• Sonuç bulunamadı

DÜŞÜNCELERİN HASTALIKLAR ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Ġnsanlar, cisimleri oldukları gibi gördüklerini, nesnel olduklarını düĢünmektedirler. Oysa durum böyle değildir. Biz dünyayı olduğu gibi değil, kendi algılarımıza göre anlamlandırmakta ya da kendimizi nasıl görmeye koĢullandırılmıĢsak öyle görmekteyizdir. Ġnsanlar, baĢkaları kendileriyle aynı fikirde olmadıklarında, hemen onlarda bir aksaklık olduğunu düĢünmektedirler. 175

Bu

104

nedenden dolayı, insanlarla aramızda çatıĢmalar çıkmaktadır. YaĢadığımız çatıĢmalar, stres, anksiyete ve hatta depresyona neden olabilmektedir. Oysa insanlar, dünyayı, çevrelerindekileri değiĢtirmek yerine kendi bakıĢ açılarını, yanlıĢ düĢüncelerini değiĢtirirlerse, stresli durumlarla baĢaçıkmaları kolaylaĢacaktır.

Sağlıklı olmak, fiziksel, ruhsal ve zihinsel anlamda uyumlu olmaktır. Buna göre, bu sistemlerin herhangi birinde meydana gelen uyumsuzluk, diğer sistemleri de etkilemektedir. KiĢi, eğer olumsuz düĢüncelere sahipse, bu olumsuz düĢünceler bedenini de etkileyecektir. Zihinsel anlamda, hastalıklı düĢüncelere sahip kiĢinin, öncelikli olarak, ruh sağlığı bozulacaktır. Ruhen hasta olan kiĢinin ise, bağıĢıklık sistemi zayıflayacaktır. Böylece, yanlıĢ düĢünceler, insanların fiziksel olarak sağlıksız olmasına neden olacaktır.

Ruh sağlığı ile beden sağlığı arasındaki iliĢkiyi Fazlu-r Rahman da Ģu Ģekilde iĢaret etmektedir: “ Tecrübe ile sabittir ki, insanın ruhu güçlü hale geldiği zaman beden de güçlenir, ruh ve beden, hastalığı kovmada, onun üstesinden gelmede iĢbirliği yaparlar ve bu en cahil insanlar hariç, kimse tarafından inkâr edilemez.”176

Rowshan ise, bağıĢıklık sistemi ile zihin arasındaki iliĢkiyi Ģöyle anlatmaktadır: “BağıĢıklık sistemi gizemli bir Ģekilde insan zihni ile bağlantılıdır. Bu bağ, tam açık bir Ģekilde bilinmemekle beraber, zihnimizin bağıĢıklık sistemi üzerine etki edebileceği, onu güçlendirip zayıflatabileceği kesin olarak bilinmektedir. Olumlu hayaller kurmak suretiyle vücudun sağlıklı kalmasına yardımcı olunabilmektedir.177

Tam sağlıklı olmanın temel ilkelerinden biri, fiziksel sağlığımızı duygusal, zihinsel ve ruhsal durumumuzdan ayırmamaktır. Tüm düzeyler birbirine bağlıdırlar ve bedendeki bir rahatsızlık hali daima bir çatıĢmayı, gerilimi, endiĢeyi ya da varoluĢun diğer düzeylerindeki uyumsuzluğu yansıtmaktadır. Bu yüzden, fiziksel olarak rahatsızlandığımızda bu, varlığımızın doğal denge ve uyumunu yeniden kazanmak için yapmamız gereken Ģeyleri anlamak amacıyla, duygusal ve sezgisel

176 Rahman, Fazlu-r, İslam Geleneğinde Sağlık ve Tıp, (Çev. Adnan Bülent Baloğlu - Adil Çiftçi), Ankara Okulu Yayınları, Ankara 1997, s. 64.

177

Rowshan, Arthur, Stres Yönetimi, (Çev. ġahin Cüceloğlu), Sistem Yayıncılık, Ġstanbul 1998, s. 181.

