• Sonuç bulunamadı

ÇOCUĞU OKULA HAZIRLAMA

RUH SAĞLIĞINI ETKiLEYEN ETMENLER)

A. ÇOCUĞU OKULA HAZIRLAMA

Okul öncesi eğitim yaşantısının, çocuğun psiko-sosyal ve zihinsel gelişimine katkı yaptığı bir gerçektir. İlginin kendi üzerinde toplandığı bir ev ortamından okul ortamına geçiş ve çok sayıda insanla ilişki kurmak, çocuğun bir bocalama dönemine girmesine neden olmaktadır.

Eğer okul öncesi eğitim kurumu bu bocalama ve şaşkınlığı giderecek güven verici bir sevgi ortamı sunabiliyorsa, eğitim kurumundan beklenen yarar sağlanabilir.

Bu dönem çocuğunun fizyolojik ve psikolojik özellikleri ve gereksinimleri, okul öncesi eğitim kurumunun yardımcı personelinden yöneticisine, öğretmeninden psikoloğuna kadar kendi görevlerini ilgilendiren yönleriyle iyi bilinmelidir. Çocuğa sağlıklı ve üretken bir kişilik kazandırma konusunda okul öncesi eğitim kurumlarına büyük görevler düşmektedir.

Çocuğun eğitiminden sorumlu kişilerin görevi büyük önem taşımaktadır. Çocuğu tanımalı, erken yaşlarda doğruya sadık kalma ve erdemli olma gibi kavramlar öğretilmelidir. Ruh yapısına göre onun çabalarını anlamak, ona gücünden fazlasını yüklememek, gücünün yetmediği şeylerden sorumlu kılmamak gereklidir. Çocuktan istenilen çabalar arasında bir denge aranması zorunluluğu vardır. Sıkı bir baskı, insanın varlığını hiçe sayabilir ve onun kişiliğinin gelişmesini engelleyebilir, onu silik bir insan hâline getirebilir veya onu isyankâr kılabilir. Çocuğa verilen eğitimin onun, özgün yapısını bozmadan, ruh dengesini sağlayacak biçimde ve her yönüyle gelişmesine katkıda bulunacak şekilde olması gerekir.

"' B. OKULDA ÇOCUĞUN RUH SAĞLIĞINI ETKiLEYEN ETMENLER

1. Öğretmen

Okul, çocuğun yaşamında toplumsallaşma açısından en önemli etkiye sahiptir. Çocuk için öğretmen, anne ve babanın devamı gibidir. Bu nedenle, başlangıçta çocuk, öğretmenine

122 annesine olduğu gibi davranır. Çocuğun ailesinden sonra karşılaştığı ve yaşamında önemli etkiler yaratacak kişi öğretmenidir. Bu yüzden meslekî açıdan iyi yetişmiş, kendine güvenli, iç duygu ve hırslarını kontrol edebilen, öğrenciye girişim özgürlüğü tanıyan, demokratik öğretmen en olumlu etkiyi sağlayacaktır.

Eğitim, öğretim yaşamının temel ögelerini okul ve öğretmen oluşturur. Öğrencinin okulu sevmesi, çalışma alışkanlığı kazanması, benimseyeceği değer yargılarının ve tutumlarının oluşmasında öğretmenin rolü büyüktür. Çocuk anne babasından sonra, kendine model olarak öğretmenini alır ve onunla özdeşleşir. Modern eğitim anlayışında öğretmen, çocuğun toplum içinde gelişebilmesi için ona rehberlik eder. Çocuğun farklı ortamlara uyum sağlaması yolunda öğretmenin göstereceği çaba en önemli görevidir.

Kişilik gelişimi yönünden öğretmenin, her çocuğu bireysel özelliklerine göre tanıması zorunluluğu vardır. Ancak öğretmen, bu bireysel özellikleri nedeniyle çocuklara farklı davranmamalıdır. Öğretmen, çocuğu ve mesleğini seven, iletişim konusunda da yeterlik düzeyine ulaşmış bir insan olmalıdır. Öğrencilerin gereksinim duydukları her konuda yardım alabilecekleri, sevgi ve anlayışla kabul görecekleri bir öğretmenin olması, çocuğun yaşamını ve ruh sağlığını olumlu yönde etkileyecektir.

