• Sonuç bulunamadı

Dördüncü Dönem: Aydınlanma Çağından Günümüze Kadarki Dönem 36

1. DİN DIŞI YÖNELİMLER: BİLİMSEL, İNANÇ VE DÜŞÜNCE DAYANAN

2.1 Fas’ta Ateism

2.1.1 Ateizmin Tarihsel Gelişimi

2.1.1.4 Dördüncü Dönem: Aydınlanma Çağından Günümüze Kadarki Dönem 36

Heysem Tal’at çağdaş ateizm tarihinin tanımlanması bağlamında, İslam web sitesi için ele aldığı bir makalede şöyle der: “Modern çağıda, çağdaş ateizmin ortaya çıkması için belirli bir tarih vermek çok zordur, ancak çoğu Batılı tarihçiler, Fransız Devrimi'nin başlamasıyla 1789 yılında Bastille hapishanesinin yıkılmasının ardından ateizmin başlangıcını tarihlendirir. Aslında Bolşeviklerin 1917 devriminin ardından Rusya'da iktidara gelmesiyle dünya sahnesine çıktığı ifade edilmektedir”.85

Muhammed Ahmed Yusuf, İdâât adlı web sitesinde yer alan bir makalede şunları söyler: “Aydınlanma çağından itibaren Tanrı'nın ilahi takdir gerçekliği tarafından değil, fiziksel yasalarla yönetilen bir evren fikri ortaya çıktı. Felsefe, hükümetlerin artık varoluşlarının meşruiyetini kazanmak için ilahi hakikat fikrine ihtiyaçları olmadığını göstermiştir. Daha ziyade, yönetilenlerin rızası veya rasyonelliği yoluyla, bu büyük ve tutarlı ahlaki teoriler Tanrı'ya atıfta bulunmaksızın var olabilir. Bu büyük bir olaydı. Avrupa artık evrendeki ahlak, değer veya düzen için bir kaynak ve referans olarak Tanrı'ya ihtiyaç duymuyordu. Aksine, felsefe ve bilim bizim için bunu yapabilirdi”.86

Bütün bunlar daha sonra insanlara yansıdı ve onlara karanlığın, cehaletin ve tüm geri kalmışlığın nedeninin din olduğunu hissettirdi. Bilim ve bilgi ilerlemesinin, sivil toplum inşa etmenin ilk adımının dinden, dini fikirlerden ve din adamlarından kurtulmaya bağlı olduğuna ikna noktasına getirdiler. Fransız Devrimi'nin bu düşünceyle ilgili şu ünlü sloganı dilden dile dolaştı: “Dünya üzerindeki son kralı, son papazın bağırsaklarıyla asın”, “Sezar'ın hakkı Sezar'a, Tanrı'nın hakkı Tanrı’ya”. Ateizmin belirtileri Yeni Çağ'da ortaya çıktı; böylece bu dönem kiliseyle ve dinin tüm yönleriyle birbirlerine yabancılaşma çağı, modernite asrı, sosyal sözleşmenin, rasyonalizmin ve laikliğin çağı oldu.

Bu yaklaşımı teşvik eden şey, kilisenin insanların zihnini bloke eden ve onların düşünmesini ve soru sormasını engelleyen dini despotizmdi. İnsanlar kilisenin vesayeti altında yaşamaya başladılar ve kilise doktriniyle çelişen yeni bir fikir ortaya atan herkes

85 Heysem Tal’at. Ateizmin Ortaya Çıkışı. İslamweb Sitesi. Yayın Tarihi 20/07/2016.

86 Muhammed Ahmed Yusuf. Nietzsche, Tanrı'nın ölümüyle sözüyle ne demek istedi? İda2at sitesi. Yayın Tarihi 02/10/201.

37

sapkınlıkla suçlandı ve ruhbanlar tarafından halkın göz önünde darağacına ders amacıyla asıldı. İnsanların zihnindeki kısıtlama, günahkarların hatalar ve günahların affedilmesi karşılığında kilise yetkililerine verdiği bir miktar para karşılığında Allah'tan bağışlama ve müsamaha yazılı bir belge olan af belgesi verilme noktasına geldi. Bu, kilisenin para toplama, insanlar üzerindeki nüfuzunu artırma ve kaderlerini kontrol etme geleneğiydi. Bu durum, sıradan halkın devrimin hemen ardından devrimcilerin saflarında yer almak tiranlıktan ve korkunç dini yozlaşmadan kurtulmak rolünde büyük bir nefret uyandırdı.

