• Sonuç bulunamadı

DİN VE AHLAK / İŞ AHLAKI İLİŞKİSİ: DİĞER DİN VE İNANÇLAR

12.1. Diğer Dinler, İnançlar ve İş Ahlâkı

Dinlerin iş ve çalışma ahlakındaki rolü sanıldığından daha büyük ve önemli olmuştur.

Evrensel dinlerden ayrı olarak; Konfüçyüsçülük ve Zerdüştlük dinlerinin ahlaka bakış açıları üzerinde kısaca durulacaktır.

12.1.1. Konfüçyüzim

Konfüçyüs (İ.Ö. 551-479) ahlakının temeli, "Büyük Bilgi"de kendini/ev halkını/toplumu yönlendirme ve barışı sağlamanın yolunu bulma şeklinde açıklanmaktadır.

Konfüçyüs, ahlaki beş erdeme dayandırmaktadır. Bunlar; insanlık, adalet, bilgelik, doğruluk, sadakat ve iyi niyet olmaktadır. Ahlak, bir toplumun gelişmesi ve refahı için çok önemli bir unsurdur. Konfüçyüs’ün dediği gibi "İnsanları yasa ve ceza ile yönetirseniz, onlar bir daha belki yanlış yapmayacaklar, ama şeref ve utanma duygularına da sahip olmayacaklardır.

İnsanları erdem ve ahlak kuralları ile yönetirseniz o zaman onlar hem utanma duygusuna sahip olacaklar, hem de doğruyu yapmaya çalışacaklardır."

Konfüçyüs ahlakı, akıl ve doğanın saf kaynaklarından süzülmüş bir ahlaktır.

Konfüçyüs bu ahlak ilkelerini üç kanunda toplamıştır. Bunlar: 1) Ödevler kanunu, 2) İnsan kanunu, 3) Gökyüzü kanunu.

Konfüçyüs'e göre bir insanın en büyük erdemi bilgisidir. Bilinmesi gereken şeylerin en değerlisi de ödevdir. İnsan hayatı ödeve bağlıdır. Beklenen ve istenilen her şey ödevden doğmuştur. Mutlu bir insan ödevini bilen ve her hareketinde ödevini kendisine kılavuz yapabilendir. Bir insan ancak ödeve bağlı kalmak suretiyle olgunlaşır. Bir insanın kendini olgunlaştırmasına "İnsan Kanunu", ulaştığımız olgunluğu kavramamıza da "Gökyüzü Kanunu" denmektedir.

Konfüçyüs, tüm eski Yunan Filozoflarından önce, ahlak ve politika doktrinlerine temel olarak "insanın kendini yetişkin bir duruma getirmesini" bir ilke olarak saptamıştır. Kendini ve üzerlerinde etkisi olan kişileri yetkin bir duruma getirmekten ibaret olan Ödev Kanunu'nda keyfi ve değişken bir öğe yoktur. Çünkü insan organik hayatın olduğu kadar ahlaki hayatın ilkelerini de gökten almıştır. Konfüçyüs, olgun bir insan için her şeyden önce kuvvetli, adil ve ılımlı bir irade önerir. Kuvvetli ruh, seven ve ödevi bilendir. Adalet doğrulukla ve kendimize yapılmasını istemediğimiz bir şeyi başkasına yapmamakla sağlanabilir. İnsani erdem, insanlığı sevmekle mümkün olabilir. Bu sevgi hissi aile ve toplumdan, hükümete dek

karşılıklı olarak uzamalıdır. Zaten yaradılışın temeli bu sevgi ve bunun doğurduğu olgunluktan ibarettir.

Konfüçyüs'ün telkini, kültür, işletme yönetimi, üste karşı dürüst davranma ve verilen sözde durma gibi dört konu etrafında dönmektedir. Ayrıca, Konfüçyüsçülük'te amir ile memur, ana-baba ile çocuklar, anne ile baba, kardeşler-arkadaşlar ve dostlar arasındaki ilişki ve saygı gibi beş temel insani ve ahlaki ilişki söz konusudur. Bunlar yaşamın en önemli ilişkilerini oluşturmaktadır. İnsanın mutlu bir yaşam sürmesi için hayatının her aşamasında orta yolu tutması, aşırılıklardan kaçınması, iyiliğe iyilik, kötülüğe karşı da adalet göstermesi gerekir. Konfüçyüsçülük özellikle bireysel çıkar ve amaçlardan ziyade toplumsal çıkar ve amaçları ön plana çıkararak doğruluğu, topluma sadakati, otoriteye saygıyı ve kolektif sorumluluk bilincini aşılamaktadır. Bu ahlak kuralları, herkesin anlayabileceği kadar açık, geniş kapsamlı ve insanidir. (Özgener, 2004, s. 60)