Çocuğun öğretmenine güvenmesi, sorunlarını onunla paylaşmasını sağlar. Bu da herhangi bir konuda sıkıntı ve üzüntü yaşayan çocuğun bunu öğretmeniyle paylaşması ile mümkün olur;

böylece çocuk çözüm yollarını bulmayı başarabilir. Bunun sonucunda, çocuğun ruh sağlığını bozan okul sorunlarını ve başka konuları çözümlemesine, kendisine ve topluma yararlı bir kişi olmasına fırsat tanınmış olur.

2. Arkadaş

Çocuğun, her dönemde arkadaşlıklar kurma gereksinimi vardır. Arkadaşlığa duyulan gereksinim, sadece doyum sağlamak için değil, aynı zamanda bilgi ve deneyim kazanmak içindir. Çocuklar arkadaşlarıyla birlikte oldukları sürece, grup içinde istenen ve kabul edilen davranışları da öğrenirler. Okul öncesi eğitim kurumları, yaşıtlarla birlikte olma, onlarla etkinlikte bulunma konusunda çocuğa geniş fırsatlar sağlar. Anne, baba ve öğretmenin desteklemesi ile çocuğun gelişen sosyal ve iletişimsel becerileri, yaşıtlarıyla daha başarılı ilişkiler kurmasını kolaylaştırır. Okul öncesi kurumları, çocukların sosyal etkileşimi ve arkadaşlık ilişkilerini yoğun olarak yaşayıp farklı deneyimler geçirme konusunda oldukça önemlidir.

123 Çocuk ilköğretime başladığında, arkadaşlarının sayısı ve bunların çocuk üzerindeki etkisi anaokuluna göre daha çoktur. Çocukların arkadaşlığa verdiği önem, anne babanın verdiği önemden daha büyüktür. İtilen ya da arkadaş grubu dışında tutulan çocuk mutsuz olur.

Arkadaşları tarafından aranmak ve benimsenmek, büyükler tarafından beğenilmekten daha önemlidir. Çocuğa, toplumsal yaşamında gerekli olan uyumlu ilişkileri ve iş birliğini öğretir.

Arkadaş ilişkileri, çocuğa kendi kendini gerçekçi olarak değerlendirme olanağını verir.

İnsanlarda beğenmediği nitelikleri hoşgörüyle karşılamayı öğretir. Arkadaşlık ilişkilerini sürdürmek, bencilliği yenmeye bağlıdır. Sınıfta kız ve erkek çocukların karışık olarak bulunması, çocuğun karşı cinsle arkadaşlık yapmasına fırsat verir. Bu, çocuğun cinsel kimliğini geliştirir. Arkadaşlarla geçirilen deneyimler, çocuğu yetişkinlik yaşamına hazırlayan önemli sosyal ortamlardır.

3. Okul-Aile iş Birliği

Okulun eğitim görevini tam olarak yerine getirebilmesi, öğretim çalışmalarında verimli ve başarılı olabilmesi için okul ile aile arasında iyi ve uyumlu ilişkiler kurulması gerekmektedir.

Özellikle okul öncesi eğitim ve ilköğretim birinci kademedeki çocuğu ailesinden ayrı bir birey olarak görmemek gerekir. Çocuğun gelişimine katkıda bulunabilmek için çocuğu ailesiyle birlikte ele almak ve çocuk hakkında aileden bilgi edinmek gerekir. Ayrıca çocuğun eğitiminde başarıya ulaşabilmek için aileyle iş birliğine gitmek gereklidir. Okulun aileyle sıkı bir ilişki içinde olması, çocukların yaşama daha iyi hazırlanmaları bakımından bir zorunluluktur.

Çocuğun eğitiminde okul ve ailenin birbirine yardım etmesi, birbirini tamamlaması ve desteklemesi çok önemlidir. Okul ve ailenin ortak çalışması, sözde ve davranışta birbirini desteklemeli; her türlü eğitimin birbirine bağlı olduğu düşüncesi pekiştirilmelidir.

4. Okulda Rehberlik Çalışmaları

Çağdaş eğitim anlayışında rehberlik çalışmaları eğitimin ayrılmaz bir bölümüdür. Rehberlik, bireyin sağlıklı bir biçimde gelişebilmesi, istenilen uyumu gösterebilmesi için gereklidir.