Başta 1789 Fransız Devrimi olmak üzere Avrupa devrimleri başarıya ulaştığında, insan, evren ve Tanrı hakkında yeni fikirler oluşmaya başladı. İnsan toplumunu düzenlemek için yorumlarını, fikirlerini ve çözümlerini sunmaya başladı ve bu bütünlükten ateist düşünce görünür hale geldi. Büyük bir güçle ortaya çıkan ve şüpheli bir şekilde yayılan hareket, Avrupa toplumunun kilisenin egemenliği altında yaşadığı şeye doğrudan bir tepkiydi.

Zayıf ve geri kalmış Arap toplumlarında düşünce, bilgi, toplum, siyaset ve diğer alanlarda sivil toplum fikir ve teoriler gibi hususların ortaya çıkmasından sonra laiklik ve ateizm fikri yayılmaya başladı. Batıdaki bu gelişmeler özellikle sömürge ülkelerinin ilgi odağı haline geldi. Çocuk ve gençlerinin birçoğunun çalışmalarını bilimsel araştırmalar yapmak üzere Batı üniversitelerine yönelttiler, Batı'nın siyaset, ekonomi, sosyoloji hukuk ve düşünce alanındaki fikirlerini kendi ülkelerine ve halklarına aktardılar.

Fas, Avrupa Birliği'nin komşu ülkelerinden biri, coğrafi hatları üzerinde olduğu ve uzun yıllar kolonileşmeye maruz kaldığı için Batı’nın fikirlerinden etkilenmesi ve onlardan bu fikirleri alması muhakkaktı. Sonra içimizde Fransızca konuşan, Batı aydınlanması ve modernliğinin değerlerinin uygulanmasını savunan ve sonra onlar hakkında teorileştiren bir aydınlar kuşağı ortaya çıktı. Ancak bu, ateist ya da seküler fikirler açısından kolay olmadı. Fas toplumu, Kur'an-ı Kerim'i ezberlemeye, Arap dilini pekiştirmeye, Kuran'ın rolünü yaygınlaştırmaya dayanan geleneksel eğitimi ve diğer özellikleri sayesinde, din dışı ya da ateizm fikirlerinin yayılmasına ve halkın zihninde güçlendirmesine engel oldu.

Ancak buna rağmen Fas, özellikle bağımsızlık sonrası dönemde,din dışı ateist ve sosyalist partilerin organizasyonlarının var olduğu, Fas Komünist Partisi, Demokratik

38

Yol Partisi, Kurtuluş ve Sosyalizm Partisi gibi partilerin ateizm ve sosyalizm çağrısında bulunduğu siyasi ateizmden büyük ölçüde etkilenmiştir. İle’l-Emâm (ileri doğru) ve 23 Mart gibi örgütlerin de ayrıca büyük etkisi olmuştur. Bunlar, resmi olarak ateizmi uygulayan forumlarında ve toplantılarında ateizmi savunan parti ve siyasi örgütlerdir. Bununla birlikte, zamanla Fsa kralı, İslam'ı devletin resmi dini olarak kabul etti ve eski ateizm fikirlerinin çoğunu terk etti, onlardan sadece sloganlar ve geçici sözler kaldı. Fas Komünist Partisi ulusal ilke ve değerleri ihlal ettiği gerekçesiyle yargılandı ve mahkeme kendisini feshetmeye mahkûm etti. Ancak parti “Kurtuluş ve Sosyalizm Partisi” adıyla yeniden geri döndü. Ardından bu adını “İlerleme ve Sosyalizm Partisi” olarak değiştirdi ve bu isimle günümüzde hala faaliyetlerini devam etmektedir.

