• Sonuç bulunamadı

Bu Derste Neler Öğreneceğiz

Bu derste, toplumumuzda çocuğa verilen önem, toplumda ruh sağlığını etkileyen etmenler ele alınacaktır.

139

140 Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular

1-Toplumumuzda çocuğa verilen önem hakkında ne söyleyebilirsiniz?

2- Toplumda ruh sağlığını etkileyen etmenler nelerdir?

141 Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde

edileceği veya geliştirileceği

Toplumumuzda çocuğa verilen

önem Toplumumuzda çocuğa

verilen önemi bilir.

Toplumumuzda çocuğa verilen önem örneklerle gösterilir.

Toplumda ruh sağlığını

etkileyen etmenler Toplumda ruh sağlığını etkileyen etmenlerin farkına varır.

Toplumda ruh sağlığını etkileyen etmenler ile ilgili örnekler

verilir.

Anahtar Kavramlar

Toplum

142

TOPLUM VE ÇOCUK

Okuyalım - Düşünelim

“O gün okulda, Derya’nın doğum günü partisinin hazırlıkları vardı. Herkes tatlı bir heyecan yaşamaktaydı. Sınıfın süslenmesi ve hazırlıkların yapılması konusunda çalışma grupları arasında bağlantıyı sağlama görevini Ayşe üstlenmişti. Tüm gruplar kendi görevlerini kısa sürede başarıyla yerine getirmiş ve partinin başlamasına kısa bir süre kalmıştı. Son yapılacak iş, hediye paketlerinin masa üzerinde düzenlenmesiydi. Ayşe tüm arkadaşlarına hediyelerini getirmeleri için duyuru yaptı. Göz alıcı paketler masa üzerinde yerini aldıktan kısa bir süre sonra içeriye Derya girdi. Sınıfa bir göz attıktan hemen sonra ağlayarak sınıftan dışarı çıktı.

143 Kimse ne olduğunu anlayamamıştı. Ayşe, arkadaşlarının soru soran gözlerine kısa bir süre baktıktan sonra Derya’nın arkasından ona yetişmek için sınıftan koşarak çıktı.”

– Derya’yı etkileyen ne olabilir?

– Derya’nın bu tepkisinin arkasında, ailesinin yaşam şeklinin etkisi olabilir mi?

– Bireyin içinde yaşadığı toplumsal katmanlar, onun ruh sağlığı, eğitim ve kişiliği

Şımartılarak sevilir, uygulanan kurallar gevşektir. Ancak, koruyuculuk ve kolaycılık ağırlıktadır. Çocuğu araştırmaya yönlendirecek ortamlar sağlanmaz. Çocuk okul çağına gelince, okulda ve evde sürekli artan bir baskıyla büyür. Bağımsız, kendine güvenen çocuk değil; uslu davranan, boyun eğen ve söz dinleyen çocuk ödüllendirilir. Diğer toplumlarda olduğu gibi Türk toplumunda da yaşam koşulları değişimine uygun olarak çocuk yetiştirme konusunda önemli değişiklikler yaşanmaktadır.

Çocuğa verilen önem konusunda sağlanan ilerlemenin temelinde ekonomik güç bulunmaktadır. Ekonomik güç elverdiğince, geleneksel eğitimin sağlıklı yönleri yaşatılırken çocukların, değişen yaşam koşullarına uygun, bağımsız, girişimci bireyler olarak yetiştirilmesine önem vermek gerekir.

B. TOPLUMDA RUH SAĞLIĞINI ETKiLEYEN ETMENLER

Çocuğun ruh sağlığını etkileyen en önemli etmenlerin başında, başkaları tarafından sevilmek, takdir edilmek, kabul görmek gelir. Her çocuk, önce aile üyeleriyle sonra da çevresiyle sevgi alışverişine girer. Çocuğun ruh sağlığını etkileyen etmenler arasında aile içi ilişkilerin yanı sıra kültürel etmenler, sosyal sınıf farklılıkları ve iletişim araçları önemli yer

144 tutar.

1. Kültürel Etmenler

Geçmişten günümüze kadar gelen örf, âdet, gelenek, görenek ve değer yargılarının zaman içinde etkinliğini ve geçerliğini eskisi kadar sürdürdüğü söylenemez. Fakat büyük bir bölümü kişiye, aileye ve yöreye göre farklılıklar göstererek ağırlığını korumaya devam etmektedir.

