• Sonuç bulunamadı

Ocak ve ateş kültü, Sümer, Asur, Hitit gibi Antik Anadolu uygarlıklarında ve eski Türklerde önemli bir inançtır. Aynı gelenek Alevi kültürüne ve örfüne de eklemlenerek yaşatılmıştır. Şamanın Ocak kutsiyeti ve tanımlaması " od ve ata ve od ata" geleneği, Alevilerde "Dede Ocakları" şeklinde İslami bir forma girer. Cemlerde ilk önce "çerağ uyandırılıp" ayine başlaması, ateş kültünün bir gereğidir. Alevilikte ocak ve ocakzadeler zaman içinde şifa merkezi, rehabilitasyon merkezi gibi görevleri de olmuştur. Hasta olan insanlar sıtk ile gelip, birkaç gün yattıktan ve kurbanını kestikten sonra iyileşerek giderler. Aleviler, dedelerden şifa ummaya İmam Cafer Buyruğundaki "mürşit sözü, ağrıya ağuya karşı şerbettir." sözüne bağlarlar. Halk arasında bazı tedavi usullerinin sadece belirli kimseler tarafından yapılması ve bazı hastaların belirli araç ve yerlere başvurularak iyileşeceği inancı hakim olmuştur. Bu sebeple öncelikle hastalıkları hangi ocak ve tekkenin iyi ettiği bilinmelidir. Seyidlere ait ocak ve tekkeler de kendi aralarında iyileştirdikleri hastalıklara göre ayrılmıştır. Örneğin Pertek-Hozat- yolu Zeve köyünde mezarı bulunan ve İmam Hüseyin evladından addedilen Sultan Hızır bunlardan biridir143.

Dersim bu anlamıyla şifa merkezi konumundadır. Ziyaretlere kurbanlar, niyazlar, hediyeler sunarlar. Hasta kişilerin ve ailelerinin, bu ocaklardan beklentilerinin fazla ve yoğun olmasının belki de en önemli nedeni inanç unsurunun varlığıdır. Ocaklara giden kişiler inanarak gittikleri bu ocaklı kişilere bu ocaklı kişiler sayesinde psikolojik rahatlığa kavuşarak iyileşmektedirler144.

140 Kılıç, R; age2005, s. 35-42 141 Kılıç, R; age2005, s. 111 142 Birdoğan, N; age, s. 232 143 Kılıç, R; age, s. 126 144

Dersim'de kırık çıkık Ocağı, Mahmut dede Ocağı, Sarılık Ocağı gibi şifa ocakları bulunur genelde kabul günleri çarşamba günleridir. Halk kültüründe önemli bir unsuru olan halk hekimliği geçmişten günümüze modern tıp uygulamalarına da seçenek olacak birçok şifa pratiği göstermişlerdir. Bunlar çok farklı şekilde olabileceği gibi daha çok, ocaklı kişilere başvurma ve bitkisel ilaçlarla çare arama şeklinde görülür. Bazı ocaklara mensup dede aileleri hastaların başvuru merkezleri konumunda olup, örneğin Tunceli Hozat Karaca köyündeki Sarı Saltıklı dedelere hastalar başvurmaktaydı145.

Şifa dağıtan dervişlerin "keramet sahibi" olduklarına inanılmıştır.146 Bu dervişler metapsişik yeteneklerinin Tanrı vergisi olduğunu belirtirler. Halk böyle mistik, ruhani bir moral- motivasyonla dervişlerle ilişki kurarlar, birçok fiziksel ve psikolojik sorunlarını söz konusu dervişler aracılığıyla çözmeye çalışırlar. İnanç kurumsallaşmasının bu yönü içerisinde dervişler halka göre, yeryüzünde şifa kaynağı olarak ruhsallığın odağı olan kişilerdir147.

