• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2.1. Çocuk Merkezli Yaklaşım

2.1.1. Yapılandırmacı Yaklaşım

2.1.1.3. Değerlendirme

Yapılandırmacı yaklaşımda değerlendirme, öğrenme sürecinin bir parçasıdır ve çocuk içine katılarak gerçekleştirilir. Değerlendirme süreci, sonucundan daha önemli ve yol göstericidir. Erdem’in (2001) Jonassen’den aktardığına göre yapılandırmacı değerlendirmenin kimi ölçütleri bulunmaktadır. Bunlar:

• Değerlendirmede amaçlar ölçüt değildir.

• Değerlendirmenin amacını belirlemede öğrenen söz sahibidir.

• Bağlam merkezli, çoklu görüşleri yansıtan, sosyal yapılandırmayı gerçekleştirecek özgün çalışmalara göre değerlendirme yapılır.

• Ürün değil süreç değerlendirilir.

• Duruma uygun çoklu değerlendirme teknikleri kullanılır.

Yapılandırmacı yaklaşımda, sürecin her aşaması değerlendirme kapsamına girdiği için geleneksel değerlendirme anlayışının dışına çıkılmakta ve portfolyo, dereceleme ölçekleri, tutum ölçekleri, projeler, öz değerlendirme formları gibi farklı değerlendirme tekniklerine yer verilmektedir (Karaduman, 2005). Öğretmen değerlendirme yapabilmek için, çocukların çalışmalarını ve davranışlarını sistematik bir biçimde yakından gözlemler ve not eder. Çocukların akranları ve yetişkinlerle, aynı zamanda sınıf içindeki araç-gereç ve materyallerle nasıl etkileşime girdiğini, bilgiyi nasıl anlamlı hale getirdiğini ve nasıl kullandığını gözleyerek notlar alır. Aldığı notları çocukların portfolyolarına işler. Portfolyoda aynı zamanda çocukların öğrenme sürecinde yaptıkları ürünlerine, öğretmenin bu ürünlere ilişkin izlenim ve yorumlarına yer verilebilir. Bu, öğretmene süreci değerlendirirken aynı zamanda veli ile işbirliğini artırma ve eğitim programında yapacağı düzenlemeleri planlama fırsatı verir (Şahin, 2010).

2.1.2. Reggio Emilia Yaklaşımı

2.1.2.1. Kuramsal Temelleri

Reggio Emilia Yaklaşımı, 1970 yılında İtalya’daki okulöncesi eğitim kurumlarında reform yapmak ve yeni yaklaşımları uygulamak amacıyla hükümet tarafından belediyelere verilen okul öncesi eğitimi yaygınlaştırma görevi sırasında ortaya çıkan ve Malaguzzi tarafından geliştirilen bir uygulamadır. Malaguzzi; Piaget, Vygotsky, Bruner ve diğerlerinin sosyal yapılandırmacılığa ilişkin görüşlerinden etkilenmiştir. (Edwards, 2002). Reggio Emilia Yaklaşımı çocukların nasıl öğrendikleri ile ilgilenir. Bu nedenle Reggio Emilia Yaklaşımının uygulandığı okullarda aktif eğitim yaklaşımı kullanılır. Bu okullar çocukların bağımsız ve hareketli olmasını aynı zamanda yoğun bir etkileşimi desteklediği için Malaguzzi tarafından “sevimli” olarak nitelendirilmişlerdir (Wortham, 2006).

Reggio Emilia Yaklaşımı dokuz temel ilke ile açıklanabilir (Cadwell, 2008): • Çocuk bir lider olarak algılanır. Çocukların doğuştan yetenekli, kendini

yönetebilir, dinlenebilir, üretebilir, güçlü, değerli oldukları ve her çocuğun çevresindekileri araştırarak, inceleyerek merakı ve ilgisi ile kendi öğrenmesini gerçekleştirdiği varsayılır (Hendrick, 2004). Çocukların dinlenmesi gereken, bilgiye sahip bireyler olduğu görüşü yaygındır. Reggio Emilia yaklaşımında çocuk; bir ‘kişiliktir’. Çocukların yapamayacaklarına değil, yapabileceklerine yönelim söz konusudur. Çocukların keşifler yapmaları sağlanmaktadır.

• Çocuk bir işbirlikçi (ortak) olarak algılanır. Çocukların birbirleri, aileleri, öğretmenleri ve toplumdaki diğer bireylerle etkileşim ve işbirliği içinde olması önemlidir.

• Çocuk bir iletişimci olarak algılanır. Çocukların yaptıkları etkinlikler ile (boyama, resim, dramatik oyun, heykel, gölge oyunları, müzik vb.) entelektüel gelişimleri desteklenir. Çocuğun değişik materyaller kullanarak araştırması, sorgulaması, hayal etmesi ve yapması onun kendisini kendi “farklı doğal dilleri” ile ifade etmesini sağlar.

