• Sonuç bulunamadı

Cumhuriyet Dönemi Batı Taklitçiliğ

Terbiye ve Tarih’de Taklit Yrd Doç Dr Selâmi Sönmez Atatürk Üniversites

6. Türk Tarihinde Taklit

6.5. Cumhuriyet Dönemi Batı Taklitçiliğ

Cumhuriyet nesline gelince; biz de bizden öncekilerin yolundan giderek Batılılaş- manın gönüllü erleri olmuşuz. “Yüz elli yıldır hiç bir mukaddes ölçü bırakmamanın savaşını vermekteyiz” (Tozlu, N. 1998, s.58). Gözlemsiz, tahlillsiz, düşüncesiz, ölü- müne bir Batı hayranlığı ile bütün kurum ve hayat şartları ile onu taklide koyulmuşuz. E. Güngör bu tutumu; “kör bir batıcılık” olarak vasıflandırır.” Çünkü tüm bu ya- pılanlarla milli şahsiyete temel olan iki unsur dil ve din tahrip edilmiştir. Zaten amaç da budur. Bu yüzden “Bütün Kur’anları yaksak, bütün camileri yıksak Avrupa’lının gözünde Osmanlıyız; Osmanlı, yani İslam. Karanlık, tehlikeli, düşman bir yığın!” (Meriç, C.2011, s.9),

Bütün programlarımız, Batılı efendilerimizi gücendirmeme üstünedir. Bütün ay- dınımız “Batı ipoteği altındadır. Taklide ayarlıdır” (Tozlu, N. 1998, s.35). Buraya nasıl geldiğimizi Atilla İlhan şöyle anlatır; Bize kendi mahalli değerlerimizi öğretmediler” Lisede Sophokles okuduk, klasik Türk sanat musikisine sövmeyi, Divan şiirini hor görmeyi, buna karşılık devletin yayınladığı kötü çevrilmiş batı klasiklerine körü kö- rüne hayranlık göstermeyi öğrendik. Sanki Sinan Leonardo’dan önemsiz, Mevlana Dante’den küçüktü, Itri ise Bach’ın eline su dökemezdi. Aslında kültür emperyaliz- minin ilmiğini kendi elimizle boynumuza geçiriyorduk, ulusal bileşim arama yerine hazır bileşimleri aktarmak hastalığımız tepmişti, o kadar ki İkinci Dünya Savaşı son- rasında batılı emperyalizmin örgütlü politikasını uygulamaya kendiliğimizden talip olduk.

Oysa, bir kere yaptığımız batılılaşmak değildi, ikincisi batı bizim sandığımız gibi değildi, üçüncüsü batı’nın ulaştığı yer özenilecek bir yer değildi.” (İlhan, A. 1972, s.18).

“Avrupalı olursak Avrupalılaşacağımızı” sandık... Çünkü teslim olan bir ordu için zafer kadar yenilgi de bahis konusu olamazdı (Güngör, E. 1980, s.95) Avrupalılaşınca Avrupa kaynaklı tehlikelerden sıyrılmış olurduk. Oysa basit bir akıl yürütme ile: Erol

Güngör’ün ifadesiyle:

“Bizi,şu güzeli ve doğruyu kaybetmiş hayat içinde sefil, perişan sürükleyen şey, batılı olma illeti değil de nedir? Biz dilini de dinini de, kanaatını da kaybetmiş bir topluluk haline gelmişizdir.” (Tozlu, N. 1998, s.116).

Biz bir zihniyet işgali altındayız. Ruhumuz ezilmiş, şahsiyetimiz çözülmüş, görü- şümüz yok edilmiştir. Tâbi olmuşuz güce, kuvvete (Tozlu, N. 1998, s.3) Artık Biz de de Batılı toplum hastalıkları bir adım geriden de olsa aynen müşahede edilmektedir. Bu hep sorumsuzca Batı’yı taklitten, onların peşinde, O dünyayı anlamadan, dina- miklerine nüfuz etmeden sürüklenişimizden ileri gelir. Eğitim reformlarımız yıllarca hep bir uyarlamanın adı olmuştur. Yeniden yapılanmaların arka planı da bir takiptir. (Tozlu, N. 1998, S.225-226).

