• Sonuç bulunamadı

Banka pazarlaması, ülkemizde yeni bir kavram olması nedeniyle fazlaca inceleme ve araştırma konusu yapılmamıştır. Özellikle banka pazarlamasında uyulması gereken etik kurallar, banka pazarlama personelinin, pazarlamasını yaptığı ürün ile ilgili mesleki ve teknik bilgi yeterliliği konuları hep göz ardı edilmiştir. Konuya sadece genel bankacılık etik ilkeleri içinde yeterince açık olmayan ifadelerle değinilmiş, özellikle banka pazarlamasının ve pazarlama personelinin uyması gereken kurallar, sahip olması gereken nitelikler ve alması gereken eğitim hususları, çalıştıkları kurumların uhdesine bırakılmıştır.

Son yıllarda, özellikle teknolojide yaşanan hızlı gelişmenin ardından globalleşen dünya ekonomisinde kıyasıya rekabet yaşanmakta, müşteriler artık yerel ürünlerin yanı sıra global ürünlere de kolaylıkla ulaşabilmektedir. Globalleşme öncesi sadece yerel aktörlerin sunduğu hizmet ve ürünlere ulaşabilen, bir noktada yerel pazarın aktörlerinin sunduğu hizmetleri almaya zorunlu olan müşteriler artık istediği an istediği ürünü temin edebilme lüksüne, dolayısıyla çok büyük bir kıyaslama şansına kavuşmuştur. Bu durum, özellikle bankacılık gibi hizmet sektörü altında örgütlenmiş mesleki yapılarda kıyasıya rekabeti getirmekte, bu rekabet personel liyakatı, güçlü mali yapı ve şeffaflık gibi şartları pazarda kalıcı olmak isteyen aktörler açısından üzerinde durulması gereken temel unsurlar haline getirmektedir.

Ülkemiz bankacılık sektörü açısından da, gerek yurt içindeki bankaların yabancı sermayeye satışı, gerekse de yerli ve yabancı sermayeli bankalar bünyesindeki yabancı yatırım fonlarına ulaşma kolaylığı nedeniyle kıyasıya bir rekabet ortamı doğmuştur. Bu rekabet ortamı zaten kaynak problemi yaşamakta olan finans sektörümüz için ciddi riskler getirmiş, işler iyi giderken ülkeye fazlaca giren sıcak para sayesinde problem yaşamayan sektör, en ufak sallantıda oluşacak kaynak çıkışları neticesinde büyük krizler yaşama riski ile karşı karşıyadır.

Finans sektörümüzün yaşadığı kaynak problemi herkesçe bilinmekte, yaşanan ekonomik krizlerin çoğunluğu mali sektörün sermaye ve kaynak yetersizliğine bağlanmaktadır. Bankacılık mesleği’nin temel amaçlarından olan, tasarrufları toplayıp ihtiyaç duyanlara kredi olarak sunma hususunda, kaynak-kullandırım arasında vade uyumsuzluğu problemi yaşayan bankalarımız açısından yerli kaynağa nazaran daha uzun vadeli olan işçi dövizleri her zaman hayati öneme sahip olmuştur.

Bu kaynaklar, ticari bankaların yanı sıra asli görevi mevduat toplamak olmayan TCMB açısından da önemli girdi kalemleri olmuş, ülkemiz rezerv yönetimini yürütmekte olan TCMB gerek toplam yükümlülüklerini gerekse de yabancı para cinsinden yükümlülüklerini karşılamakta yıllarca bu kaynaklardan faydalanmıştır.

TCMB bu kaynaklardan faydalanmak amacıyla KMDTH ve SDH sistemlerini geliştirmiş, fakat sistemlerin pazarlaması esnasında özellikle muhatap ülkelerle yaşanabilecek hukuki ve uygulama kaynaklı problemler konusunda gerekli araştırma yapılmamış, eksik bilgiler ile pazarlama faaliyeti yürütülerek bu hesaplardan faydalanacak vatandaşlarımız eksik bilgilendirilmiştir. Banka, kendi personelinin, dolayısıyla kendisinin yapmış olduğu bu teknik hatanın sorumluluğunu yüklenmeyerek, kendi eksikliğinin faturasını müşterilerine ödetme yolunu seçmiştir. Banka kendisini hukuki olarak haklı göstermiş ve sorumluluktan kurtulmuşsa da gerek pazarlama etiği gerekse de bankacılık etik ilkeleri açısından sorumlu bulunduğu ve bu sorumluluktan kaçarak hatasını ikiye katladığı gerçeği ortadadır.