Türk halkının gelenek, görenek, örf ve âdet bakımından zengin bir toplum olduğu söylenebilir. Ninniler, atasözleri ve deyişler, günümüze kadar gelmiş âdet, gelenek, görenek ve değer yargılarını yansıtan göstergelerdir. Özellikle çocukla ilgili âdetler toplumumuzda çok yaygındır. Bunlar çocuk görme, ağaç dikme, diş hediği, saç kesme, yaş günü, sünnet, beşik kertme, askere uğurlama gibi âdetlerdir. Doğum, sünnet, askerlik ve düğün gibi âdetlerde armağan vermek gelenektir. Yaş günü ise batı etkisine açık ailelerde daha çok yaygındır.

Çocuğun aile eğitimi için başvurulan yollar çoğunlukla gelenekseldir. Çocuğu eğitmenin yolu, çoğu kimselerce cezalandırma ve korkutmadan geçer. Bu tutum, çocuğu engelleyici ve kısıtlayıcıdır. Çocuğun yeteneklerini sergilemesine olanak vermeyen, edilgen kişilik yapısına götüren bir nitelik taşır. Cinsel konular ayıp sayıldığı için çocuk bilgilendirilmez.

Bunda yetişkinlerin bu tabularla yetiştirilmesinin etkisi büyüktür. Günümüzde, bazı değer yargıları karşısında çelişkiye düşen çocukların karşılaştıkları güçlüklerin, bu tür aile eğitiminden kaynaklandığı görülmektedir. Kültür etmeninin getirdiği ayrımı genç kuşaklar daha yoğun yaşamaktadırlar.

2. Sosyal Sınıf Farklılıkları

Belli bir toplum katmanında doğmak; kişinin büyük ölçüde sağlığını, alacağı eğitimi, seçeceği mesleği belirler. Bu doğal durum; kişinin, toplumun olanaklarından ne ölçüde yararlanabileceği ve nereye kadar yükseleceğinin göstergesidir. Dahası, seçeceği eşi ve oturacağı semti de önceden belirler. Toplumsal sınıf; kişinin alışkanlıklarını, geleneklerini, değer yargılarını, amaçlarını biçimlendirir. Zevklerini, özlemlerini etkiler, kısacası sınıfsal kültürünü oluşturur. Araştırmalar gösteriyor ki belli bir toplum katmanında doğmak kişinin tüm yaşamını her bakımdan etkiler; bir bakıma yazgısını çizer. Örneğin; üst sınıflardan aşağı inildikçe beslenme ve sağlık durumunun bozulduğu, hastalıkların ve ölümlerin arttığı görülür.

Çocuk ölümlerinin en aza indiği ABD’de bile en alt toplumsal sınıfta bebek ölüm oranı, en üst sınıfa göre iki kat daha yüksektir. Erişkinler arasında da hastalanma oranı alt sınıflarda daha yüksektir. Süregelen hastalıklar ve sakatlıklar daha sıktır. Yukardan aşağı inildikçe suç işleme

145 ve tutuklanma oranının da arttığı saptanmıştır.

Toplumsal sınıf ayrılıkları, aile ilişkilerine ve çocuk eğitimine de yansımaktadır.

Zenginlerin, iş adamlarının, doktor, avukat, mühendis gibi serbest meslek sahiplerinin ve üst düzey yöneticilerin yer aldığı en üst iki sınıfta, ailenin ortak özellikleri şöyle özetlenebilir: Bu ailelerde eğitime, başarıya ve toplumda yükselmeye çok önem verilir. Babalar sorumluluğu çok olan işlerde yoğun olarak çalışırlar. Çalışma saatleri uzun, dinlenme süreleri kısadır. Ailelerine ayıracakları zaman sınırlıdır. Yaşam temposu çok hızlıdır. Günler, bir yerden bir başka yere koşturmakla geçer. iş dışında dernek çalışmaları, toplantılar, kokteyller, yemekler, iş gezileri babayı bir görünüp bir kaybolan kişi yapar. Anne de ya bir meslek kadınıdır, işiyle evi arasında bölünmektedir ya da hiç zamanı olmayan bir ev hanımıdır. Ev dışında yardım derneklerinde, kadın kollarında, okul aile birliğinde görevleri vardır. Bazı ev hanımları, partilere ve günlere yetişmek zorundadır; çarşıya gider, çocukları kurslara, baleye, müzik dersine yetiştirmeye çabalar. Bazıları ise, evde çocuklarının ödevlerine yardım eder. Sık sık okula gidip öğretmenlerle görüşür. Çocuklar hastalanınca hekime götüren de odur. Böyle bir anne evin tüm sorumluluğunu yüklenmiştir. Babaya danışsa da kararların çoğunu tek başına vermek durumundadır. Babayla çocuklar arasında elçilik yapan, ilişkileri düzenleyen, gidiş gelişi düzenleyen odur. Aile içindeki ilişkiler genellikle demokratiktir. Sorunlar konuşarak, inandırarak, uzlaşarak çözümlenir. Çocuklara değer verilir. Tüm gereksinimleri karşılanır. Kız erkek ayrımı gözetilmez. Hepsinin başarılı olması, aile adına ve saygınlığına uygun bir düzeye ulaşmaları beklenir. Çocuktan hiçbir şey esirgenmez ama onun karşılığında başarılı olması istenir. Çocuklar ayrı ayrı kişilikleri olan bireyler olarak görülür. Çocuk dinlenir, soruları yanıtlanır, disiplinde dayağa az yer verilir ya da hiç yer verilmez.