Ateizm, Fas'ın çağdaş tarihinde siyasiydi ve radikal sol yönelim tarafından temsil ediliyordu. Sonra ideolojisini “İleri” ve devrimci “23 Mart” örgütü gibi sivil örgütler üzerinden formüle etti.

Abdurrahman Hasnîvî bu konuda şöyle der: “Marksist sol ortaya çıktığında şu beş temele dayanıyordu:

1- Fas'ta sosyalist bir siyasi sistemin kurulması. 2- Cumhuriyetçi bir siyasi sistemin kurulması.

3- Devletin cumhuriyetçi formla sosyalist içeriği oluşturma sisteminin kurulması. Bu yöntem devrimci şiddet yöntemidir.

4- Sosyalist projenin gerçekleştirilmesi için örgütsel araç: Gizli Leninist Parti 5- Fas'taki Marksist Sol projesinin felsefi temeli: Diyalektik materyalizm ve tarihsel materyalizm. Varlığın metafizik boyutunu reddeder, evrenin ilahi yaratılışının doktrinini reddeder ve tek bir gerçeğe inanır o da: Tanrı yoktur ve yaşam maddeden ibarettir.”87

Et-Tallâbî, bu konuyla ilgili olarak şunları söyler: “Bu beş esastan pratikte sadece beşinci esas kaldı. Söz var ancak eylem yok. Bugün Sosyalizm’in ütopyası kuru samana dönmüş durumdadır.”88 Tallâbî’nin bu ifadeyle kastettiği şey,butün dünyada olduğu gibi, ateist sol ideolojinin pratik içeriğinden boşaltılmış olması ve sadece eski zamanlardan beri muhafaza edilmiş bazı sloganlar olarak kalmasıdır. Bu, ilk ateist düşünceye bağlılığın ve sadakatin kanıtıdır. Nitekim partinin ilk kurucusu Leon Sultan

87 Abdurrahman Hasnîvî. Fas'taki Radikal Sol. El-Cezîre Blogları. Yayın tarihi 21/03/2018

88 Muhammed et-Tallâbî, Resmi ve Muhalif Fas’ın Siyasi Zihninin Eleştiri Raporu, Fas Renkleri Yayınları, 1. Baskı 2002,

39

bile Fransız idi. Sonra onun yerine Ali Yata geçti. Onun eğitimi de Frankofon idi. “İle’l-Emâm” adlı örgütün lideri Abraham es-Serfâtî de hayatının bir bölümünü Fransa’da geçirdi ve ilk ilkelerini burada aldı. Daha sonra orada Fransız Komünist Partisi'ne katıldı ve Fas'taki parti işine girdiğinde komünist ideolojisiyle dopdoluydu.

Bu nedenle, o dönemdeki parti, Fas halk kitleleri arasında geniş bir popülerliği ve çok önemli bir etkisi olmadı, aksine etkisi çok sınırlıydı, genellikle bir Frankofon oluşumuna sahip seçkinlerin sınırlarını veya o dönemde değişim ve zorbalığa karşı koyma gücü olarak Marksist düşünceden etkilenenlerin sınırlarını aşmıyordu.