105

hislerimize, düĢüncelerimize ve tutumlarımıza derinlemesine bakmamızı söyleyen mesajdır.178

Sağlıklı olduğumuzda düĢüncelerimiz, ruh halimiz ve moralimiz iyi olmakta, bir yerimiz hastalanınca ise, duygu durumumuz olumsuz etkilenmekte ve moralimiz bozulmaktadır. Duygu durumumuz düzgünse, bu düzgünlüğün etkisi ile beyin ve organlarımızın çalıĢması olumlu etkilenmekte, bozuksa tüm organlarımız olumsuz etkilenmektedir. Beynin, duygu ile ilgili kısmının bu olumsuzluk durumu kısa süreli ise, adaptasyon mekanizmaları sayesinde, organlarda kalıcı bir olumsuzluk ve herhangi bir doku harabiyeti geliĢmemektedir. Beynin, duygu ile ilgili olan kısmının, stres olaylarına karĢı olan olumsuz etkileri, ani ve çok Ģiddetli veya hafif, fakat uzun süreli olursa, organlarımızda kalıcı bir hastalık oluĢturabilmektedir. ġeker hastalığı, astım, romatizma, tansiyon yüksekliği, ülser ve bazı kalp hastalıkları bu Ģekilde oluĢmuĢ hastalıklardır. Olumlu düĢüncede olma, moralli olma, sorunları paylaĢma, dertleĢme ve sosyal dayanıĢma içinde olma gibi durumlar, bağıĢıklık sistemini kuvvetlendirmede, hastalıklara dayanma gücü ve iyileĢme Ģansını arttırmada çok önemli roller üstlenmektedir.179

Zihin, çatıĢan güçlerin birbirleriyle karĢı karĢıya geldikleri bir arenaya benzetilebilmektedir. Bir tarafta, iyi etkiler yaratan ve dolayısıyla fiziksel bedenin sağlığını koruyan olumlu düĢünceler söz konusu iken; diğer cephede ise, olumsuz etkileri olan ve fiziksel bedeni zamanla ters yönde etkileyen olumsuz düĢünceler yer almaktadır.180

Hay, hastalıkların zihinsel yapıyla iliĢkili olduğunu Ģu Ģekilde ifade etmektedir: “Unutmayın, metafizik nedene ulaĢmak demek, fiziksel olanın ardındaki zihinsel nedene ulaĢmak demektir. Örneğin, siz eğer bana kabızlık sorunuyla gelen bir hastam olsanız, sizin kendi sınırlılığına ve yetersizliğine inanan ve bu yüzden de yeniden yerine koyamayacağı korkusuyla bir Ģeyleri bırakmaktan, koyuvermekten zihnen korkan bir insan olduğunuzu anlardım. Bu ayrıca sizin eski, acı verici bir anıyı sürekli kafanızda duygularınızda yaĢattığınız, onu bir türlü içinizden çıkarıp atamadığınız anlamına da gelebilmektedir. Ya da artık size katkıda bulunmayan bir

178 Gawain, Shakti, Yaratıcı İmgeleme, (Çev. Semra AyanbaĢı), AkaĢa Yayınları, Ġstanbul 2007, s. 76. 179

Özdemir, Gazi, Din ve Beyin, Sınır Ötesi Yayınları, Ġstanbul 2008, s. 41. 180 Sherwood, Keith, Ruhsal Şifa Teknikleri, AkaĢa Yayınları, Ġstanbul 2006, s. 13.

106

iliĢkiyi, doyum vermeyen bir iĢi veya artık iĢinize yaramayan kimi eĢyayı bırakmaktan da korkuyor olabilirsiniz. Hatta para konusunda cimri olabilirsiniz. Rahatsızlığınız bana, zihinsel tutumunuzla ilgili birçok ipucu verecektir.”181

Görüldüğü üzere, düĢünce durumu, “her Ģey zihinde baĢlar” mantığıyla ele alındığında, ilk eylemin zihinde baĢladığını, sonra da gerekirse, bedensel eyleme sıra gelebilecektir.