• Çevre üçüncü öğretmendir. Çevre çocukların gelişimini desteklemek üzere amaçlı bir biçimde zengin materyallerle düzenlenmeli ve etkileşimi destekler nitelikte olmalıdır. Çünkü çevre kendi başına çocuk için bir öğretmen görevini görür.

• Öğretmen bir ortak, bir rehberdir. Öğretmenler problem durumları yaratarak, farklı projeler geliştirerek çocuklarla birlikte öğrenme yaşantıları oluştururlar. Aynı zamanda, çocukları yakından gözleyerek, sorular sorarak onların fikirleri, teorileri hakkında bilgi sahibi olmaya çalışarak öğrenme yaşantıları düzenlerler.

• Öğretmen aynı zamanda bir araştırmacıdır. Öğretmen kendisini çocuklarla ilgili dokümanları oluşturmada, okuldaki diğer öğretmenler, çalışan personel ve ailelerle etkileşimde bir araştırmacı olarak görür.

• Dokümantasyon bir iletişim aracıdır. Dokümantasyon, aileleri çocuklarının gelişimleri hakkında bilgi sahibi yapmak, öğretmenlerin çocuklarını daha iyi tanımalarını sağlamak, çocuklara kendi çalışmalarının değerli olduğunu göstermek gibi pek çok amaçla gerçekleştirilir. Aynı zamanda çocukların öğrenme deneyimleri ile ilgili geniş bir arşivin oluşması da sağlanmış olur.

• Aile bir ortak olarak algılanır. Ailenin çocuğun öğrenme deneyimlerine ve okul yaşantısına katılımı önemsenir.

• Organizasyon temeldir. Reggio Emilia Yaklaşımının uygulandığı okullarda günlük etkinlikler, dokümantasyon ve çocukların değerlendirilmesi çok iyi bir organizasyonu gerektirir.

Reggio Emilia Yaklaşımına göre eğitimin amacı; büyüme sürecindeki çocuğun gelişimini engelleyen “duvar”ın ortadan kaldırılmasıdır. Eski ve katı kurallar, güncelliğini yitirmiş kavramlar, yetişkinlerce benimsenmiş anlaşılması güç davranış ve tutumlar, geleneksel eğitim yöntemleri bu “duvar”ı oluşturmaktadır. Reggio Emilia Yaklaşımına göre, çocuğun gelişim sürecinde yaşayan toplumdaki yeni kültürel değerler ve rolleri öğrenmesi desteklenmeli böylece gelişimini engelleyen ve eski değer

yargılarından oluşan “duvar”la karşılaştığında bunu kendi kendine aşması sağlanmalıdır. Bu yaklaşıma göre çocuk, teoriler geliştiren, verileri elde etmede ve hipotezler oluşturmada kendi yolları olan bir bireydir. Bu süreçte öğretmenin görevi çocuklara yapılandırılmamış ortamlar sunmak ve çocukların hazırlanan ortam sayesinde kendi kendilerine öğrenmelerini desteklemektir (Temel, 2005).

2.1.2.2. Eğitim Ortamı, Etkinlikler ve Öğretmenin Rolü

Reggio Emilia Yaklaşımında en çarpıcı iki özellik eğitim programının yapısı ve çevrenin rolüdür. Aile katılımının çok yönlü olması da bu iki özelliği tamamlayarak programın başarısını artırmaktadır (Şahin, 2010). Reggio Emilia okullarında çevre yaklaşımın temel felsefesini yansıtacak biçimde düzenlenmektedir. Bu nedenle eğitim ortamı çocukların araştırma yapıp etkin öğrenmelerini sağlayacak, hem bireysel hem de küçük grup çalışmalarına ortam yaratacak biçimde düzenlenmiştir. Estetik, işbirliği, şeffaflık, esneklik ve etkin öğrenmeye olanak tanıma Reggio Emilia yaklaşımına göre çevrenin temel özellikleridir (Fraser and Gestwicki, 2002). “Üçüncü öğretmen” olarak tanımlanan çevrede yalnızca fiziki çevre değil sosyal çevrede ayrı bir öneme sahiptir. Çevrenin amacı iletişimi, sosyal etkileşimi artırmak ve yapılandırmacı öğrenme için ortam yaratmaktır. Reggio Emilia okullarında bu amaçla "atelier" adı verilen sanat atölyeleri ile "piazza" adı verilen çocukların toplanabileceği ya da bağımsız oyun oynayabilecekleri alanlar mevcuttur (Feeney ve diğerleri, 2010). Sanat atölyelerinde çocuklar "atelierista" adı verilen sanat öğretmenleriyle çalışırlar. Atölyeler, çok çeşitlilikte, ilgi çekici araç-gereçlerle (çiçekler, ağaç kabukları, yapraklar, kağıt parçaları, küçük ağaç ve metal parçacıkları, teller, boya çeşitleri, tebeşirler, seramik malzemeleri, kum, heykel yapım malzemeleri vb) doludur (Schwall, 2005). Piazzalar ise, yetişkinler ve çocuklar arasındaki sosyal alışverişi kolaylaştırmaya yönelik bütün çocukların ve öğretmenlerin bir arada bulunabileceği geniş alanlardır. Piazzalar, sınıfların hepsinin açıldığı ortak bir alandır ve çocuklarla yetişkinler bir gün boyunca bu alandan geçmek zorundadırlar (Dere ve Temel, 1999).

