• Sonuç bulunamadı

Döşeme, döşemeye ait donatılar ve döşeme bitirme elemanları

2. TÜRK EVİNİN KARAKTERİSTİK ÖZELLİKLERİ, İÇ MEKÂN

2.2. Türk Evi İç Mekân Donatı Elemanları

2.2.2. Türk Evinde bulunan donatılar ve bitirme elemanları

2.2.2.1. Döşeme, döşemeye ait donatılar ve döşeme bitirme elemanları

Geleneksel Türk odasının, bir gün içinde farklı zamanlarda, değişen fonksiyonlara yönelik birkaç kez yeniden düzenlenmesi, bu fonksiyonlar için gerekli olan eşyaların gerektiğinde odaya getirilmesi, işi bittiğinde de götürülmesi işlevini düzenli bir şekilde, oda orta alanının her eyleme olanak veren yalın ve değişmez nitelikleri bulunan döşemesi sağlamaktadır (Küçükerman, 1988).

Döşeme malzemesi olarak, toprak, pişmiş toprak, taş ve ahşap yaygın olarak kullanılmıştır. Yalın toprak zemin, toprak zemin üzerine herhangi bir kaplama veya ahşap bir taşıyıcı sistem üzerine kaplama yapılan döşeme çeşitleri bulunmaktadır (Küçükerman, 1988).

Üst katlardaki zeminlerin farklı yöntemlerle, örneğin Ankara evlerinde kil tabakasıyla örtüldüğü (bulgurlama) görülmektedir. Burada döşeme tabakasını taşıyan strüktür, yuvarlak veya düzgün kesilmiş ağaç kütüklerinden oluşmakta olup, ağaçlar ortalama oda büyüklüklerine göre 30 ila 50 cm aralıklarında kullanılmaktayken oda büyüdüğünde bu açıklık azalmaktadır (Kömürcüoğlu, 1950; Kahraman, 1997).

Çizelge 2.9. Emirhocazade Ahmet Bey evi selamlık odasının döşemesi, döşemeye ait donatıları ve

döşeme bitirme elemanları (Günay 1981’den alınarak yeniden düzenlenmiştir)

A. Seki:

Türk evi oda şeklinde yemek yeme, oturma, dinlenme gibi öğeler yere çok yakın yapılmasının yanında oturma düzeninin sabit elemanlardan oluşması ve genelde odanın her kenarını dolaşması genelde oturma kültürünün olduğunun göstergesidir. Oturma öğesinin bulunduğu yer olarak adlandırılan sekilik, odanın diğer kısımlarından yükseltilerek farklılaştırılmaktadır (Sönmezer, 1999).

B. Seki altı:

Türk evinde odaya giriş, odanın kısa kenarı köşe noktasına yakın bir yerinde çok büyük olmayan bir kapıdan yapılır. Bu kapı odayı direkt olarak görülmesini engelleyen bir şekilde düzenlenmiş giriş, seki altı, yüklük dolabı üçlüsünün organizasyonundan oluşmaktadır. Oda kapısı kimi örnekte olduğu gibi açılan kapı kanadının dolap içine alınmasıyla kontrollü hale getirilmiştir. Zemin katta yer alan odalarda, seki altı sofayla aynı zemin malzemesine sahiptir. Seki altı, pabuçluk adı verilen yerle birlikte seki üstünün altında yer almakta, seki altı ve seki üstü ayrımı kot farkının yanında dekoratif parmaklık, tırabzan, direklik ve dekoratif kemerler gibi bölücülerle ayrılmaktadır. Bazı bölgelerde kışın seki altı, soğuk havalara karşı, rüzgârın etkilerini azaltmak amacıyla kapı, perdelerle örtülmektedir. Seki altına yapılan pabuçluk özellikle yüklük veya giriş

kapısının önüne uzunca bir geçit şeklindeki yerlere döşenen raflardan oluşmaktadır (Bektaş, 1996; Kahraman, 1997; Sönmezer, 1999).