2.1.2 Çağdaş Dönemde Fas'ta Ateistlerin Durumu

Fas'taki ateizm ve ateistlerin gücüne dair bilimsel bilgi veri neredeyse yoktur ve çoğunlukla bazı gazete makalelerinde, bazı bildiri ve elektronik sayfaları arasında yayınlanır ve derinlemesine akademik araştırma koşullarına tabi değildir. Örneğin, “Arap DW gazetesinde yayınlanan "Fas Ateisti"89 makalesi ve ULTRA Voice gazetesinin web sitesinde yayınlanan "Faslı bir dinsizin anıları: Fas'ta ateistlerin ve agnostiklerin yaşamının portresi"90 ve BBC News Arapçada yayınlanan “Fas'taki Dinsizler… Bir fenomen mi oluşturuyorlar?”91 makaleleri gibi. Ayrıca Fas toplumunun dindarlık durumuna ilişkin uluslararası istatistiklerin aktarımına dayanan diğer yayınlar tarafından Faslı genç ateistlere bazı deneyimler aktarılmaktadır. Bu deneyimler dedikleri gibi inanç özgürlüğünü kabul etmeyen bir toplumla ilgili bir tür şikâyet ve şikayetlerle sunuldu. Bununla birlikte, ateistlerin ezici çoğunluğu tüm yeni inanç ve fikirleri reddeden Sünni Müslüman bir toplumun sıkıntı ve korkusu içinde yaşadıkları söylenebilir. Fas'ta ateizm olgusu üzerine bilimsel bir çalışmanın yokluğu da bu konudaki berlisizlikleri perdelenmektedir.

Fas'taki dini durum hakkında genel bir fikir vermek için, doktriner, mezhepsel ve davranışsal seçimleriyle Fas dindarlığı etrafında genelde dini istikrarın hâkim olduğu bir iklimden söz etmek mümkündür.

Antik çağlardan beri, bu tercihlere saygı duymak ve kurumsal olarak bunlara uymak konusunda bir fikir birliği vardı, zira bu taahhüt sabit hale geldi. Avrupa, Afrika ve başta Körfez olmak üzere birçok Arap ülkesinde bir artış kaydedildi. Birçok dini soruya arabulucu bir cevap olarak, hem dini alanın gereklilikleri arasındaki teorik

89 02/27/2014 tarihinde aşağıdaki gazetenin web sitesinde yayınlanan makale: https://bit.ly/3iSIvQt 90 14 Mart 2019'da yayınlanan makale: https://bit.ly/2Y96yAW

40

düzeyde, birleşik ve kapsayıcı kalması amaçlanan tezahürleri çeşitlilik, farklılık, çatışma ve rekabet arasında kalmasıdır. Ayrıca pratik düzeyde, aynı zamanda bilişsel araştırmanın gerekliliklerini, dini ve ulusal sabiteler kapsamında manevi güvenlik için sorumluluk gereklilikleri ile birleştirmektir.

Fas'taki dini durumla ilgili olarak "Uzak Fas Araştırma ve İnceleme Merkezi" tarafından yürütülen araştırma ve raporlara göre, Müslümanlar tarafından fethedildikten sonra İslam aleminde bilinen dört mezhep tercih edilmiştir. İster resmi düzeyde ister gayrı resmi halk nezdinde olsun bu dört mezhepten özellikle İmam Malik fıkıh doktrini esas alınarak hareket edilmiştir. Bölgede özellikle Yahudi ve Hıristiyan gayrimüslimlerin nüfusunun yüzdesi çok azdır. Hakeza Faslı Şiilerin oranları da çok küçük bir yüzdeye sahiptir. Ateistler grubuna gelince, Fas'taki ateizm olgusuna ilişkin uzmanlaşmış çalışma ve araştırma merkezlerinin kaydettiği istatistiksel rakamlar arasındaki farka rağmen, bunların oranı çok düşüktür ki, bu da açıklayacağımız üzere birçok açıdan kesin olmayan araştırmalardır.

Muhammed Er-Rûkî Fas’ın dini durumunu anlatırken şunları söyler: Faslılar, İslam ile buluşmalarının başlangıcında ve İdrîsîler döneminde, usûl, furû, itikat ve fıkıh alanında İmam Mâlik b. Enes’in mezhebine intisap edene kadar, İmâm Ebû Hanîfe ve İmâm el-Evzaî gibi selef alimlerin mezhebini takip ediyorlardı. O zamandan bugüne kadar Fas, İmam Malik'in mezhebi üzerine devam etmiştir. Bu onun fıkıhtaki ustalığı, yeteneği, hizmetinde mükemmelliğiyle, onu teorileştirme ve savunmada temayüz etmesini gösterir. Böylece Mâlikî mezhebi oraya yerleşti, usûl ve furûuyla ilgili derin ve geniş bir etkiye sahibi oldu”.92 Aynı şey itikatta Eş’arî mezhebi, tasavvufta Cüneyd’in ve kıraatte İmâm Nâfi’in mezhebi için de geçerlidir. Bu dört tercih, uzun zaman boyunca Fas'ın dindarlığını karakterize edenler olarak düşünülebilir.93

