• Sonuç bulunamadı

Deist ve Ateistlerin İslam Din ve Düşüncesinden Eksik Kabul Ettikleri

1. DİN DIŞI YÖNELİMLER: BİLİMSEL, İNANÇ VE DÜŞÜNCE DAYANAN

3.4 Deist ve Ateistlerin İslam Din ve Düşüncesinden Eksik Kabul Ettikleri

Bu bölümde, dinsizliğin taraftarlarına vadettikleri ve İslam’da bulamadıkları şeyler bağlamında kendi inançlarında gördükleri rahatlık tartışılacaktır. Bu çerçevede şöyle entelektüel bir soru ortaya çıkmaktadır: Ateizm genel olarak kişisel bir inanç mı yoksa sadece dinin birçok zincirinden bir kaçış mı?

82

Özellikle ateistlerle deistler arasında bazı ortak noktalar kaydedilmiştir, bunlardan en önemlisi hayatta herhangi bir sınırlandırma, kısıtlama veya kırmızı çizgilerinin olmamasıdır. Sanki düşüncelerini ve duygularını çevreleyen ağır bir yükten kurtulmuşlar gibi bir görüntü vermeye çalışırlar. Dostoyevski'nin söylediği de buydu aslında: Tanrı ölürse, her şey mubah olur.209

Tablo 13: Ateizm ve Deizm Kişisel Bir Tercih Mi? Yoksa Dinin Emirlerinden

Kısıtlamasından Kaçış Mı?

Ateizm ve Deizm’i Nasıl görüyorsunuz? Kişi sayısı Yüzde %

Kişisel Bir Tercih 25 % 63

Dinin Birçok Kısıtlamasından Kaçış 15 % 37

Toplam 40 % 100

Tablo 13’e göre, çalışmamızda yer alan deneklerin %63’ü Kişisel Bir Tercih, %37’sı Dinin Birçok Kısıtlamasından Kaçış ifade etmiştir.

Ateizm ve deizm hakkında genel ve soyut bir fikirsel çerçevede sorulan soruda, ateizm ve deizm kişisel bir inanç mı yoksa sadece dinin birçok kısıtlamasından bir kaçış mı? Bu soruya yönelik farklı cevaplar verildi. Bazıları ateizmin dikkatli bir araştırma ve bilgiden kaynaklanan kişisel bir inanç olduğunu, bu nedenle dinlerin vaatlerinden korkanlar onu kolayca terk edemeyeceklerini ve zira onun derinlere nüfuz ettiğini söyledi.

Diğerleri, sorunun her bir kişide ayrı olduğunu, onun sosyal ve psikolojik durumu ile ilgili olduğunu söylediler. Bazen bazıları için tamamen kişisel bir tercih olabilir ve diğerleri için sadece amaçlanan bir deneyim olabilir ve başkaları için de inanç ve inançsızlık arasında orta bir aşama olabilir. Yani ateizm, iki taraf arasında bir şüphe aşaması ve arabulucu bir kafa karışıklığı oluşturabilir. Buna dayanarak, röportaj yapılanların çoğunun cevapları bu yöndeydi.

83

(A.M)210 cevabında ise: “Benim için dini terk etmek genel ve soyut bir fikirdir, sadece sorumlu ve rasyonel bir kanaatten kaynaklanır. Çünkü dindar bir toplumda büyümüş, sözünü ve vaatlerini bilen ve sonra onu hasta bir psikolojik durum dışında, sebepsiz bırakan hiç kimse olmadığı içindir. Din eğitimi insana körü körüne itaat ve dine boyun eğme durumu aşıladığından, ciddi araştırma ve dürüst bilgi ile çözülmemiş olsaydı, kişi dine ve topluma karşı isyanını önemsiz nedenlerle ilan edemezdi ”. Bu aynı zamanda (W.B)211, (S.S)212 ve diğerleri gibi görüşülen kişilerin çoğunun görüşüdür.

Diğerleri, örneğin (M.B)213 ise:“ Sosyal oluşumun değiştiğini ve çağdaş toplumlarda hiçbir şeyin kutsal kalmadığını ve özellikle dini söylemlerin zayıflığı ve ihtilaflı olması nedeniyle tartışmaya konu olmadığını söylediğinde, onlara karşıt ifadelerle itiraz ettiler. Dahası, çağdaş iletişim devrimi tarafından tartışılmayan veya eleştirilmeyen hiçbir şey bırakmadı. Pek çok insanın dindarlığını sadece bir formalite yapan şey, dini söylemin hakikatini hissetmedikleri ve direktiflerini ve sorumluluklarını umursamadıkları anlamına gelir. Bu insanlar sadece tecrübe ya da eğlence uğruna dinlerini terk etmekte sorun yaşamayacaklar ve ateizme girerlerse ateizmleri de ciddi ve kurucu bir ateizm değildir. Burada şöyle üçüncü bir düşünce vardır: Gençlerin zihnini müthiş bir hızla işgal eden birçok fikir olduğu, bunların zevk, lezzet ve isyan düşünceleri olduğu, dindar olsalar da hayatın zevklerine ve hazzına duydukları iştahlar, onları dinde caiz ve haram olan bir ikileme sokmaktadır. Sonuç olarak, bunların ateizmi epistemolojik, entelektüel temel bir ateizm değil, belirli arzuları tatmin etmek için yapılan ateizmdir”.

