• Sonuç bulunamadı

DEHB’nin kalıplaşmış özelliği olan dikkat eksikliği DEHB’li çocukların gösterdiği temel belirtilerden biridir (Bender, 2012; Lange, Reichl, Lange, Tucha, & Tucha, 2010). “Dikkat eksikliği, dikkat süresinin ve yoğunluğunun kişinin yaşına ve gelişimsel düzeyine göre olması gerekenden az olması” olarak tanımlanmaktadır (APA, 2013, s. 59). Çocukların çoğu gündüz rüyasına dalabilir, ancak bu durum genel olarak öğrenmeyi engelleyecek bir problem olarak görülmez. Oysaki dikkatsizlik (inattentiveness) çocuğun dikkatini sürdüremediği ve sık sık dış uyanlara dikkatin dağıldığı durumlarda dikkat eksikliği bozukluğuna (DEB) dönüşebilmektedir (Millichap, 2010, s. 31).

Dikkat azlığı ya da dağınıklığı DEHB’li çocukların ailelerinin en çok yakındıkları ve ifade ettikleri belirtiler olabilmektedir (Semerci & Turgay, 2014, s. 64). Bu problemler anne babalar tarafından çocuklarının davranışlarında gözlemlediklerinde “dinlemiyor gibi görünüyor”, “kendisine verilen görevleri bitirmede başarısız oluyor”, “hayallere dalıyor”,

“kafası karışık veya bulanık gibi görünüyor”, “odaklanamıyor” ve “henüz bitirmediği bir etkinlikten bir başka etkinliğe geçiyor” ve “ödev yapması çok zor, hemen sıkılıyor” gibi ifadeleri kullanarak tanımlanmaktadır (Barkley, 2006; Ercan, 2008; Semerci & Turgay, 2014). Aynı zamanda bu ifadelerin çoğu, ebeveynler ya da çocukla yakından ilgilenen kişiler tarafından, DEHB’yi tanılamak üzere doldurmaları istenen ölçeklerde, ebeveynlerin en sık onayladıkları ve çocuklarında gözlemleyerek ifade ettikleri maddelerdir (Barkley, 2006, s.

77). Bu belirtiler her ne kadar çocukların çoğu tarafından bir veya birkaç kez gösterilen davranışların kısa açıklaması gibi olsa da bu konuda yapılan araştırmalar DEHB’li çocukların DEHB’li olmayan çocuklara kıyasla bu belirtileri daha uzun süreli ve daha yoğun sergiledikleri yönündedir (Barkley, Dupaul, & McMurray, 1990). Bu bağlamda, DEHB’li çocukların dikkat süreleri akranlarından daha kısa olabilmekte ve bu özellikleri okul öncesi dönemden itibaren diğer bireyler tarafından fark edilebilmektedir (Semerci & Turgay, 2014, s. 64).

Dikkat kavramının çok farklı yönleri vardır ve bu nedenle dikkatle ilgili farklı tanımlar yapılmıştır. “Dikkat, zihinsel çabanın yoğunlaşması ve odaklanmasıdır” (Santrock, 2012, s.

102). Dikkat, algılamamızda hafızamızda, düşünmemizde, hissetmemizde, yaptığımız eylemlerde önemli bir rolü olan (Brown, 2005, s. 20), planlama, işleri sıraya koyma, işe başlama, işe odaklanma, dikkati çevresel uyaranlardan koruyabilme, zamanı kullanma gibi birbiri ile iç içe geçmiş birçok bileşeni kapsayan çok yönlü bir kavramdır (Ercan, 2008, s.

38). DEHB’li çocukların bu bileşenlerin her birinde aksamalar yaşadıkları gözlene bilmektedir (Semerci & Turgay, 2014, s. 65).

Bireylerin dikkatlerini farklı şekillerde tarzda paylaşmaları da psikologlar tarafından seçici dikkat, bölünmüş dikkat, sürekli dikkat, yürütücü dikkat olarak adlandırılmaktadır.