Son tahlilde “Bir Asya ülkesi şu veya bu şekilde medeniyeti Batılılaşmak zanne- derse bu işe kalkışırsa, mutlaka batar. Neden batar? Çünkü Batılılar batırmak için uğraşırlar. bunun tek örneği biz değiliz. Ruslar da buna örnek. Çünkü Deli petro memleketi Batılılaştırmaya karar verdi. Rus asilleri Fransızca konuşmaya başladı. Ya- zarlar öyle yaptı. Eee ne oldu sonunda, battı. İhtilal çıktı ve Bolşevikler geldi. (Atilla, İlhan. NTV-MSNBC, 28 Nisan 2005).

Taklit “Ülkeleri kendi kültür-medeniyet dairelerinden çıkarır, ama taklit ettikleri kültür-medeniyet dairesine de sokmaz. Bizde de böyle bir düşünce neticesi ülke Batı kültürüne gidememiş ama İslam kültüründe de kalamamıştır (Tozlu, N. 1998, s.131).

Bu memlekete solculuk bile ABD’den ithal edilmiştir. Niyazi Berkes, Behice Bo- ran, Mihri Belli, Şerif Mardin Amerika damgalıdırlar. Taklitçilik sanki ruhumuza işlemiştir. Atilla İlhan Türkiye’de klasizm, Romantizm, Realizm, Naturalizm, Sem- bolizm vs. gibi edebiyat akımlarının Fransa’ya varınca hepsinin orada orjinallerini gördük. Bizimkilere bu yüzden saygımız azaldı der. (Cetişli, İ. 2001, s.31-138).

Biz Cumhuriyet döneminde de; değişip değişmemede tasarruf sahibi olmadığı- mızdan, gerçekten değişmesi gerekenle hiç değişmemesi gerekeni fark edemedik. Bi- rini diğerinin yerine koyduk. Değişmeyecek yönümüzü, kimliğimizi var eden toprağı değiştirdik. Bu yöndeki tüm çabalarımız bizi var eden değerleri tahripte harcandı. Sağlam, düzenli ve güvenli bir yapıya kavuşamayışımızın sebebi budur. (Tozlu N. 1998, s.71-72).

Çağın Problemleri Karşısında Eğitim Sempozyumu | 161 160 | Terbiye ve Tarih’de Taklit • Yrd. Doç. Dr. Selâmi Sönmez

Sonuç

“Taklit düşünce tembelliğidir”. Çözüm üretebilecek kalite ve kalibredeki zihinle- rin taklide ihtiyaçları yoktur. Göktürklerden beri tarihimizde yapılan hemen bütün taklit teşebbüsleri fiyaskoyla sonuçlanmıştır. Batı hiç bir silahını bize kaptırmama konusundaki mahirliğini ve profesyonelliğini korumuştur. Bizim Batı diye bildiğimiz nasıl bir bataklığa saplandığımızı A. Toynbee’nin şu cümlelerinden çıkarabiliriz.

“Türklerden korkmayın, onlar bizim medeniyetimizi sadece taklit etmektedirler. Taklit eden kavimler hiç bir zaman taklit ettikleri milletleri geçemezler”. (Allen H. Elisha, 1995, s.143).

Bu cümlelerden çıkarmalıyız ve kendi yolumuzu kendimiz çizmeliyiz ki; Birliğimiz, dirliğimiz ve varoluşumuzun iki temel kaynağı vardır. Bunlar: a. Türk filogenetiği (Fıtratı)

b. İslam inancı

Birincisi Allah’ın bu millete bahşettiği vasıflar bütünü, fıtrat kısaca; Tanrı, Talih ve Tarihin kazandırdığı beceri birikimi, ikincisi ise insanlık tarihinin Hz. Muham- med’den sonraki bütün yüzyıllarının evrensel medeniyeti, İslamiyet inancı ve ona uy- gun yaşama şeklidir.

