• Sonuç bulunamadı

Dişil Bir Kamusallık: Dedikodu Denilen Sözlü Kültür

2. FEMİNİST DİLBİLİM

2.2. Dişil Bir Kamusallık: Dedikodu Denilen Sözlü Kültür

tonunu tanıyorsa mutlaka renklerle ilgili bir iş yapıyordur. Fakat bir kadının leylak rengini biliyor olması normaldir. Çünkü kadınlar bu tarz önemsiz şeylere önem verirler.13

44

taşıdığı duygusal yükle, oyuncul niteliğiyle, ‘başı sonu olmayışıyla,’ lineer bir anlatı olarak kurulmamasıyla, iniş çıkışlarıyla, seyrinin tahmin edilemezliğiyle, akışkanlığıyla, kaotikliğiyle, ‘anti-rasyonel’ yapısıyla, ‘kadınsı tekinsizliğiyle’ modernlik için bir endişe kaynağı olup çıkacaktı (2007: 35).

Deborah Jones, “Gossip: Notes on Women’s Oral Culture” isimli çalışmasında dedikodu yoluyla kadınların bir paylaşım ağı kurduklarını, dedikodu olmasaydı

tamamiyle birbirlerinden kopuk, izole edilmiş şekilde yaşayacaklarını söyler ve

dedikoduyu dört kategoriye ayırır. Bunlardan ilki, house talk, geleneksel olarak kadına atanmış rollerle ilgili bilgi alışverişidir. İkincisi, scandal, özellikle diğer kadınlar olmak üzere, başka kişilerin davranışlarını eleştirmektir. Üçüncüsü, bitching, kadınların ikincil konumunun ve bastırılmışlığının öfkesinin bir dışavurumudur. Sadece diğer kadınlara karşı kullanılır. Bitching yapan kadının hakkında şikayet ettiği şeyi düzeltmek gibi bir amacı yoktur. Sadece öfkesinin anlaşılacağını ve kabul edileceğini bildiği bir ortamda öfkesini paylaşmak ister. Son olarak chatting ise kadınların başkalarını yetiştirmenin bir parçası olarak öğrendikleri becerilerin kendi avantajlarına dönüştüğü bir işlem, karşılıklı bir ifşadır (Jones, 1990: 193-196). Bununla birlikte Jones, dedikoduyu kadınların kadın olmaya dair deneyimlerine dayalı samimi bir paylaşım olarak görür: Özel ve ev içi alanın paylaşımı, kadınlığın önceden verili sınırlarından doğan ve bu sınırları zorlayan bir iletişim biçimi.

Deborah Jones’un sınıflandırmalarından ilki olan house talk, kadınlar arası bilgi alışverişinin en çok olduğu konuşma türlerinden biri olarak görülebilir. Bunun yanında, bu tarz konuşmalar deneyim yoluyla öğrenilmiş ve yüzlerce yıldır nesilden nesile aktarılan bilgileri içerir. Fakat bu bilgiler, her ne kadar gündelik hayatın sürekliliğini ve düzenini sağlasalar ve ait oldukları bölgeye has bir zenginlik kaynağı olsalar da özel alana ait bilgiler oldukları için erkek kültür tarafından değersiz kılınmış bilgilerdir.

Yemek tarifleri, çocuk bakımı, örgü, dikiş, nakış, çeşitli karışımlar gibi yeniden üretim işlerine ait tüm bilgiler bu sınıftan görülebilir.

Jones’un ikinci dedikodu sınıflandırması olan scandal, yerleşik dedikodu anlaşıyışına en yakın tür olarak görülebilir. Bu konuşmalarda kadınlar, diğer kadınları kadınlık rollerini yeterince iyi yerine getiremedikleri, topluma uygun bir kadın

olmadıkları yönlerinden eleştirir. Kadınların anneliği, ev kadınlığı, nasıl bir eş olduğu, bekar kadınların hayat tarzlarının eleştirisi, akraba çevresinden kadınlar hakkında (gelin, kaynana, görümce vb.) yapılan konuşmalar bu gruptan sayılabilir. Bunu yanında,

genellikle kadın üretimi olan bedduaları da bu sınıftan sayabiliriz. Kadınların kendilerine verilmiş olan düzende kendi adaletlerini sağlama amacı taşıyan bedduaları ataerkil toplumun kadın olma halleri üzerindeki etkisi olarak okumak yanlış olmaz. Toplumda sürekli olarak pekiştirilmeye çalışılan geleneksel kadınlık algısı ve bunun sebep olduğu baskı, kadınları sürekli daha çok ihtimam gösteren kişiler olmaya zorlar ve sonuçta birbirleriyle yarışır hale gelmelerine ve Jones’un scandal adını verdiği bu konuşmaların ortaya çıkmasına sebep olur.