Abdussamed ed-Deyâlimî’nin Arap dünyasında ateizm üzerine hazırladığı bir araştırmada ise şunları söylemektedir: “Fas'ta, ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan bir raporda, Faslı ateistlerin sayısını 2013'te yaklaşık 10 bin kişi olarak tespit ettiğini ve bu rakamın Faslı Yahudi ve Hıristiyanların sayısını aştığını ifade ediyor. Fakat her yıl dünyadaki dindarlık haritasıyla ilgili yayınlanan bu rapor, dünyada özellikle irtidat ve inanç özgürlüğüne izin vermeyen ülkelerde ateist sayısını nasıl

92 Muhammed er-Rûkî. Fas Mâlikîdir Neden? s. 50. Fas Vakıflar ve İslami İşler Bakanlığı'nın 2003 Yılı Yayınları.

93 Daha fazla araştırma için “Profesör Ahmed Reysûnî’nin Din ve Doktrinde Fas’ın Tercihleri” kitabına bakın.

41

belirlediğini göstermiyor. Sonuç olarak, raporda yer alan sayıların güvenilirliği konusunda şüpheler devam etmektedir. Bilhassa “dünya değerleri anketi”94 Merkezi tarafından hazırlanan bir başka raporda, Fas’ta ateist olduğunu açıklayanların sayısının yaklaşık 122 kişi olarak tahmin edildiğinden bahsetmektedir. Bu rakam ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından tespit edilen 10.000 sayısından çok daha düşük bir rakamdır.95

Bu rakamlardaki tutarsızlığın nedeni, ülke içinde örneğin bir ateistin yaşadığı sosyal durumdur. Bu düşüncede olan kişi ya ateizmini açığa vurmakta ya da aile ve toplumdan korktuğu için ateistliğini gizlemektedir. İkinci bir husus ise araştırmacı Murad el-Muhantar'in dediği gibi: “Fas halkının nezdinde çok fazla düşünme fobisi vardır, çünkü Faslılar genel olarak akıl ve mantığın kullanımındaki artışın zihin ve inanç bütünlüğüne tehdit oluşturduğunu düşünmekte ve çok soru sormanın aklı kullanmda bir aşırılık olarak görmektedir. Dolayısıyla Fas'ta bunu ifade eden şöyle bir inanç var: Çok okumak deliliğe yol açar”.96

İse, bu korkunun sebebinin, temelinde ihlal edenlere karşı uyarıya dayanan İslam kültürünün içeriğinden ve içimizdeki soruyu dizginlemesinden kaynaklandığını söyler. Fıkıh âlimlerinin çok soru soranlara itiraz ettikleri zamandan beri insanlar bu soru sormaktan ve itiraz etmekten korkar hale geldiler. Sadece hayatın en küçük konuları olan gusül vb. şeylerin hükümleri hakkında fıkıhçılara gidip sorular yöneltiyorlardı. Bu konuyla ilgili görüşlerini şu ayetle temellendiriyorlardı: “Ey iman edenler! Açıklandığı takdirde sizi sıkıntıya sokacak hususlarda soru sormayın.”97

Zihni kısıtlama sorununun temelinde Kuran'ın olduğu sözü yanlıştır, çünkü bu kısıtlama İslami yönetimin belirli zamanlarında kanıtlanmamış dindar bir davranıştır ve dini bir davranış değildir, yani dinin aslından ve özünün bir parçasından değildir. Fas toplumu muhafazakâr olduğu yüzyıllar boyunca içinde yetiştiği miras, kültür ve çevreyle ilgili değerli temsil eden eğitimsel ve etik kavramlar içinde yaşadı. Çocukları arasında ateizm çizgisini ve materyalizm doktrinini kabul etmesi mümkün değildir. Bu ona, toplum içinde hiçbir şekilde kabul edilemeyecek tuhaf ve yabancı bir mesele gibi görünecektir. Çoğu taraftarları ateizm fikrini topluma göstermekten korkan korkmaktadırlar.

