• Sonuç bulunamadı

2.1.1. Dârü’l-Fünûn ve Yüksekokullar Öğrenci Birliğinin KuruluĢu

Dârü’l-Fünûn Edebiyât Fakültesi öğrenci derneği tarafından sevk ve idare edilen öğrenci hareketi, yeni bir Ģekil almaya baĢlamıĢtı. Artık; öğrenci hareketi, Edebiyat Fakültesinin sınırlarını aĢmıĢ, bütün Dârü’l-Fünûn öğrencisinin hatta Ġstanbul’daki bütün yüksekokul öğrencilerinin haysiyet mücâdelesi haline gelmiĢti. Öğrenciler, boykotu sürdürebilmek için her fakülteden birer temsilcinin yer aldığı bir heyet oluĢturmaya karar vermiĢlerdi. Heyette Ģu isimler vardı1:

Osman (HOROSANLI) Bey (Edebiyat Fakültesi) Macit (ASENA) Bey (Hukuk Fakültesi)

Hüseyin Ġbrahim (SOLAR) Bey (Tıp Fakültesi) Ekrem Necmi (ĠNAL) Bey (Fen Fakültesi)

Ġstanbul Üniversitesinin bu dört fakültesine mensup öğrencileri, aralarında tam bir birlik oluĢturduktan sonra değiĢik bakanlıklara bağlı yüksekokul öğrencileri de bu harekete katılmıĢlardı.

Türklüğe ve O’nun gerçekleĢtirdiği Millî Mücâdele hareketine hakaret eden, küçük düĢürücü sözler sarf ederek gençleri ümitsizliğe sevk eden beĢ müderrisin üniversiteden uzaklaĢtırılmasını temin için bütün fakülte ve yüksekokul öğrencileri derslere girmeme kararı almıĢlardı. Sonuca gidebilmek ve okul yönetimlerinin kamu vicdânını rahatlatacak bir karar almasını sağlayabilmek için ortaklaĢa hareket etmek ve ciddî bir iletiĢim sağlamak gerekiyordu. Bu durum Dârü’l-Fünûnun kapatılmasıyla daha da belirginleĢerek zorunluluk halini halini almıĢtı. Nitekim; öğrencilerin bir çoğu, Maarif Nezâretinin Dârü’l-Fünûnda dersleri tatil ettiğinden habersizdi. Bir kısım öğrenci bütün fakültelerde derslerin tatil edildiğini belirten duyuruyu, toplantı için gittikleri Dârü’l-Fünûnda görüp, derslerin tatil edildiğine vakıf olmuĢlardı.

Dârü’l-Fünûn ve değiĢik yüksekokullara kayıtlı öğrenciler; Maarif Nezâretinin almıĢ olduğu kapatma kararı ve sonrasında yaĢanan iletiĢim eksikliğini de dikkate alarak amaçlarına

daha kısa sürede ulaĢabilmek için bir “birleşik cephe” çalıĢması baĢlatmıĢlardı. Böylelikle, bütün öğrencilere aynı anda ulaĢma imkânına sahip olacaklardı. Herhangi bir konuda alınacak karar, üyelere en kısa yoldan duyurulacak ve sonuca gidilebilecekti.

Dârü’l-Fünûnlu öğrenciler, diğer yüksekokullardan gelen temsilcilerle birleĢip Sultanahmet’teki Ticaret Yüksek okulunda toplanmıĢ ve eylemleriyle ilgili bir takım kararlar almıĢlardı. Yapılan toplantıdan çıkan en önemli karar, davalarının sonuçlanmasına kadar “Dârü’l-

Fünûn ve Mekâtib-i Aliye Müdâvimleri Heyet-i Müttehidesi” adıyla bir derneğin kurulması

olmuĢtu. Belki de bu karar, öğrencinin baĢlattığı hareketin, kolay kolay söndürülemeyeceğinin en güzel deliliydi.2

Fakülte ve yüksekokullardan seçilen dörder kiĢiden oluĢturulan bir heyet; cemiyet nizâm-nâmesinin son düzeltmelerini yaparak temize çekmiĢ ve bir suretini Dahiliye (ĠçiĢleri Bakanlığı) Nezâretine sunmuĢtu. OluĢturulan cemiyetin genel merkezi için de uygun bir yer bulunmasına karar verilmiĢti.3

Ayrıca, yasal olarak kurulup faaliyete baĢlayana kadar dernek iĢlerinin; fakülte ve yüksekokul temsilcilerinden oluĢan bir heyet veya öğrenci derneklerinden biri tarafından takip olunacağı karar altına alınmıĢtı.