Yine Dersim'de alan gezileri sırasında halk tarafından Kureyşan Ocağı dedeleri ruh hastalıklarına şifa bulmak amacıyla ziyaret edildiği söylenmektedir. Bazı hastalıkların sağıltılması konusunda olumlu sonuçlar alan halk ziyaretlere çok daha işlevsellik kazandırmıştır. Ocaklı belli bir hastalığın tedavisiyle uğraşan kişi yada ailedir. Ocaklı kimseye tedavi etme kudreti akrabalık yoluyla geçer. Ocaklı olmak için özel bir eğitim devresine ihtiyaç yoktur fakat ocaklı kişinin başarılı olabilmesi için bazı kurallara dikkat etmesi "elini alacağı" kişiyi gözlemlemesi önemlidir. Ocaklı kimse kadın yada erkek olabilir. Ailenin tedavi ile uğraşan kişisi ekseri ailenin büyük ferdidir. Eline kendi soyundan gelen kimseye vererek "elim sana, benden sana izin" der. Artık ocaklı olan kimse elini aldığı büyüğü ocaklının bilgilerini ve tedavide kullandığı usullere dikkat ederek, gözlemleyerek öğrenir. Keramet gösterdiğine inanılan dedelerin bir kısmı "divane diye adlandırılan yarı deli dedelerdir. Bunlar bilinmeyen bazı şeyleri

145 Yaman, A; Gazi Ünv. Türk Kültürü ve Hacı Bektaşi Veli Araştırma Dergisi (sayı 60), S. 67 146

Çalışmalarımızda Dersim’in bu özelliğini hala koruduğunu gördük. Ocaklar bu anlamda kamil

insanları olgun topluma dönüştürme görevine devam etmektedir. Kal Ferat ziyaretinde dedeye yöneltilen soruda; Buraya gelenler ne istemeye gelirler, hastalığa şifamıdır? sorumuza "şimdi bu gibi zatların her türlü varlığa gücü yeter. Bir veli ne derse o olur, mesela adamlar geliyor diyor, Ya Kal Ferat bizi şu dertten kurtar diyor, Ya Kal Ferat bana bir evlat ver diyor bakarsın kurtarır bakarsın evlat verir.”( ALİ HIDIR DEDE)

“Kötürümde olsa kalkar yürür giderdi. Birşeyi kalmazdı, öyle doktorların eline düştük ki derman arıyoruz bulamıyoruz.”(ZEYNEL DEDE)

147 Tekin, N; age. s.288

Özellikle meczup karakterli dervişler bu kategori içinde sayılabilir. Bunun yanında bazı nefes söyleyen dervişlerin de böyle metapsişik yetenekleri olduğuna inanılır

suya bakarak, düşte görerek veya içine doğarak bilen dedelerdir148.

Dersim bölgesinde kutsal mekanlar hala daha şifa merkezi olma özelliğini koruyor. Örneğin bazı hastalıkların sağıltılması konusunda olumlu pratikleri ile yaygınlıkla tanınan bir ziyaret yerinin, yakın geçmiş içerisinde birebir bazı örneklerde gösterdiği kerametler, söylencesinde işlevsellik kazanır ve tüm sorulara cevap sunabilir149.

Seyidler dini aktivitelerde gösterdiği sıradışı pratiklerin yanısıra çeşitli üretim araçlarına yahut bazı hastalıklarına karşı yazdığı muskalar ve kimi zamanda gösterdiği sağaltıcı uygulamalarda keramatin görünür olduğu yerlere işaret eder150. Bu ziyaretler yılın tüm zamanlarında ve bilhassa kutsal günlerde ziyaretçilerini ağırlar. Çoğunlukla etki alanları dahil oldukları aşiret bölgelerinin sınırları ile örtüşür. Bu aşiretlerin bazıları Seyid aileleri olabilir. Kişileştirilen kutsal mekan ya da veli kültleri içerisinde sınıflayabileceğimiz özellikler gösteren bu mekanlar, doğrudan Seyid ailesinin kutsal atasına ait olabildikleri gibi ondan sonraki kuşaklardan gelenlere de ait olabilirler. Bu ziyaretlerin etki dereceleriyle diğerleri kıyas kabul etmeyecek ölçüde ileridir ve tümünün yani kendi hakimiyet alanlarında kalanlarının bir nevi piridir/Seyididir. Çünkü bu ziyaretlerde kendi aralarında bazı hiyarerşik dengelere sahiptirler ve bu durum doğrudan, mıntıkasında kaldıkları Seyid ailelerinin karşılıklı pirlik-mürşidlik ilişkileri ile ilgilidir151.