Reggio Emilia okullarında sınıflar köşelere bölünmüştür ve çocukların hem bireysel hem de küçük gruplar halinde çalışabileceği masalar bulunmaktadır. Sınıflar ve diğer birçok alanda çeşitli aynalar, gölge etkinlikleri için materyaller bulunmaktadır.

Sınıflar tavandan tabana pencere ile kaplıdır ve gün ışığından yararlanılır. Ayrıca çocukların birbirlerini ve okulun diğer bölümlerini rahatça görebilmeleri ve etkileşimin desteklenmesi için sınıflar arasında şeffaf ara bölücüler ve camlar kullanılır. Tüm materyaller çocukların kolayca ulaşabilecekleri biçimde raflarda yer alır ve çocukların oynamaları, çalışmaları için fonksiyonel bir alan yaratılmaya çalışır (Feeney ve diğerleri, 2010). Ayrıca her sınıfa ait materyal, aksesuar yerine bunlar çocuklar tarafından ortak kullanabilecek alanlara konularak çocukların etkileşim yoluyla yaratıcılıklarının artırılması hedeflenmektedir (Şahin, 2010).

Reggio Emilia okullarında eğitim çocuğun gerçek yaşantısı ile doğrudan bir ilişki içindedir. Örneğin, her çocuğun kendine ait bir posta kutusu vardır. Bu posta kutusundaki mesajlar, mektuplar ve resimler okul yaşantısının bir parçası olarak her gün değiştirilmektedir. Çocukların kendi posta kutularını tanımaları için üzerine resimleri yapıştırılır. Çocukların evlerine gelen postacıyı gözlemeleri ve gözlemleri yoluyla posta kutuları ile bağlantı kurmaları beklenmektedir (Aslan, 2005).

Reggio Emilia Yaklaşımında öğretmenler öğrenen olarak görülmektedir. Öğretmen öğrenme sürecinde bir katılımcı ve çocuklar için “eş”tir. Çocukları yakından gözler, onları dinler, sorular yöneltir ve bu yolla fikirlerini, hipotezlerini keşfetmeye çalışır (Temel, 1997). Çocuklar ve diğer görevlilerle birlikte çalışarak çocukların daha önceden bildiklerini ortaya çıkarır, çocukların ilgi ve yeteneklerine dayanan projeleri hazırlar ve bu yolla onların bilgi seviyelerini arttırırlar (Gürsoy ve Bıçakçı, 2009). Aynı zamanda diğer öğretmenler, çocuklar ve onların aileleri ile etkili bir iletişim içinde bulunarak bu üçlü grup arasındaki karşılıklı etkileşimi destekler (Fraser, Gestwicki, 2002). Reggio Emilia okullarında ayrıca bir ya da daha fazla sanat dalında uzman olan sanat öğretmenleri (atelierista) yer alır. Sanat öğretmenleri tek bir sınıftan sorumlu olmayıp okuldaki tüm çocuklar ve öğretmenlerle çalışırlar. Bazen proje çalışmalarında öğretmen ve çocuklara destek olurken bazen de proje süresince bir katalizör olarak çalışırlar (Benham, 2006).

Reggio Emilia’da sınıf içinde serbest ve yapılandırılmış oyun etkinliklerinin yanı sıra, proje çalışmaları yürütülmektedir. Yapılandırılmış geleneksel eğitim modellerinin aksine çocukların ilgileri doğrultusunda işbirliğine dayalı ve öğrenmenin bu yolla gerçekleştiği projeler Reggio Emilia Yaklaşımında önemli bir yer tutmaktadır.

Projelerin asıl amacı öğrenci veya öğretmen tarafından ortaya atılan sorulara öğrencilerin yanıt bulmasını ve bunun için çalışmasını sağlamaktır (Aslan, 2005). Projelerde özellikle yaratıcılık ve estetik önem taşımaktadır. Çocuğun kendi yaratıcılık potansiyelinin ortaya çıkartılması ve kendini yaratıcı bir biçimde ifade etme becerilerinin geliştirilmesi esastır. Bu bağlamda, çocukların kendilerini ifade etmek için pek çok yolun, Malaguzzi’nin deyimiyle “Çocuğun 100 Dili”nin varlığından söz edilmektedir. Malaguzzi’ye göre çocuklar yaratıcılıklarını geliştirme sürecinde resim çizme, model oluşturma, heykel yapma, oyun gibi birçok sembolik dil kullanarak kendilerini ifade edebilmektedirler (Şahin, 2010).