• Sonuç bulunamadı

Arz Yönlü Aktif İşgücü Piyasası Politikaları

BÖLÜM 2: GENÇ İŞSİZLİĞİ İLE MÜCADELEDE AKTİF İŞGÜCÜ PİYASASI

2.3. Genç İşsizlere Yönelik Aktif İşgücü Piyasası Politikaları

2.3.2.1. Arz Yönlü Aktif İşgücü Piyasası Politikaları

İşsizlikle mücadelede başvurulan en önemli AİPP’larından biri eğitim programlarıdır. Bu programlar işgücünün vasıf düzeyini geliştirmeyi amaçlayan arz yönlü politikalardır. Eğitim programları, yüksek ve sürekli işsizliğin üstesinden gelme ve değişen işgücü piyasası taleplerine işgücünü adapte etme strajelerinin önemli bir parçası olarak görülmektedir (Auer ve diğ., 2005: 31).

Godfrey’e (2003) göre, gençler için mesleki beceri geliştirme programlarındaki genel eğilim tedavi edici olmasıdır. Eğitim ya da yeniden eğitim programları işgücü piyasasının ihtiyaçları doğrultusunda işgücü piyasasına ilk defa girecek gençler ve işsizlere yeni beceriler kazandırarak işgücü piyasasına girmelerini kolaylaştırmaktadır. Dolayısıyla eğitim programları, yapısal işsizliğe karşı mücadelede en etkin politikalardan birisidir (Dar ve Tzannatos, 1999: 6). Ancak yapısal işsizlikle mücadelede eğitim programlarının başarılı olabilmesi için ekonomide işgücü talebinin olması gereklidir.

Değişen ekonomik ve teknolojik koşullar karşısında işgücünün vasıflarının yetersiz kalması, değişen rekabet koşullarının daha nitelikli elemanı gerekli kılması, işgücü talebi ile arzının işgücünün vasıflarından dolayı makro düzeyde eşleştirilememesi bu tür programların geliştirilmesini gerekli kılmaktadır (Özşuca, 2004: 141).

Eğitim programları, sınıf eğitimi, işbaşı eğitimi ve iş deneyimi kazandıran eğitimleri kapsamaktadır. Bu önlemler hem genel eğitim-öğretim (dil kursları, temel bilgisayar kursları ve diğer temel kurslar) hem de spesifik mesleki beceriler (ileri bilgisayar kursları veya teknik ve üretimsel beceriler sağlayan kurslar) sağlamaktadır. Eğitim programlarının temel amacı, insan sermayesini geliştirmek, katılımcıların istihdam edilebilirliğini ve verimliliğini arttırmaktır (Kluve ve diğ, 2007: 28). Eğitim programları, aktif işgücü piyasası politikalarının en klasik önlemlerinden olup genellikle, endüstrileşmiş ülkelerde aktif önlemlere harcanan kamu bütçesinin en büyük payını oluşturur (Martin, 2000: 93).

Eğitim ve mesleki eğitim programlarının süresi, finansmanı, organizasyonu ve hedef kitlenin kimlerden oluşacağı ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Çeşitli ülkelerde mesleki eğitim programlarının bizatihi yürütücüsü kamu istihdam ofisleri olmakta ise de, diğer kamu kuruluşları ya da kamu yararına faaliyet gösteren kuruluşlar ve özel kuruluşlar tarafından da bu programlar yürütülebilmektedir. Ancak bu programlar ya kamu istihdam ofisleri öncülüğünde ya da eşgüdümünde organize edilmektedir. Kamu istihdam kurumları, bu programları doğrudan tasarlayan, şekillendiren ve organize edendir (Fretwell ve Goldberg, 1995: 23). Ayrıca birçok ülkede, eğitim hizmetlerinin özelleştirilmesine doğru bir hareket gözlemlenmektedir. Genel olarak bu durum kabul edilirse de, dezavantajlı grupların çıkarlarına hizmet etmede devlet girişimlerine ihtiyaç duyulmaktadır (Auer ve diğ., 2005: 35). Eğitim programlarının süresi ise hedeflenen kitleye bağlı olarak 1 aydan 2-3 yıla kadar değişebilmekle beraber, OECD ülkelerinde ortalama mesleki eğitim süresi 4 ay olarak tespit edilmiştir (Fretwell ve Goldberg, 1995: 23).