Rehberlik; gerekli bilgi ve becerilerin kazanılabilmesi için bireye yapılan örgütlü bir uzmanlık yardımı olarak tanımlanabilir.

Eğitim sürecinde planlanan çalışmaların istenilen şekilde yürütülebilmesi için hedef kitlenin yani öğrencilerin özelliklerinin en iyi şekilde bilinmesi gerekir. Öğrencinin akademik çalışmalardaki gelişmesinin incelenmesinin yanı sıra psikolojik durumunun da aynı titizlikle

124 takibinin yapılması ve bunun için bireyi tanıma tekniklerine yer verilmesi gerekmektedir. Okul ortamında bu çalışmaları rehber uzmanların yapması kadar, öğrenciyi en iyi tanıyan sınıf öğretmenleri tarafından da yapılması çocuk açısından olumlu sonuçlara ulaşmayı sağlamaktadır.

a. Gözlem

Gözlem, öğrenci davranışlarının; oyun alanı, sınıf, arkadaş ve aile çevresi gibi yaşadığı değişik ortamlarda izlenerek notlar alınması ve notların değerlendirmesi yoluyla bir yargıya varılması demektir (Örneğin; saldırganlık davranışı, iş birliği davranışı vb.).

Gözlem, ancak görülebilenler üzerinde yapılabilir. Bu nedenle, gözlem yapılırken söylenen sözler ve davranışlar kaydedilir.

İki tür gözlem vardır: Rastlantısal (gelişigüzel) ve düzenli (sistemli) gözlem.

Rastlantısal gözlem, öğretmenin, öğrencisinin gösterdiği tipik ve anlamlı davranışlarıyla karşılaştığında ortaya çıkar (Örneğin; öğretmenin, arkadaşına yardım eden öğrenciyi görmesi gibi). Rastlantısal gözlemde öğretmenler, çoğunlukla göze batan öğrencileri tanıma eğilimindedirler. Kendini gösteremeyen öğrenciler gözden kaçar.

Düzenli gözlemde ise kimin, kim tarafından ve nasıl gözleneceği önceden planlanır. Düzenli gözlemde, bir grubun veya bireyin bir davranış açısından karşılaştırılması mümkün olabilir.

Gözlem, öğrencinin doğal ortamında yapılmalıdır. Gözlemler Olay Kaydı formlarına işlenmelidir.

Gözlem yapılırken şu noktalara dikkat edilmelidir:

a) incelenecek davranışlar gözlemden önce saptanmalıdır.

b) Gözlemci yansız olmalıdır. Bunun için gözlemcinin kendi kişilik, eğilim ve duyguları hakkında bilgi sahibi olması gerekir (Örn; otoriter öğretmen, açık sözlü öğrenciyi saygısız olarak nitelendirebilir.).

c) Gözlem sonuçları zaman geçirilmeden ve yorumlanmadan not edilmelidir.

d) Gözlemci her şeyi değil, anlamlı davranışları saptamalıdır.

e) Gözlemler değişik ortamlarda yapılmalıdır.

125 f) Gözlem sonuçları diğer araçlarla desteklenmelidir.

g) Gözlemci, tek bir davranışla genelleme yapmamalıdır.

h) Gözlem için yeterince süre ayrılmalıdır.

ı) Gözlemlenen davranış ve olaylar açık ve kesin ifadelerle kaydedilmelidir.

b. Anket (Soru Listesi)

Anket, belli kişi ya da grupların, çeşitli konulardaki duygu, düşünce ve deneyimlerini anlamak için düzenlenen bir soru listesidir. Geçerliliği ve güvenilirliği düşük, kolay ve ucuzdur.

Öğrencilerin ilgileri, gereksinimleri, duygu ve düşünceleri, aile bilgileri, öğrenim durumu, sağlık durumu, boş zamanları, sevdiği ve sevmediği dersleri vb. hakkında bilgi toplanır.

Anket hazırlamada dikkat edilecek noktalar şunlardır:

a. Anketin konusu, amaçları, anketi yanıtlayacak kişilerin özellikleri saptanır.

b. Anketin başına, bilgilerin nerede kullanılacağına dair açıklama konulur.

c. Sorular uygun bir düzen ile verilir (Örneğin; “Gelecek yıl okula devam edecek misiniz?