Yayınladıkları nizâm-nâmede de ifade edildiği gibi derneğin kuruluĢ gayesi, Dârü’l- Fünûn ve yüksekokul mensuplarını ilgilendiren ilmî ve içtimaî hususlarda meĢgul olmak ve aralarında dayanıĢmayı temin etmekti. Toplantı yerleri de yer bulunana kadar Sultan Ahmetteki

“Akademi” adı verilen bahçeli kahvehaneler idi. BaĢkanlığına Tıp Fakültesi temsilcisi Hamit

Necdet Bey’in seçildiği Dârü’l-Fünûn ve Yüksekokullar Öğrenci Birliği, yönetim kurulunu ise Ģu Ģekilde oluĢturmuĢtu4

:

BaĢkan Vekili: Fen Fakültesi temsilcisi Ekrem Necmi (ĠNAL) Bey; Genel Sekreter: Hukuk Fakültesi temsilcisi Macit (ASENA) Bey;

Ġdâre Müdürü: Edebiyat Fakültesi temsilcisi Osman(HORASANLI) Bey; Mali Sekreter: Ticaret Mekteb-i Âli temsilcisi Ġhsan Nahit Bey;

Genel Sekreter Yardımcısı: Fen Fakültesi temsilcisi Sami Bey; Muhasip Üye: DiĢçi ve Eczacı Mektebi temsilcisi Hikmet Bey;

2.1.2.Öğrenci Birliğinin Üniversite Senatosu ve Maarif Nezâretince Alınan Kararlara Tepkisi

Öğrenci Birliği, amaçlarını dile getiren ve senatoyla onun oluĢturacağı komisyona yardımcı olacak nitelikte bir bildiri yayınladı. Açıklama basında da yer aldı.

2 Ġkdâm Gazetesi, 13 Nisan 1922;AkĢam Gazetesi, 14 Nisan 1922

3“Dârü „l-fünûn ve Mekatip-i Aliye Talebesi İttihadı”, Ġkdâm Gazetesi, 14 Nisan 1922 4Ġkdâm Gazetesi, 25 Nisan 1922

Bu açıklamalarıyla onlar; hem okullarının kapatılması karĢısında hissettiklerini kamuoyu ile paylaĢmak hem de derslere girmemekte ne kadar haklı olduklarını okul idaresine göstermek istemiĢlerdi5. Söz konusu açıklamada Ģu ifadelere yer verilmekteydi6

:

“1-Fenâ halde rencîde ve fakat tâmir edilmemiş bu maneviyâtı taşıdıkça öğrenciler kamu vicdânı huzurunda mahkûm ve bed-hâh beş müderris hakkında verdiği vicdânî hükmün doğruluğundan bir an tereddüt etmediği cihetle maalesef selâmet-i fikir ve huzur-ı vicdânla derslerine devam imkanı görememektedir.

2-Öğrenciler, meseleye el koyan saygıdeğer senato üyelerinin icraâtından hiçbir vakit şüphe etmemektedir.

3-Bunun içindir ki, derslerin aksamasından çok etkilenen öğrenciler, vadedilen araştırmanın en kısa zamanda sonuçlanmasını, birliğindeki imândan kuvvet alarak istemektedir.”

Öğrenciler, duyurularında, amaçlarına ulaĢana kadar eylemlerinin süreceğini ve Edebiyât öğrencilerinin yanında yer alacaklarını da belirtmiĢlerdi. Yine, baĢka bir bildiri ile savundukları fikirlerin haklılığını onaylayacağı yerde Maarif Nezâreti tarafından misilleme olarak okullarının kapatılmasını içlerine sindiremeyen öğrenciler, “Dârü‟l-Fünûn

ve Mekâtib-i Âliye Öğrenci Heyet-i ittihâdiyesi” imzasıyla üniversite rektörlüğüne hitaben

bir beyân-nâme kaleme alarak gayelerinin eğitim ve öğretimden uzak kalmak olmadığını; fakat doğruluğuna inandıkları gayelerini de sonuna kadar savunmak zorunda kaldıklarını, gerekirse bu uğurda daha bazı fedâkarlıklara da katlanabileceklerini Ģu Ģekilde ifade etmiĢlerdi7

:

“Senatonun son kararını öğrenmiş bulunan Edebiyat, Hukuk, Tıp ve Fen Fakülteleriyle, Eczacı, Dişçi, Ticaret, Mühendis, Ticaret-i Bahriye, Kaptan ve Çarhçı, ziraat, Orman, Baytar, Mülkiye Kız ve Erkek öğrencileri almış oldukları ve aşağıda da yer alan kararları senato üyelerine (Divân heyetine) arz eder:

1- Öğrencilerin maksadı, ilim ve irfandan uzak kalmak değildir. Bunun için Dârü‟l- Fünûn senatosunun, okulun resmen tatil ve kapatılması kararını üzüntü ve esefle karşılarız.

5Bildiride, “ayrı ayrı toplantı yaparak fikirlerini bir noktada buluşturan Edebiyât, Fen ve Tıp Fakülteleri

Talebeleriyle Dişçi-Eczacı, Ticaret Mekteb-i Âlisi, Ticaret-i Bahriye, Kaptan ve Çarhçı, Mühendis, Baytar, Mülkiye ve Ziraat Yüksekokulunda okuyan kız ve erkek Talebelerinin oybirliğiyle” karar aldıkları

belirtiliyordu. Bkz., Ġkdâm Gazetesi, 12 Nisan 1922 6Ġkdâm Gazetesi, 12 Nisan 1922

7Ġkdâm Gazetesi, 13 Nisan 1922; “Talebe heyet-i ittihadtyesinin bir müracaatı”,Vakit Gazetesi, 13 Nisan 1922

2- Amacın kanunen geçerliliğine imân eden öğrenci, seçilen komisyonun soruşturmayı hızlandırarak biran evvel derslerine başlamak imkanını temin edecek olumlu kararın çıkmasını bugün dünden daha kuvvetli bir birlik ve sarsılmaz bir azimle bekliyoruz.”