C. Sedir:

Arkalıksız, üstü minderli ve yastıklı olabilen, oturmaya veya yatmaya yarayan sabit oturma elemanı olarak adlandırılan sedirler, Türk evinin değişmez bir öğesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Sedirler odada ve sofada çoğunlukla pencere önünde bulunmaktadır. Genellikle odaların iki yüzü pencereli olduğundan, bu yüzlerde boydan boya sedirler konumlanır. Bunun yanında pencere önlerinde gelmesi ile manzaraya sırt dönme, odaya ve kapıya doğru bir yönelim vardır. Ancak çok pencereli odalarda bu durum önemsenmemektedir (Eldem, 1987; Küçükerman, 1988; Kuban, 1995).

Duvarında ocak bulunan odalarda, ocağın iki yanında sedirlerin yapılması, oda giriş duvarı dışında çepeçevre bir oturma alanı oluşturulmasının yanında, çıkma ve cumbalarda sokağı, manzarayı daha iyi gören, daha aydınlık bir oturma alanının oluşması sağlanmıştır. L veya U tipli sedirlerde köşe noktaların önemi hiyerarşi açısından önem arz eden kişilerden başlayarak oturulması, köşe noktanın hâkimiyeti açısından değerlendirilmektedir (Bektaş, 2007).

Şekil 2.2. Sedir ve döşeme ilişkisi (Ünügür, 1984)

Genellikle oturma, dinlenme, zaman geçirme, konuşma, toplantı yapma gibi amaçlarla kullanılan sedirler döşemenin yükseltilmesiyle oluşturulmuştur. Türk insanın gereksinim ve oturuş biçimleri göz önüne alınarak sedirlerin boyutları değişkenlik göstermektedir. Burada öngörülen genişlik, oturan bir insanın rahatlıkla bağdaş kurma, bir ayağı üzerine oturma gibi ihtiyaç duyulan oturuş biçimlerinden kaynaklanmaktadır. Oturma için yükseltilmiş bu döşemeye kerevet adı da verilmektedir. Şekil 2.2.’de de görülen bu kerevet üzerine genelde doldurma otla yapılmış dolu minderler, sırta da katı biçimde yapılmış yastıklarla kullanılmaktadır. Yanlık ve yastıklarla birlikte sedirin genişlik ve yüksekliği de değişmektedir. Bununla birlikte “mak’ad” adı verilen örtülerle

örtülen sedirlerde kullanılan yastıklar belirli boy ve desenlerde seçilmiş, evin sahibinin gelir düzeyine göre zengin işlemeli kumaşlarla kaplatılmıştır. Kullanılan renk ve döşeme, mak’ad adı verilen örtülerle aynı renk bütünlüğünü sağlayacak şekilde olmasına özen gösterilmiştir (Günay, 1981; Eldem, 1987; Küçükerman, 1988; Sayan, 1995; Kahraman, 1997).

Döşeme, döşemeye ait donatıların genel karakteristiği,

Evlerin alt örtüsü olan döşeme gerek kuruluş, gerekse malzeme açısından incelendiğinde, belirli temel ilkelerin yüzyıllar boyunca hiç değiştirilmeden uygulanmış olduğu görülmektedir. Odalarda, üzerinde yürünen kaplama malzemeleri olarak çoğunlukla halı, kilim, hasır gibi dokumalar kullanılmaktadır. Yöresel olarak, keçe ve yapağı gibi doğal yünden, dokunmadan yapılan kaba kumaşların zeminde kullanıldığı görülmektedir. Bu tür serme/örtme olarak döşeme üzerinde kullanılan kaplama, alttaki döşemenin yapısı her ne olursa olsun, yalın bir şekilde kullanılmıştır. Çünkü zemin döşemesine serilen her türlü üzerinde günlük işlerin rahatça yapılabilmesi için yumuşak, ayağa takılmayan türdeki fazla çeşitlik göstermeyen malzemelerden oluşmasını sağlamıştır. Bunun yanında Türklerin bağdaş kurarak, diz çökerek oturmaları ve namaz gibi ibadetlerini yerde yapmaları göz önüne alındığında, insan ile döşeme arasına simgesel bir ayırıcı gelmesi niteliğini doğurmuştur (Küçükerman, 1988).