Hangi okula gideceksiniz?” gibi).

d. Anket, kişiyi sıkacak kadar uzun olmamalıdır.

e. Sorular konuya uygun, açık, anlaşılır olmalı; konuyu bütün olarak ele almalıdır.

f. Sorular, tek bir şeyi ölçmelidir.

g. Okuma yazma bilmeyenler (özellikle okul öncesi dönem çocukları için kullanılan anketlerde) için ankette yer alan soruları okuyan ve işaretleyen bir kişi bulundurulmalıdır.

c. Kimdir Bu?

Bu teknik, grup içindeki bireyin kendi kendini nasıl gördüğünü ve diğer üyelerle nasıl bir sosyal ilişki içinde bulunduğunu ortaya çıkarır, öğrencilerin birbirleri hakkındaki düşüncelerini öğrenmeyi sağlar.

Bu teknikte öğrencilere bir dizi kişilik (olumlu- olumsuz) özelliğini veya davranış biçimini ifade eden tümceler listesi verilir. Öğrencilerden, her tümcede tanımlanan özelliğe en uygun kişinin (arkadaşlarının veya kendi adının) yazılması istenir.

126

Örnek:

1. Okula sık sık geç kalır. Kimdir bu? ...

2. Çok temiz ve tertiplidir. Kimdir bu? ...

3. Çok yardımseverdir. Kimdir bu? ...

4. Her şeyden alınır. Kimdir bu? ...

5. Yalnızlıktan hoşlanır. Kimdir bu? ...

6. Çevresine çok kaba davranır. Kimdir bu? ...

7. Başkalarıyla iyi geçinir. Kimdir bu? ...

8.Şakacıdır.Kimdir bu? ...

Ölçekte olumlu ve olumsuz tanıtımlar olabilir. Bu nedenle yanıt kâğıtlarına ad yazılmaması istenebilir.

Bu teknikte, bireyin hem kendisini nasıl gördüğünü hem de diğerleri tarafından nasıl görüldüğünü fark etmesi sağlanır.

"Kimdir Bu?" tekniği, sınıftaki çeşitli özellikleriyle öne çıkmış öğrencileri saptamaya yarar.

Bu teknik, okul öncesi eğitim dönemindeki çocuklara sözlü ifade kullanılarak uygulanır.

d. Sosyometri

Bir grubun dokusunu, üyeleri arasında yerleşmiş olan ilişkilerin yapısını saptamak için kullanılan bir tekniktir.

Sosyal ilişkilerdeki yoğunluğu verir, ancak bu yoğunluğun nedenlerini vermez. Sınıf içi sosyal ortamı düzenlemekte (grup çalışmaları için, sınıfta oturma düzeni için, klikleşmeleri belirlemek için) yararlı olur. Sınıf içindeki hoşlanma/hoşlanmama, kişiler arası yaklaşma ve kaçmalar belirlenir. En çok istenenler, karışık istenenler, kümeleşmeler, yalnız kalanlar vb.

hakkında bilgi verir.

Uygulama:

127

1. Birer kâğıt ve kalem hazırlanır.

2. Kâğıtlara ad ve soyadları yazdırılır.

3. Sınıfa soru sorulur (Gezmeye birlikte gitmek ve sınıfta oturma düzeni için birlikte oturmak istediğiniz üç arkadaşınızın adını sırasıyla yazınız.).

4. Kâğıtlar toplanarak tablo oluşturulur.

Bu uygulama, okuma yazma bilmeyen öğrenciler için (özellikle okul öncesi eğitim kurumlarına devam edenler) bir öğretmen eşliğinde yapılır.

Dikkat edilmesi gereken noktalar:

1. Grup üyeleri, birbirlerini tanıdıktan sonra uygulanır ve zaman zaman tekrarlanır.

Böylece ilişkilerdeki gelişim gözlenir.

2. Olumsuz sorulara dikkat etmek gerekir (Örneğin; “Sınıfta sevmediğiniz üç arkadaşınızın adını yazınız.” şeklinde olumsuz bir soru yöneltilmemelidir.).

