• Sonuç bulunamadı

4.2. DEVRALANIN HAK VE BORÇLARI

4.2.2. Devralanın Borçları

4.2.2. Devralanın Borçları 4.2.2.1.Ücret Ödeme Borcu

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 48/1 inci maddesine göre, eser sahibi veya mirasçılarının eser üzerindeki malî hakkı, karşılıklı veya karşılıksız devretmeleri mümkündür. Hükümde geçen karşılık terimi, özellikle ücret olarak anlaşılmamalıdır, karşılığın ücret dışında, başka bir şey olması da mümkündür.

Örneğin kitap basımında, telif ücreti olarak, yazar nüshası olarak adlandırılan nüshalar dışında, belirli sayıda kitabın verildiği görülmektedir.

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 52 nci maddesinde malî hakların devrine ilişkin sözleşme ve tasarrufların yazılı olması ve konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. Hükümde ücret konusunda bir ifade yer almadığına göre, ücretin yazılı olarak yapılan sözleşmede belirtilmesi gerekmez.

Bununla birlikte bedelin sözleşmede gösterilmesi, ispat kolaylığı sağlayacağı için yerinde olur. Bedelin ödenip ödenmesinin kararlaştırılmış olup olmadığı konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık varsa, bedelin kararlaştırıldığını ispat yükü devredene düşer (Gökyayla, 2001:266).

Fikir ve sanat eserleri üzerindeki malî hakların devir bedellerini, genel olarak saptamak ve bunları ücreti tespit edilmeyen sözleşmelere uygulamak mümkün değildir. Çünkü her eser üzerindeki hakkın değeri birbirinden farklıdır, bu yüzden, sözleşmenin geçerli biçimde kurulması için devir bedeli konusunda anlaşmak, taraflar arasında daha sonra çıkması muhtemel ihtilâfları önleyecektir. Çünkü, eser üzerindeki malî hakkın değerini, kural olarak, emsal bedel üzerinden belirlemek mümkün değildir. Bununla birlikte, ücret açıkça belirtilmedi diye sözleşmeyi kurulmamış saymak da doğru değildir (Gökyayla, 2001:266). Özellikle, sözleşmenin uzun süreli olması durumunda ücretin daha sonra tekrar görüşüleceği, enflasyon oranının dikkate alınacağı, ekonomik şartlara uydurulacağı şeklindeki anlaşmalar geçerli sayılmalıdır. Örneğin, bir piyes yazarı, piyesin temsil hakkını üç seneliğine bir tiyatroya devredebilir. Taraflar bir senelik ücreti belirleyip, sonraki yıllarda telif

ücretinin değişen ekonomik şartlara veya seyircinin göstereceği ilgiye göre tekrar belirleneceğini kararlaştırabilirler.

Eser üzerindeki malî hakları devrederken eserin başarısını önceden belirlemek genellikle mümkün olmaz. Kararlaştırılan bedel çok düşük olur, buna rağmen eser çok beğenilir ve büyük meblağlar kazandırıp, kararlaştırılan ücret ile eserin başarılı olmasından dolayı elde edilen kazanç arasında aşırı oransızlık bulunabilir. Sözleşmeler hukukunda ahde vefa (pacta sund servanda) ilkesi geçerli olmakla birlikte, bu gibi durumlarda işlem temelinin çöktüğü kabul edilmelidir4. Bu nedenle, böyle bir durumda eser sahibi sözleşmenin değişen koşullara uyarlanmasını isteyebilir.

4.2.2.2. Devralınan Mali Hakkın Kullanılması Borcu

Eser sahibinin mali hakkı devretmesi halinde mali hakkı devralan kişinin bu hakkı kullanma yükümlülüğü altında olup olmadığına ilişkin Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nunda açık bir hüküm bulunmamaktadır. Birer mali hak olan çoğaltma ve yayma hakkının devrini öngören ve Borçlar Kanunun’da özel olarak düzenlenen yayın sözleşmesi hakkında kullanma yükümlülüğü açıkça belirtilmiştir. Örneğin bir yayıncı veya sahne eserini ilk defa temsil etmesi hakkını iktisap eden bir tiyatro müessesi için bu hakkı kullanma yükümlülüğü mevcuttur. Buna karşılık, bir gazete, dergi sahibinin talebi olmadan buralara yayınlanması için yazı gönderilmesi halinde böyle bir yükümlülük bulunmamaktadır.

