• Sonuç bulunamadı

Değişen Koşullar ve Genç İşsizliği ve İstihdamına Etkileri

BÖLÜM 1: GENÇ İŞSİZLİĞİ SORUNU

1.5. Değişen Koşullar ve Genç İşsizliği ve İstihdamına Etkileri

Birçok çalışma, gençlerin küresel sosyo-ekonomik değişimin keskin ucunda olduğunu göstermektedir. Gençlerin işsizlik oranı yetişkinlere göre daha yüksektir ve gençler daha çok işlerin güvencesiz ve geçici olduğu, daha az ücretli ve kariyer imkanlarının az olduğu işlerde yer almaktadırlar. Pozitif yönden de önceki nesile göre daha çok genç daha yüksek eğitim ve öğretim imkanlarına sahip olmaktadır. Ancak bazen yüksek eğitim düzeyi bile bir iş bulmayı garanti edememekte ve genç işsizliği ve istihdamı gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli sorunlarının başında gelmektedir. Özellikle enformasyon ve iletişim çağının değişen teknolojik ve ekonomik yapıları içerisinde küreselleşme süreci ile birlikte genel işsizlik ve genç işsizliği tüm toplumlarda hızla yayılmaktadır.

1980’lerden sonra tüm dünyayı etkisi altına alan bu sosyo-ekonomik değişimler genel olarak (Bradley ve Van Hoof, 2005: 246);

-Post endüstriyel, hizmet temelli ekonominin yükselişi, gelişmiş toplumlarda geleneksel üretimde azalma, bilgisayar teknolojisi ve e-ekonominin yaygınlaşması,

-İşgücü piyasasının yapısındaki değişimler,

-1980’ler ve 1990’lar boyunca uzun süreli işsizliğin yükselişi

-Daha ileri düzeyde eğitimde kalmaya devam eden gençlerin oranındaki artış -Genç nüfustaki azalma ve nüfusun yaşlanması

-Genç erkekler için rekabette artış anlamına gelen işgücünün feminenleşmesi olarak özetlenebilir.

Bu sosyo-ekonomik değişimlerin arkasında küreselleşme, artan piyasa rekabeti, değişen uluslar arası işgücünün bölünmesi, bilgi teknolojisindeki gelişmeler gibi geniş konular bulunmaktadır. Bu yapısal güçler, gençlerin işsizlik ve istihdamı üzerinde olumlu ve olumsuz önemli etkilere sahiptir.

Son yıllarda etkisini yoğun olarak hissettiren ve ekonomiden siyasete hemen her alanda belirleyici bir rol alan küreselleşme olgusunu dikkate almak çözüm politikalarının gerçekliği ile doğrudan ilgilidir (Hotar, 2008: 56). Bu yüzden genç işsizliği konusunu bu çerçevede incelemek büyük önem taşımaktadır.

Küreselleşme, en savunmasız olan ve yeni gelenler olarak genç insanlar için işgücü piyasasını önemli bir şekilde değiştirmiştir. Yeni teknolojiler, hizmet sektöründe düşük nitelikli işleri temelde etkileyerek el emeğinin yerini almıştır. Olağanüstü bir ekonomik gelişme görülen Çin’de bile, kamu sektörünün reorganizasyonu, tarımda daha az bir istihdam ve güçlü bir imalat ve hizmet endüstrisine dönüşümün devam etmesinden dolayı işsizlik oranı yükselmektedir. Ticari liberalizasyon, işletmelere daha esnek ve rekabet edilebilir olmaları için baskı yapmaktadır. Birçoğu, artan bir biçimde kuralsız temellerde istihdam edilme, esnek piyasa ve düşük maliyete bağlı olmuştur (United Nations, 2005: 24).

Gençler artan bir şekilde informal ekonomide (genellikle güvencesiz, süreksiz, düşük ücretli olarak karakterize edilen) iş bulmaktadırlar. Çoğu endüstrileşmiş ülkelerde, gençlerin çoğu özellikle genç kadınlar hizmet sektöründe istihdam edilmektedir. Genç çalışanlar birçok sebepten dolayı hizmet endüstrisinde standartların altında çalışma koşullarına daha az itiraz etmektedirler (YES, 2006).