12.1.2. Zerdüştlük

Zerdüştlük dini de iş ahlakı konusunda bazı değerlere sahiptir. Hindistan'da sayıları çok az olan Parsi denen azınlık, İran'ın İslamlaşmasından sonra Hindistan'a yerleşen Zerdüşt dininden İranlılardan oluşur. Bu azınlığın en önemli özelliği, iş ve ticaret hayatındaki üstünlük ve başarılardır. Zerdüşt dininin ahlaki yapısında "iyi düşünce", "iyi söz" ve "iyi eylem"

düsturları vardır. Zerdüşt iş adamlarının dürüstlük ve iş ahlakına bağlılıkları bilinen bir olgu haline gelmişti. Hindistan' a gelişlerinde onların bu özelliği Hindular arasında güvenilir ve sağlam iş adamları olarak tutunmalarını sağlamıştır. Aynı şekilde İngiliz işgali sırasında da Parsiler İngilizler tarafından güvenilir iş ve ticaret ortakları olarak saygı görmüşlerdir.

Parsilerin sadece işteki başarıları değil ayrıca kurdukları hayır amaçlı vakıfların varlığı da üstün bir iş ahlakına işaret etmektedir. Bu örnek ayrıca ahlaklı olmanın işte başarıyı getireceğini de göstermektedir. Zerdüştlük dininde vurgulanması gereken önemli bir nokta da daha çok hayır işlenebilmesi için kişisel servet birikiminin teşvik edilmesidir. (Arslan, 2005:

24)

12.2. Max Weber ve Protestan Çalışma Ahlakı (PÇA)

Özet bir şekilde ifade etmek gerekirse, tanınmış sosyolog Max Weber, 1904-1905 yıllarında Almanya’da basılan (Türkçeye ancak 1985 yılında çevirilebilen) ve sosyal bilimlerde yaygın bir üne sahip olan “Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu adlı kitabında,

“Protestanlığın Kalvinist kolunun, inananlarında kapitalizmin gelişmesine uygun bir psikolojik ortam oluşturduğunu, bunun da kapitalizmin gelişmesine yardımcı olan

‘kapitalizmin ruhu’nu yarattığını, başka bir deyimle girişimci kapitalist zihniyetin gelişimini teşvik ettiğini” iddia etmiştir. Aslında, ne Calvin’in ne de onu takip eden Kalvinist din adamlarının bu şekilde bir amacı bulunmamaktadır. Weber, seçilmişlik kavramı ve bunun yarattığı sosyal yalnızlık duygusu ile Kalvinistlik inançlarının, dünyevi çilecilik tarzını getirdiği, bunun da rasyonaliteye dayanan bir kapitalist sınıfın oluşumu için gerekli ortamı oluşturduğunu savunmuştur.

Weber, Protestan Çalışma Ahlakı ve benzeri değerlerin Protestan toplumlara özgü olduğunu iddia etmiştir. Bu görüş, hiç sorgulanmaksızın pekçok sosyal bilimci tarafından aynen kabul edilmiştir. (Arslan, 2007, s. 449, 451)

Protestan Çalışma Ahlakı” adıyla özel bir çalışma ahlakının varlığını ileri sürmek acaba ne kadar doğrudur? Max Weber ve onu takip edenler, Protestan toplumların, Protestan olmayan toplumlardan çok farklı bir çalışma ahlakına sahip olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu özel çalışma ahlakının kapitalizmin gelişimindeki rolü üzerine çok sayıda sosyal bilimci uzun süre tartışmıştır. Tartışmalar, öncelikle Sombart ve Weber tarafından yirminci yüzyılın başlarında başlamıştır. Weber’in kitabı çalışmaların başlangıç noktasını oluşturmuştur.

Bunca tartışmaya ve konu ile ilgili olarak yapılan araştırmalara rağmen, Protestan Çalışma Ahlakı’nın tanımı ve boyutları konusunda henüz bir netlik oluşmamıştır, belirsizlik vardır.