Ġbn Sina, zihnin hastalıklar üzerindeki etkisini Ģöyle ifade etmektedir: “En iyi ve etkili tedavi yollarından biri, hastanın zihni ve psiĢik güçlerini arttırmak, onu mücadeleye teĢvik etmek, etrafında hoĢ bir hava yaratmak, ona iyi musikî dinletmek ve onu hoĢlandığı kiĢilerle temasa geçirmekten ibarettir.” Ġbn Sina‟nın hastalıkların tedavisi konusundaki sözleri de gösteriyor ki, her Ģey insanın zihninde baĢlayıp zihninde bitmektedir. Bu bağlamda; sağlıklı yaĢamanın temel Ģartı olarak, sağlam ve paniklere fırsat tanımayan bir düĢünce sistemi oluĢturmamız gerektiği rahatlıkla ifade edilebilmektedir.182

Aslında, yaĢananların insanlar üzerindeki etkilerini belirleyen, onların ne oldukları değil; onlara ne anlam yüklendiğidir.183

Ġnsan, düĢündüğü gibidir. Nitekim güçlü olacağını düĢünen güçlü, sağlıklı olacağını düĢünen sağlıklı olmaktadır. Yorgun olacağını düĢünen kiĢinin beyni, vücut mekanizmalarına, sinir ve kaslarına yorgunluk mesajı göndermektedir ve onlar bu mesaja uygun olarak hareket etmektedirler. Sonuçta kiĢinin yorgun düĢtüğü görülmektedir. Zihin, bir olayla çok ilgilenmiĢse, vücut sistemine ona göre emirler vermektedir; böylece kiĢi, olaya daha çok dikkat etmekte ve daha çok yoğunlaĢmaktadır. Manevî yaĢamın burada çok büyük rolü vardır. Yaratana güvenip, onun insanlara yardımcı olacağına inanarak, beyinde kuvvet ve enerji veren bir takım fikirler oluĢturulursa, günlük yaĢamdaki zorluklar karĢısında daha enerjik ve güçlü davranmak baĢarılabilecektir.184

Buna göre, kiĢi, zihninde neyi tasarlarsa, bilinçaltı ve bedeni onu oluĢturmaya çalıĢacaktır.

181 Hay, Louise, Tüm Hastalıkların Zihinsel Nedenleri, (Çev. Semra AyanbaĢı), AkaĢa Yayınları, Ġstanbul 1994, s. 91.

182 Sanlıtop, Gazanfer, Kur’an-ı Kerim’e ve Diğer Kutsal Kitaplara Göre Çekim Yasası, Butik Yayınları, Ġstanbul 2008, s. 120.

183 Bozdağ, Muhammed, Düşün ve Başar, Nesil Yayınları, Ġstanbul 2000, s. 42. 184

Peale, Norman, Vincent, Olumlu Düşünmenin Gücü, (Çev. ġahin Cüceloğlu), SistemYayıncılık, Ġstanbul 1997, s. 38.

107

Zihnin, hastalık üzerindeki etkisi, son kırk yıl içinde büyük ölçüde dikkat ve ilgi çekmiĢtir. ÇeĢitli uzun vadeli incelemeler göstermiĢtir ki, kiĢilik ve tutum, hastalığın geliĢmesinde ve ilerlemesinde önemli bir rol oynamaktadır. AraĢtırmalar, olumsuz tutum, olumsuz zihinsel alıĢkanlıkları ve fikirleri olan kimselerin, kansere karĢı çok daha hassas olduklarını (bu kural diğer hastalıklar için de geçerlidir) ve tedaviye, kiĢilikleri farklı olan hastalardan, çok daha kötü yanıt verdiklerini göstermektedir. Kanserli hastalarda, kiĢiliğin en olumsuz yanı, kendi hakkındaki çok olumsuz imajla el ele giden bir kendine acıma eğilimidir. Kanser hastası, içinde öfke ve içerleme barındırma hususunda kuvvetli bir eğilim taĢımaktadır. BağıĢlama ve unutma konusundaki yeteneksizliği ve güvensizliği nedeniyle, kanser hastasına uzun vadeli, yakın iliĢkiler sürdürmek zor gelmektedir. ġifa ise, ancak tutumlar değiĢtirildiği ve olumlu imgelem, karĢılaĢıldığı her yerde ve her zamanda, olumsuz imgelemenin yerine geçirildiği takdirde gerçekleĢebilmektedir.185