1960’lı yıllarda ülkemizden yurtdışına göçmen işçi olarak gönderilen vatandaşlarımız hakkında bu güne değin pek çok araştırma yapılmıştır. Fakat yapılan araştırmalar, ya bu kişilerin sosyolojik problemleri ile ilgili ya da mali yapılarıyla ilgili araştırmalar olmaktan ileri gidememiştir. Ülkemizde mali ve reel sektörün yaşadığı kaynak sıkıntısı nedeniyle gerek devlet eliyle gerekse de özel şirket ve şahıslar eliyle sık sık bu vatandaşlarımızın tasarruflarından yararlanma yoluna gidilmiş, fakat kimi iyi niyetle, kimi kötü niyetle yapılan bu girişimler sonrasında göçmen vatandaşlarımız genelde mağdur olmuş ve ülkemiz için çok önemli kaynakları anavatanına aktaran bu kişilerin yaşadığı sıkıntılara her seferinde seyirci kalınmıştır.

Yıllar boyunca anavatanlarına kusursuz bir bağlılık sergileyen göçmen işçilerimiz karşılaştıkları problemler nedeniyle ülkemizden kopma noktasına gelmiş,

özellikle yaşadıkları ülkelerde doğup büyümekte olan yeni kuşakların ülkemize bağlılığı, ebeveynleriyle kıyaslanamayacak seviyede azalmıştır. Bu durum ise, ülkemize duygusal olarak bağlı olan birinci ve ikinci kuşak göçmenlerin ekonomik yaşamdan ayrılması ve yerlerini üçüncü kuşağa bırakmaları nedeniyle işçi dövizleri açısından tehlike sinyalleri vermeye başlamıştır. Yani ülkemiz ekonomisi için her zaman önemli olan ve hatta kriz dönemlerinde can simidi vazifesi gören işçi dövizi hesaplarında önümüzdeki yıllarda sürekli bir azalış gözlemlenecektir.

Almanya açısından baktığımızda ise bu ülkede yaşayan vatandaşlarımız ile ülkemiz arasında yaşanan problemlerden kendisine çok iyi paye çıkarttığı görülmüştür. Kendi sisteminin de dahlinin bulunduğu problemlerde bile ülkemiz ile göçmen vatandaşlarımızı karşı karşıya getirmiş, gerek kamu organları gerekse de yazılı ve görsel medya yoluyla ülkemiz imajını zedeleyerek, göçmen vatandaşlarımızı anavatanlarından soğutma kampanyaları yürütmüştür. Sonuçta, bu ülkede yaşamakta olan vatandaşlarımızın, özellikle de üçüncü kuşağın tasarruflarını Alman ekonomisinde değerlendirmelerini sağlamıştır. Nitekim Almanya’da yaşamakta vatandaşlarımız mevduatlarını ya Alman bankalarında ya da Alman emeklilik fonlarında değerlendirmeye başlamıştır.

Almanya’da yaşamakta olan vatandaşlarımızın süreç içinde karşılaştıkları büyük sıkıntılar ve bu sıkıntılara ülkemiz resmi makamlarınca çözüm bulunamaması neticesinde, özellikle Almanya’da küskün bir göçmen güruhu oluşmuştur. Bu kişiler, 150 milyar Euro (195 milyar dolar) tasarruf ve 190 milyar Euro (247 milyar dolar) yatırım hacimleri ile ülkemizi hiçbir dış kaynağa muhtaç olmadan tek başına kalkındırabilecek, OECD ülkesi pozisyonundan çıkartıp gelişmiş ülke pozisyonuna getirebilecek bir potansiyeli barındırmaktadır. Yıllık 2 milyar USD kâr açıklayan kamu şirketlerini 6,7 milyar dolara özelleştirebilmeyi başarı sayan ve bu özelleştirme gelirini ülke ekonomisi için kurtarıcı olarak gören bir ülke açısından, elinden kaçırdığı bu fırsatın büyüklüğü üzerinde fazlaca düşünülmelidir.

