• Sonuç bulunamadı

CUMHURİYETE KADAR İLİŞKİLER

Belgede Sorunları ve Türkiye’de (sayfa 168-172)

Genel Eğitim -Mesleki Eğitim İlişkisi

CUMHURİYETE KADAR İLİŞKİLER

Mesleki ve teknikeğitim in tarihi, bireyin çalış­ mayı öğrenme çabasının tarihidir. Tarihsel olarak işin birey yaşamında önemli bir yeri vardır, iş, bireyin sü­ rekli olarak artan istek ve ihtiyaçlarını karşılama aracı olmuştur, insan çalışmak suretiyle ihtiyaçlarını karşı­ layabileceğini çok erken çağlarda öğrendi ve uygulana­ cak yöntemin onun verimini ve üretim ini etkilediğini farketti. Bütün bu uğraşılar ve deneyimler, bireyi yeni yöntemler bulmaya yöneltti.

Birey, çok erken çağlarda dili geliştirerek konuşma­ yı, silah ve takım yapmayı öğrendi. Aile gibi sosyal ku­ rum lar kurdu; bilgi ve becerisini daha sonraki kuşaklara aktardı. Her kuşak, yeni bilgi ve beceriler geliştirdi ve tüm bilgiyi yeni kuşaklara kazandırdı. Bu gelişme sü­ reci, bireyi taştan yapılmış takım ları bakır, bronz ve demirle değiştirmesine olanak sağladı. Bütün bu uğraşı­ ların, birey ve toplumun yaşama düzeyini etkilediği an­ laşıldı.

Birey, yeni yöntemler uygulayarak çalışmaya başla­ yınca, bazı bireylerin belirli işleri, diğerlerine göre daha iyi yaptıklarını farketti. Erkeklerin gıda, giyim ve barı­ nak için hammadde bulmakta ve kadınların da bu ham ­ maddeleri kullanılabilir durum lara getirmede daha etki­ li oldukları saptandı. Böylece işbölümü ve uzmanlaşma başlamış oldu. Bazı bireyler ağaçişleri, metalişleri vb. alanlarda pratik beceriler geliştirdiler, işbölümü, üreti­ m in verimini ve kalitesini yükseltti; bu durum yeni üre­ tim yöntemlerinin geliştirilmesini, belirli ilgi ve yetenek­ lere sahip bireylerin belirli meslekler için hazırlanm a­ sını zorunlu kıldı. Bu suretle çıraklık sistemi doğdu; böylece organize olmuş öğretim sistemi ortaya çıktı. Çı­

raklık sistemi, meslek eğitiminde uzun yıllar etkili olmuş bir sistemdir.

ö te yandan 19. asırdan başlayarak bazı eğitimciler, el işlerinin, matematik ve yabancı dil gibi genel kültür kapsamı içine alınmasını savundular. Bu tü r çalışmala­ rın, bireyin tüm gelişmesine katkıda bulunacağı kabul edildi.

Yaparak öğrenme kavramı zamanla Rousseau, Pes­ talozzi, Dewey ve Kerschensteiner tarafından geliştirile­ rek modern meslek eğitim inin teorik temelleri oluştu­ ruldu. Bu öncülerin çalışmaları, iş ile eğitim arasında­ ki ilişkinin kuvvetlenmesine olanak sağladı. Eğitim ile işin değeri, bireyin gelişmesine ve toplumun kalkınma­ sına yaptığı etki daha açık olarak görülmeye başlandı. Bugünkü meslek eğitimi, binlerce yıllık çalışma ve tecrübenin ürünüdür. Eğitim ile iş arasındaki ilişkiler ilk çağlardan beri süregelmiştir. Bu ilişkiler yaşanılan dönemlere göre yeni boyutları kapsamına alarak zama­ nımıza kadar gelişerek devam etmiştir. Uygarlık geliş­ tikçe eğitim de buna paralel olarak birçok aşamalardan geçmiştir.

Meslek eğitimi, uzun yıllar ailenin sorumluluğunda yürütülm üştür. Değişen toplumsal koşullar nedeni ile aile içinde yapılan meslek eğitimi başka kurum lara dev- rolm uştur. önceleri meslek eğitim inin sorumluluğu aile yerine çıraklık sistemine geçmiştir. Çıraklık sisteminin gelişmesiyle eğitim ve iş, aile dışında bur kuruluş ta ra ­ fından yürtülm üştür.