1910-1919 yılları arsında, Fransa Nancy‟de tıp profesörü olan Hippolyte Bernheim, doktorların hastalara aĢıladıkları fikirlerin, bilinçaltı tarafından bir güç olarak kullanıldığını açıklayan kiĢi olmuĢtur. Bernheim, Aşılamalı Terapi adlı eserinde, hiçbir tedaviye cevap vermeyen, dil felci olan bir adamdan söz etmektedir. Bir gün hastanın doktoru, adama yeni bir alet icat ettiğini söylemekte ve bu aletin onu kesinlikle iyileĢtireceğine söz vermektedir. Hastanın ağzına bir cep termometresi sokmaktadır. Hasta bunun, onun bu felçten kurtulmasını sağlayacak yeni alet olduğunu sanmaktadır. Birkaç dakika sonra neĢe içinde çığlık atarak, artık dilini rahatça kullanabildiğini söylemektedir. Bernheim burada, hastanın duyduğu inancın ve umudun gücünü göstermekte ve bunların hastanın bilinçaltına yapılan güçlü bir aĢılama yolu olduğunu ortaya çıkarmaktadır.186

Son dönem geliĢmekte olan Transpersonel Psikoloji alanında yapılan çalıĢmalar, kanser tümörlerinin geçmiĢte yaĢanılan ve çözülmemiĢ olan acı yaĢantıların, vücutta maddeleĢmesi olduğu yönündedir. Yani, ruhsal yapıdaki

185 Sherwood, a.g.e., 39-40. 186

Kurt, Zehra, Kanserli Hastaların İyileşmesinde Manevi Değerlerin Rolü, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi), Ankara 2005, s. 10-14.

108

bozulmalar, dengesizlikler, derin kaygı ve üzüntüler, vücudun kimyasındaki bozulmalara neden olmaktadır. 187

KiĢi, iyileĢtirme gücünün, bilinçaltında olduğu sık sık kendine hatırlatmalıdır. Murfy, inançlarla hastalıklar arasındaki iliĢkiyi Ģöyle ifade etmektedir: “Ġnancın toprağa ekilen bir tohuma benzediğini bilin; ne ekerseniz onu biçersiniz. Zihninize o fikri (tohumu) ekin, onu sulayın ve umutla büyütün, o kendini somutlaĢtıracaktır. Bir baĢkası için dua ederken, içinizdeki sessiz güzelliğin, bütünlüğün ve mükemmelliğin, baĢkalarının bilinçaltındaki olumsuz düĢünceleri değiĢtirebileceğini ve ortaya harikulade sonuçlar çıkarabileceğini bilin. ÇeĢitli kutsal mekanlardaki tedavilerin, bilinçaltına girilen kör inanç ve böylece oradaki Ģifa gücünü dıĢarı saldığını bilin.” Bütün hastalıklar zihinden kaynaklanmaktadır. Zihinde ona karĢılıklı gelebilecek bir model oluĢturulmadıkça bedende hiçbir Ģey belirmeyecektir. 188

Eğer hastalanırsanız diyor Ellerbroek, bunun nedeni düĢüncelerinizin hasta olmasıdır. Ellerbroek‟ın inancına göre, hastalık “size olan” bir Ģeyler değildir. Hastalık “sizin yaptığınız” davranıĢlardır. Ġnsan kanser olmaz, insan kanserleĢmektedir. Hastalıklar gerçek dünyanın yanlıĢ yorumları ve o dünyaya yönelik mücadelelerdir. “Eğer olayların nasıl olması gerektiğine iliĢkin kurduğunuz hayaller, olayların oluĢ biçimine uymuyorsa, baĢınız derde girmektedir. Bu konuda bir Ģeyler yapabileceğine inanan kiĢi, kızgınlık duymaktadır; bir Ģeyler yapamayacağına inanıyorsa, bu kez de depresyona girmektedir. Bu iki ruh durumu da ayrı ayrı, çeĢitli hastalıklardan sorumludurlar. Doğru olduğuna inanılan Ģeyler ise genellikle doğru çıkmaktadır.” 189

TanınmıĢ, Amerikalı doktorlardan, George W. Crile, üzüntünün sadece zihinde oluĢmadığını, kalbimizde, beynimizde ve iç organlarımızda da oluĢtuğunu; üzüntünün bütün hücreleri, dokuları ve organları etkilediğini söylemektedir.

Sri Aurobindo, tek bir hastalık vardır, o da bilinçli olmamaktır, diyerek, ruhsal ve bedensel hastalıkların nedenini yanlıĢ, çarpık düĢüncelere bağlamaktadır. Buna göre, öncelikle yanlıĢ olan düĢünce ve inançlar belirlenmelidir. Yani olumsuz

187 Canbolat, Oğuz, Kanserli Hastaların Özyaşam Hikayelerinde Ortak Motifler, Ankara Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi (YayınlanmamıĢ Lisans Tezi), Ankara 2004, s. 42.

