• Sonuç bulunamadı

2. GENEL BİLGİLER

2.6. Demir Eksikliği Anemisi (DEA)

2.6.13. DEA ve Şişmanlık Arasındaki İlişki

Demir eksikliği ve şişmanlık ayrı ayrı önemli ölçüde dünya nüfusunu etkilemektedir. 48 yıl önce yapılan araştırmalarda ilk kez vücut demiri ve şişmanlık arasındaki olası ilişki rapor edilmiştir (197, 251). Şişman adolesanların normal vücut ağırlığındaki adolesanlara göre daha düşük serum demir düzeylerine sahip olduklarını Wenzel ve arkadaşları tarafından saptamıştır (251). Bu araştırmadan sonra, 1963 yılında adolesanlar üzerinde yapılan bir diğer araştırmada şişman kızlarda normal vücut ağırlığındaki kızlara göre anlamlı düzeyde daha düşük serum demir düzeyi ve TS, daha yüksek ansatüre demir bağlama kapasitesi (ADBK) saptanmıştır (197). Şişmanlığın demir dengesini değiştirmedeki rolünün önemli olduğu yapılan araştırmalarda görülmüştür (197, 251). Bu araştırmalardan sonra, 2003 yılına kadar şişmanlık ve DEA arasındaki ilişki üzerine çok az araştırma yapılmıştır. İsaril’de kesitsel olarak tasarlanmış bir araştırmada, şişman çocuk ve adolesanlarda yüksek düzeyde DEA saptanmıştır. 85. persentil üzerinde olan çocuklarda normal vücut ağırlığındaki çocuklara göre 1.75 kat daha düşük serum demir düzeyi belirlenmiştir (252). Daha sonra yapılan III. Ulusal Sağlık ve Beslenme Araştırması’nda (NHANES III), hafif şişman çocuk ve adolesanlarda, normal vücut ağırlığında olanlara göre iki kat daha fazla demir eksikliği görülmüş, hafif şişman olanlarda anemi parametrelerinin yarısından fazlasının bozulduğu saptanmıştır (253). Yaşları 11-17 arasında değişen İran’lı şişman çocuklar normal vücut ağırlığındaki çocuklar ile karşılaştırıldığında 3 kat daha fazla demir eksikliği saptanmıştır (254). Artmış yağ dokusunun, kadınlarda ve çocuklarda demir emilimini azaltarak demir eksikliğine neden olduğunu bildirilmiştir (255). Adolesanlarda yapılan bir araştırmada, demir eksikliği sıklığı normal vücut ağırlığında olanlarda %19, şişmanlarda %26.3 olarak saptamıştır (256). Amerika’da yapılan farklı

