• Sonuç bulunamadı

Anahtar Kavramlar

 Tutum

97 ÇOCUK YETiŞTiRMEDE ANNE BABA TUTUMLARI

Anne babalar, çocuklarından bekledikleri davranış modeline uygun bir davranış içinde olmalıdırlar. Anne babanın tutumu, gelişmekte olan çocuğa model oluşturacağından kişiliğini etkiler. Anne baba tutumlarını altı ana başlık altında toplayabiliriz:

1.Aşırı Baskılı ve Otoriter Tutum

Çocuğun kendine olan güvenini ortadan kaldıran, onun kişiliğini hiçe sayan bir tutumdur.

Geleneksel aile yapımızda bu tür tutuma sık sık rastlanmaktadır. Bu tutumda, anne baba katı bir disiplin uygular. Çocuk, her kurala uymak zorunda bırakılır. Anne ve babadan birisi ya da her ikisinin baskısı altında olan çocuk sessiz, uslu, nazik, dürüst ve dikkatli olmasına karşılık;

küskün, silik, çekingen, başkalarının kolayca etkisinde kalabilen, aşırı hassas bir yapıya sahip olabilir. Baskı altında büyüyen çocuklarda genellikle, isyankâr davranışlarla birlikte aşağılık duygusu gelişebilir.

2.Aşırı Hoşgörülü Tutum

Genellikle orta yaşın üzerinde çocuk sahibi olan ailelerde ya da çocuğun kalabalık yetişkinler grubu içinde yetişen tek çocuk olması hâlinde bu tutuma sıklıkla rastlanır. Böyle bir ortamda çocuk, ailede inisiyatif sahibi tek kişidir ve onun isteklerine diğer aile bireyleri kayıtsız şartsız uyarlar. Bu tür ailelerde çocuklar, anne ve babalarına hükmeder ve onlara çok az saygı gösterirler. Bu çocuklar, yalnız anne ve babalarıyla yetinmeyip, zamanla ev dışındaki kimselere de egemen olmanın yollarını arayan bir birey hâline dönüşürler. Bu çocuklar, daha yaşamlarının ilk günlerinden itibaren her türlü gereksinimlerinin karşılanacağı ve isteklerinin buyruk niteliği taşıdığı beklentisi geliştirmişlerdir. Bu çocuklar, yetişkin olduklarında da toplumun vermediği hakları kendilerine tanımaya kalkışırlar. Okul kuralları karşısında hayal kırıklığına uğrarlar ve kolay uyum sağlayamazlar.

3.Dengesiz ve Kararsız Tutum

Burada sözü edilen tutum; anne baba arasındaki görüş ayrılığı olabileceği gibi; anne veya babanın gösterdikleri değişken davranış biçiminde de görülebilir.

Anne ile babanın, çocuğun yanında birbirlerini eleştirmeleri, birinin olumlu yaklaşımına diğerinin olumsuz tutumu ya da taraflardan birinin çocuğu kayırması, çok sık rastlanan örneklerdendir.

Bir diğer dengesizlik ve kararsızlık örneği; anne veya babanın çocuğa sözünü dinletmek için önce yumuşak tonda konuşması, ardından sesini yükseltmesi, çocuğun isteğini hâlâ yerine getirmemesi durumunda dövmesi, ardından da diz çöküp özür dilemesidir. Bu, önceleri çocukta bazı iç çatışmaların, huzursuzlukların, ardından da dengesiz ve tutarsız bir yapının oluşumuna neden olabilir.

98

4.Aşırı Koruyucu Tutum

Ana babanın, çocuğu gereğinden fazla kontrol etmesi ve özen göstermesi anlamına gelir. Bunun sonucu olarak çocuk, başkalarına aşırı bağımlı, güvensiz, duygusal kırıklıkları olan bir kişi olabilir. Bu bağımlılık çocuğun yaşamı boyunca sürebilir ve aynı koruyucu tutumu gelecekte eşinden bekleyebilir. Daha çok anne çocuk ilişkisinde ortaya çıkan bu aşırı koruyuculuğun ardında, annenin duygusal yalnızlığı yatmaktadır. Aşırı koruyucu anne, çocuğuyla öylesine bütünleşir, ona öylesine kalkan olur ki; sekiz dokuz yaşlarındaki çocuğu kendi eliyle besler, kendi yatağında uyutur. Bu tür davranışlarıyla çocuğuna olan sevgisini dile getirdiğini, ona yardım ettiğini sanır. Ama gerçekte kendi yalnızlığını ve mutsuzluğunu onarmaktadır.