“Deneyimin ilişkisiz olan yönlerini görmezden gelirken ilgili yönüne odaklanma” seçici dikkat, “aynı zamanda birden fazla etkinliğe yoğunlaşma” bölünmüş dikkat, “seçilmiş bir uyaranda uzun bir süre boyunca dikkatini sürdürme” sürekli dikkat, “eylemleri planlama, dikkati hedeflere paylaştırma hata belirleme, görevlerdeki ilerlemeyi izleme” ise yürütücü dikkat olarak tanımlanmaktadır (Santrock, 2012, s. 103).

Aktif olan bir sınıfta kitap okuyan çocuk örneğinde olduğu gibi seçici dikkat, kişinin, çevredeki diğer bilgileri filtrelerken, belirli bilgilere odaklandığı “seçici” bir formda olabilir.

Bölünmüş dikkat ise, futbol oynayan birinin bir yandan topu izlemesi, diğer yandan da takım arkadaşlarının ve karşı takımdaki oyuncuların hareketlerini tahmin etmesi örneğinde olduğu gibi aynı anda uyarıcılar aralarında verimli geçişler yaparak, farklı uyarıcılarla ilgilenme durumda olduğu gibi “bölünmüş” formda olabilmektedir. Diğer bir dikkat şekli olan sürekli dikkat ise bir hikâyeyi dinleme örneğinde olduğu gibi dikkatin daha uzun süre bir uyaran ya da görev üzerinde odaklanmasıdır (Young & Smith, 2017, s. 45).

Okulda, işte, farklı sosyal alanlarda üstlendiğimiz pek çok görev ya da beceri sürekli dikkati gerektirmektedir. DEHB’li çocukların dikkati sürdürmede güçlüklerinin olduğu birçok çalışma ile ortaya konulmuştur (Seidel & Joschko, 1990’den aktaran, Kiriş & Karakaş, 2004, s. 139). Araştırma sonuçları DEHB’li çocukların sürekli dikkati gerektiren görevlerde başarılı olamadıklarını, görevle ilgisiz olan bilgileri görmezden gelmekte zorlandıklarını doğrulamaktadır (Barkley, 2003, 2006). Sürdürülen dikkat, monoton şekilde devam eden bir dersi dinlemek, matematik işlemeleri ile dolu sayfaları tamamlamak, sınıfta verilen ödevleri tamamlamak veya günlük ev işlerini yerine getirmek gibi sıkıcı ve çocuğu az motive eden etkinliklerde en çok kullanılan dikkat beceridir (Barkley vd., 1990). Bu bağlamda DEHB’li çocuklar herhangi bir etkinliğe odaklanma ile ilgili güçlükler yaşayabilmekte, birkaç dakika gibi kısa bir süre içerisinde yerine getirdikleri etkinlikten sıkılıp vazgeçebilmektedirler (Santrock, 2012, s. 353).

Dikkatini yoğunlaştırmada güçlük çeken DEHB’li çocuklar, planlı ve organize olma ile ilgili zorluklarla karşı karşıya kalabilmekte, bazen de basit bir işi başlatma ve sonlandırma konusunda başarısız olabilmektedirler. Dikkatleri kolayca dağıldığı için yaptıkları işler

niteliksiz olabilmekte ve yaptıkları işin süresi de uzayabilmektedir. Bu durum hayatın her alanında örneğin okula geç kalma gibi durumlarda sıklıkla problemlerle yüz yüze kalmalarına sebep olabilmektedir (Öztürk & Başgül, 2015, s. 54-55).

Dikkatin öğrenme ortamlarındaki önemi göz önüne alındığında DEHB’li çocuklar özellikle okulda sorun yaşamakta, bu durum da genellikle çocukların akademik alanlarda başarısızlıklarla yüz yüze kalmalarına neden olabilmektedir (Spetie & Arnold, 2007).

DEHB’li çocukların derse odaklanmada sergiledikleri problemleri ders konularını öğrenmelerini zorlaştırmakta, öğrendiklerini çabuk unutmalarına neden olabilmektedir.

DEHB’li öğrencilerin dikkatleri öğretmenin kıyafeti, arkadaşının ayak sallaması veya dışardan geçen bir aracın çıkardığı ses gibi birçok uyarana bağlı olarak kolayca dağılabildiği için bu öğrenciler dersi takip etmekte güçlük yaşamaktadırlar. Aynı zamanda DEHB’li çocukların akıllarından geçen bir düşünce ya da kurdukları hayal de bu çocukları dersten kolaylıkla koparabilmektedir (Öztürk & Başgül, 2015, s. 82). DEHB’li çocuklar dikkat gerektiren işlevleri doğru yerde ve doğru zamanda başlatmakta ve yönetmekte problemler yaşayabilmekte ve diğer akranlarına göre bu işlevleri yerine getirmekte daha fazla yönergeye ve hatırlatmaya ihtiyaç duyabilmektedirler (Brown, 2005).