Zamanla çıraklık sistemi, gelişmekte olan toplum ihtiyaçları, üretim sistemleri, bilim ve teknolojideki bu­ luşlar karşısında yetersiz kalmıştır. Endüstride meyda­

na gelen değişiklikler meslekleri çoğallmış, teknisyen ve yarı vasıflı işçi ihtiyaçlarını artırm ıştır. Bunun so­ nucu olarak çıraklık sisteminin dışında çeşitli mesleki eğitim sistemlerinin geliştirilmesine gidilmiştir. Böyle­ ce meslek eğitimi, örgütlenmiş bir okul programı ola­ rak, eğitim sistemine girmiş ve birçok aşam alardan son­ ra bugünkü şeklini almıştır.

Diğer toplumlarda olduğu gibi Türk toplumunda da 19. yüzyıla kadar meslek eğitimi çıraklık sistemi ile yü­ rütülm üştür. Ayrıca ordu ihtiyaçlarını karşılamak, ge­ rekli araç ve silahları üretmek üzere ordu içinde de bir sanatkar yetiştirme sistemi geliştirilmiştir.

19. yüzyılın ikinci yarısında tarım , endüstri, ev eko­ nomisi ve ticaret, alanlarında bazı meslek okullarının açıldığı görülmektedir. M ithatpaşa ilk defa Islahane adıy­ la 1861’de Niş’de bir sanat okulu açmıştır; daha sonra 1868’de İstanbul Sultan Ahmet Sanat okulunun faaliye­ te geçtiği anlaşılmaktadır. Bursa Tophane Sanat Okulu da 19. yüzyılın ikinci yarısında açılmış ilk sanat okulla­ rından biridir. Zamanla diğer valiler tarafından İzmir, Konya, Diyarbakır, Kastam onu vb. illerde yeni okulların açıldığı görülmektedir.

Kız tekniköğretim alanında da yine M ithatpaşa ilk Islahaneyi 1865’de Rusçuk’ta açmıştır; daha sonraki yıl­ larda Ahmet Refik Paşa İstanbul’da Yedikule (1869), Üsküdar (1878), Aksaray (1879) Cağaloğlu (1879) Kız Sanat Okullarını açmıştır. 1883 yılında zamanın Ticaret Bakanı Suphi Paşa’nın «Hamidiye Ticaret Mektebi Ali­ si» adıyla ilk ticaret okulunu faaliyete geçirdiği bilin­ mektedir.

Birinci Dünya Savaşı sonunda bir kısım meslek okul­ ları yurt sınırları dışında kalmış, bir kısmı kapatılmış ve

bazıları da çok yetersiz olarak faaliyetlerini sürdürebil­ miştir. 1923 -1924 öğretim yılında Edirne, İstanbul, Ada­ na, Ankara, Bursa, Sivas, Kastomonu’ Konya ve Bolu sanat okullarının faaliyetlerini sürdürdükleri ve diğerle­ rinin ise kapanma tehlikesi ile başbaşa kaldıkları anla­ şılmaktadır. Aynı öğretim yılında İstanbul’da Çapa ve Üsküdar’da bulunan kız meslek okulu ile 1922 yılında Samsun’da istiklal Numune Ticaret okulunun faaliyette bulundukları bilinmektedir.

öğretim düzeyleri ve süreleri farklı olmak üzere 1923-1924 öğretim yılında meslek okullarının ve bu okul­ larda bulunan öğrenci ve öğretmen sayıları aşağıya çı­ karılmıştır.

OKUL ÖĞRENCİ ÖĞRETMEN

E K T

44 3427 592 4019 258 Bu rakam lardan da anlaşılacağı gibi Cumhuriyetten önce mesleki eğitimin çok sınırlı bir gelişme kaydettiği görülmektedir.

Cumhuriyet’e kadar olan dönemde, mesleki eğitim, sisteminin bütünlüğü içinde ele alınmadığı için büyük o ran ia genel ve mesleki eğitim tartışm ası yapılmamış­ tır. Tartışmalar daha çok genel eğitim içinde din teme­ line dayalı eğitim ile laik temele dayalı eğitim arasında yoğunlaşmıştır.

Bu dönemde mesleki eğitimi, yerel ihtiyaçlara gö­ re, vıli, belediye, vakıf gibi birey veya kuruluşların ki­ şisel girişimleri ile kurulm uştur. Bu dönemdeki mesleki eğitimin başlıca nitelikleri şu şekilde özetlenebilir :

1 — Mesleki eğitim, tüm eğitim sisteminin dışında düşünülmüştür.

2 — Devletin bir mesleki eğitim politikası yoktur. 3 — Parasal kaynaklar yerel düzeyde karşılanm ıştır.

4 — Mesleki program lar geliştirilirken yerel ihtiyaç­

lar esas alınmıştır.

5 — Program, öğretmen, tesis vb. temel unsurlar için ortak standartlar geliştirilmemiştir. Her okul yerel ihtiyaçlara göre şekillenmiştir.

Belgede Sorunları ve Türkiye’de (sayfa 168-172)