94https://www.worldvaluessurvey.org/WVSDocumentationWV6.jsp /tarih: 17/01/2011

95 Abdussamed ed-Deyâlimî. Arap Dünyasında Ateizm Sosyolojisi, s. 5. Sınır Tanımayan Müminler Dergisi. Yayın Tarihi 21 Temmuz 2016.

96 Murad el-Muhantar. Faslı Dinsizler: İslami Arka Plandan Ateizm Üzerine Bir Araştırma. Hypatia Araştırma ve Düşünme Merkezi. 1. Baskı, 2016 Rabat- Fas.s 109

42

Öte yandan, ateistlerin çoğu metodolojik ve bilimsel kurallara tabi kapsamlı bilimsel araştırmaların sonucu olarak ateist olmamıştır. Kendi bilgisi ve bilimsel kontrolleri olan yeni bir inancın sağlamlaştırılmasına katkıda bulunmuş ve yeni inancın kesinlik noktasına ikna olmuştur. Ateistlerin çoğu gençlerden oluşur, üniversite mezunu ve şer’î ilimlerde zayıf bir eğitim almışlardır. Varlık ve tekvinle ilgili soruları cevaplayamayacak derecede çok basit geleneksel din eğitimi almışlardır. Dahası, ateizme geçiş yaşları genellikle ergenlik yaşı veya biraz daha sonraki yaşlardır ve birçoğu sonradan ilk dinlerine geri dönmektedirler. Sanki gerçeğin bu dindarlıkta olduğunu ve onu terk etmekte olmadığını yeniden keşfetmiş gibi.

Abdussamed ed-Deyâlimî'nin şu sözleri bunu doğrular niteliktedir: “Birçok ergen genç daha lise sıralarında Tanrı'ya olan inancını kaybeder. Bu, ergenin düşünme modeli üzerindeki metafizik düşüncenin egemenliği, yani yaşamın, varoluşun anlamı ve Tanrı hakkında çok sayıda felsefi soru ile karakterize edilen dönemdir. Buradaki ilişki olumsuzdur, yani yaş ne kadar düşükse ateizm şansı o kadar yüksek anlamına gelir”.98

Bütün bunlara ek olarak, bu yeni ateistler genellikle yeni fikirlerini batıl inançlar olarak zannettikleri dini bilgi üzerine inşa ederler, ki böyle değildir. Bunun nedeni, onların din hakkındaki bilgilerinin yanlış olması veya hurafe olarak gördükleri fikirlerin aslen dinden olmaması bilakis toplumun kötü örf ve adetinden kaynaklanıyor olmasıdır. Kısacası, Fas’taki dini durumu inceleyen 2017 raporuna göre gençlik aşaması hızlı değişimlerin, entelektüel ve bilişsel çelişkilerin aşamasıdır: “Gençlik dini, genel olarak gençlik kültürü gibi çelişkiler içerir: Çeşitli uyumsuz değerlere sahip referansların ve normatif eylem noktalarının çeşitliliği, kişisel çıkar ve kişisel bir ihtiyaç bulduğu sürece, sisteminin homojenliğine veya kökenlerini aramaya fazla dikkat etmez”.99

Başka bir ifadeyle, ergenliğe eşlik eden bir dizi değişken psikolojik durumlar yaşarlar. Bu nedenle ateizm alanında uzmanlaşmış Mısırlı Amr Şerif'in “Ateizm Yanılsaması” 100 ve “Ateizm Hurafesi”101 kitabını ve “Ateizm Psikolojik Bir Sorundur"102 kitaplarını yazmasına neden olan durumu, motivasyon ve sonuçları olan sosyal bir olgu ile ilgilidir. Bu durumu çağdaş ateist bilimsel teorilerden etkilenen

98 Abdussamed ed-Deyâlimî. Arap Dünyasında Ateizm Sosyolojisi, s. 90.

99 Yusuf el-Kellâhî, Gençlik Dindarlığı, Şekilleri ve Kaynakları, s. 61. Fas'ta din ve dindarlığın durumu ile ilgili rapor 2015-2017 yılında Muntasır Hamâde tarafından koordine edildi ve düzenlendi.