Kültler, değerler sistemini ve bu değerler sistemi ile uzlaşan davranış ve eylem biçimlerini, içlerinde gizlemektedir. Daha genel anlamda o, toplumsal bir yapıyı bünyesinde kodlamaktadır. Başka bir ifadeyle değerler sistemi toplumsal eylemler yani ritüeller vasıtasıyla su yüzüne çıkmaktadır. Ziyaret fenomeni, değerler sistemi ile ilişkili bu güçlü sembolik eylem biçimlerinden ilk akla gelenlerdendir152.

148 Bozkurt, F; Toplumsal Boyutları ile Alevilik, Kapı Yayınları, İstanbul, 2005 s.99.

Daha yakın zamanda Hak'ka yürüyen Baba Bertal'da veli sıfatıyla anlam bulmuş ve yöre halkının sahip çıktığı deli'lerinden biridir.

149 Gültekin, A Kerim; age s. 90 150

Gültekin, A Kerim; age s. 203

151

Gültekin, A Kerim; age s. 95

152

Ali Hıdır Dede’nin Kal Ferat Baba ziyaretgahına dair söylencesi bu kutsal mekan kültünü destekler niteliktedir. "Şimdi buraya Kal Ferat Baba türbesi derler. Gerçi burda türbesi yok. Türbesi Malatya'da. Burası evidir. Buraya tam gelişi bilinmiyor. Kal Meme Sur'un mekanı vardır. Kal Meme Sur bir ara Şıx Hasan dediğimiz zatın misafirleri geliyor. Diyor" git ateş yak gel" darı tarlasında. Ayı geliyor. Puu diye bir ses çıkarıyor. Gülüyorlar. Diyor ayı geldi ok attım oraya düştü diyor. Gülüşüyorlar sen bir ok atmayla ayı öldümü? Sabah kalkıp bakıyorlar ayı ölmüş. Şıx Hasan'ın bir kızı var. Öldümse toprağın kaldıysam Kal Meme varacam. Annesi durumu babasına anlatıyor kızın. Kal Meme Sur Horosan'dan gelme. Horosan erenlerinden gelme. “

Ziyaret fenomenine arkaik toplumlardan günümüzün modern toplumlarına kadar pek çok kültürde rastlanmakta, inanç ve uygulama düzeyinde bazı farklılıklara rağmen ziyarete konu olan mekanların varolduğu bilinmektedir153. Alevilikte suya ve ağaçlara atfedilen kutsiyet geçmişde olduğu gibi günümüzde de devam etmektedir. Saflığın ve temziliğin sembolü olan su, Dersim'de oldukça kutsal kabul edilmektedir; öyleki alabalıklara, yapılan dualarda alabalıklara atıfta bulunmakta ve bir çok ziyaret Munzur Çayının etrafında toplanmaktadır. Munzur ve Pülümür çaylarının birleştiği noktada bulunan “Gole Çeto” suya verilen önemle yöre halkı tarafından oldukça önemsenmekte ve korunmaktadır. "Heniye Ana Fatma" ya da sadece "Ana Fatma"olarak bilinen bir kutsal su var ki bu, Hz. Ali'nin eşi Ana Fatma'ya atfedilmiş dişil bir ziyarettir. Seyidin dini aktivitelerde gösterdiği sıra dışı pratiklerin yanı sıra çeşitli üretim araçlarına yahut bazı hastalıklara karşı yazdığı muskalar ve kimi zamanda gösterdiği sağaltıcı uygulamalar da keramet'in görünür olduğu yerlere işaret eder154.