54 bir araştırmada adolesan kızlarda, BKİ ve inflamasyonla ilişkili, etnik grup, yaş, menstruasyon başlama yaşı, demir alımı ya da fiziksel aktividen bağımsız olarak, hafif şişman ve şişmanlarda demir eksikliği anlamlı olarak sık bulunmuştur (257). Japonya’da yaşları 15-19 arasında değişen kızlardan saç örneği alınmış ve BKİ ile demir, çinko, kalsiyum, magnezyum ve bakır arasındaki ilişki değerlendirilmiştir. Sonuç olarak, BKİ artışıyla birlikte saç örneğindeki demir düzeyinin anlamlı ölçüde düştüğü belirlenmiştir (258). Demir durumu ve şişmanlık arasındaki ilişki ile ilgili 1989 yılında Amerikalı yetişkinlerde yürütülen bir araştırmada, kadınlarda BKİ artışı ile serum demir düzeylerinin anlamlı ölçüde düştüğü, erkeklerde ise BKİ ile serum demir düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki gözlemlenmediği belirtilmiştir (259). Hindistan’da yapılan bir araştırmada, şişman kadınların %41’inde anemi olduğu, ABD’de yapılan bir araştırmada yetişkinlerde hafif şişmanlık ve şişmanlığın düşük serum demiri ve transferin saturasyonu ile ilişki olduğu, ABD’de yapılan farklı bir araştırmada etnik değerlendirmede Güney Afrikalı kadın grupta düşük TS saptanmıştır (260-262). Yapılan bir araştırmada, şişman populasyonda yüksek saptanan ferritin düzeyinin inflamasyona yanıt olarak yükseldiği belirtilmiştir. Şişmanlık, kronik inflamatuar bir durum olup inflamatuar durumlarda çeşitli sitokinlere bağlı olarak adiposit, hepatosit ve makrofajlarda ferritin sentezi uyarılır. Çeşitli araştırmalar, bazı inflamatuar durumlarda yükselen bir akut faz reaktanı olan ferritinin demir eksikliğinde bile yükselebileceğini göstermiştir (263). Şişmanlığında dâhil edildiği kronik inflamatuar durumlarında bir akut faz reaktanı olan hepsidin salınımı artar. Adipoz doku kütlesi karaciğerin 20 katı kadar olmasına rağmen normalde sentezlenen hepatik hepsidinin miktarı adipoz dokudan sentezlenenden 100 kat daha fazladır. Şişman yetişkinlerde daha fazla miktarlarda sentezlenen adipoz doku hepsidini azalmış demir biyoyararlanımının nedeni olarak düşünülmektedir. Şişmanlarda adipoz dokudan salınan, hepsidin ile upregüle olan leptin düzeylerinin de demir metabolizmasındaki bozukluktan sorumlu olabileceği öne sürülmüştür (264).

Şişmanlarda, insülin direncinin temel rol oynadığı sık görülen Tip 2 DM ve metabolik sendromun da artmış ferritin düzeylerinin nedeni olabileceği tahmin edilmiş, şişmanlarda yapılan çeşitli araştırmalarda, metabolik sendromu olanlarda daha yüksek ferritin düzeyleri belirlenmiştir (264). Serum ferritin düzeyleri ve BKİ arasındaki ilişkinin incelendiği 44-69 yaş arasındaki sağlıklı postmenopozal kadınlarda yapılan bir araştırmada; BKİ ile serum ferritin düzeyleri arasında pozitif ilişki saptanmıştır.

55 Şişmanlarda IL-6 ve TNF-alfa gibi proinflamatuar sitokinlerin üretim ve salınımındaki artışa bağlı olarak kronik düşük dereceli bir inflamasyon görülebilir. Plazma ferritini de şişmanlarda düzeyinin yükseldiği çeşitli araştırmalarla gösterilen CRP gibi inflamatuar belirteçtir. Plazma ferritini ile BKİ arasında pozitif ilişki bu nedenlerden kaynaklanabilir (265-267).

Hem demir eksikliği hem de şişmanlık sağlık durumu bozulmasına bağlı mortalite riskini arttırmaktadır. Şişmanlıkla ilişkili hipoferrineminin yetişkinlerde diyetle hem ya da hem olmayan demir, kalsiyum ya da C vitamini alımı ile ilişkisinin olmadığı saptanmıştır (268, 269). Şişman ve hafif şişman bireylerde, yağ dokusu ile demir dengesi arasındaki ilişkiyi açıklayan mekanizmayla ilgili birçok hipotez oluşturulmuştur. Şişmanlarda, enerjisi yüksek, besin değeri yönünden fakir gıdaların tüketilmesi, plazma hacminin artması, adipoz dokunun artışına yanıt olarak gelişen kronik inflamasyon hipotezlerden birkaçıdır (252, 263). Danimarkalı kadınlarda yapılan bir çalışmada, BKİ ve Hb düzeyleri arasında pozitif ilişki belirtilmiştir (266). Şişmanlık ve demir eksikliği ilişkisinin anlamlılığına dair yapılmış araştırmalara karşın, sayıca az olmakla birlikte literatürde şişmanlık ve demir eksikliği arasında anlamlı ilişki bulunmayan araştırmalar da mevcuttur. İranlı kadınlar üzerinde yaılan bir araştırmada, hematolojik parametrelerden MCV, Hb ve Hct çalışılmış, araştırma sonunda BKİ ile demir parametrelerinde şişman kadınlar ile normal vücut ağırlığında olan kadınlar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmamıştır (269). Doğurganlık çağındaki kadınlarda yapılmış bir araştırmada, şişman ve normal vücut ağırlığındaki kadınların TDBK ve serum demir değerlerinde anlamlı bir fark gözlenmemişken, ferritin düzeyi, Hb ve Hct değerleri şişman kadınlarda anlamlı ölçüde yüksek bulunmuş, sonuçlar araştırmacılar tarafından diyetle alınan demirin şişman bireylerde daha yüksek olmasıyla açıklanmıştır (270). Doğurganlık çağındaki kadınlarda 2009 yılında yapılan farklı bir araştırmada, hafif şişmanlık ya da şişmanlık ile düşük demir düzeyleri arasında ilişki saptanmamıştır (271).