Bu iki kaynak ilerleme ve gelişmemizin, ileri hamlelerimizin, medeniyetler kurma ve geliştirmek için lazım olan kendine güven, cesaret ve motivasyonun dinamizmidir, lokomotifidir.

Bu küre üzerindeki varoluşumuzdan bu yana biriktirip, geliştirip, nesilden nesi- le aktararak getirdiğimiz “An’anelerimiz onurlu bir değişmenin nirengi noktalarıdır. Onlar bir vakar, bir güven beldesinin simgeleridir. Yüce bir düşünce ve medeniyetin alemleridir. Manevi coğrafyamızın aşılmaz sıradağlarıdır. Yabancılar, yadeller bunlara nüfuz edemez. Bunları aşamaz, inanç dünyamızın eginlerine giremez. Onların ren- giyle boyanan, örgüsüyle işlenen yapılanmalara ulaşmazlar. Tüm bu oluşumlar onları korkutur (Tozlu, N. 1998, s.71-72). Eksiğimizi en iyi biz bilebiliriz. Ülkemizi en iyi biz tanıyabiliriz. O yüzden bizim de aktörlüğümüzün olduğu bir medeniyeti kur- mak için nasıl bir yol izleyeceğimizin en doğru kararını yine biz verebiliriz. Çünkü murakabenin ne önemli ilkelerinden birisi de şudur. Nasıl Batı sizin dilinizi bozmak istiyorsa tedbiriniz lisani, dininizi bozmak istiyorsa tedbiriniz dini nitelikte olmak

zorundadır.Fizik tedbirler boşunadır. Batı size medeniyetiyle saldırıyor ve kültürel değerlerini empoze etmeye çalışıyorsa buna karşı sizin cevabınız aynı mantalite ile alternatif bir medeniyet ve kendi ananevi değerleriniz ile olmalıdır.

Fakat ne yazık ki yukarıdaki tespitten hayli uzakta oluşumuz bir yana “Halâ bir devlet politikası olarak bu tavrın bir muhasebesi verilmediği gibi, niçin Batılı olaca- ğımızın ikna edici bir izahı da yapılmış değildir. Bu yüzden meselelerin arka yüzüne vakıf olmayan bir çok insanımız için Batı umut kaynağı olmaya devam etmektedir.

Oysa aklı erenler her dönemde olmuştur. İsmet İnönü bir konuşmasında “Atatürk; taklidi,kopyayı sevmezdi” (İlhan, A. 1972, s.109,İpekçi.A.2013,s.13) der. Çünkü Atatürk “başkalarının izinden gidenlerin tarihte iz bırakamayacaklarını” bilir. O bir konuşmasında bizdeki papağangillere tokat niteliğindeki şu ifadelerde bulunmuştur.

“Artık durumu düzeltmiş olmak için mutlaka Avrupa’dan öğüt almak, bütün iş- leri Avrupa’nın emellerine göre yürütmek, bütün dersleri Avrupa’dan almak gibi bir takım düşünceler belirdi. Oysa hangi bağımsızlık vardır ki, yabancıların öğütleriyle, yabancıların planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir.

Türkiye hiçbir milleti taklit etmeyecektir. Türkiye ne Amerikanlaşacak, ne batı- laşacak. O sadece özleşecektir” (Tanyu, H. 1961, s.181).Cümlelerimizi Muhammed İkbil’in cümleleri ile bitirelim “Özgür bir kişi için geçmişin zincirleri ile kelepçelen- meden ilerlemek ne güzeldir.Zira eğer taklit iyi birşey olsaydı peygamberin kendisi takip ederdi. Atalarının izini”.