Dikkat eksikliği, ayrıca organize olma ile ilgili becerilerde de kişileri olumsuz etkilemektedir. Organizasyon becerileri günlük yaşamda öğrencilerin rutin olarak yapmaları gereken etkinlikleri başarılı bir şekilde yerine getirmesinde önemli olabilmektedir. DEHB’li bireyler bir işi ya da etkinliği tamamlamak için gerekli olan kalemi, kâğıdı, kitabı ve diğer gerekli araç gereci kaybedebilmektedirler. Araç gereçleri malzemeleri koordine etmedeki başarısızlık, aldıkları görevi yerine getirme konusunda güçlükler yaşamalarına neden olabilmektedir. Organizasyon becerilerinin, tüm bireylerde akademik hayatta, sosyal ve mesleki alanlarda iyi performans sergilemenin ön koşulu olan beceriler olduğu kabul edilmektedir (Greydanus, Pratt, & Patel, 2007, s. 70-131). Ek olarak DEHB’yi karakterize eden odaklanma ve dikkati sürdürmede, tepkisel eylemleri kontrol etmedeki güçlükler de, DEHB’li bireylerin yaşına bağlı olmaksızın anne babaları, kardeşleri, öğretmenleri, sınıf arkadaşları ve iş arkadaşları tarafından yargılanmalarına neden olabilmektedir (Kauffman &

Landrum, 2015, s. 181). Tablo 2’de DSM-V’de yer alan DEHB’de aşırı hareketliliğin ve dürtselliğin baskın olduğu görünümü ile ilgili tanılama ölçütleri yer almaktadır.

Tablo 2

DSM-V’e Göre DEHB’nin Aşırı Hareketlilik ve Dürtüselliğin Baskın Olduğu Görünümün Tanı Ölçütleri

Aşırı hareketlilik ve dürtüsellik

a Çoğu zaman elleri, ayakları kıpır kıpırdır ya da oturduğu yerde kıpırdanıp durur.

b Çoğu zaman oturması beklenilen durumlarda, oturduğu yerden kalkar (örn. sınıfta, ofiste ya da işyerinde ya da yerinde durması gereken diğer durumlarda yerinden kalkar).

c Çoğu zaman uygunsuz ortamlarda, koşuşturup durur ya da tırmanır (Not: ergenlerde veya erişkinlerde öznel huzursuzluk duyguları ile sınırlı olabilir).

d Çoğu zaman sakin bir biçimde boş zamanları geçirme etkinliklerine sessiz bir biçimde katılma ya da oyun oynamada güçlükleri vardır.

e Çoğu zaman “hareket” halindedir. Sanki "motor takılmış" gibi davranır (örn. restoranlar, toplantılar gibi yerlerde uzun süre duramaz böyle durmaktan rahatsız olur, başkaları tarafından huzursuz, yerinde duramayan, takip etmede, izlemede güçlük çeken kişiler olarak görülürler).

f Genellikle aşırı derecede konuşur.

g Çoğu kez, sorulan soru tamamlanmadan yanıtı pat diye verir (örn. insanların cümlelerini tamamlar, karşılıklı konuşma esnasında sırasını beklemez).

h Çoğu kez, sırasını beklemekte zorluk çeker (örn. kuyrukta beklerken).

ı Çoğu kez, başkalarının sözünü keser ya da araya girer (örn. konuşmaların oyunların veya etkinliklerin arasına girer. İzin istemeden ya da izin almadan başkalarının eşyalarını kullanmaya başlayabilir;

ergenler ve yetişkinler için başkalarının yaptığı işleri böler, araya girer ya da başkalarının yaptığı işi birden kendisi yapmaya başlar).

Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, 5th edition (DSM 5) (p. 59), APA, 2013, Washington DC: American Psychiatric Association kaynağından alınmıştır.