır. Çocukların genel kültürlerinin artması, dinî bilgilerinin artmasıyla beraber bir toplumun iyi yönde gelişmesini sağlayacaktır. Dinî eğitimle çocuklara değerler, davranış kuralları, inançlar ve algılar, özetle “hayat felsefesi” öğretilmektedir. Din, toplumun çok önemli ve bariz şekilde görünen bir parçasıdır ve bu yüzden okul eğitimi dışında tutmak isabetli olmayacaktır. Din eğitimi temel değerlerin diğer adıdır ve çocukları hayat için hazırlamaktadır.

Din eğitimi alanında genel kabul görmüş ve herkes tarafından uygulanan bir standart yoktur. Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) 1999 yılında “Din ve Demokrasi” başlığı altında bir tavsiye kararı almıştır. Bu kararda din eğitimi hakkında şu ifadeler kullanılmaktadır: “Eğitim, cahilliği ve kalıplaşmış önyargıları aşmak için temel araçtır. Buna istinaden lise ve yükseköğretim seviyesinde eğitim kurumları müfredatlarının farklı dinleri daha derinliğine kavramayı sağlayacak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Din eğitiminin ise farklı dinler hakkında bilgilenmeyi ve dünyada mevcut olan kültür, tarih ve felsefe konularını öğrenmeyi engellemeyecek şekilde olması gerekmektedir.”109

Din, düşünce ve vicdan özgürlüğünün temel önemini ve uygulanmasını göz önünde bulundurduğumuzda, insan hakları yönetmeliği Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Sözleşmenin 18. maddesinin 4. fıkrasına göre: “Bu sözleşmede taraf olan devletler ebeveynlerin ve velilerin çocuklarına kendi inançları doğrultusunda din ve ahlâk eğitimi temin etme özgürlüğüne saygı göstermeyi taahhüt ederler.” Buna benzer

109Zdenko Kodelja - Terrice Bassler, “Religion and Schooling in Open Society – A Framework for Informed Dialogue”, (Ljubljana, Slovenia, 2004), 20, erişim: 22 Eylül 2018.

48

bir ifade Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin (ÇHS) 14. maddesinin 2. fıkrasında şu şekilde geçmektedir: “Bu sözleşmede taraf olan devletler, çocuğun, ebeveynler ve (velayet durumlarında) veliler tarafından (doğal haklarını kullanmaları sonucunda) gelişen yeteneklerine uygun şekilde yönlendirilmesine saygı gösterirler.” Bu doğrultuda AİHS 1. Ek Protokolünün 2. maddesi şu şekildedir: “ Kimse eğitim hakkından mahrum edilemez. Devlet eğitim ve öğretim sahasında deruhte edeceği vazifelerin ifasında, ebeveynin bu eğitim ve öğretimi kendi dinî ve felsefi akidelerine göre temin etmek hakkına riayet edecektir.” Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 1998 yılında bu protokolün 2. maddesini şu şekilde yorumlamıştır: “Devlet, bazı ebeveynlerin çocuklarını bilgilendirici olmanın tersine, kabul edilemez inançları telkin eden zorunlu din ve felsefe eğitiminden korumakla mükelleftir.”110

Dinî Cemaatler Kanunu’nun 30. maddesinin 1. fıkrası “İşbu kanun uyarınca kayıt olan dinî cemaatler tıbbi tedavi, sosyal ve eğitim kurumları tesis edebilirler.” beyanında bulunmaktadır. Aynı kanunun 33. maddesinin 1. fıkrasında ise “Kayıtlı cemaatler, Eğitim ve Bilim Bakanı’nın kararıyla kendi ibadet ihtiyaçlarına göre ve Millî Eğitim Kanunu’na uygun olarak dinî okullar açabilirler” ve 2. Fıkrasında “Millî Eğitim Kanunu uyarınca dinî okullarda alınan eğitim ile laik okullarda alınan eğitim arasında uyum sağlanır.” ifadeleri kullanılır. Aynı 33. Maddenin 3. ve 6. fıkralarında kayıtlı dinî cemaatlere ilgili kanunları gözeterek lise ve yükseköğretim okulları açmalarına izin verilmektedir. Dinî Cemaatler Kanunu’nun 31. maddesi şunu ifade etmektedir: “Eğitim ve Bilim Bakanlığı dinî cemaatlere ait eğitim kurumları faaliyetlerinin kanunlara uygunluğunu gözetmektedir.”111

Bahsi geçen uluslararası sözleşmelerin üçü de din eğitiminin okulda nasıl gerçekleşmesi gerektiği hakkında aynı görüşleri beyan etmektedir ve özetle şu şekildedir: Ateist ailelerin çocuklarına dinî eğitim verilmesi ve ebeveynlerin istemediği bir din eğitiminin verilmesi kabul edilemez. Bu sakıncalar bir nebze anlaşılabilir, çünkü demokrasi rejiminin tesis edilmesiyle resmi ateizm dayatmasından, resmi din dayatmasına geçiş oldukça kolaydır.