Yurtdışında yaşamakta olan vatandaşlarımız ülkemize sağladıkları ekonomik potansiyelin yanı sıra oluşturdukları nüfus hacmi ile büyük bir lobi olanağı da sunmaktadır. Günümüzde pek çok devletin dünya üzerindeki lobi faaliyetleri ve bu faaliyetler ile elde ettikleri kazanımlar ortadadır. Fakat biz ülke olarak yurt dışına göç eden vatandaşlarımıza bu güne değin hiç bu gözle bakmamış, onları sadece ekonomik

değerleri ile ölçmüş, lobicilik anlamında dünyanın her tarafında büyük sıkıntı çekmekte olan ülkemiz açısından önemleri üzerinde hiç durmamışız. Bu vatandaşlarımızı küstürmekle, maddi desteklerini kaybetmenin yanında, bulundukları ülkelerde ülkemiz lehine yapacakları lobi ve propaganda faaliyetlerinden de mahrum kalacağımız açıktır.

Gelinen noktada 2 milyonun üzerinde vatandaşımızı ve bu vatandaşlarımıza ait 340 milyar Euro civarında ekonomik potansiyeli küstürdüğümüz ve bu vatandaşlarımızı kazanmak için hâlihazırda bir girimimiz bulunmadığı ortaya çıkmaktadır.

Çalışmamızda örnek olay olarak incelenen Dersdnerbank olayı Almanya’da yaşanmış ve bu ülkede yaşamakta olan vatandaşlarımızın mağduriyetine sebebiyet vermiştir. Olaya biraz daha geniş açıdan bakıldığında, araştırma konusu hesaplara Almanya dışındaki AB ülkelerinde yaşamakta olan vatandaşlarımızın da para yatırdığı ve bu problemi süreç içinde onların da yaşayabileceği gerçeği ile karşı karşıya kalmaktayız. Bu noktada ise, Almanya ile yaşanan problemin çözümünde pasif kalan devletimizin, en azından bu vatandaşlarımızın problem yaşamaması için gerekli girişimlerde bulunduğunu veya bulunacağını ummaktayız.

Eğitim ve bilgi eksikliğinin banka pazarlamasındaki olumsuz etkilerinin Dresdnerbank olayı özelinde incelendiği bu araştırmaya dayalı olarak geliştirilen öneriler aşağıda maddeler halinde sunulmuştur:

- Bankalar, tüm personelini, özellikle hizmet sunduğu alanlarda bilgi eksikliği kalmayacak şekilde eğitim faaliyetlerine tabi tutmalıdır.

- Bankalar, geliştirdikleri yeni ürünleri yerel ve global bazda incelemeli ve bu ürünlerle ilgili ulusal ve uluslararası kanuni ve uygulamaya yönelik riskler uzman ekiplerce derinlemesine incelenmek suretiyle değerlendirilmelidir.

- Bankalar, yeni ürünlerin satışında görevlendireceği personelin ya satacağı ürün ile ilgili uzman olmasına özen göstermeli ya da ürün ön araştırmalarında ortaya koyulan fırsat ve riskler hakkında pazarlama kadrosunu eksiksiz olarak bilgilendirmelidir.

- Bankalar, pazarlama personelinin satışını yapacağı ürün konusunda müşteriye doğru ve eksiksiz bilgi vermesi konusunu personeline dikte

etmeli, müşteri ilişkilerinde doğru bilgi sunma prensibini kurumsal etik ilke olarak benimsemelidir.

- Bankalar, yeni ürünleri hakkında müşterilerini bilinçlendirmek ve eğitimlerini sağlamak konusunda çalışmalar yapmalıdır. Yeni ürünlerin getirdiği fırsatlar ve faydaların yanı sıra ürüne ait muhtemel riskleri de müşterilerine eksiksiz olarak anlatmalıdır.