Mesleki eğitim programları kamu kurumlarının işletmelerle işbirliği yaparak işsizlerin bir bölümünün işbaşı eğitiminden geçirilmesi ve eğitim sonrası işletmelerin ihtiyaç duyduğu kişileri istihdam etmeleri şeklinde de olabilmektedir. Formel eğitimin mevcut işin gerektirdiği nitelikleri karşılayamaması ve kişinin deneyimi ile uyuşmaması durumunda işbaşı eğitimi ile bireyin istihdam edilebilme imkanları arttırılmaktadır. Kamu istihdam ofisleri, işbaşı eğitim maliyetlerinin bir kısmını karşılayarak işletmeleri eleman almaya teşvik etmektedir. Eğitim sonrası kişiler genelde işbaşı eğitim aldığı firmada istihdam edilmektedir. İşbaşı eğitimini alan kişiler eğitim gördüğü işyerinde istihdam edilmeseler dahi işgücü piyasasında istihdam edilebilirlikleri yükselmektedir (Varçın, 2004: 37-38).

İşgücü piyasası eğitimi, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler de, önemli bir rol oynamaktadır ve bazı ülkelerde önemi, son zamanlarda daha fazla artmıştır. Gelişmiş ülkelerde yaşamboyu öğrenme kavramı gündemde daha çok yer alırken, gelişmekte olan ülkelerde temel becerileri ve eğitimi yükseltme gibi acil ihtiyaçları karşılayan kısa-süreli önlemlere daha fazla önem verilmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde gençlere odaklanma güçlüyken, gelişmiş ülkelerde eğitim programlarının artan sayısı, işgücü piyasasındaki daha yaşlı çalışanları korumak ve emekli çalışanlarla ilgili azalan aktif

işgücünden dolayı sosyal güvenlik sistemlerinin yüzyüze bıraktığı finansal sorunları yok etmek için düzenlenmektedir. Eğer eğitim programları gelişmekte olan ülkelerde planlanıyor ve uygulanıyorsa, informal ekonominin rolüne özel önem verilmesi gerekmektedir. Tüm bölgelerde, eğitim içeriğinin güçlü bir biçimde işgücü piyasası taleplerine uyması önemlidir (Auer ve diğ., 2005: 36).

OECD ülkelerinde ve artan bir biçimde geçiş ülkelerinde, eğitim sonuçlarının değerlendirmesi, programın parçasıyken, gelişmekte olan ülkelerde programların başarı ve başarısızlıklarının daha detaylı değerlendirmesi için genellikle yeterli kaynak bulunmamaktadır. Veri eksikliğinden dolayı, değişen işgücü piyasası ihtiyaçlarına göre program düzenleme sıklıkla mümkün olmamaktadır (Auer ve diğ., 2005: 36).

ABD’de uygulanmış olan Job Corps programı en önemli genç eğitim programlarından biridir. 16-24 yaş arasındaki çoğu lise diplomasına sahip olmayan gençleri hedefleyen programda, mesleki eğitim, akademik eğitim ve diğer hizmetler verilmiştir. Programa katılım süresi ortalama 8 aydır (Betcherman ve diğ., 2004: 84).

Genç nüfusun işsizlik oranının düşük olduğu ülkelerden biri olan Almanya’da etkin bir çıraklık sistemi ve yaygın bir mesleki eğitim vardır. Yapılan bir ankete göre çıraklık eğitimini tamamlayanların %78’i aynı firmada işe başlamaktadır. Ayrıca yapılan bir çalışmada çıraklık eğitimine katılanların meslek okulu ve üniversite mezunlarından daha hızlı iş bulabildikleri ve işsizlik oranlarının daha düşük olduğu hesaplanmıştır (Winkelmann, 1996: 671).