Gelişmiş ülkelerde din ve ahlâk dersleri her zaman müfredata dâhil edilmiştir. Tüm Avrupa ülkelerinde XX. yüzyılın yarısına kadar din dersi zorunludur, fakat 50’li, 60’lı

110Kodelja- Bassler, “Religion and Schooling in Open Society”, 21.

49

yıllardan sonra müfredatın içeriği biraz değişmiştir. Artık belirli bir dini öğrenmekle beraber, diğer dinlerin tarihi de öğretilmektedir.

Avrupa’da bu konuda tek tip yaklaşım söz konusu değildir ve AKPM gerçekleri yansıtmaktan ziyade daha fazla ideal bir model tavsiye etmektedir. Genel itibariyle din eğitimi okullarda iki temel şekilde entegre edilmiştir: “doktriner”112 ve “doktriner olmayan”113 din eğitimi. Birinci durumda din hakkında sadece bilgileri olan gençler değil, aynı zamanda inanan ve uygulayan din mensupları haline getirmek söz konusudur. İkinci durumda farklı dinlerin değerleri hakkında geniş bir bilgiye sahip olmakla beraber, neye inanmaları gerektiğini belirlemeyi gençlere, ailelerine, Kiliseye ve müftülüğe bırakılmaktadır.114 Din eğitimi dünya çapında yaygındır ve UNESCO’nun 2003 yılından itibaren topladığı bilgiler değerlidir. Bu doğrultuda 142 ülkenin 73’ünde din eğitimi devlet okullarında verilmektedir. Bu 73 ülkenin liselerinde toplam ders zamanından ortalama %8,1 din eğitimine ayrılmaktadır. Suudi Arabistan gibi ülkelerde ise din derslerinin müfredatta oranı %31’e kadar ulaşmaktadır.115

Avrupa’da din eğitiminin olmadığı bazı ülkeler de mevcuttur. Bunlar 2004 yılında 4 tanedir – Fransa, Karadağ, Makedonya ve Arnavutluk-. Din eğitiminin doktriner olduğu ülkeler ise çoğunluktadır. Zorunlu din eğitimi olarak Avusturya, Kıbrıs, Finlandiya ve Almanya, Yunanistan ve İrlanda’nın birçok bölgesinde okutulmaktadır. Seçmeli ders olarak din eğitimi Hırvatistan, Çekya, Macaristan, Estonya, İtalya, Letonya, Malta, Polonya, Romanya, Slovakya, İspanya ve Sırbistan’da verilmektedir. Zorunlu din dersi olarak ise Belçika, Litvanya, Lüksemburg ve Portekiz’de okutulmaktadır. Bosna-Hersek’te doktriner din eğitiminin iki şekli, İsviçre’de ise üçü de mevcuttur.

Doktriner olmayan din eğitiminin hâkim olduğu ülkeler de az değildir. Bu durumda çocuklar dinler hakkında bilgi edinmekte ve sadece bir dinin mensupları olarak eğitilmemektedir. Bu ülkeler İsveç, Norveç, İngiltere, Galler, Hollanda, İskoçya ve Slovenya’dır. Din bilgisi olarak ayrı bir ders olmadığı için bu listeye Fransa, Karadağ, Makedonya ve Arnavutluk da eklenmelidir.116 Bu ülkelerde ayrı din dersi olmamasına

112confessional

113non-confessional

114 Valentin Kojuharov, Religioznoto obrazovanie v Evropeiskata uçiliştna sistema dnes, (Veliko Tırnovo: Vesta Yayınları, 2009), 16.

115 Jean-François Rivard -Massimo Amadio, UNESCO International Bureau of Educatıon “Teaching Time Allocated to Religious Education in Official Timetables”, 2003, 212.

50

rağmen, tarih dersinde ve sosyal bilimlerin müfredatında konuya genişçe yer verilmiştir. Din eğitiminin zorunlu ve doktriner olduğu ülkelerde her gencin ebeveynleri, aile kültürlerine uygun olan dini seçebilirler. Din eğitiminin doktriner olmadığı ülkelerde ise ders genel mantıkta, mesela fizik ve matematik gibi verilmektedir.117

Dinî eğitim 1946 yılından sonra Bulgar okullarından kaldırılmıştır. Ne yazık ki 1989 yılından sonra genç nesillerin, Bulgar milletinin manevi temellerini oluşturacak din arayışı içinde olduğu zamanlarda yine bu derse yer verilmemiştir. Gençler ve hatta yetişkinler kendi başlarına ve sahipsiz bırakıldıkları için acımasız “manevi açılımların”, tarikat “hocalarının” ve tarikat “vaizlerinin” odağı olmuşlardır.