Tıbbı beslenme tedavisiyle vücut ağırlığı kaybının demir parametrelerine etkisini incelemek adına hem çocuk hem de yetişkinlerde birçok araştırma yapılmış ancak araştırma sonuçlarının çeliştiği görülmüştür. 6 haftalık diyet uygulayan hafif şişman ve şişman kadınlarda yapılan bir araştırmada, son ölçülen Hb düzeylerinin başlangıç düzeyine göre anlamlı olarak arttığı belirlenmiştir (272). Şişman kadınlarda yapılan bir

56 diğer araştırmada ise 15 haftalık diyetle, kadınların Hb ve Hct düzeylerinde başlangıç değerlerine göre anlamlı ölçüde düşüş görülmüştür (273).

Bariatrik ameliyat sonrasında ağırlık kaybının demir düzeylerine olan etkisi ile ilgili sonuçlar da netlik kazanmamakla beraber birçok araştırmada, gastrik bypass ameliyatlarından sonra azalmış demir emilimi, anlamlı düzeyde artmış demir eksikliği ve azalmış Hb düzeyleri saptanmıştır (274, 275). Bariatrik operasyonların demir düzeyleri üzerine olumsuz etkilerinin, gastrik asit sekresyonunun azalmasıyla olduğunu düşünülmesine karşın, doğurganlık çağındaki kadınlarda yapılan bir araştırmada, bariatrik cerrahi sonrasında 6 aylık dönemde transferin saturasyonunun anlamlı düzeyde yükseldiği belirlenmiştir. Benzer şekilde, gastrik bant ya da gastrik bypass ameliyatları sonrasında demir parametrelerinde anlamlı değişiklik saptanmayan araştırmalar da mevcuttur (276-279).

Zayıflama sonrası hepsidin ve demir düzeylerinin birlikte incelendiği araştırma sayısı azdır. Doğurgan çağdaki kadınlar üzerinde yapılan bir araştırmada, bariatrik cerrahi sonrası 6 aylık dönemde gerçekleşen ağırlık kaybının, hepsidin düzeyleri üzerine anlamlı etkisi belirlenmesine karşın serum demir, ferritin ve TS düzeylerinde başlangıca göre anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Ağırlık kaybı sonrası hepsidin düzeylerinin düşmesi demir parametreleri açısından oldukça olumlu bir bulgudur (10). Şişman çocuklarda yapılan bir araştırmada ise 6 aylık zayıflama programı sonrasında başlangıca göre serum hepsidin düzeylerinin anlamlı ölçüde düştüğü, demir emiliminin arttığı saptanmıştır. Bu araştırmalar, şişman kişilerde ağırlık kaybının serum hepsidin düzeylerini düşürdüğünü, demir emilimini arttırdığını göstermektedir (256, 280).

57