• Sonuç bulunamadı

Dil, Üslup ve Anlatım Teknikleri 3.1) Dil ve Üslup

SELİM İLERİ’NİN “GÜZÜN SAVAŞ” ADLI HİKÂYESİ ÜZERİNE BİR TAHLİL DENEMESİ

3) Dil, Üslup ve Anlatım Teknikleri 3.1) Dil ve Üslup

Anlatmaya dayalı edebi türlerde bir iletişim ve anlatım aracı olan dil sanatın yazara sağlamakta olduğu olanaklar sayesinde günlük hayattaki kullanımının ötesine, yeni bir biçim ve niteliğe taşınmaktadır. Üslup ise günlük hayattaki kullanımının sınırlarını aşmış olan dilin kişisel kullanımıdır, başka bir ifadeyle “üslup, dilin mecazi gücünü renk ve eylem zenginliğini, kısacası dilin anlatım dağarcığını kişisel beceriyle söze veya – özellikle- yazıya dökmek, dile hayatiyet (canlılık) kazandırmak demektir.” (Tekin, 2004: 168).

Selim İleri ilk hikâyelerinden itibaren dilden aldığı malzemeyi hayata olan bakış açısıyla yoğurmuş, hayattan edindiği tecrübe, gözlem ve yaşanmışlıklarla şekillendirmiş ve kendi üslubunu vücuda getirmiştir.

Düz yazı şiir söyleyişiyle kaleme aldığı bu hikâyede yazar ayrıntıları ve tasvirleri incelikli bir şekilde seçerek hikâyenin olay örgüsünü oluşturmuştur.

Bunun yanı sıra Öz Türkçe kaygısı taşımakta olan yazar Allah yerine Tanrı, mahkeme yerine yargıevi kelimelerini kullanmayı tercih etmektedir.

3.2) Anlatım Teknikleri

Anlatım teknikleri bir metine çeşitlilik, hareket ve anlamsal derinlik kazandırmaktadır.

Selim İleri de hikâyesinde işlediği konuyu, olay örgüsünü daha etkili bir şekilde anlatmak için birtakım anlatım tekniklerinden yararlanmaktadır.

Hikâyede kullanılan anlatım teknikleri şunlardır: Diyalog Tekniği, İç Çözümleme Tekniği, Montaj Tekniği, Geriye Dönüş Tekniği.

3.2.1) Diyalog Tekniği

Diyalog tekniği anlatmaya dayalı edebi türlerde vazgeçilmez tekniklerden biridir. Metinlerin düşünsel ve edebi dokusunu zenginleştiren bu teknik; “a) olayın gelişiminde rol oynar, b) kahramanların psiko/sosyal

86 | Özge Dikmen

konumlarının açıklanmasına yarar, c) anlatıma doğallık izlenimi verir, d) düşünce ve felsefelerin yansıtılmasını, etkileşimini sağlar, e) farklı kişilerin bir araya gelmesine, dolayısıyla farklı kültür ve konuşmaların, üslupların ortaya çıkmasına vasıta olur, f) metnin muhtemel ağırlığını hafifletir.” ( Tekin, 2004: 255-256).

Selim İleri de hikâyede diyalog tekniğine sıkça başvurmuş, olayların gelişimi, kahramanların psikolojilerinin açıklanması, anlatımın daha doğal bir şekilde akması ve birtakım düşüncelerin ifadesini bulması noktalarında bu tekniği kullanmıştır.

(…) Sonra bekleme odasına girmiş, danışmaya başvurmuş, güç bela Serpil’i bulmuştu. Muşambası sararmış bir bakım masasında yatıyordu, ‘Tehlike yokmuş, doktor baktı’ demişti.’ Sizinkileri görürüm şimdi gidip.’ demişti Burak, ‘alıp gelirim buraya, akşama çıkarsın belki de.’ Saçlarını okşamıştı. ‘Hadi gideyim ben.’ demişti. ‘Kuzey’e onu sevdiğimi söyle.’ demişti kız. ‘Beni dağlara götürebilsin.’ demişti, ‘bir dev ağacın gölgesinde kızgın öğle güneşini kucaklasam, bir kır çiçeğinin alçak gönüllü kokusunu başucumda duysam.’ Bir garip sararmıştı elleri soğumuştu. ‘Serpil.’ demişti Burak, ‘Bir şey yok.’ demişti Serpil, ‘savaş sürecek’ demişti. (İleri, 2003: 72)

3.2.2) İç Monolog Tekniği

İç monolog tekniği “okuyucuyu, kahramanın iç dünyasıyla karşı karşıya getiren bir yöntemdir. Yöntemin uygulandığı bölümlerde yazarın - daha doğrusu anlatıcının- varlığı ortadan kalkar; muhtemel yorum ve açıklamalar, okuyucuya bırakılır.” (Tekin, 2004: 264).

“Güzün Savaş”ta anlatıcının Burak’ın iç dünyasını okuyucuya sergilemek için iç monolog tekniğini kullandığını görürüz.

Yaşlar boşalıyordu gözlerinden. ‘Çocuğunuz’ demişti. Merdivenleri çıkanların arkasından delice koşmuş, ‘Nereye gidiyorsunuz?’ demişti. Ne çabuk bitmişti kavgaları. Savaş bu genç kadını nasıl olunmaz acılara sürüklemişti, görmüyorlar mıydı? Anlamıyorlar mıydı, duymuyorlar mıydı? Tanımadıkları binlerce kişinin mutluluğu için savaşanlar önlerinde bir kaba, bir

Selim İleri’nin “Güzün Savaş” Adlı Hikâyesi |87

  kara kuvvetin oynadığı oyuna niçin değer vermiyorlardı? (İleri, 2003: 71).