Bununla beraber 1990 yılından sonra Bulgar Ortodoks Kilisesi ve diğer dinî cemaatler faaliyet yürütme özgürlüğüne kavuşmuşlar ve bazı dinî bayramlar, millî olarak resmileştirilmiştir. Bazı ibadethanelere ek olarak Pazar okulları açılmış, Sofya Üniversitesinin Teoloji Fakültesi ihya edilmiş ve diğer üniversitelerde teoloji fakülteleri ve kürsüleri kurulmuştur.

İslâm din eğitimi alanında ise 29 Eylül 1990 tarihinde alınan Bakanlar Kurulu kararıyla Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da eğitim-öğretim süresi 3 yıl olan ön lisans düzeyinde bir İslâm Enstitüsü açılmıştır. Bu eğitim kurumu 9 Mart 1998 tarihinde alınan başka bir kararla Yüksek İslâm Enstitüsü’ne dönüştürülmüştür. 1999-2000 eğitim-öğretim yılında 22 öğretim görevlisi vardır ve toplam 81 öğrenci eğitim görmüştür. İmam Hatip Lisesi olarak ise 1991 yılının Ekim ayında Şumen (Şumnu), Momçilgrad (Mestanlı) ve Ruse (Rusçuk) şehirlerinde birer okul açılmıştır. Uzun süre çocukların din konuları hakkında bilgi edinmelerini engelleyen uygulamaların sadece safça değil, aynı zamanda kaba ve gayri medenî bir yaklaşım olduğu ortaya çıkmıştır. Böylece demokratik ortamda dinî terbiyenin ihya edilme konusu gündeme gelmiştir. Demokratik bir toplumda bu olay çok doğaldır, zaman zaman bazı uyuşmazlıklar ortaya çıkmaktadır fakat ihya edilmesini isteyenler de bir hayli ısrarlı şekilde görüşlerini savunmaktadır. Bu yüzden Bulgaristan dengeli ve mantıklı bir çözüm arayışı içerisindedir.

Bulgar okullarından 1946 yılından sonra din eğitimin kaldırılması uzun vadeli ve belirli amaçları olan devlet siyasetinin göstergesidir. Bu husus inançlı ebeveynlere ciddi bir rahatsızlık vermekte ve kültürleri ve ahlâki değerlerine yapılan saldırının karşısında

51

zorluklar yaşamaktadırlar. Dinî inançlarla sıkı bağı olan kişilerin örf ve adetlerinden taviz vermeleri elbette zor bir sınavdır. Ateist bir eğitimde dinin geri kalmışlığına ve imanın çelişkilerine vurgu yapılmaktadır. Aynı zamanda dinin asırlık ahlâk kurallarının bir toplamı olduğu ve insan davranışını etkileyen bir yönlendirme aracı olduğu unutulmaktadır.

Bulgaristan’da eğitim alanında temel sorulardan bir tanesi din eğitiminin tüm öğrenciler için zorunlu mu olması, yoksa zorunlu ve seçmeli veya serbest ve seçmeli mi olmasıdır? Geçmişte, geleneğin çok güçlü etkisi olduğu için böyle sorular ortaya çıkmamıştır. Günümüzde Bulgar okullarında din derisinin okutulması konusunda çok sayıda farklı argümanlar mevcuttur. Din eğitiminin temel amacı dini tanımak ve dinî hayatın tamamı için bilgi edinmektir. Bu bilgiler öğrencilerin tarih ve kültür bilgilerini tamamlar niteliğindedir. Bunun sebebi din eğitiminin hiç başka dersin değinmediği konuları irdelemesidir. Başka derslerde din konularına değinilse de, ayrı bir ders olarak ele alınması çok farklıdır.

Öğrenciler Hristiyanlık, İslâm ve diğer dinler hakkında çok değerli tarihi ve kültürel bilgiler edinmektedir. Dinî hayatın mahiyeti ve ilkeleri hakkında eşsiz bilgiler edinmekte ve insanlar arası davranış ve iletişimin ahlâki boyutlarını incelemektedirler. Bu minvalde öğrenciler okulda din dersi görerek kendi dinlerini iyice tanıyabilirler, tarihte asırlar atlayarak geriye gidebilirler ve Bulgar millî maneviyatının tarihi gelişimi hakkında bilgi edinebilirler.