Zemin döşemesinin bir parçası olarak taşıyıcı döşeme ile çözümlenen sedirler, oturmayı sağlamak üzere zemin kaplamasında kullanılan serme örtülerden farklı, yumuşak bir şekilde kaplanmasını gerektirmiş, yapı malzemesi ve uygulaması her ne şekilde yapılmış olsa da bu düzen sistemi değişmemiştir. Sedir üzerine kullanılan dokuma, yastık ve oturma elemanları; oda zemininden farklı bir şekilde kullanılmış, oda içerisinde bu parça yükseltilmiş döşeme parçası şeklinde nitelikli oturma elemanı olarak ayrılmıştır. Şekil 2.2 ve Şekil 2.4.’de bu ayrışma görülmektedir.

Odanın döşemesi bölgelere, ekonomik durumlara göre yükselip, alçalabilmekte veya yapı malzemesi değişebilmektedir. Ancak üzerinde oturma, yatma, çalışma, yemek yeme fonksiyonları değişmediği için odanın genel yaşama mekânının zemin döşemesinin çok küçük farklılıklarla değiştiği görülmüştür.

Oda girişi; kapı, alçaltılmış döşeme olan seki altı ve dolaplar olarak bir sistematik içinde ele alınmış, odaya girişin direkt değil de dolaylı yoldan olması sağlanmıştır. Sofadan bağlanılan odanın girişinde ulaşılan seki altı kısmı, sofanın bir parçası olarak aynı düzlemde yer alması açısından odanın sofa uzantısını oluşturan bir

geçiş, bir hizmet mekânı olarak nitelendirilmektedir. Seki altını, seki üstünden ayıran tavan plânının farklılaşması ya da oluşturulan kot farkının yanında, geleneksel Türk evi odalarında kemer, dikme, parmaklık gibi öğelere de yer verilmiştir.

Anadolu’da geleneksel Türk evlerindeki odaların organizasyonları, temel fonksiyonlar çerçevesinde düzenlenmiş, iç-dış ilişkilerinin yoğunlaştığı pencere önleri genelde oturma amaçlı ayrılmıştır. Özellikle pencere dizileri ve yapıdaki dışa çıkan cumbalar sedirle tamamlanmıştır. Türk evi odasında oturma alanları dışa dönük konumlandırılmış, genelde orta alan çok amaçlı kullanılmak üzere boş bırakılmıştır.

Anadolu’da bulunan geleneksel Türk evleri incelendiğinde yapı türleri ve oda boyutları değişkenlik göstermektedir. Ancak sedirin konumlanması değişmemektedir. Yapı malzemesi olarak taş, ahşap, kerpiç ya da bunların karışımı kullanılmaktayken, odaların organizasyonlarında ve donatılmasında sedirlerin yapıyla ilişkilerinin değişmediği görülmektedir. Bu değişmezlik durumu, evin kentte ya da köyde bulunmasına göre farklılaşmamaktadır. Ancak süsleme gibi detayda ve ayrıntıda olan yapı üstü unsurlar değişen kısmı oluşturmaktadır.

Şekil 2.3. Türk evinde seki altı ve seki farkı (Küçükerman, 1988)

Buradan hareketle genel karakteristik özellikleri sıralayacak olursak:

 Geleneksel Türk evinin odasının taban döşemesinin üzerine, yazları kilim, kışın ise halı serilmesi (Bektaş, 1996; Bektaş, 2007),

 Sedir oturma grubu, oturma elemanları yerine kullanılan döşeme elemanı olarak odayı kısmen/çepeçevre kuşatarak, rahat bir oturma alanı oluşturması,  Sedir donatısının genellikle başoda gibi nitelikli odalarda pencere/pencereler

önündeki kenar/kenarlar boyunca olması,

 Seki altının dolap kombinasyonları ile bir arada konumlanarak odaya geçişin seki altından, düşük zemin ve tavanından geçilerek, biraz da dolaylı olarak sağlanması,

 Sekinin, geleneksel Türk evi odasında çeşitli yüksekliklerde, evin konumuna, ev sahibinin maddi durumuna göre çeşitlenerek tavan yüksekliğinin değişmesi, Şekil 2.3.’de görülmektedir (Küçükerman, 1988).