5.Güven Verici ve Hoşgörülü Tutum

Anne babanın çocuklarına karşı hoşgörü sahibi olmaları, çocukların bazı kısıtlamalar dışında, arzularını diledikleri biçimde gerçekleştirmelerine izin vermeleri anlamına gelir. Anne babanın hoşgörüsünün normal bir düzeyde gerçekleşmesi, çocuğun kendine güvenen, yaratıcı, toplumsal bir birey olmasına yardım eder. Böyle bir tutumda evde kabul edilen ve edilmeyen davranışların sınırları bellidir. Bu sınırlar içinde çocuk özgürdür. Söz hakkı vardır. Sevgi ve onay görür. Böyle bir ortamda çocuk, girişim yeteneğine sahip olur. Öz güvenini kazanır ve kendi kendine karar verip sorumluluk taşımasını öğrenir.

6.İlgisiz ve Kayıtsız Tutum

Çocuklarına karşı ilgisiz ve kayıtsız bir tutum içinde olan ailede iletişim bozukluğu vardır. Anne babanın, çocuğu yalnız bırakma, görmezlikten gelme şeklinde dışlaması söz konusudur.

Çocukta ait olma ve güven duygusu sarsılır. İlgisiz ve kayıtsız anne baba tutumları, çocukta saldırganlık eğiliminin güçlenmesine neden olabilir.

99

Uygulamalar

1- Çocuk yetiştirmede anne baba tutumlarını çevrenizden gözlemleyiniz.

2- Çocuk yetiştirmede öğretmen tutumlarını gözlemleyiniz.

100

Uygulama Soruları

1-Bir okulöncesi eğitim kurumunda öğretmenin hangi tutumlara sahip olmsı gerekir?

2- Çocuk yetiştirmede anne baba tutumlarının hangisinin olumlu özellikleri en fazladır?

101

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti

Anne babalar, çocuklarından bekledikleri davranış modeline uygun bir davranış içinde olmalıdırlar. Anne babanın tutumu, gelişmekte olan çocuğa model oluşturacağından kişiliğini etkiler. Aşırı baskılı ve otoriter tutum, çocuğun kendine olan güvenini ortadan kaldıran, onun kişiliğini hiçe sayan bir tutumdur.

Aşırı hoşgörülü tutum, genellikle orta yaşın üzerinde çocuk sahibi olan ailelerde ya da çocuğun kalabalık

102

yetişkinler grubu içinde yetişen tek çocuk olması hâlinde bu tutuma sıklıkla rastlanır. Böyle bir ortamda çocuk, ailede inisiyatif sahibi tek kişidir ve onun isteklerine diğer aile bireyleri kayıtsız şartsız uyarlar.

Dengesiz ve kararsız tutum, anne baba arasındaki görüş ayrılığı olabileceği gibi; anne veya babanın gösterdikleri değişken davranış biçiminde de görülebilir. Aşırı koruyucu tutum, ana babanın, çocuğu gereğinden fazla kontrol etmesi ve özen göstermesi anlamına gelir. Bunun sonucu olarak çocuk, başkalarına aşırı bağımlı, güvensiz, duygusal kırıklıkları olan bir kişi olabilir. Güven verici ve hoşgörülü tutum, anne babanın çocuklarına karşı hoşgörü sahibi olmaları, çocukların bazı kısıtlamalar dışında, arzularını diledikleri biçimde gerçekleştirmelerine izin vermeleri anlamına gelir. İlgisiz ve kayıtsız tutum, çocuklarına karşı ilgisiz ve kayıtsız bir tutum içinde olan ailede iletişim bozukluğu vardır. Anne babanın, çocuğu yalnız bırakma, görmezlikten gelme şeklinde dışlaması söz konusudur. Çocukta ait olma ve güven duygusu sarsılır. İlgisiz ve kayıtsız anne baba tutumları, çocukta saldırganlık eğiliminin güçlenmesine neden olabilir.

Bölüm Soruları

1- Aşırı baskılı ve otoriter tutum, çocuğun kendine olan güvenini ortadan kaldıran, onun kişiliğini hiçe sayan bir tutumdur. (D) (Y)

2- Aşırı koruyucu tutum sonucu çocuk, bağımsız bir kişilik yapısı geliştirir. (D) (Y)

103

3- İlgisiz ve kayıtsız anne baba tutumları, çocukta saldırganlık eğiliminin güçlenmesine neden olabilir.