Bu hususun açılığa kavuşması bakımından, mali hakkın devri halinde mali hakkı kullanma yükümlülüğüne ilişkin bir kanun hükmünün bulunması veya sözleşmede açıkça kararlaştırılması daha uygun olur. Eser sahibinin menfaatlerini,       

4 Sözleşmenin yapılmasından sonra durum ve koşullarda çok önemli değişiklikler meydana gelmişse ve bu değişiklikler, sözleşme hükümlerinin yerine getirilmesini imkansız ya da son derece güç duruma sokmuşsa, ayrıca tarafların sözleşme hükümlerine uymaları beklenemiyorsa, artık sözleşme ile güdülen amaç yok olmuş, işlemin temeli çökmüştür. Böyle bir durumda hakim, sözleşme özgürlüğünün istisnası olarak, taraf iradeleri ile bekledikleri sözleşme koşullarında değişiklik yaparak, onları, ortaya çıkan yeni koşullara uyarlayacaktır (Zevkliler/Acabey/Gökyayla,1997:165).

59   

mali hakkı kullanmaması nedeniyle, esaslı surette ihlale uğrayacağı hallerde mali hakkı devralanın veya lisans hakkı elde edenin kullanma yükümlülüğü mevcuttur.

Kullanma yükümlülüğünün mevcudiyetini ispat için yayın sözleşmesinin düzenleyen BK.md.372 hükmüne de dayanılmamalıdır. Çünkü yayın sözleşmesinde kullanma yükümlülüğü bizatihi sözleşmeden doğduğu için bu yükümlülüğün ortadan kaldırılması sözleşmenin yayın sözleşmesi olma niteliğini ortadan kaldırır (Tüysüz, 2007:125).

Devralınan hakkın kullanılması gereği, mali hakların devri sözleşmesinin amaçlı devri içeren bir sözleşme olmasının sonucudur. Devralınan malî hakkın sözleşmede kararlaştırılan süre içinde kullanılması gerekir, aksi takdirde, diğer şartlar da gerçekleşirse, eser sahibinin sözleşmeden cayması mümkündür. (FSEK.md.58/1) Devralan malî hak kararlaştırılan yer ve sürede kullanmalıdır. Eğer sözleşmenin kurulmasında hakkın ne kadar süre için devredildiği taraflarca belirlenmemişse, bu takdirde taraf iradelerini incelemek gerekir. Taraf iradelerinden sözleşmenin bir süre için sınırlandığı anlaşılıyorsa, bu süre ile sınırlı olmak üzere hakkın devralan tarafından kullanılabileceği kabul edilmelidir (Gökyayla, 2001:270). Yoksa sözleşmede sürenin belirlenmediği her hâlde, koruma süresinin sonuna kadar hakkın devredildiği sonucu çıkarılamaz. Hakkın kullanımına ilişkin süre dolduktan sonra devralanın hakkı da sona erer, ancak devralan hakkı kullanmaya devam ederse, eser sahibinin hakkına tecavüz etmiş olur.

Eser üzerindeki hak, çoğunlukla kullanılması için devredilirse de, nadiren de olsa başka amaçlarla da devredilebilir. Örneğin bir kimse, miras payına karşılık olmak üzere, bir mirasçısına eseri üzerindeki hakları devredebilir. Bu durumda, eser sahibinin hakkı kullanması için devralanı zorlamaya hakkı yoktur.