Çağın Problemleri Karşısında Eğitim Sempozyumu | 163 162 | Terbiye ve Tarih’de Taklit • Yrd. Doç. Dr. Selâmi Sönmez

KAYNAKÇA

Akyüz,H.(1979)Eğitim Sosyolojisinin Temel Kavramları ve Alanları Üzerine Bir Araştırma. AtatürkÜniversitesi.Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Yayınları 9 Erzurum.

Akyüz,Y.(1979)”Reklamlar Gibi Düşünmek ve Çocuklar”MİLLİYET 11 Temmuz 1979

Akyüz,Y,(1979)”Çocukları Televizyon Reklamlarına Karşı Korunması”,Atatürk Üniversitesi EğitimFakültesi Dergisi ,c.12,S.1-4,s.97-106.

Allen, H. Elisha (1995). The Turkish Transformation. Chicago, İlinois.

Anadol, Cemal ve Dğr. (2002). Türk Kültür ve Medeniyeti, Bilge Karınca Yayınları, İst. Bacanlı, Hasan. (2005). Gelişim ve Öğrenme, Nobel Yayınları, Ank.

Barthold, W. (1990). Moğol İstilasına Kadar Türkistan, Çev. H.D. Yıldız. TTK Yayınları, Ank. Celkan ,H.Y.(1989) Eğitim Sosyolojisi Atatürk Üniversitesi K. Karabekir Eğitim Fakültesi

Yay.4,Erzurum.

Charrier, CH., Ozouf, R. (1972) Yaşanmış Pedogoji, Çev. N. Yüzbaşıoğulları, Milli Eğitim Basımevi, Ank.

Çetişli, İ. (2001). Batı Edebiyatında Edebi Akımlar, Akçağ Yayınları, Ank. Dewey, John (1928) Demokrasi ve Terbiye, Devlet Matbaası, İst.

Ergün, M. (1994) Eğitim Sosyolojisine Giriş, Ocak Yayınları, Ank.

Erkal, Mustafa (1982). Sosyoloji, KTÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Yayınları No.1 Trabzon. Feyerabend, P. (1992), Bilim Kilisesi, Çev. C. Cerit, Pınar Yayınları, İst.

Gökalp, Z. (1973). Terbiyenin Sosyal ve Kültürel Temelleri, Haz. Rıza Kardaş. MEB Devlet Kitapları, İst.

Güllülü, S.(1977) Ahi Birlikleri, Ötüken Yayınları, İst.

Güngör, E. (1980). Türk Kültürü ve Milliyetçilik, Ötüken Yayınları, İst. Hançerlioğlu, Orhan (1975). Felsefe Sözlüğü, Remzi Kitabevi, 1975.

Hazard, P. (1973) Batı Düşüncesindeki Büyük Değişme, Çev. E. Güngör, Tur Yayınları, İst. İlhan, A. (1972) Hangi Batı, Bilgi Yayınevi, Ank.

İlhan, A. (2005). NTV. MSNBC, 28.4.2005.

İpekçi,A.(2013).İkinci Adam İnönü Atatürkü Anlatıyor,Hürriyet Gazetesi Yayını,İstanbul.

Kafadar, Osman (1997). Türk Eğitim Düşüncesinde Batılılaşma, Vadi Yayınları, Ankara. Kağıtçıbaşı, Ç. (1977) İnsan ve İnsanlar, Duran Ofset, İst.

Kösemihal, N.S. (1974). Sosyoloji Tarihi, Remzi Kitabevi, İst.

Köymen. M.A. “Alp Arslan Zamanı Selçuklu Kültür Müesseseleri-Üniversiteler-“, Selçuklu Araştırmaları,Dergisi, S.IV, 1975, Ankara. s.75-125.

Krech, D. Krutchfield R.S. (1980). Sosyal psikoloji Çev. Erol Güngör, Ötüken Yayınları, İstanbul. Lundberg A., Schrag C., Larsen N. (1985). Sosyoloji Çev. Ö. Ozankaya, Işık Yayıncılık, Ank. Meriç. C. (2011) Ümrandan Uygarlığa, İletişim Yayınları, İst.