- Bankalar, personel tercihinde önceliği direkt olarak bankacılık eğitimi veren yüksek öğrenim kurumlarına vererek, bu okulları ve bu okullarda eğitim görecek gençleri teşvik etmelidir.

- Bankalar, hâlihazırda sunmakta oldukları ürünlerle ilgili olarak piyasada veya kanunlarda meydana gelebilecek değişikliklerden müşterilerini ivedilikle ve yol gösterici biçimde haberdar etmelidir.

- Bankalar, ürünlerini tanıtırken her eğitim seviyesinden müşterinin rahatlıkla anlayabileceği, yanlış anlamaya en az mahal verecek ifadeler kullanmalıdır.

- Dresdnerbank olayına devlet el koymalıdır. Her ne kadar geç kalınmış gibi görünse de, Alman makamları nezdinde girişimlerde bulunularak çözümler üretilmeye çalışılmalıdır. Olay mağduru vatandaşlarımıza, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin olaya seyirci kalmadığı, çözümü için çabaladığı imajı verilmelidir.

- Özellikle Almanya’da yaşamakta olan genç göçmenlerimizin ülkeye bağlılığının tekrar kazanılması için adımlar atılmalıdır. Bu kapsamda Almanya ve diğer AB ülkelerinde göçmen gençlerimize yönelik kültürel programlar tasarlanmalı ve uygulanmalıdır.

- İşçi dövizlerinin tekrar ülkeye kazandırılması için acil önlemler alınmalıdır. Bunun için, geçmişte de uygulanmış olan, özelleştirme ihalelerinde yurt dışında çalışmakta olan vatandaşlarımıza öncelik sağlama vb. çözümler geliştirilmelidir.

- TCMB, KMDTH ve SDH sistemini mümkün olan en kısa sürede sonlandırarak asli görevlerine dönmeli, mevduat toplama işlemi olan bu hizmetleri de ticari bankalara bırakmalıdır.

KAYNAKÇA

Abadan-Unat, N. (2002).Bitmeyen Göç: Konuk İşçilikten Ulus-Ötesi Yurttaşlığa. İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.

Artukoğlu, A. (2005). Yurtdışı İşçi Tasarruflarının Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Banka Sistemi ve Türkiye Ekonomisi Üzerine Etkileri. Yayınlanmamış Uzmanlık Yeterlilik Tezi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası A.Ş. İşçi Dövizleri Genel Müdürlüğü.

Atalay, A. (2005). Almanya’daki İşçi Tasarruflarının Değerlendirilmesi: Kredi Mektuplu Döviz Tevdiat Hesapları ve Süper Döviz Hesapları Örneğinde Bir Makro Analiz. Yayınlanmamış Uzmanlık Yeterlilik Tezi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası A.Ş. İşçi Dövizleri Genel Müdürlüğü.

Aycı, H. (2007). Merkezzedeye Hapis. Hürriyet Gündem. http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=6231478 adresinden 01.04.2007 tarihinde alınmıştır.

Aytaş, H. (2007). Kaseti İzletince Cezadan Kurtuldu. Hürriyet Gündem. http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=5892798 adresinden 10.04.2007 tarihinde alınmıştır.

Balcı, G., Klar, H. (10.10.2006). Schmutzige Geschäfte – Deutsches Schwarzgeld in Türkischen Banken (Kirli İşler – Türk Bankalarında Alman Karaparası). http://www.zdf.de/ZDFde/inhalt/1/0,1872,1001633_idDispatch:2094787, 00.html# adresinden 22.10.2006 tarihinde alınmıştır.

Creative Yayıncılık. Para ve Finans Ansiklopedisi. (1996). İstanbul: Creative Yayıncılık.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı. Ülkelere Göre Vatandaş, İşçi ve İşsiz Sayıları. (2007), Yurtdışı İşçi Hareketleri. <http://www.csgb.gov.tr/yih/yurtdisi _isci.htm> (10.03.2007)

Çetin, B. (2004). Kredi Mektuplu Döviz Tevdiat Hesabı Sistemi ve Yeniden Yapılandırılması. Yayınlanmamış Uzmanlık Yeterlilik Tezi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası A.Ş. İşçi Dövizleri Genel Müdürlüğü.