Yoksul aile, toplumsal sınıf sıralamasında en alt sırada yer alan ve gelir dağılımından, eğitimden, sağlıktan ve genellikle olanaklardan en az pay alan ailedir. Kimi toplumlarda bu kesimde yaşayanlar yokluk, açlık ve sefalet içindedir. Gelişmiş toplumlarda ise devlet desteği ile ayakta duran, o toplumun verebileceği yardımla yetinen ailelerdir. Açlıktan ölmezler ama sürekli darlık çekerler. Fırsat eşitliğinden, sağlık hizmetlerinden, eğitimden yararlanma da en alt düzeydedir. Ne iş güvenceleri vardır ne de hastalandıklarında dayanacak kimseleri. Genel ruhsal durumlarında karamsarlık, güçsüzlük, dayanıksızlık ve yazgılarına boyun eğiş egemendir. Evde kargaşa, gürültü, düzensizlik sürmeye devam eder. Anne yorgun, şaşkın ve öfkelidir. Yokluktan gelen ruhsal bezginlik ve tükenmişlik içindedir. Baba genellikle yüzü gülmeyen, az konuşan, ev geçindirme sorumluluğu altında ezilmiş bir insandır. Eve yorgun ve

146 öfkeli döner. Kızdığı zaman çoluk çocuk ayrımı yapmadan herkesi sıra dayağından geçirir.

Karısından ve çocuklarından tam baş eğme bekler. Yoksul evinde kadın-erkek rol paylaşımı kesin çizgilerle bellidir. Çocuklarla sözlü iletişim yetersizdir. Çocuğu zihinsel uyarma, sorularını yanıtlama olayı yok gibidir. Çocuk, ana babadan ne denli uzak durursa o denli iyidir.

Birlikte oynamak, gülüşmek, eğlenmek en az düzeydedir. Aile, çocuk erkekse ve tek ise onunla daha çok ilgilenip şımartabilir. Çocuklardan boyun eğme beklenir.

Çocuk hangi katmanda dünyaya gelirse gelsin, içine doğduğu toplumun değer yargıları ve tutumları doğrultusunda hareket etmeyi öğrenecektir. Aksi takdirde, uyumsuz olarak etiketlenip toplumdan uzaklaşmak zorunda bırakılacaktır. İçinde doğup yetiştiği toplumun normlarına göre hareket etmeyen çocuğun ruh sağlığının bozulma riski de daha yüksek olacaktır.

Ayrıca toplumların normları zamana göre de farklılıklar göstermektedir. Bireylerin uzun süreli olarak içinde yaşadığı toplumdan ayrı kalması ve tekrar o topluma geri dönmek durumunda kalması hâlinde, yine bireyde ruhsal sorunların yaşanması mümkündür. Toplumun, bireylerin kişilik gelişimi ve ruh sağlığı açısından önemli bir etkisi olduğu hiçbir zaman unutulmamalıdır.

147

Uygulamalar

1- Toplumumuzda çocuğa verilen önemi çevrenizden gözlemleyiniz.

2- Toplumda ruh sağlığını etkileyen etmenleri gözlemleyiniz.

148

Uygulama Soruları

1- Toplumumuzda çocuğa verilen önemi araştırınız.

2- Kitle iletişim araçları ruh sağlığını nasıl etkilemektedir?

149

150

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti

Türk toplumunda çocuk, ilk yıllarda sınırsız denilebilecek bir özgürlük yaşar. Şımartılarak sevilir, uygulanan kurallar gevşektir. Ancak, koruyuculuk ve kolaycılık ağırlıktadır. Çocuğu araştırmaya yönlendirecek ortamlar sağlanmaz. Çocuk okul çağına gelince, okulda ve evde sürekli artan bir baskıyla büyür. Bağımsız, kendine güvenen çocuk değil; uslu davranan, boyun eğen ve söz dinleyen çocuk ödüllendirilir. Diğer toplumlarda olduğu gibi Türk toplumunda da yaşam koşulları değişimine uygun olarak çocuk yetiştirme konusunda önemli değişiklikler yaşanmaktadır.

