• Sonuç bulunamadı

DEMOKRATİK REALİTE ve DEMOKRATİK İDEAL

DEMOKRATİK SİSTEMİN BİLEŞENLERİNDEN:VERGİ

1. DEMOKRATİK REALİTE ve DEMOKRATİK İDEAL

Demokratik bir sistem ile vergi sistemi arasındaki ilişkiyi anlaşılır kıl-mak adına, öncelikle demokrasi kavramına bakkıl-mak gereklidir. Eğer bir çö-züm modeli ortaya koymak istiyorsak her şeyden önce algılarda yer alan birtakım yanlış kodların tespitini ve bunların analizini ortaya koymak durumundayız. Belki de zihnimizin bizleri en başta yanılgıya sürüklediği nokta demokrasiyi iktidarla ilişkilendirme eğilimidir. İktidar alanı içinde tanımlanan bir demokrasi anlayışı bizleri daha yolun başında yanlış bir yolda adım atmaya sevk etmektedir. Bu tutumumuzun arkasında yatan ise iktidarın nüfuz alanının hemen hemen hayatımızın tüm noktasına işlemiş olmasıdır.

İktidarın mahiyetini anlamak için ilkin nasıl doğduğuna bakmak gerek-lidir. Hayatımıza giren ilk otorite babanın otoritesi idi. Sonraki süreçlerde sosyal yapının üzerinde büyüdüğü hücre bu idi ve baba otoritesi de emrin ilk şekli ve diğerlerinin dayanağı idi. 1 Tarihsel süreçte bu anlayışın devam-lılığını iktidarın ve onun alanı içinde anlamlandırılmaya çalışan demokra-sinin içinde görmek mümkündür.

George Orwell’ın demokrasinin tanımlanmasına dair söylediği “De-mokrasi gibi bir kelime söz konusu olduğu zaman üzerinde anlaşılmış bir

1 Bertrand De Jouvenal, İktidarın Temelleri İktidarın Mahiyeti ve Tarihi Gelişimi, çev.Nejat Muallimoğlu, Birleşik Yayıncılık,İstanbul,1997, s.91

tanım yok değildir; fakat böyle bir işe kalkışmak da bütün taraflardan di-renme görür. Her çeşitten rejimin savunucuları onun demokrasi olduğunu öne sürerler ve herhangi bir anlama bağlanacak olursa kelimeyi kullana-mayacaklarından korkarlar.” sözü kavramın araçsallığı üzerine vurgu yap-mıştır. 2 Eğer demokrasiyi tanımlamak sadece kelimenin anlamını vermek demek olsaydı, sorun kolay bir şekilde çözülürdü, bu koşullar altında bize biraz Yunanca bilgisi yeterdi. Kelime olarak demokrasi “halkın iktidarı”

anlamına gelmektedir. Ancak bu yolla gerçekte demokrasinin ne olduğu-nu anlamlandırmamız mümkün değildir. Vurgulanması gereken demok-rasi tanımının sadece tartıcı veya açıklayıcı görevinin değil aynı zamanda normatif ve inandırıcı görevinin de bulunması gerektiğidir. Demokrasinin ne olduğu ve ne olması gerektiği arasında bir ayrım yapılmalıdır; ancak bu ayrım yanlış anlaşılmamalıdır; çünkü demokratik ideal ve demokratik re-alite birbirlerini tamamlayan bir niteliğe sahiptir 3. Demokrasiye yüklenen anlamlardan bazıları şöyledir:

“- fakirler ve dezavantajlıların yönetimi

- profesyonel siyasetçilere veya kamu görevlilerine ihtiyaç duyulmak-sızın halkın kendi kendisini doğrudan ve sürekli biçimde yönettiği hükümet şekli

- hiyerarşi ve imtiyazdan ziyade eşit fırsatlara ve bireysel liyakate da-yalı bir toplum

- sosyal eşitsizlikleri azaltmayı amaçlayan bir refah ve yeniden dağıtım sistemi

- çoğunluk yönetimi ilkesine dayalı bir karar verme sistemi

- çoğunluğun iktidarını kontrol altına alarak azınlıkların haklarını ve menfaatlerini koruyan bir yönetim sistemi

- halkın menfaatlerine, onların siyasi hayata katılıp katılmamasına bakmadan hizmet eden bir hükümet sistemi”4