Artan küresel rekabet ve dünya ticaret hacmi ile birlikte teknolojik gelişmeler, maliyetler üzerinde baskı yaratarak küresel işgücü verimliliğini artırmıştır. Dünyada bir bakıma “istihdamsız büyüme” süreci yaşanmaktadır. Son 10 yıl içinde meydana gelen ekonomik büyüme, verimlilik artışı üzerinde oldukça önemli olumlu etkiler yaratırken, istihdamın genişlemesi üzerinde çok sınırlı bir etkiye sahip olabilmiştir (ILO, 2007). Üretimde enformasyon ve iletişim teknolojilerinin başta gelişmiş ülkeler olmak üzere gittikçe yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanması emek kalitesinin yükseltilmesini gerekli kılmaktadır. Günümüz koşullarında değişmekte olan üretim sistemleri daha kaliteli emek talep etmektedir. Bu koşullarda işsizlik ve genç işsizliği sorunlarını çözebilmenin en önemli yolunun hızlı büyüme ve emek kalitesini yükseltmekten geçmek olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Emek kalitesini yükseltmenin birincil yolu eğitim, ikincil yolu ise iş deneyimidir. Kaliteli emek oluşumunda, ülkelerin eğitim sistemleri büyük önem taşımaktadır. Eğitimli işgücü, hem verimliliğin artması hem de özellikle gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaç duyduğu teknolojik gelişme bakımından büyük önem taşımaktadır. Eğitim sürecine katılımın artması, işgücünün eğitilmesi ve bu süreç sonunda işgücünün belli bir düzeye ulaştırılması, gelişen teknolojiyi edinip kullanabilme açısından da önemlidir (Kaynak, 2007: 69-71).

Birçok ülke, küreselleşmenin bir sonucu olarak eğitim sistemi ve refahlarında gelişmeler yaşamıştır. Küreselleşme yoksulluğun azaltılması için güçlü bir baskı olabilir. Ancak, maalesef ki, küreselleşmeden yararlanamayan (çoğunlukla Sahra Altı Afrika, Batı Asya ve Eski Sovyet Birliği bölgelerinde) ülkelerde yaklaşık 2 milyar insan yaşamaktadır (World Bank, 2002: 6). Bu ülkelerde ekonomik gelişme oranında bir azalma, iş kayıpları, gelir düşüklüğü, zayıf eğitim ve sağlık şartları görülmektedir. Gençlik, hem ekonomik hem de kültürel olarak küreşelleşen dünyayla belirsiz bir ilişkiye sahiptir. Bir yandan gençler küreselleşmeyle ortaya çıkan yeni fırsatları en iyi şekilde kullanabilmekte, bu değişimlere kolayca adapte olabilmekte ve ekonomik gelişmelerden yararlanabilmektedirler. Öte yandan ise özellikle gelişmekte olan ülkelerde gençlerin çoğu, küreselleşmenin sunduğu fırsatlardan yararlanmada ekonomik

anlamda güçlü değildirler ve modernleşme sürecinin dışında kalmaktadırlar (United Nations, 2005: 24).

Bilgi ve iletişim teknolojilerine kolay uyum sağlayan gençler, iletişim ve bilgi teknolojilerinin yayılması ve kullanımında yenilikçilere yol göstermektedirler. Bilgi ve iletişim teknolojileri, birçok ülkenin sosyal, ekonomik ve politik yaşamı üzerinde derin bir etkiye sahip olarak önemli bir gelişme faktörü olmuştur (United Nations, 2005: 24). Bilgi ve iletişim teknolojileri gençlerin daha iyi bir eğitime girişini geliştirmek için bir potansiyele sahiptir. Genç istihdamını arttırmak için bilgi ve iletişim teknolojilerin kullanımı son 20 yıl süresince yaygınlaşmıştır. Bölgesel e-ticaret, gençler için önemli geçim olanakları açabilmektedir (a.g.e., 27).

Demografik eğilimlerin de genç işgücü piyasası üzerinde önemli etkileri vardır. Günümüzdeki nüfus eğilimleri ülkeler arasında belirgin farklılıklar göstermekte, demografik yapılar açısından dünya; gelişmiş ülkelerde giderek yaşlanan nüfus ile gelişmekte olan ülkelerde genç nüfus olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde genç nüfus artışı halen devam etmekte ve bu durumun gençler arasında kitlesel bir işsizliğe yol açacağı tahmin edilmektedir. Gelişmiş ülkelerde ise genç nüfusta azalma ve yaşlı nüfusun yaşam beklentilerindeki artış işgücü piyasalarındaki yaş yapısını değiştirecektir. İşgücü piyasasındaki yaşlanma, eğitim ve iş örgütlenmesi alanlarında özel girişimleri gerektirirken, bağımlılık oranlarındaki artış emeklilik sistemlerinin finansmanı sorununa işaret etmektedir (Thuy ve diğ., 2001: 24-25).

Yukarıda belirttiğimiz faktörlere rağmen nüfusun yaşlanması ve genç grupların oranındaki azalma, uzun vadede gençler için bazı pozitif etkilere sahip olabilir ve işgücü pozisyonlarını geliştirebilir. Ancak birçok olumlu etkinin yanı sıra daha çok genç, geçmişe göre daha uzun süre için hem ailelerine hem de devlete bağımlı olmaktadır (Bradley ve Van Hoof, 2005: 246-247).