(M.R) 214ise : “ Pek çok genç ateizmi seçiyor çünkü ateizmde hiçbir kısıtlama ya da koşul yok ne sorumlu tutulma var ne de gözetleyenler var. Dinin özellikle İslam'ın, insanların davranışlarını belirleyen, kısıtlayan ve her ihlal edene cezai yaptırımlar getiren pek çok detayı ve sözü olduğu bilinmektedir, bu nedenle bu husus birçok insanı onu terk etmeye sevk etmektedir.

(S.S)215 şöyle dedi: “ İçten, kişisel ve bilişsel kanaate dayanmayan ateizm bir ateizm olarak kabul edilemez, daha çok dinin sonuçlarından ve kısıtlamalarından bir

210 Erkek, Ateist, Ziraat Fakültesinden Mezun, Fes’te yaşıyor, 25 yaşında

211 Erkek, Ateist, İktisat Fakültesinde Yüksek Lisans Öğrencisi, Kazabkanka’da yaşıyor, 28 yaşında 212 Erkek, Ateist, Hukuk Fakültesinden Mezun, Fes’te yaşıyor, 30 yaşında

213 Erkek, Ateist, Felsefe Lisans Öğrencisi, Kazabkanka’da yaşıyor, 21 yaşında 214 Erkek, Deist, Felsefe Lisans Öğrencisi, Rabat’ta yaşıyor, 19 yaşında 215 Erkek, Ateist, Hukuk Fakültesinden Mezun, Fes’te yaşıyor, 30 yaşında

84

kaçış veya ilgili kişinin psikolojik bir durumudur. Günümüzde birçok genç, etraflarında dönen fikirlere kayıtsızdır. Dine veya başka herhangi bir şeye ağırlık vermezler ve bunlar genellikle geleneksel dindar insanlarsa, davranışlarının çoğu kendilerininkine aykırıdır. Aksine, ibadetlerini lanetleyebilirler ve bu daha önce bilinmeyen yeni bir olgudur. Dinleriyle hiçbir ilgisi olmayan şeyler yapabilirler ve bu İslam toplumlarında bazılarının diğerlerini inkâr ettiği şeydir. Saf din kalmaması anlamında, ona borçlu olan ve onu iyi bilen ama işler karışmış, belli bir dine mensup olan ve dindar olmayan insanlar vardır ya da dindarlıkları yanlıştır. Kanımca bugün birçok ateist böyledir”. (M.R)216 ve (L.A)217 gibi diğer görüşmeciler bu görüşte hemfikirdi.

"Ateizm ve Deizm şüphelerinize, sorularınıza cevap verebildi mi?"

Bir soru vardı, "Ateizmde ve ateizmde rahat mısınız?" Henüz araştırmayı bitirmemiş ve araştırma ve doğrulama aşamasında yaşadıklarını söyleyen çok az sayıda deist dışında bunların ezici çoğunluğu, rahat olduklarını ve hatta bu fikirlere ualaştıkları için mutlu olduklarını söylediler. (F.S)218 ise: “Evreni yaratan ve onu çok bilge, anlayışlı planlara ve yasalara göre akılla tasarlayan bir Tanrı fikrine inanıyorum, ancak bir peygamberin varlığına inanıyorum. Ayrıca evreni yaratanın ve insanı yaratanın bizleri kendisi ve yaratıcılığı hakkında tanıması gerektiğini söylüyorum, ama beni şaşırtan soru bizi nasıl bilgilendirecek? Bizimle nasıl konuşacak? Bu durumda bir adam Tanrı'yı taklit edecek ve onu gönderenin Tanrı olduğunu söyleyecektir. Aynı zamanda Tanrı, kendisi ve sıfatları hakkında bilgi sahibi olmanın gerekli olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle, benim için arayış hala devam ediyor ve bu olasılıklar henüz kararlaştırılmadı”.

Katılımcılardan (M.B.), “Tanrının olmaması güzel, çünkü onunla mücadele edeceksin”. ifadesini kullanmaktadır.

Bu söylem onun Tanrı ve buyruklarına bağlı kalmadan istediği gibi özgür yaşama arzusuna ve bu isteğin altında yatan haz duygusuna işaret etmektedir.

Onun bu sözlerinden, eğer ilah yoksa, o zaman bir kişinin cezalandırılması ya da hesap vermesi gerekmediği ve verdiği her şey kendisini doyurmasına yönelik olduğu ve cezasız yürütmeye engel olmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla onun için “tanrı yoktur”

216 Erkek, Deist, Felsefe Lisans Öğrencisi, Rabat’ta yaşıyor, 19 yaşında 217 Kadın, Ateist, Sanat Fakültensinden Mezun, Rabat’ta yaşıyor, 30 yaşında 218 Erkek, Deist, İktisat Fakültesinden Mezun, Rabat’ta yaşıyor, 22 yaşında

85

düşüncesi, kendi bakış açısından istediğini engelleyen her türlü kısıtlamadan kurtulmasına ve özgür bir şekilde yaşama anlamına geldiği ve ona mutluluk duygularını tatmin etme fırsatı verdiği anlaşılır.

Diğer bir yandan ateist bir kişinin “onunla mücadale ediyorsun” söylemi dikkat çekmektedir. Var olmayan bir varlıkla mücadale etmek mantıksız olsa gerek. Kanaatimizce katılımcı inananların O’nunla mücadale etmediğini, aksine O’nun emirlerine pasif bir biçimde boyun eğdiğini düşünmektedir. Tanrı’nın reddi ise sosyokültürel şartlara ve dayatmalara rağmen kişinin kendi güç ve iradesiyle yaşayabilmesini beraberinde getirmektedir.