Erdem-Yiğit, F.P. (2005). İşçi Gelirleri ve Büyümedeki Çevrimler Arasındaki İlişki. Yayınlanmamış Uzmanlık Yeterlilik Tezi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası A.Ş. İşçi Dövizleri Genel Müdürlüğü.

Koray, S., Şen F. (1993). Türkiye’den Avrupa’ya Göç Hareketleri. Köln: Önel Yayınları.

Mahlebiciler, Ö. (2006). Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın Rezerv Yönetim Politikaları ve Kredi Mektuplu Döviz Tevdiat Hesaplarının Analizi. Yayınlanmamış Uzmanlık Yeterlilik Tezi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası A.Ş. Muhasebe Genel Müdürlüğü.

Marmara Üniversitesi Banka ve Sigortacılık Yüksek Okulu. Tarihçe. (1999), Okulumuz. <http://bsy.marmara.edu.tr/okulumuz/tarihce.html> ( 18.12.2006 ). Mathes, W. (2004). Türkische Auslandskonten: Arme Steuersünder (Türk

Yabancı Hesapları: Zavallı Vergi Kaçakçıları).

http://www.stern.de/wirtschaft/unternehmen/magazin/528865.html?nv=ct_cb adresinden 06.03.2006 tarihinde alınmıştır.

Maximumbilgi (Elektronik Ansiklopedi). (2006). Bankacılıkta Pazarlama. http://www.maximumbilgi.com/envanter/sx/indir3.asp?sx=basla&ID=152 adresinden 10.01.2007 tarihinde alınmıştır.

Müller, M. (10.08.2001). Merkwürdige Geschäfte Der Türkischen Zentralbank (Türk Merkez Bankası'nın İlginç İşleri). Frankfurter Allgemeinen.

Nation&Europa. (2006). Türken erschleichen Arbeitslosenhilfe: 300 Millionen Euro Schaden (Türkler hile ile işsizlik yardımı alıyor: Zarar 300 milyon Avro). http://www.read-all-about-it.org/archive/multikultopia/300_Millionen_ne0106.html adresinden 24.01.2007 tarihinde alınmıştır.

ÖSYM. 2006 ÖSS Aday Bilgi Kitapçığı. (2006), <http://www.osym.gov.tr/Belge Goster.aspx?F6E10F8892433CFF1A9547B61DAFFE2A3E25556277459A0C> (04.09.2006).

Sabah Ekonomi. (2000). Merkez Bankası'ndan Gurbetçiye Vergi Uyarısı. http://arsiv.sabah.com.tr/2000/07/31/e01.html adresinden 22.09.2006 tarihinde alınmıştır.

Seyidoğlu, H. (2003). Uluslararası İktisat. ( Ondördüncü Baskı). İstanbul: Güzem Yayınları.

Statistisches Bundesamt Deutschland. Registrierte Arbeitslose, Arbeitslosenquote. (2007), Almanya İşsizlik Rakamları. <http://www.destatis.de/indicators/d/lrarb01 ad.htm> (22.04.2007)

Statistisches Bundesamt Deutschland. Bruttonationaleinkommen, verfügbares Einkommenund Volkseinkommen Deutschland. (2007), Federal Almanya Milli Hasıla Rakamları. <http://www.destatis.de/indicators/d/lrvgr04ad.htm> (22.04.2007) Suğanlı, M. (2003). Almanya'da Yaşayan ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nda Hesabı Bulunan Türklerin Sosyo-Ekonomik Yapısı ve İşçi

Dövizleri. Yayınlanmamış Uzmanlık Yeterlilik Tezi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası A.Ş. İşçi Dövizleri Genel Müdürlüğü.