PÇA, aşağıda özetlenmeye çalışılmıştır:

• Sıkı çalışma ve çalışkanlığı dini bir görev olarak kabul etmek

• Boş zamanları değerlendirme faaliyetlerine karşı olumsuz bir tutum sergilemek

• Yaptığı işten gurur duymak

• Dakiklik ve zamanda tutumluluk

• Tutumluluk ve verimlilik

• Mesleğe ve çalıştığı kuruma sadakat

• Başarı ihtiyacı

• Dürüstlük

• Aylaklığı, parada ve zamanda israfı ahlak dışı görmek

• İçsel kontrol (kişinin karşılaştığı sonuçlardan ötürü öncelikle kendisini sorumlu tutması)

• Maddi başarıyı Tanrı’nın bir lütfu olarak kabul etmek

• Yoksulluğu günahın evrensel bir göstergesi olarak kabul ederken, refahı da tanrısal bir lütfun işareti olarak görmek. (Arslan, 2007, s. 451-452)

Arslan, PÇA’nın dokuz önemli boyutu olduğunu vurgulamıştır. Bunlar;

• Sıkı çalışma başarıyı getirir

• İş kendi başına bir amaçtır

• Tasarruf

• Zamanın kullanımı

• Servetin kutsanması

• İçsel kontrol

• Bireycilik

• Ekonomik eşitsizliğe olan inanç

• Boş zaman faaliyetlerine karşı geliştirilen olumsuz tutum.

“Max Weber, Protestan reformcuların ve özellikle de Calvin’in düşüncelerinin Avrupa’daki kapitalizmin gelişiminde çok önemli bir rol oynadığını ileri sürmüştür. Weber, İngiltere’de ve diğer Protestan Avrupa ülkelerinde kapitalizmin ve Protestan reformculuğunun yükselişinin zaman olarak çakıştığını ve bunun da bir tesadüf olmadığını vurgulamıştır. Buna göre, Protestan inançlar, kapitalizmin gelişimini yeni bir ahlakla etkilemiştir. Bu yeni ahlak ise ‘kapitalizmin ruhu’dur.” (Arslan, 2007, s. 454)

12.3. Türkler ve İş Ahlâkı

Çoğunluğu Sünni ve Alevi Müslümanlardan oluşan Türkiye toplumunun toplumsal yapısı İslam dini ve geleneklerinden büyük ölçüde etkilenmiştir. Bu bakımdan iş ahlakı söz konusu olduğunda İslam'ı göz ardı etmek sosyolojik gerçeklerle bağdaşmayacaktır.

Türkiye'de iş ahlakı ilkelerinin oluşturulmasında İslam ahlakı ve İslam medeniyetinin zengin mirasından yararlanmak, özellikle halkımızın çoğunluğunu oluşturan inanan kitleler: için bu ilkeleri daha uygulanabilir ve meşru kılacaktır. (Arslan, 2005: 26).

Türkler, Osmanlı İmparatorluğu’nun içine girdiği gerileme dönemine kadar iş/çalışma ahlâkının çok yüksek olduğu bir toplum yapısı ortaya koymuşlardır. Kanunu Sultan Süleyman’dan sonra, birçok alanda olduğu gibi, iş/çalışma ahlâkı alanında da bir yozlaşma süreci başlamıştır. Kanuni döneminde ülkemizdeki Hollanda Büyükelçisi’nin Hollanda Kralı’na yazmış olduğu bir mektup, bir zamanlar Türklerde çalışma ahlâkının ne kadar yüksek olduğuna açıkça şahitlik etmektedir. Şöyle ki:

“Onlarda muhteşem bir imparatorluğun kaynakları, zafere alışkanlık, savaşma yeteneği, sıkı çalışmaya dayanıklılık, tutumluluk, düzen ve disiplin, tedbir; bizde ise yaygın fakirlik, bazı kesimlerde lüks ve israf, tembellik ve eğitimsizlik. Öyleyse bu durumdan nasıl bir sonuç bekleyebiliriz ki.”

Ne yazık ki, bu toplum yapısı daha sonra giderek dejenere olmuştur. Çalışma ahlâkı bakımından bugün karşı karşıya kaldığımız sorunlarımızın kökeninde tarihi süreç içerisinde ortaya çıkan bu yozlaşma bulunmaktadır. Tablo artık bugün tersine dönmüştür.

12.4. Aile, Kültür ve İş Ahlâkı

Bir bireyde ya da toplumda iş/çalışma ahlâkının varlığı, o toplumun temel kodları ve topluma hakim olan kültürle ilgilidir. Toplumun benimsemiş olduğu din ve getirdiği ahlâki ilkeler yanında, o toplumun sahip olduğu gelenekler ve görenekler, yıllar içerisinde oluşan kültürel iklim, bir toplumda iş/çalışma ahlâkının yüksek ya da düşük olmasına yol açabilmektedir.

Öte yandan, toplumun temel hücreleri olan aileler ise, çalışma ahlâkının yüksek ya da düşük bir düzeyde ortaya çıkmasının, çalışma ahlâkının gelecek nesillere taşınmasının temel aktörleridir. Çalışma ahlâkı, nesilden nesile aktarılabilen kültürel bir olgudur. Aile, toplum ve eğitim kurumları aracılığıyla bu eğitim / terbiye / kültür yeni kuşaklara aktarılır.