• Sonuç bulunamadı

1.2. KADIN VE ERKEĞE TOPLUMSAL AÇIDAN BAKIŞ 23 

2.2.2. Dil Kullanımlarında Meydana Gelen Cinsiyet Farklılıkları 57

Bir dilin incelenmesiyle toplumsal örüntülerin, toplumların cinsiyetlere bakış açısının ortaya konması mümkün olabilmektedir. Başka bir deyişle dilde cinsiyet izleri vardır. Örneğin güzel ve yakışıklı sözcükleri “iyi görünümlü” anlamını içermektedir. Ancak güzel sözcüğü kadınlar için, yakışıklı sözcüğü ise erkekler için kullanılmakta, bu şekilde sözcüklere cinsiyet atfedilmektedir. Aksi kullanımlar ise kadın ve erkeğin toplumsal statüsünü olumsuz yönde etiketlemekte, istenmeyen kullanımlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Erkekler için kullanılan “delikanlı” sözcüğü yiğitliği ifade ederken “delikanlı olmak” ya da “delikanlı bir davranış” sergilemek hem kadın hem de erkek için söz konusu olabilmektedir. Aynı şekilde renklerin de bir cinsiyeti yoktur, ancak cinsiyetçi kullanımları vardır. Örneğin pembe kız çocukların, mavi erkek çocukların rengidir. Kırmızı renk kadının çekiciliğini, beyaz renk ise masumiyetini temsil etmektedir. Ayrıca çingenepembesi, bebek mavisi, lavanta rengi, patlıcan moru, fosforlu yeşil denildiğinde de akla kadınlar gelmektedir. Çünkü kadınlar renkleri daha ayrıntılı bir şekilde kullanmaktadır. Yine kadınların kıyafet tercihlerinin erkeklerinkinden daha renkli ve canlı olduğu görülmektedir.

Cinsiyet araştırmacıları dillerin erkekler tarafından ve erkekler için, erkeklerin bakış açısını yansıtmak ve dayatmak için yapıldığını söylemektedirler.

58

Dilin yapısında cinsiyet farklılığı yaratan özellikler olmasa bile toplumsal olarak bazı sözcüklere cinsiyet algısı atfedilebilmektedir. Bu “cinsiyetçi dil kullanımı” birçok kanıtla gösterilebilir. İlk kanıt dildeki asimetrilerdir. Daha çok Batı dillerinde görülen bu tür kullanımlarda feminen (kadın) taraflardaki sözcükler zamanla negatif anlamlar kazanırken, maskülen (erkek) taraflardaki sözcükler nötr ya da pozitif kalmıştır. Romaine, İngilizceden şu örnekleri verir: Eğer bazı sözcük çiftlerini incelersek,

lord/lady, baronet/dame, Sir/Madam, master/mistress, king/queen, lady/gentleman

vb. kadınlar için kullanılan terimler zaman içinde değersizleştirilmiştir. Mesela Lord orijinal anlamını korumaktadır fakat lady artık üst sınıf kadınlar için kullanılmamaktadır. 17.yüzyılda lady, fahişenin eş anlamlısı olarak kullanılmıştır. Aynı şekilde courtesan (courtier’in femineni), orijinalinde kadın mahkeme üyesi anlamını taşırken fahişe anlamı kazanmıştır. Baronet hâlâ aristokratik bir unvan olarak korunmaktadır fakat kadınlar için karşılığı olan dame, özellikle Amerikan İngilizcesinde aşağılayıcı bir şekilde kullanılmaktadır. Governor erkek yönetici anlamına gelirken, governess çocuk bakan kadın anlamındadır. Sir bir unvan olarak kullanılırken, madam genelev işleten kadın anlamına gelmektedir. Master orijinal anlamını kaybetmemiştir fakat mistress günümüzde metres anlamına gelmektedir. İtalyanca maestro kelimesi okul müdürü anlamına gelirken aynı zamanda büyük öğretmen anlamına da gelmektedir, maestra ise okul müdiresi anlamına gelmektedir. Birine old master ( yaşlı usta) demekle old mistress (yaşlı metres) demek arasında yok sayılamayacak kadar büyük bir fark vardır. Fas Arapçasında wld zznga (sokakların çocuğu) sosyal zekâsı yüksek bir erkeğe işaret ederken, bnt zznqa (sokakların kızı) iffetsiz kadına işaret etmektedir (Tarihsiz: 4), Örneklerden anlaşıldığı üzere kadınlar için negatif anlamlar taşıyan kullanımlar, kadının rolünün evinde durmak olduğu ve evinde durmayan kadının erdemsiz olduğu düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Bu örnekler sözcüklerin anlamlarının kendilerinden değil de toplumsal çerçevede kullanımlarından ileri geldiğini göstermektedir. Sözcüklerin anlamları, kullanım şekillerinden ve zihinde uyandırdığı anlamdan ileri gelmektedir. Sonuç olarak da kültürel baskı kalıpları zamanla birikip aşılması zor engeller hâline gelebilmektedir. Lakoff’a göre erkeklere daha büyük bir ifade gücünün verilmesi onun toplumdaki konumunu güçlendirmektedir (1973: 51). Kadınlar kendilerine