Bitching, yine kadınlık durumu paylaşımları olmakla birlikte, scandaldan farklı olarak eleştiri içermez. Kadınların toplumsal konumunun bir dışa vurumu olarak ortaya çıkan bu konuşmalardan en öne çıkanı, cinsellik ile ilgili olarak kadınların yapığı konuşmalardır. Kadınlar, bu konuşmalarda toplumun onlara biçtiği cinsel rollerden ziyade, kendi cinsel deneyimlerini paylaşma üzerinden dişil cinselliği keşfederler.

Cinsellik gibi birçok bitching konuşması örneğinde kadınlar, kendilerin verili sınırları zorlayarak dişilliği keşfederler.

Jones’un son sınıflandırması olan chatting, bir konuşma tarzı olmaktan çok,

46

kadınlığa dair geleneksel rollerin kadınların avantajlarına çevrildiği mekansal bir sınıflandırmadır. Chatting, yukarıda sözü edilen bütün konuşmaların gerçekleştiği, kadınların bir arada olduğu alanlardır. Kabul günleri, akrabalarla yapılan çeşitli törenler, mahallelilik, kuaför konuşmaları, okul velisi grupları ve konuşmaları gibi kadınlara yüklenen rollerinin kadınları bir araya getirmesi ve buralarda oluşan bağlar yoluyla kadınlar, kendilerine ait bir paylaşım alanı oluşturarak kendi deneyimlerini konuşurlar.

Sözlü kültür ve bilgi üretiminin modern dışa vurumu olan dedikodu, erkeklerin ürettiği rasyonel teorik bilgiye karşı kadınların bir direnme biçimi; kendilerine ait deneyimi, bilgiyi aktarma ve sürdürmelerinin bir yoludur. Kadınlar bir araya geldikleri zaman kendilerini etkileyen ortak tehditlerden, yaşamlarındaki ortak sıkıntılardan bahsederler. Bu ortaklık, kadınların patriyarkanın onları nasıl topyekün etkilediğini fark etmelerini sağlar. Kadınlar kendilerini özel alana hapseden, bireyselliklerine engel olan, kültür dışı ve ikincil bırakan sosyal yapıların farkına varırlar. Buna engel olmak için dedikodu önemsiz bir şey olarak görülür ve sözlü kültür yazılı kültürün yanında değersizleştirilmeye çalışılır.

Karen Adkins, dedikodunun feminizm için zengin bir çalışma alanı olduğunu söyler. Bu durumun ilk sebebi, dedikoduya atfedilen olumsuz özelliklerin tarih boyunca kadınlarla özdeşleştirilmiş olması; ikinci sebebi ise, dedikodunun, kültür dışı bırakılmış kadının boyun eğmeyişinin iletişim biçimlerindeki örneği olmasıdır (Adkins, 2002: 216).

Bunun yanında, dedikodu hiçbir kurala ve yönteme bağlılık duymadığı için saf bilgiye ulaşmada kullanışlı bir araştırma aracıdır. Bu kuralsızlığı ve doğrudanlığıyla, bağlantısız olduğu düşünülen şeyler arasındaki ortaklığı görmemizi sağlar.

Bugünkü kullanımı ve anlamıyla dedikodu her ne kadar yazılı kültür karşısında

bir etki oluşturamayacak olsa da geleneksel bilgi üretimi yollarının dışında

bulunduğundan mevcut sisteme bir eleştiri getirebilir. Dedikodu, varlıkları görmezden gelinen kadınların bir görünürlük kazanmasını, kendi kimliklerini inşa etmesini, sözsüz bırakılmış kadınların güçlenmesini, onların sözlü bir ortaklık kurmasını sağlar. Dilsel iktidarın sınırları ve kontrolü dışındadır, kültürü tehdit edicidir ve politiktir.

Sonuçta kadınlar tarih boyunca dilin dışına itilerek kültür dışı bırakılmıştır.

Kadınların konuşması, yazması engellenmeye çalışılmış, erkekler dil yoluyla, sürekli değişen koşullara uygun olarak, kadınların varlığının sınırlarını çizerek, kendi iktidarlarını sürdürmüşlerdir. Yani kadınlar dili kullanmaktan çok dil üzerinden bir müdahale altındadırlar. Bu düzende kadınların toplum içinde konuşması, yazması, kendilerine çizilen sınırların dışına çıkmaya çalışmaları politiktir.

Benzer Belgeler