Fransız İhtilalinden sonra gelişen mutlak demokrasi anlayışında sınır-sız ve koşulsuz bir halk iradesi anlayışı mevcutken, günümüzde kabul gören çoğulcu demokrasi anlayışı, demokrasiyi çoğunluk iradesi kapsa-mında değerlendirirken bu irade sınırlı ve bireylerin temel hak ve özgür-lüklerini koruyan bir mahiyettedir.5Halk çoğunluğunun karar alma süreç-lerine doğrudan katılmasının imkansızlığı sorunsalı beraberinde oy hakkı

2 George Orwell, Politics and the English Language, Selected Essays, Baltimore, 1957, s.149

3 Giovanni Sartori, Demokrasi Kuramı, çev:Deniz Baykal,Siyasi İlimler Türk Derneği, Ankara,t.y., s.1-2

4 Andrew Heywood, Siyaset, Çev. Bekir Berat Özipek, Adres Yayınları, Ankara,2007,s 95-96.

5 Münci Kapani, Kamu Hürriyetleri, AÜHF Yayını, Ankara, 1981,s.169

aracılığıyla işleyen bir temsili demokrasi sitemini beraberinde getirmiştir.

Bu anlamda “Demokrasi halkın kendi kendini yönetmesinden çok yöneti-cilerin değiştirilmesini içeren niteliğiyle gözler önündedir.”6

Robert Dahl’a göre bir rejim devletle yurttaş arasındaki politik ilişkiler geniş, eşit korunan ve karşılıklı bağlayıcı istişareyi içerdiği ölçüde demok-ratiktir. Eğer bir demokratikleşme hareketinden bahsediyorsak daha ge-niş, daha eşit, daha fazla korunan ve daha fazla bağlayıcı istişareye doğru yol alan bir eylem alanından söz ediyoruz demektir. Demokratikleşme üç geniş sürecin en azından bir kısmının gerçekleşmeden ortaya çıkması bek-lenemez.

- Kişilerarası güven ağlarının kamu politikalarıyla bütünleşmesi - Kamu politikalarının kategorik eşitsizlikten yalıtılması

- Zor kullanarak kontrol eden iktidar merkezlerinin sıradan insanların kamu politikaları üzerindeki etkisini ve kamu politikalarının devletin performansı üzerindeki denetimini artıracak şekilde bertaraf edilmesi ya da etkisizleştirilmesi7

Demokratik bir sistem ile vergi arasındaki ilişkinin açıklanması demok-ratik sistem ile kastedilen anlayışın anlamlandırılmasıyla mümkündür;

çünkü herkes içinde bulunduğu ortama meşru bir zemin sağlamak adına onu demokrasiyle bağdaştıracaktır. Bu nedenle demokrasinin bileşenlerini ortaya koymak elzem bir meseledir.

Demokrasi ve Vergi İlişkisi

Modern devletin değişen işlevlerine göre, verginin işlevlerinde de za-manla birtakım değişiklikler olmuştur. Verginin geleneksel kamu giderle-rinin karşılanması gibi mali işlevinin yanında ekonomik ve sosyal işlevle-ri de önemli mahiyette konulardır. Çağdaş devlet, vergilendirme yoluyla amaçladığı işlevleri yerine getirme sırasında, demokratik sosyal hukuk devletinin ilkelerini yerine getirir ve anayasal düzenlemeler bu çerçevede belirlenir. Demokratik sosyal hukuk devleti, vergi hukukunun anayasal temellerini ortaya koyar. Devletin bu nitelikler doğrultusunda belirlediği vergi hukukunun ortaya çıkışı ve gelişmesi demokratik sosyal hukuk dev-leti anlayışının bir tezahürüdür. Vergi adadev-leti dendiğinde bunu somutlaş-tırmamıza olanak veren demokratik sosyal bir hukuk devletinin varlığıdır.

Demokratik rejimin düzgün işleyebilme koşullarından birisi, kamu hiz-metlerinin yerine getirilmesinde önemli bir araç niteliğinde olan düzenli bir vergi sistemidir. Vergiyi demokrasinin bir çeşit bedeli olarak gören

ba-6 Giovanni Sartori,a.g.e.,s.66

7 Robert Dahl, Demokrasi Üzerine, Çev: Betül Kadıoğlu, Phoenix Yayınları,Ankara 2001, s.135

kış açısı benimsendiğinde, verginin cebri özelliği bir nebze de olsa azal-tılabilir. Parlamenter demokratik sistemlerin ortaya çıkış mantığının da-yandığı nokta, vergilendirme ve harcama konularında karar verecek olan yöneticileri, bireylerin oylama yoluyla kendilerinin belirlemesidir.8 Siyasal iktidarların kişi hak ve özgürlüklerini sınırlandıran bir anlayışı benimse-mesiyle birlikte hukuk devleti kavramı ortaya çıkmıştır. Demokratik bir re-jimle bağdaştırılan hukuk devletinde, bireylerin temel hak ve özgürlükleri anayasada güvence altına alınmıştır. Vergi hukuku da devletin, bireylerin hak ve özgürlük alanlarına müdahalesini düzenleyen hukuk kollarından biri olduğu için hukuk devleti kavramı ile yakından ilişkilidir. Hukuk dev-leti kavramının içerdiği ilkeler:

- Kanunî idare ilkesi

- Kanunların genelliği ilkesi ve kanun önünde eşitlik ilkesi - Kazanılmış haklara saygı ilkesi

- Temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması - Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının sağlanması - Kanunların anayasaya uygunluğunun sağlanması

- İdarî eylem ve işlemlerin yargısal denetime tabi tutulması

- Yasama organından yürütme organına yetki devri koşullarının önce-den belirlenmiş olması ve devletin malî sorumluluğu. 9

Hukuk devleti anlayışının uzantısı niteliğinde Vergi Hukuku, Kanuni İdare İlkesi, Genel ve Eşit Vergilendirme İlkesi, Vergi Kanunları ile Temel Hak ve Özgürlüklerin Zedelenmemesi, Hukuki Güvenlik İlkesi ve Yargısal Denetimi içerir.

Sosyal Devlet anlayışının ortaya çıkış koşulları ise ekonomik bakımdan güçsüz bireylerin korunması düşüncesiyle yakından ilişkilidir. Sosyal dev-letin temel amaçlarına bakıldığında şu ilkeleri görürüz:

- sosyal adaletin sağlanması - sosyal refahın sağlanması - sosyal güvenliğin sağlanması10

Sosyal devlet anlayışının bir gereği olarak devletin adaleti tesis edebil-mesi için gelir ve servet dağılımı adil bir duruma getiredebil-mesi gerekmektedir.

8 Mümtaz Soysal, Üniter Bir Devlet Sistemindeki Bir Az Gelişmiş; Ülkede Merkezi İdare ile Yerel Yönetimler Arasında Gelir Bölüşümü Konulu Tebliği Üzerine Yorum, Vergi Reformları, Vergi Reformları Kongresi Tebliğ ve Yorumlan,ÜTÎA Ekonomi Fakültesi Kamu Maliyesi Enstitüsü Yayını, İstanbul 1981, S.392.

9 Tahsin Bekir Balta, İdare Hukuku I, Genel Konular, A. Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayını, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara 1972, s.91

10 Balta,a.g.e.,s.113

Hukuk devleti anlayışından farklı olarak devlete birtakım ödevler yük-leyen sosyal devlet anlayışında, hukuk devletindeki kanun önünde eşit-lik ilkesi farklı bir mahiyete bürünerek ekonomik ve sosyal vurgusu öne çıkan fırsat eşitliği anlayışına dönüşür. Sosyal devlet anlayışı içerisinde vergilendirme, mali güce göre vergilendirme, gelirin ve servetin vergiler aracılığıyla yeniden dağıtılması, sosyal devletin planlı kalkınma hedefi ve vergilendirme, sosyal devletin hukuki bağlayıcılığı ilkelerine dayanmak-tadır. Ancak gelişmekte olan ülkelerde bu hedefler, birbirine ters düşen tedbirleri gerektirdiğinden, sıklıkla çelişkilerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu çelişkiler de sosyal devlet ilkesinin hukuki bakımdan ne ölçüde bağlayıcı olduğu sorununu ortaya çıkartır.

Sosyal ve hukuk devleti özelliklerini bir bütün olarak değerlendirmek gerekir; çünkü bunlar birbirlerini tamamlayıcı bir niteliğe sahiptir. De-mokratik bir hukuk devletinde vergilendirmeye ilişkin kurallar anayasada mevcuttur, hukuk devleti ilkesi devlete karşı bireylere hukuki bir güven-ce vermektedir ve devlet kanunlar gereğingüven-ce temel hak ve özgürlükleri zedelememe yükümlülüğü altındadır. Demokrasi kuramı vergilerin tüm bu yönlerini göz önüne alarak halk tarafından seçilen parlamentonun ana öğeleri saptamasını gerektirir. Sosyal devletin amacının sosyal adaletin te-sisi ve planlı kalkınma olması vergilendirme açısından farklı tedbirlerin alınmasını gerektirebileceğinden bu noktada duyarlı bir dengenin kurul-ması hassasiyet gösterilmesi gereken bir konudur.

2. TARİHSEL GELİŞİM SÜRECİ İÇİNDE VERGİ