T.C. Berlin Büyükelçiliği. Türklerin Almanya’ya Uyumu. (Kasım 2002), <http://www.tuerkischebotschaft.de/ tr/arsiv/2002/TrKitap2002.pdf> (05.08.2006) T.C. Ziraat Bankası A.Ş. Bankacılık Okulu – Tarihçe (1989-2006). (2006), <http://www.ziraatbank.com.tr/tr/bankamiz/insan-kaynaklari/bankacilik-okulu-ve- egitim/tarihce.aspx> (14.11.2006)

TAM, (2000). Almanya’da Yaşayan Türklerin Ekonomik ve Sosyal Verileri İle Tasarruf Potansiyeli Konulu Temsili Telefon Anketi Araştırması Nihai Rapor. Essen.

TAM, (2001). Almanya ve Avrupa Birliği Ülkelerindeki Türk Girişimcilerin Ekonomik Gücü. Essen

TAM, (2003). Almanya ve Diğer AB Ülkelerindeki Türk Hane ve Girişimcilerinin Ekonomik Gücü. Essen

TCMB. Analitik Bilanço. (2007), Elektronik Veri Değerlendirme Sistemi. <http://tcmbf40.tcmb.gov.tr/cgi-bin/famecgi?cgi=$ozetweb&DIL=TR&

ARAVERIGRUP=bie_abanlbil.db> (27.03.2007)

TCMB. Banka Hakkında. (1999), Tarihçe. <http://www.tcmb.gov.tr/yeni/banka/ tarihce.html> (12.10.2006).

Tok, K. (2000). Alman Maliyesi: Türkler Kendinizi İhbar Edin. Hürriyet Ekonomi. http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=-208860 adresinden 22.09.2006 tarihinde alınmıştır.

Türkiye Bankalar Birliği. Bankacılık Eğitim Sitesi. (2006), Temel Bankacılık. <http://www.tbb-bes.org.tr/Learningspace5/SBS_LLS/free.htm#> (22.01.2007) Türkiye Bankalar Birliği. Bankalarımız Kitabı. (1997 – 2006), <http://www.tbb. org.tr/v12/1997.asp – 2006.asp> (22.03.2007)

Türkiye Bankalar Birliği. Bankacılık Etik İlkeleri (Eski). (01.11.2001), <http://www. tbb.org.tr/turkce/teblig/1012.doc> (22.11.2006)

Türkiye Bankalar Birliği. Bankacılık Etik İlkeleri (Yeni). (26.07.2006), <http://www. tbb.org.tr/turkce/iyiuygulamalar/etikilkeler.doc> (22.11.2006)

EKLER

Bankacılık Etik İlkeleri ( Eski ) Bankacılık Etik İlkeleri ( Yeni )

Ek-1

Türkiye Bankalar Birliği Bankacılık Etik İlkeleri (Eski)

I. Giriş

Etik, insanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaki açıdan araştıran ölçüler bütünüdür. Meslek etiği, meslek grubunu oluşturan bireylerin kendi aralarında ve toplum ile olan ilişkilerini düzenlerken; örgütsel etik, örgütün içinden ve dışından kaynaklanan sorunların çözümünde belirli kurallar getirerek örgüt içi davranış kültürünü tanımlar.

Toplumda fon arz eden ve fon talep eden taraflar arasında birleştiricilik ve aracılık rolü oynayarak yatırım ve tasarruf işlevlerini gerçekleştiren bankaların aynı zamanda karlılık ve verimlilik ilkelerini amaç edinmiş olmaları, mesleki ve örgütsel alanda etik ilkelerine bağlı olarak çalışmaları zorunluluğunu getirmektedir.

Bankacılık sisteminin büyütülmesi, bankacılık hizmet kalitesinin arttırılması, kaynakların en iyi şekilde kullanılması, bankalar arasında haksız rekabetin önlenmesi amaçlarından yola çıkarak; bankaların gerek kendi aralarında ve diğer kurumlarla, gerekse müşteri ve çalışanları ile olan ilişkilerini etik ilkelere uygun şekilde düzenlemesi gerekmektedir.

II. Amaç ve Kapsam

Madde 1- Türk bankacılık sektörünü oluşturan bankalar bu metinle, gerek birbirleri,