(D) (Y)

4- Dengesiz ve kararsız tutum çocukta bazı iç çatışmaların, huzursuzlukların, ardından da dengesiz ve tutarsız bir yapının oluşumuna neden olabilir . (D) (Y)

5- Aşırı Hoşgörülü Tutum toplumsal yaşamda kurallara uymayı kolaylaştırır. (D) (Y)

104 9. HAFTA: AiLE iÇiNDEKi ÖZEL DURUMLARIN

ÇOCUĞUN RUH SAĞLIĞINA ETKiLERi

105

Bu Bölümde Neler Öğreneceğiz?

Bu bölümde, aile içindeki özel durumların (boşanmış eşler, üvey anne baba, ölüm) çocuğun ruh sağlığına etkileri ele alınacaktır.

106

Bölüm Hakkında İlgi Oluşturan Sorular

107 1- Aile içindeki özel durumların (boşanmış eşler, üvey anne baba, ölüm) çocuğun ruh sağlığına etkileri hakkında neleri biliyoruz?

2- Aile içindeki özel durumları (boşanmış eşler, üvey anne baba, ölüm) çocuk yetişkinden farklı olarak nasıl algılamaktadır?

108

Bölümde Hedeflenen Kazanımlar ve Kazanım Yöntemleri

Konu Kazanım Kazanımın nasıl elde

109

Boşanmak, yasal olarak evliliğin yine mahkeme kararı ile bozulması demektir. Çocuk için önemli olan, bakım ve güvence kaynağı olan anne ve babasının yitirilme tehlikesidir.

Bu kaygılar çocukta sıkıntı, korku ve güvensizlik yaratmakta, çocuk bu duruma karşı davranış ve uyum bozuklukları göstermektedir. Sürekli çatışmalı aile içinde yaşamaktansa boşanmak, çocuk açısından daha yararlıdır. Boşandıktan sonra çocuğun içinde bulunduğu gelişme sürecine göre, çocuğun annede, babada veya bir kurumda kalmasının farklı ruhsal etkileri olur.

Çocuk 1-3 yaş arasında annesinden ayrı kalır veya anne yerini tutacak bakıcıdan yoksun kalırsa, bırakılma korkusu gelişebilir. Çocuk huysuzluk ve saldırgan davranışlar gösterir.

3-6 yaş arasında ise Oedipal dönemde takılma, aynı cinsten büyüğün yokluğu ile özdeşleşmek aksamaları baş gösterebilir. Anne ile büyüyen oğlan çocuklarında kadınsı bazı davranışlar, baba ile büyüyen kızlarda ise erkeksi tutum gelişebilir. Boşanmada çocuğun eşlerden biri tarafından karşı eşe araç olarak kullanılması, çocuğun kimde kalacağı çekişmeleri, bazen çocuğun polis eli ile alınıp öbür tarafa götürülmesi olumsuz etkiler oluşturur. Genel olarak çocuğun ekonomik güvencesinin sağlanması, 10 yaşından küçüklerin annede kalması, babanın belli sürelerde çocuğuyla beraber olması gerekir.

Tekrar evlenme durumunda çocuğun tepkisi göz önünde bulundurulmalı, çocuğa uygun açıklamalar yapılmalı, gereğinde uzmanlardan yararlanılmalıdır.

110 2.Üvey Anne Baba

Boşanma ya da ölüm nedeniyle ebeveynini kaybetmiş bir çocuğun duyguları karışıktır.

Kendini bırakılmış, terk edilmiş hisseder, suçluluk duygusuna kapılabilir. Gerçek anne veya babasının yerine kendisi için yabancı olan birini kabullenmesi güçtür ve zaman ister.

Üvey anne ya da baba, çocuğun bu kabullenmeyişini anlayışla karşılamalı, ona hoşgörüyle yaklaşmalı ve çocuğu kabule zorlamamalıdır. Bu davranış, çocuğun sevgiye çok gereksinimi olduğu bu dönemde onları kabullenmesini kolaylaştıracaktır. Bu kabulde çocuğun yaşı ve ebeveyni ne şekilde kaybettiği de önemlidir.

3.Ölüm

Anne veya babadan birinin veya her ikisinin ölümü ile çocuğun yalnız kalması, bakım ve sevgi sorunları yaratır. Ruhsal açıdan etkisi, çocuğun yaşına, yaşayacağı aile veya kurum ortamına ve koşullarına göre değişir. Küçüklerde çok kez "anneden ayrılık sendromu"

gelişir. Çocuk sıcak bir akraba yanında, kardeşleriyle ya da büyük anne-büyük baba ile kalmış ise yani anne eksiği oldukça iyi giderilebilmiş ise ayrılık belirtisini çok hafif geçirebilir. Beş yaşından küçükler, henüz "neden-sonuç" kavramlarına sahip olmadıklarından, ölen anne veya babanın tekrar geleceğini düşünebilirler. Çocuklarda gece korkusu, uykuya dalıp uyanmayacağı korkusu, kendinde hastalık olduğu kuruntusu görülebilir. Ana babadan birinin ölümü durumunda, çocuklarda beslenme bozukluğu, altını ıslatma, kızgınlık ve saldırganlık, uyumsuzluk ve topluma aykırı davranışlar ortaya çıkabilir.