3. Gizlilik ilkesine uyulması gerekir.

4. Veriler, genelleme yapılarak yorumlanmaz. Çünkü kişi, farklı olayları, farklı kişilerle farklı zamanlarda paylaşmaktan hoşlanabilir.

5. Sorular hayalî değil, gerçekçi olmalıdır. (Örneğin; “Bir uzay mekiği ile Mars’a yolculuk yapacaksınız. Hangi üç arkadaşınızın sizinle gelmesini isterdiniz?” sorusundaki gibi hayalî bir soru olmamalıdır.).

Sonuçta bir sosyogram (sosyal harita) oluşturulur. Sosyogramda en fazla puanı alan merkeze yerleştirilir. iç içe halkalar çizilir. Kızlar ve erkekler farklı sembollerle gösterilir. Kalabalık gruplarda öğrencilerin tek tercihte bulunmaları istenilebilir.

e. İstek Listesi

Çocuğun doyurulmamış arzularını, açığa vurmadığı ya da vuramadığı duygularını, düşüncelerini, güdülerini, umutlarını, beklentilerini öğrenmek gerekir. Bunlara ait ipuçlarını yakalayabilmek için çocuklara hayalî durumlar verilerek en çok elde etmek istedikleri şeyler sorulabilir (Örneğin; masallardaki gibi, "Bir peri size, dile benden ne dilersen?" dese, "En çok

128 istediğin üç dileğin neler olurdu?" gibi şeyler sorulur.).

Bu teknik, sözlü ya da yazılı uygulanabilir. Küçük yaşlardaki çocuklara daha uygundur. Bu çalışma, kişinin yanıtlarındaki dilek ve özlemleri üzerinde etraflıca görüşebilmeye, böylece kişinin kendini daha iyi anlamasına, iç görü kazanmasına yardımcı olur.

f. Tümce Tamamlama

Bireyin özlemlerine, çelişkilerine, bilinçaltına, doyurulmamış arzularına ait ipuçlarını yakalamada kullanılır. Bireye yönelik, başı veya sonu verilmiş yarım tümceleri içeren bir liste hazırlanır. Bireyin yarım tümceleri anlamlı bir tümce hâline koyması istenir. ifadelerin ev, aile, arkadaş, kişiler arası ilişkiler ve kendisi ile ilişkileri sistemli bir şekilde kapsamasına dikkat edilir. Örnek:

Okul öncesi eğitim dönemindeki çocuklar okuma yazma bilmediklerinden, öğretmenin bu tümceleri söylemesi ve çocuğun sözlü olarak tamamlaması beklenir.

g. Dereceleme Ölçekleri

Bu ölçekler, doğal koşullar altındaki gözlem sonuçlarının düzenli olarak saptanması amacıyla kullanılır. Dereceleme ölçekleri, genellikle bir kişinin kişilik özelliklerinin ya da belirli bir alandaki durumunun değerlendirilmesini sağlar. Dereceleme, grup içindeki kişileri iyi tanıyanlarca yapılmalıdır. Aynı konuyu birden çok kişi derecelerse, sonuç daha sağlıklı olur.

129 Dereceleme ölçekleri:

a. Sayısal dereceleme, b. Grafikle dereceleme,

c. işaretleme listesi düzenleme şeklinde hazırlanmaktadır. “Kimdir Bu?” tekniği de bir dereceleme ölçeği sayılabilir.

Sayısal Dereceleme Ölçeği: Öğretmenin, öğrenci başarılarını belirlemek amacıyla birden beşe ya da birden ona kadar not vermesidir.

Grafikle Dereceleme Ölçeği: Ölçülecek özellik yatay bir doğru üzerinde aşamalı olarak gösterilir. Örneğin; arkadaşlık ilişkilerini derecelemek amacıyla;

aşırı baskıcı soğuk ve ilgisiz kimi zaman baskıcı, çoğunlukla her zaman soğuk; kimi zaman demokratik demokratik demokratik

işaretleme Listesi: Derecelemeyi yapacak kişiden, bir dizi özelliğin oluşturduğu liste üzerinde, dereceleyeceği kişinin özelliklerine uygun düşen anlatımın ya da betimleme maddelerinin karşısına çarpı işareti (X) koyması istenir. Örneğin;

1. SEVGi

( ) insanlara yapışkan bir sevgiyle yöneliyor.