Çocuğun ruh sağlığını etkileyen en önemli etmenlerin başında, başkaları tarafından sevilmek, takdir edilmek, kabul görmek gelir. Her çocuk, önce aile üyeleriyle sonra da çevresiyle sevgi alışverişine girer.

Çocuğun ruh sağlığını etkileyen etmenler arasında aile içi ilişkilerin yanı sıra kültürel etmenler, sosyal sınıf farklılıkları ve iletişim araçları önemli yer tutar.

151

Bölüm Soruları

1- Türk toplumunda çocuk, ilk yıllarda sınırsız denilebilecek bir özgürlük yaşar. Şımartılarak sevilir, uygulanan kurallar gevşektir. Ancak, koruyuculuk ve kolaycılık ağırlıktadır. (D) (Y)

2- Bağımsız, kendine güvenen çocuk değil; uslu davranan, boyun eğen ve söz dinleyen çocuk ödüllendirilir.

(D) (Y)

3- Toplumumuzda çocuk görme, ağaç dikme, diş hediği, saç kesme, yaş günü, sünnet, beşik kertme,

152

askere uğurlama gibi çocukla ilgili âdetler çok yaygındır. (D) (Y)

4- Yoksul aile, toplumsal sınıf sıralamasında en alt sırada yer alan ve gelir dağılımından, eğitimden, sağlıktan ve genellikle olanaklardan en az pay alan ailedir. (D) (Y)

5- Türk halkının gelenek, görenek, örf ve âdet bakımından zengin bir toplum olduğu söylenemez. (D) (Y)

153 12.HAFTA: ÖZEL EĞiTiME GEREKSiNiMi OLAN ÇOCUKLAR

154

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

Bu bölümde, özel eğitime gereksinimi olan çocuklar ele alınacaktır.

155

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular

1- Özel eğitime gereksinimi olan çocuklar dendiğinde aklınıza ilk olarak ne gelir?

2- Engelliler nasıl sınıflandırılmaktadır?

156

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde

edileceği veya geliştirileceği Özel eğitime gereksinimi olan

çocuklar

Özel eğitime gereksinimi olan çocuklar hakkında bilgi sahibi olur.

Özel eğitime gereksinimi olan çocuklar üzerinde durulur.

Engellilerin sınıflandırılması Engelliler nasıl

sınıflandırıldığını bilir.

Engellilerin sınıflandırılması üzerinde durulur.

157 Okuyalım - Düşünelim

“Yarıyıl tatiline bir hafta kalmıştı. Ayşe, ablası ve annesi ile birlik- te tatili geçirmek için Ankara’daki teyzesinin yanına gideceklerdi. Ayşe’nin kuzeni Murat 8. sınıfa devam etmekteydi. Murat, sınıfını sürekli takdir belgesiyle geçen, resim yarışmalarında birincilikleri olan ve okulun basketbol takımında oynayan başarılı bir öğrenciydi. Diğer kuzeni altı yaşındaki Demet; kısa bir süre önce trafik kazası geçirmişti. Her iki bacağı da bu kazada zarar görmüştü.

Doktorlar ameliyatın başarılı geçtiğini söyledikleri hâlde aile ve akrabaların endişeleri devam etmekteydi. Demet, bir daha yürüyemeyebilirdi! Ayşe yarıyıl tatilini ve her iki kuzenini zihninden geçirdi ve kendi kendine sorular sordu.”

– Kendisinin de Murat gibi olması mümkün müydü?

– Aynı kazayı kendisi geçirmiş olsaydı, yaşamında neler değişirdi?

– Demet bir daha yürüyemezse, okula başladığında onun yaşamını kolaylaştırmak için ne türden önlemler alınabilirdi?

– Çevresinde başka hangi engel grubundan insanlar vardı?

ÖZEL EĞiTiME GEREKSiNiMi OLAN ÇOCUKLAR

158

Ülkemizde 1981 yılında kurulan "Sakatları Koruma Millî Koordinasyon

Kurulu", engelli kişi kavramını şöyle tanımlamıştır: "Bedensel, zihinsel,

duygusal ve sosyal özelliklerinde belirli bir oranda fonksiyon kaybına neden

olan organ yokluğu veya bozukluğu sonucu, normal yaşamın gereğine

uyamayacak düzeyde özürlenmiş kişiye engelli denir."