111

Uygulamalar

1- Aile içindeki özel durumlara (boşanmış eşler, üvey anne baba, ölüm) sahip çocukları gözlemleyiniz.

2- Ölüm olgusunu çocuğa nasıl anlatmak gerekir? Araştırınız.

112

Uygulama Soruları

1- Aile içindeki özel durumlara (boşanmış eşler, üvey anne baba, ölüm) sahip çocuklarının davranışları bu durumda olmayanlara göre farklılık göstermekte midir?

2- Çocuklar ölüm olgusunu çocuğa nasıl anlıyorlar? Araştırınız.

113

Bu Bölümde Ne Öğrendik Özeti

Çocuk için önemli olan, bakım ve güvence kaynağı olan anne ve babasının yitirilme tehlikesidir. Bu kaygılar çocukta sıkıntı, korku ve güvensizlik yaratmakta, çocuk bu duruma karşı davranış ve uyum bozuklukları göstermektedir. Sürekli çatışmalı aile içinde yaşamaktansa boşanmak, çocuk açısından daha yararlıdır. Boşandıktan sonra çocuğun içinde bulunduğu gelişme sürecine göre, çocuğun annede, babada veya bir kurumda kalmasının farklı ruhsal etkileri olur.

Boşanma ya da ölüm nedeniyle ebeveynini kaybetmiş bir çocuğun duyguları karışıktır. Kendini bırakılmış, terk edilmiş hisseder, suçluluk duygusuna kapılabilir. Gerçek anne veya babasının yerine kendisi için yabancı olan birini kabullenmesi güçtür ve zaman ister. Üvey anne ya da baba, çocuğun bu

114

kabullenmeyişini anlayışla karşılamalı, ona hoşgörüyle yaklaşmalı ve çocuğu kabule zorlamamalıdır. Bu davranış, çocuğun sevgiye çok gereksinimi olduğu bu dönemde onları kabullenmesini kolaylaştıracaktır. Bu kabulde çocuğun yaşı ve ebeveyni ne şekilde kaybettiği de önemlidir.

Anne veya babadan birinin veya her ikisinin ölümü ile çocuğun yalnız kalması, bakım ve sevgi sorunları yaratır. Ruhsal açıdan etkisi, çocuğun yaşına, yaşayacağı aile veya kurum ortamına ve koşullarına göre değişir. Küçüklerde çok kez "anneden ayrılık sendromu" gelişir. Çocuk sıcak bir akraba yanında, kardeşleriyle ya da büyük anne-büyük baba ile kalmış ise yani anne eksiği oldukça iyi giderilebilmiş ise ayrılık belirtisini çok hafif geçirebilir. Beş yaşından küçükler, henüz "neden-sonuç" kavramlarına sahip olmadıklarından, ölen anne veya babanın tekrar geleceğini düşünebilirler. Çocuklarda gece korkusu, uykuya dalıp uyanmayacağı korkusu, kendinde hastalık olduğu kuruntusu görülebilir. Ana babadan birinin ölümü durumunda, çocuklarda beslenme bozukluğu, altını ıslatma, kızgınlık ve saldırganlık, uyumsuzluk ve topluma aykırı davranışlar ortaya çıkabilir.

Bölüm Soruları

115

1- Sürekli çatışmalı aile içinde yaşamaktansa boşanmak, çocuk açısından daha yararlıdır. (D) (Y)

2- Çocuk 1-3 yaş arasında annesinden ayrı kalır veya anne yerini tutacak bakıcıdan yoksun kalırsa, bırakılma korkusu gelişebilir. (D) (Y)

3- Beş yaşından küçükler, henüz "neden-sonuç" kavramlarına sahip olmadıklarından, ölen anne veya babanın tekrar geleceğini düşünebilirler. (D) (Y)

4- Ana babadan birinin ölümü durumunda, çocuklarda beslenme bozukluğu, altını ıslatma, kızgınlık ve saldırganlık, uyumsuzluk ve topluma aykırı davranışlar ortaya çıkabilir. (D) (Y)

5- Gerçek anne veya babasının yerine kendisi için yabancı olan birini kabullenmesi için çocuğu kabule zorlamak yararlıdır. (D) (Y)