( ) Aşırı bir sevgi gösterisinde bulunuyor.

( ) Ara sıra aşırı sevgi tepkileri gösteriyor.

( ) Çoğunlukla dengeli sevgi tepkileri gösteriyor.

( ) Her zaman dengeli sevgi tepkileri gösteriyor.

2. ÖFKE

( ) Öfkelenmek için neden arıyor.

( ) Sık sık öfkeleniyor.

( ) Zaman zaman öfkelenmemesi gereken konulara öfkeleniyor.

( ) Kolay kolay gereksiz yere öfkelenmiyor.

130 ( ) Gereksiz yere öfkelendiği olmuyor.

h. Rol Dağıtım Tekniği

Öğrencilerin belirgin özelliklerini ortaya çıkarmaya yarayan bir tekniktir. Bir oyun seçilir ve öğrencilere bu oyunun sahneye konulacağı anlatılır. Oyunda yer verilmiş olan oyuncuların kişilik özellikleri anlatılır ya da oyun öğrencilere okunur. Öğrencilerden bu rollere uygun kişileri seçmeleri ve listeye yazmaları istenir. Her öğrenciye ilişkin olarak elde edilen bu bilgiler, öğrencilerin olumlu ve olumsuz kimi kişilik özelliklerinin tanınmasına yardım etmiş olur.

Bu tekniğe örnek olarak, Şirinler adlı çizgi filmden yararlanılabilir. Filmdeki kahramanlar ve özellikleri aşağıdaki şekilde belirtilebilir:

Kahramanlar (Roller) Özellikleri

Şirin Baba Herkes onun sözünü dinler, suç işleyenleri affeder ve sorunları çözer.

Şirine Sık sık süslenir, aynaya bakar.

Bilgin Şirin Çok kitap okur, her konuda bilgisi vardır.

Şakacı Şirin Arkadaşlarını güldürür, sık sık şaka yapar, bazen arkadaşlarını kızdırır.

Uykucu Şirin Uykusu uzun sürer. Fırsatını bulduğunda uyumak ister. Bir şey yaparken bazen gözleri kapanır.

Çiftçi Şirin Doğayı, çiçekleri, ağaçları sever, onları korumaya çalışır. Ağaçların ve çiçeklerin bakımına özen gösterir. Arkadaşlarının çiçekleri çiğnemesine izin vermez.

ı. Ev Ziyaretleri

Ev ziyaretleri, çocuk ve yakın çevresi hakkında bilgi toplamak ve ailenin yardımını, desteğini sağlamak açısından yararlıdır. Ev ziyaretleri, çocuğa ait belli bir sorunun, aile ile görüşülmesi amacıyla yapıbilir. Ziyarette elde edilen olgu ve konular, ziyaretten hemen sonra kaydedilmelidir. Öğrenciyi ve ev atmosferini daha ayrıntılı tanımak amacıyla yapılan ziyaretlerde öğretmen veya danışman; aileye, önceden tasarladığı belli bazı sorularla ve planla gitmelidir.

131 i. Sosyodrama

Sosyodrama, bir grubun ortak sosyal probleminin dramatize edilerek incelenmesidir. Dikkat, belli bir kişiden çok, grup ve grubun ortak problemi üzerinde yoğunlaşır. Bireyin gruptaki diğer kişilerle olan ilişki tarzına dikkat edilir. Bireyler, belli tipleri temsil ederler. Temsil edilen problem, grubun or- tak bir sosyal problemidir.

Sosyodrama için seçilebilecek konular, anne babanın sınıf ziyaretleri, geziye çıkan öğrenci grubu, ders yılı içinde sınıfta kalan öğrenci, öğretmenin hastalanması, doktora giden öğrenci vb. konular olabilir. Sırasıyla şu adımlar takip edilir:

1. Oyun hazırlanır, konu ve roller belirlenir.

2. Oyuncular seçilir.

3. Sahne hazırlanır.

4. Gözlemciler belirlenir (Tüm sınıf olabilir.).

5. Oyun oynanır.

6. Oynanan oyunun tartışması yapılır.

Bu adımların her biriyle ilgili olarak yapılacak işler önceden ayrıntılı bir biçimde planlanır, sonra da uygulamaya geçilir.