188 Murfy, Joseph, Bilinçaltının Gücü, (Çev. Aysun Babacan), KuraldıĢı Yayınları, Ġstanbul 1996, s. 73-74.

109

düĢüncelerin farkına varılmalıdır. Daha sonra, bu düĢünceleri bilinçaltına atmadan, serbest bırakmalı ve sağlıklı olunacağına inanılmalıdır. Çünkü inançla her Ģey mümkündür. Murfy‟nin de ifade ettiği gibi, Ģifasız hastalık yoktur, sadece Ģifa bulamayan hastalar vardır. DüĢündüğümüz, inandığımız ve güvenle beklediğimiz zaman arzularımızın belirli bir oran dahilinde gerçekleĢeceğinden emin olmamız gerekmektedir. Yeter ki, istek ve arzularımızı güçlü bir seviyede tutmayı bilelim ve bütün zihnimizle desteklemekten vazgeçmeyelim. Mevlana, bu konuyu Ģu sözleriyle çok güzel ifade etmektedir: “Hasta, elsiz-ayaksız ve uyur gibi de olsan, aradığına doğru git, onu iste!”190

Bazen insanlar, bir düĢünce ya da duygunun akıp gitmesine izin vermeyi - bilincimizde yükseldiğini fark edip peĢine düĢmemeyi- acı bir duyguyu bastırarak kovmaya çalıĢmaktadırlar. Bastırmak, bilinç uyanıklığı değildir. Bilinç uyanıklığı, yadsıma ĢaĢkınlığından kurtulmamızı, kendimize karĢı dürüst olmamızı sağlamaktadır. Uyanık bir dikkat, çıplak gerçekleri görmemize, kendi yaĢadıklarımıza inanmamıza yardımcı olmaktadır. Ġnsanlar, acıyı bastırmaya, ondan kaçınmak için Ģimdiden kopmaya çalıĢmamakta, korktuğu Ģeyin baĢına gelmesinden kurtaracak baĢka bir Ģeyler olmasını umut etmemektedirler. Tersine insanlar, korkuyla doğrudan yüzleĢtiklerinde, ne kadar sıkıntı çekecekleri düĢüncesi karĢısındaki korkularının, gerçek deneyimleri sırasında hissettiklerinden daha büyük olduğunu görmektedirler. Bu kesin, zorlayıcı bilinçlilik öz güven ve sabrı üretmektedir. Rahatsız edici düĢüncelerin akıp gitmesine ne kadar çok izin verilirse, beyin de o kadar huzurlu ve sakin bir durum kazanacaktır.191

Tüm anlatılanların ıĢığında, insan ne kadar olumsuz, çarpık düĢünceye sahipse, o kadar ruhsal ve bedensel hastalığa da açık hale gelmektedir. Ġnsanlar, yaĢantılarında sürekli olarak, çevresini ve insanları değiĢtirmeye çalıĢmaktadır. Oysa önemli olan, çarpık düĢünceleri değiĢtirmektir. DüĢünceler değiĢtiğinde, dünyanın da değiĢtiği görülmektedir. Çarpık düĢüncelerimizi değiĢtiremezsek, zihnimizdeki çatıĢma, bedenimize ve ruhumuza da yansıyacaktır. BağıĢıklık sistemimiz, hastalıklara daha açık hale gelecektir. Çünkü insan sadece bedeninden ibaret değildir.

190 Sanlıtop, a.g.e., 126.

110

Ġnsan, beden, ruh ve zihinden oluĢan bir varlıktır. Zihinde var olan yanlıĢ, olumsuz düĢünceleri düzeltmeden, tam bir sağlık durumundan bahsedilmemektedir. Düzeltilemeyen, olumsuz düĢüncelerle, baĢaçıkmada yetersiz olunan durumlarda, BiliĢsel Terapi‟ye baĢvurulabilmektedir. Çünkü BiliĢsel Terapi‟nin amacı, olumsuz düĢünceleri olumlu düĢüncelere çevirebilmektir.

Benzer Belgeler