59

miras kalan bu dili değiştirmeden kullandıkları sürece erkeklerin öncelikleri de sürüp gidecektir.

Başka bir kanıt ise maskülen formların, örneğin İngilizce “man” sözcüğünün, tüm insanlığı içerecek şekilde kullanılmasıdır. Erkek kişi anlamına gelen “man” sözcüğü ayrıca insan anlamına da gelmektedir. İnsanlık için “mankind” kullanımı güya kadını da kapsayacak şekilde karşımıza çıkmakta, gerçekte ise kadını yok saymaktadır. Aynı kullanım Türkçede de karşımıza çıkmaktadır. Örneğin “insanoğlu” yaratılmış kadın-erkek bütün insanlar için kullanılmaktadır. Arapçadaki “âdem” sözcüğü de aynı özelliğe sahiptir. Bu kullanımlar aslında kadını görünmez kılmaktadır ve sadece bunlarla sınırlı değildir. İngilizcede kadın ve erkeği işaret eden 3.tekil şahıs zamiri “she” ve “he” olarak birbirinden ayrılmaktadır. Ancak kadın ve erkeğe aynı anda hitap eden “he” kullanımı ile sık sık karşılaşılmaktadır. İbranicede ise sadece ordunun daha düşük mertebeleri feminen formlara sahiptir. Genelleyici maskülen yapı konuşmacının niyeti ne kadar iyi olursa olsun kadınların toplumdaki “ikincil” statüsünün altını çizmektedir. Örneğin “Everyone should bring his lunch, we need to hire the best man available.” (Spolsky, 1998: 38) cümlesinde “his” ve “man” sözcükleri maskülen olarak kullanılmış, ancak bayanlara da hitap etmiştir. Coleman ve Kerbo'ya göre birçok toplumda erkek egemenliğini yansıtacak sözcüklerin kullanılmaması konusunda yeterli duyarlılıktan söz edilmemekle birlikte, giderek “bilim adamı” yerine “bilim insanı” gibi cinsiyet açısından tarafsız terimlerin kullanımı yaygınlaşmakta ve kitaplarda kadın ve erkek zamirleri bir arada ya da birbirinin alternatifi olarak yer almaktadır (2003: 268).

Bunun dışında kadınlara işaret eden sözcüklerin ayrıca belirtilmesi de cinsiyetçiliğe bir kanıttır. Örneğin “hemşire” denildiğinde ilk akla gelen kadın, “şoför” denildiğinde ise ilk akla gelen erkek cinsiyet algısıdır. Kişinin cinsiyetinin tam tersi olduğunu belirtmek içinse “erkek hemşire” ve “kadın şoför” kullanımı gerekmektedir. Kramerae’e göre dilbilgisel açıdan cinsiyet içermeyen dillerde örtük olan cinsiyetçi öğelerle baş etmek cinsiyetli dillerden daha güçtür (Çubukçu vd., 2010: 10).

60

2.3. TÜRKÇEDE KADINI İFADE EDEN VE CİNSİYETİ VURGULAYAN