100 El-Ezher Vakfı tarafından 2013 yılında Mısır'da basılan kitap, Profesör Muhammed Ammâre tarafından incelenmiş ve sunulmuştur.

101 Mısır, Kahire'deki eş-Şurûk Uluslararası Kütüphanesi tarafından 2014 yılında basılmış bir kitaptır. 102 Mısır'ın Kahire şehrinde bulunan Mumin Kureyş Kütüphanesi tarafından 2016 yılında basılan bir kitaptır.

43

gençlerin çoğunun geleneksel dini bilgilerinin zayıflığı karşısında yaşadıkları psikolojik bir duruma bağlar. Söz konusu durumda, bugün pek çok ateist, fikirleri çok çekici yollarla herhangi bir tercih veya filtre olmaksızın eksiksiz bir akışla aktaran yeni teknoloji ve iletişim devrimi yoluyla ateizmin fikirlerinden etkilenmiştir. Özellikle günümüz medya materyalleri üzerinde herhangi bir sansür ve vesayet olmadığı için gizlisiyle ve saklısıyla tüketime ve insanlar üzerinde etkiye maruz kalmış, kanaatlerini ve kriterlerini değiştirmişlerdir. Bu, Batı'nın iyi anladığı ve Arap ateistlerinin de üzerinde çalıştığı şeyden kaynaklanmaktadır. Bu yüzden ateizmi bilim ve özgürlüğün yolu olarak batıl inançlar ile zihinlerdeki kısıtlamayla mücadele etmek için bir araç olduğunu teşvik etmek amacıyla web siteleri oluşturdular. Bu siteler gençler tarafından çok beğenilmiş, psikolojik durumları için bir çıkış noktası olarak görülmüş, ateizmi kucaklamak ve tanıtmak için sosyal medya siteleri hızlı bir yol olmuştur. İnanç özgürlüğü, seçim özgürlüğü ve isyanı teşvik eden ve nefsini ve içgüdüyü kontrolsüz ve sansürsüz bir şekilde serbest bırakan her özgürlük adına bu tür davranışları savunan birçok Arap Örgütü tarafından teşvik edildi. Bu bağlamda, Kantara web sitesinin talebi üzerine yazılan “Faslı Bir Kâfir" adlı kitabın yazarı, sosyal ağ sitelerinin kırmızı çizgiler olmadan kamuya açık tartışma olasılığı göz önüne alındığında çok sayıda Müslümanı ateiste dönüştürebildiği konusunda popüler fikre muvafık olduğunu belirtir. İnternet hayatımızı kökten değiştirdi, düşüncelerimizi ve onları dünyaya nasıl göstereceğimizi etkiledi. İnternet, dine olan eleştiriyi açığa çıkarmada en önemli rolü oynadı ve dünyanın farklı bölgelerinden insanlarla kolay ve rahat bir şekilde iletişim kurulmasını sağladı.”103 ayrıca şunu eklemektedir: Ancak İnternet, ateist ideolojinin yalnızca sosyal siteler aracılığıyla yayılmasına katkıda bulunmadı aynı zamanda “bir zamanlar sadece pahalı ve hacimli kitaplarda mevcut olan kaynaklara ve bilgilere erişim, birçok kişinin çocuklukta telkin yoluyla inandıkları dinin geçerliliğini sorgulamasına da katkıda bulundu”.104

Bu, sosyal iletişim alanının, bireysel özgürlüğün değerlerini ve bununla ilgili birçok şeyi kazanan yeni fikirleri benimsemenin yolunu kolaylaştırdığı anlamına gelir. Aynı zamanda kültür ve değerlerine karşı isyanı teşvik eder, çünkü geçmiş onların