Eğer oyunun hazırlıksız konuşmalarla sürdürülmesi kararlaştırıldıysa oyunda sorunun çözüm koşulu aranmaz, bu nokta izleyicilere bırakılır. Oyunun sonunda, grup; tüm davranışları, sorunu ve oyuncuların kullandıkları yöntemi tartışır. Bunun sonucunda grup, sorunun ögelerine ve çözüm yollarına ilişkin bir görüş kazanmış olur. Grup üyeleri ise, kendi sorunlarına gerçekçi bir biçimde yönelme olanağı bulur ve toplumsal baskının olmadığı bir ortamda içlerini dökerek duygusal gerginliklerinden kurtulurlar. Tüm bunların sonucu olarak da öğrencilerin, öğretmenleri ve arkadaşlarıyla ilişkileri gelişme gösterir.

132

Uygulamalar

1-Öğretmenin okulda çocuğun ruh sağlığını nasıl etkilediğini çevrenizden gözlemleyiniz.

2- Arkadaşın okulda çocuğun ruh sağlığını nasıl etkilediğini çevrenizden gözlemleyiniz.

133

Uygulama Soruları

134

1- Okulöncesi kurumunun çocuğu okula hazırlamasının önemi nedir?

2- Arkadaş çevresini doğru olarak oluşturması için çocuğa nasıl destek verilebilir?

135

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti

Okul öncesi eğitim yaşantısının, çocuğun psiko-sosyal ve zihinsel gelişimine katkı yaptığı bir gerçektir.

İlginin kendi üzerinde toplandığı bir ev ortamından okul ortamına geçiş ve çok sayıda insanla ilişki kurmak, çocuğun bir bocalama dönemine girmesine neden olmaktadır. Eğer okul öncesi eğitim kurumu bu bocalama ve şaşkınlığı giderecek güven verici bir sevgi ortamı sunabiliyorsa, eğitim kurumundan beklenen yarar sağlanabilir.

Bu dönem çocuğunun fizyolojik ve psikolojik özellikleri ve gereksinimleri, okul öncesi eğitim kurumunun yardımcı personelinden yöneticisine, öğretmeninden psikoloğuna kadar kendi görevlerini ilgilendiren yönleriyle iyi bilinmelidir. Çocuğa sağlıklı ve üretken bir kişilik kazandırma konusunda okul öncesi eğitim kurumlarına büyük görevler düşmektedir.

Çocuğun eğitiminden sorumlu kişilerin görevi büyük önem taşımaktadır. Çocuğu tanımalı, erken yaşlarda doğruya sadık kalma ve erdemli olma gibi kavramlar öğretilmelidir. Ruh yapısına göre onun çabalarını anlamak, ona gücünden fazlasını yüklememek, gücünün yetmediği şeylerden sorumlu kılmamak gereklidir.

Çocuktan istenilen çabalar arasında bir denge aranması zorunluluğu vardır. Sıkı bir baskı, insanın varlığını hiçe sayabilir ve onun kişiliğinin gelişmesini engelleyebilir, onu silik bir insan hâline getirebilir veya onu isyankâr kılabilir. Çocuğa verilen eğitimin onun, özgün yapısını bozmadan, ruh dengesini sağlayacak biçimde ve her yönüyle gelişmesine katkıda bulunacak şekilde olması gerekir.

136

Bölüm Soruları

1. Öğretmen, öğrenmede bireysel ayrılıklar gibi ayrıntılara girmekten kaçınmalı, zaman kaybetmemelidir. (D) (Y)

2. Okulda disiplinin amacı, öğrencinin davranışlarını düzenlemesini sağlamak, kendi kendini yönetme yeteneğini kazandırmak olmalıdır. (D) (Y)

3. Çağdaş eğitim anlayışında rehberlik çalışmaları, eğitimin ayrılmaz bir bölümüdür. (D) (Y)

4.Derslerin uygulanmak üzere sıralanışı ve süresi, çocukların ruh sağlığını ve başarısını etkilemez. (D) (Y)

5.Çocuğa sağlıklı ve üretken bir kişilik kazandırma ilköğretimden itibaren başlar. (D) (Y)