3.2.3) Geriye Dönüş Tekniği

Anlatmaya dayalı edebi türler zaman bakımından geçmişi, şimdiyi ve geleceği içinde barındırmaktadır. Metinde geçerli zaman şimdiyken yazar zaman zaman geçmişe ya da şimdiye de uzanabilmektedir. Şimdi gücünü geçmişten almaktadır. Geçmiş bir nevi metinin besleyicisidir. “Geriye dönüş tekniği metinin yapısının kuruluşunda, olayların yüzeysel veya ayrıntılı olarak sunulmasında, kahramanların çizilip tanıtılmasında önemli rol oynamaktadır.” (Tekin, 2004: 233- 242).

Anlatıcı Serpil, Kuzey ve arkadaşlarının eylem yapıp kara çelenk koymak istemelerinin nedenini geriye dönüş tekniğini kullanarak ortaya koyar:

Suskun izlemişti polisleri. Çocukları birer ikişer özel otobüslere bindiriyorlardı dışarıda. Üç gün önce ölmüş bir arkadaşın; yaşamın hiçbir nimetini tatmamış, yüreği ak, yüreği insancıl bir arkadaşın anısına yaptırılmış kara çelenk, kapkara çelenk yerde- kendi karalıklarından ürken insanların ellerinde parçalanmış- yaprak yaprak duruyordu. Başı öne eğik yürüyordu. “Belki bizi de öldürürler” diye düşünüyordu. Onu öldürmüşlerdi işte; apaçık arkasından saldırmışlar, çocukcağız kurtulayım diye ta kaçıncı kattan atmıştı kendini. Arayanı soranı mı çıkmıştı. (İleri, 2003: 66-67).

Burak’ın çocukluğuna dair hatırladıklarının geriye dönüş tekniğiyle okuyucuya sunulduğunu görmekteyiz:

‘Annemi düşünüyorum’ demişti. Annesi konuşmaya başlamıştı sanki yanı başında. Eski kış gecelerindeki gibi masal söylemeye başlamıştı, sarı saçları omuzlarına dökülmüştü bukle bukle; sanki gençti, otuzunda var yoktu (…) Annesi kim bilir hangi ermiş dedenin hikâyesini anlatıyordu, kim bilir hangi mutsuz kız kutsal acılara dayanıyordu. Düz burunlu, yay kaşlı bir çocuk gözlerini iri iri açmış dinliyordu. Eskilerdeki yüzünü görür gibiydi. O vakit insanlar yoktu böyle, böyle savaşmamıştı. (İleri, 2003: 69).

88 | Özge Dikmen Sonuç

Selim İleri, hikâyelerinde, malzeme olarak ideolojiye yer vermişse de, mevcut ideolojik şablonlara boyun eğmemiş slogancı bir söylem gerçekleştirmemiştir.

Güzün Savaş adlı hikâyesini “Dünya insanları birleşiniz…” cümlesiyle bitirmiş olan Selim İleri, hiçbir zaman bir ideolojiye körü körüne bağlanmamış, bunun yanında ezilenlerin, yenilenlerin, kaybedenlerin yanında yer aldığını hissettirmekten geri durmamıştır.

Hikâyesini bitirirken Marks-Engels’in “Komünist Manifesto” adlı eserlerinde yer almakta olan “Bütün dünya işçileri birleşiniz!” cümlesindeki “işçileri” kelimesi yerine “insanları” kelimesini kullanarak mesajını ideolojik olmaktan sıyırıp geniş kitlelere, evrensel- insancıl bir söyleme taşımıştır. Bu noktada yazarın sosyalizm düşüncesi ile hümanizmi “bir potada eritmeye çalıştığını” söylemek yerinde bir tespit olacaktır.

Sonuç olarak içinde yaşadığı toplumdan bazı konularda umudunu kesmiş bir yazarın eşitlik, özgürlük, birlik ve beraberlik arzusuyla bütün insanlığa yaptığı evrensel bir çağrı olarak nitelenebilecek bir hikâye “Güzün Savaş”.

Kaynakça

AKTAŞ, Şerif. Roman Sanatı ve Roman İncelemesine Giriş, Akçağ, Ankara, 2003.

ÇETİN, Nurullah. Roman Çözümleme Yöntemi, Öncü Basımevi, Ankara, 2004.

HARMANCI, Abdullah. ”Selim İleri'nin Edebi Kişiliği ve Öykücülüğü.” Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türk Dili Ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı, Yeni Türk Edebiyatı Bilim Dalı (Yüksek Lisans Tezi), Konya, 2006.

İLERİ, Selim. Cumartesi Yalnızlığı. Doğan Kitap, İstanbul, 2004.

LEKESİZ, Ömer. Yeni Türk Edebiyatında Öykü. C. 4, Kaknüs Yayınları,

Selim İleri’nin “Güzün Savaş” Adlı Hikâyesi |89

  NECATİGİL, Behçet. Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü, 4.bs., Varlık Yay.,

İstanbul, 1992.

SAYIN, Sedat. ”Selim İleri’nin Hikâyeleri ve Hikâyeciliği,” Trakya Üniversitesi, Sosyal, Bilimler Enstitüsü (Yüksek Lisans Tezi), Edirne, 2006.

TEKİN, Mehmet. Roman Sanatı, Ötüken Yayınları, İstanbul, 2004.

-EK-