Muallim, Naci (1978). Lugat-ı Naci, Çağrı Yayınları, İstanbul.

Öztuna, Y. (1978). Büyük Türkiye Tarihi, 10. Cilt, Ötüken Yayınevi, İst. Sinanoğlu,O.(2006) Bye Bye Türkçe,Alfa Yayınları,İst.

Sönmez, S. (1999). Prof. Dr. Mümtaz Turhan ve Eğitimle İlgili Düşünceleri, Atatürk Üniversitesi Yayınları,NO. 905, Erzurum.

Tanyu, H. (1961) Atatürk ve Türk Milliyetçiliği, Orkun Yayınları, Ank. Tarde, G. (1903) The laws of Imitation, Henr Holt, New York. Tekin, Talat (1995). Orhun Yazıtları, Simurg, İst.

Tokatlı, Atilla (1973). Felsefe Sözlüğü, Bilgi Yayınları, Ankara. Tozlu, N. (1998) Erdemli Toplum Yolunda, 21.yy. Yayınları, Ank. Turan, M.(1959). Garplılaşmanın Neresindeyiz?, Türkiye Basımevi, İst.

Turan, O. (1980). Selçuklular Tarihi ve Türk İslam Medeniyeti, Dergah Yayınları, İst. Yeğin, Abdullah ve Dğr. (1978). Osmanlıca-Türkçe Büyük lûgat, Türdav Basım-Yayın, İst. Yeşilyaprak, B. (2002). Gelişim ve Öğrenme Psikolojisi, Pegem Yayınları, Ank.

164 | Terbiye ve Tarih’de Taklit • Yrd. Doç. Dr. Selâmi Sönmez

III. OTURUM

Oturum Başkanı (Prof. Dr. Aslan Gülcü)

Küresel Basınca Karşı Duygu ve Değer Eğitimi Prof. Dr. Halil İbrahim Ülker

Değersiz Eğitim Doç. Dr. Sema Önal

Normatif Etik Olan Erdem Etiğinde Erdemliliğin Kriteri Yrd. Doç. Dr. Tuncay Ceylan

Değerler Eğitiminde Gelenekten Yararlanmak–Hayriyye-i Nâbî Örneği Yrd. Doç. Dr. Ali Gurbetoğlu

Özet

Küreselleşme 1980’lerde ekonomik nedenlerle başladı ancak, sosyo-kültürel alanlarda da ciddi sonuçlar yarattı. Başta devlet olmak üzere tüm kurumlarda, ekonomide, yaşam tarzlarında ve önceliklerde büyük dönüşümler yaşandı. Bu piyasa ağırlıklı dünyada ideal insan prototipi ise; rekabetçi, çalışkan, bilişim te- knolojisini iyi kullanan, evrensel değerleri benimseyen, İngilizce konuşan ulusal ve yerellikte ısrar etmeyen bir insan tipi idi.

Küreselleşme sürecinde beklenen sonuçlar alınamayınca, Birleşmiş Mil- letler, Unesco gibi uluslar arası kuruluşlar, tüm dünya ülkeleri için; çevre, barış, sağlık, insan hakları, adalet, saygı, işbirliği, hoşgörü gibi temaların eğitime girmesi için kararlar aldı. Bu çerçevede yerel kimi özelliklerin kaybolmaması için de bazı çareler önerdi. Ancak ülkeler açısından bunlar yeterli olmadı.

Ülkemiz açısından yapılacak iş sadece öğretimle yetinmeyip (kortekse bilgi yükleme), EQ eğitimine de önem vermektir. Böylece geliştirilecek değerler seti (ulusal ve dini değerlerimiz) öğrencilere kazandırılarak onların, dünya vatan- daşlığı kadar, ülkemizin orijinal değerlerini de kazanmaları sağlanacaktır.

Anahtar Kelimeler: Kapitalizm, Küreselleşme, EQ, Değerler Eğitimi, Bilişsel ve

Duyuşsal Kazanımlar