Yüksek Ticâret Okulu (Ticaret Mekteb-i Âlisi) Öğrenci Cemiyeti de ayrıca yayınladığı bir bildiride, bakanlığın almıĢ olduğu karar karĢısında adeta isyân edercesine düĢüncelerini açıklayarak öğrencinin amacına ulaĢtığı ana kadar “terk-i tedrisata” devam edeceğini Ģu Ģekilde belirtmiĢti:

“Dârü‟l-Fünûn ve Mekâtib-i Âliye Öğrenci Heyet-i İttifakiyesinin Türk‟ün necîb haysiyet-i millîyesini tahkîre cür‟et eden kimseler hakkında netice-i mukarrerâtını, maarif nezaretinin yalnız Dârü‟l-Fünûna ait bir mahiyette telakki ile öğrencinin derslerine devamı lüzumunu mekteb heyet-i idâresine tebliğ ettiğini büyük bir te‟essüfle haber aldık.

Bütün Türk milletine ve Türk gençliğine bilâ-pervâ tecâvüzâtda bulunanlara karşı acib ruhlu öğrenci efendilerin muhik davalarında Maarif nezaretinin de müzâharet edeceğini ümid ederken ma‟lûm kararı bilumum öğrencinin ve cemiyetimizin bâis-i te‟essürü olmuştur.

Mefkûre ve vicdânlarından başka hiçbir kuvvetin icbârıyla azm ü sebâtından nükûl ettirilemeyecek olan Ticâret Mekteb-i Âlisi öğrencisi bu gibi mukarrerâtı kat‟iyyen nazar-ı mülâhazaya almayarak neticeye kadar terk-i tedrisâta devamı bir vazife-i millîye add eyler.”

Ayrıca; cemiyetin, yapacağı duyuru ve ilânlardan baĢka hiçbir yazıĢmayı dikkate almamaları yönünde öğrenci arkadaĢlarına yaptığı açıklama, o sıralarda gerçekleĢtirilmek istenen

“boykotu kırma” eylemlerini de boĢa çıkartmayı hedeflemekteydi.8

2.1.3.Dârü’l-Fünûn ve Yüksekokullar Öğrenci Birliğinin Kamuoyunu Bilgilendirmesi

Üniversiteden uzaklaĢtırılmaları istenen müderrisler tarafından daha önceleri dikkate alınmayan öğrenciler, artık ciddi bir Ģekilde muhatap olarak kabul edilmeye baĢlanmıĢtı. Adı geçen müderrisler bunu açıkça ifade ediyorlardı. Kendilerinin üniversiteden uzaklaĢtırılmalarından sonra öğrencilerin kendi yerlerine bazı müderrisleri aday gösterdiklerine dair yazılar yazıyor ve onların üstlendikleri bu rolden duydukları rahatsızlıkları ifade ediyorlardı. Öğrenciler bu benzeri haberlerin “yalan” olduğunu, böyle bir dertlerinin bulunmadığını açıklayan bir tekzib yayınlamak zorunda kalmıĢlardı.

8“Ticâret Mekteb-i Âlisi Talebesinin Beyân-nâmesi”, Vakit Gazetesi, 13 Nisan 1922; Ġkdâm Gazetesi, 13 Nisan 1922

Ticaret, DiĢçi ve Eczacı, Orman, Ziraat, Mühendis, Baytar, Bahriye ve Çarhçı ve Kaptan Mekteb-i Âlileri ile Tıp, Fen ve Edebiyât Medreseleri Mümessilleri Heyet-i Merkeziyesi adına Ġkdâm Gazetesinde yayınlanan öğrenci tekzibinde, Peyâm-ı Sabah Gazetesi’nin 8 Nisan 1922 tarihli sayısında yazılanlara iĢaret edilerek Ģöyle denilmekteydi9:

“Dârü‟l-Fünûn Edebiyat Fakültesi öğrencisinin Dârü‟l-Fünûndan ihracını katiyen taleb ettiği ma‟lûmü‟l-esâmi beş müderrisin yerine felân veya filân zâtın namzet gösterildiğine dair Peyâm-ı Sabah Gazetesinin 8 Nisan 1338 tarih ve 1303 numaralı nüshasında verilen havadis tamamen bî-asl ve esâstır. Hak ve vazifesini müdrik olan Dârü‟l-Fünûn öğrencisi yalnız, mukaddesâtını hedef-i ta‟arruz ittihaz edenlere karşı vicdânlarının emr ettiği vazifeyi ifâ etmekten başka bir şey istemediği cihetle mezkûr havâdis külliyen red ve tekzib olunur.”