4.2.2.3.İşi Bizzat Yapma Borcu

Mali hakların devri sözleşmesi, devralanın kişiliğine bağlı bir sözleşme olduğu için, ifa bizzat malî hakkı devralan tarafından yerine getirilmelidir. Çünkü

eser sahibi açısından hakkı devrettiği kişinin özelliği önem taşımaktadır ve eser sahibinin malî hakkın devrinde, tek menfaati para kazanmak olmayıp eser sahibinin şeref ve itibarının artması da önemlidir.

Hakkı devralan bir tüzel kişi ise, söz konusu iş tüzel kişi bünyesinde istihdam edilen kişilerce yapılmaktadır. Yani istihdam edilen kişilerce işin yaptırılması pek çok hâlde işin bizzat yapılması anlamını taşır. Örneğin bir yayınevi, bir edebiyat eserinin çoğaltma ve yayma hakkını devralmışsa, bu işi istihdam ettiği müstahdemlere yaptırabilir. Fakat iş sahibi, müstahdemlerin yaptığı işlerin gereği gibi yürütülüp yürütülmediğini, eser sahibinin isteklerine uygun hareket edilip edilmediğini denetlemelidir. Ancak devralan, işi müstahdemlerine yaptırıyorsa ve işin yapılması sebebiyle eser sahibi bir zarara uğrarsa, Borçlar Kanunu’nun 100 üncü maddesine göre sorumlu tutulabilir.

İşin bizzat devralan tarafından yapılması, kural olarak zorunludur. Buna karşılık edimin şahsen ifası ilkesine aykırı olmamak kaydıyla, sözleşmede aksi de kararlaştırılabilir; eğer böyle bir kayıt varsa, devralan işi başkasına yaptırabilir.

Yalnız devralanın işi başkasına yaptırması ile hakkı ve hakkın kullanımını başkasına devretmeyi birbirinden ayırt etmek gerekir (Gökyayla, 2001:272). Çünkü, hakkın veya kullanımın başkasına devredilebilmesi için, eser sahibi veya mirasçılarının yazılı muvafakatı gerekir (FSEK.md.49/1).

4.2.2.4.Hakkı Kullanırken Devralana Zarar Vermeme

Devralanın diğer bir borcu da, hakkı eser sahibine zarar vermeden kullanmaktır. Malî hakkın kullanılması çoğu durumda eser sahibinin manevî haklarını da yakından ilgilendirdiği için devralan mali hakkı kullanırken, eser sahibinin manevî haklarına zarar vermemelidir. Örneğin eserin temsil hakkını devralan bir tiyatro daha çok müşteri çekmek amacıyla, piyese dikkat çekici bir ad verirse, eser sahibinin hakkını ihlâl etmiş olur. Çünkü eser adının değiştirilmesi eser sahibinin manevî haklarındandır ve münhasıran eser sahibi tarafından kullanılabilir.

61   

Eser sahibi adın değiştirilmesi hususunda yetki vermedikçe, tiyatro tarafından yapılacak her değişiklik bir tecavüzdür. Eserin adında değil içeriğinde değişiklik yapılması da eser sahibinin manevî hakkının ihlâli anlamı taşır. Örneğin, piyesi oynayan tiyatro ekibi, daha iyi olacağı düşüncesiyle, eser metninde değişiklik ve ilâve yapamaz.

4.2.2.5. Esere Zarar Vermeme

Esere zarar vermeme borcu ile kastedilen, bizzat fikrin ifade edilmesinde ve topluma sunulmasında kullanılan araca zarar verilmemesidir. Devralanın hakkını kullanabilmesi için teslim edilen eser orijinal de olsa, kopya da olsa, eseri teslim alan devralan, ona zarar vermemelidir. Örneğin bir sergide gösterilmesi için, ressam, tablosunun sergide temsil edilmesi hakkını devredebilir, eserin temsil hakkını devralan kişi, eseri koruması ve onun zarar görmemesini sağlamalıdır.

BEŞİNCİ BÖLÜM

MALİ HAKLARIN DEVRİ SÖZLEŞMESİNİN SONA ERMESİ 5.1. SONA ERME SEBEPLERİ