Almanya’da 2003 yılında gençler arasında işsizlikle acil mücadele programı yapılmış, ortalama 75,600 genç bu programa dahil olmuşlardır. Federal Hükümetin bu özel programı sayesinde gençler bir işyerine yerleştirilmekte ve istihdama katılmış olarak kendilerine mesleki nitelik kazandırılmaktadır. Jump ve Jump Plus olarak adlandırılan bu özel program sayesinde 28,000 genç mali teşvikle desteklenerek iş hayatına kazandırılmıştır (ÇSGB, 2004: 25).

Almanya’da işveren örgütleri 2004 yılında, Ekonomi ve Çalışma Federal Bakanlığı, Eğitim ve Araştırma Federal Bakanlığı ve Federal Çalışma Ajansı ile beraber bir ulusal eğitim antlaşması imzalamışlardır. İşverenler 2006 yılına kadar her yıl 30.000 çırak kontenjanı sağlamaya ve ayrıca 25.000 kişiye işe giriş düzeyinde beceri eğitimi

kontenjanı sunmaya söz vermişlerdir. 2005 Eylül ayında, ekstra eğitim yerleri için söz verilmiş sayılara ulaşıldığı açıklanmıştır. İlave olarak şirketler yeni eğitim yerleri sunmuşlardır. Bununla beraber, eğitim yeri arayan stajyer sayısının bir önceki yıla göre önemli oranda arttığı belirtilmiştir (European Commission, 2005: 63).

Danimarka’da 1994 yılında başlayan genel işgücü piyasası reformu kapsamında, Nisan 1996’dan itibaren gençlere eğitim ve istihdam sağlamaya yönelik özel bir program uygulanmaya başlanmıştır. Bu program, başlangıçta 25 yaşın altındaki, işsizlik sigortasından yararlanmayan ve zorunlu eğitimini tamamlayan genç işsizleri kapsarken; 1999’dan itibaren bütün gençler kapsama alınmıştır. Bu program işsiz düşük eğitimli gençlerin istihdam olanaklarını güçlendirmek ve bu gençlerin eğitim alma isteklerini desteklemeyi amaçlamaktadır. Programa göre, 6 aydan fazla süre işsiz kalan gençler hem işsizlik yardımı adı altında bir gelir elde edecekler hemde 18 ay süreyle mesleki eğitim alacaklardır. Bu programda işsizlik yardımı %50 oranında kesildiği için, gençler eğitim alma veya bir iş bulma konusunda teşvik edilmektedir. Yapılan araştırmalar programın işsizlikten eğitime geçiş oranının önemli ölçüde arttırdığını, işsizlikten istihdama geçiş oranını ise daha az arttırdığını göstermektedir (Jensen ve diğ., 2003: 301, 302 ve 314; European Commission, 2000: 4).

Genç Eğitim Programlarının en önemli örneği Latin Amerika ülkelerinde uygulanan “Jovenes” programlarıdır. “Joven” programı, 1990’larda Şili’de başlatılmış, oradaki pozitif sonuçlar neticesinde benzer programlar Arjantin, Kolombiya, Peru ve Uruguay’da uygulanmıştır. Bu programlar, aileleri düşük-gelirli, eğitim düzeyi düşük ve az veya hiç iş deneyimi olmayan gençleri hedeflemiştir. Genellikle programlar, eğitim, iş deneyimi, okuryazarlık ve iş arama asistanlığını içeren çeşitli hizmetlerden oluşmuştur. Eğitim bileşeni, işgücü piyasasında talep edilen belirli işlerde yarı vasıf düzeyi elde etmek için katılımcılara yardım etmeyi amaçlar. İş deneyimi bileşimi, özellikle o amaç için çalıştırılan bir firmada yerine getirilir. Firma özel bir öğretme rolü üstlenir ama programdan sonra onları istihdam etmek için veya eğitimin karşılığını ödemesi için zorlamaz. Eğitim ve iş deneyimi normal olarak yaklaşık 6 ay sürer ve eğitimin üçte ikisi işte deneyim kazanmak için geçirilir. Bu programların planlanması, gözetim, denetim, kontrol ve finansmanı devlet tarafından üstlenilir. Kamu ofisleri ve

sivil toplum kuruluşları tarafından uygulama gerçekleştirilir ve özel sektör iş deneyimi için yer sağlar (ILO, 2003; Godfrey, 2003).