• Sonuç bulunamadı

ATATÜRK VE MESLEKİ EĞİTİM

Belgede Sorunları ve Türkiye’de (sayfa 172-178)

Genel Eğitim -Mesleki Eğitim İlişkisi

ATATÜRK VE MESLEKİ EĞİTİM

Cumhuriyetten önce birçok meslek okulu kurulmuş­ sa da, mesleki eğitim Devletin eğitim politikası arasın­ da yer almamıştır. Meslek eğitimi yerel gruplar tarafın ­ dan kurulmuş ve yönlendirilmiştir. Bunun sonucu ola­ rak mesleki eğitimin gelişmesi belirli bir düzeyi aşama­ mıştır.

Cumhuriyetin kuruluşu ile beraber Devlet Mesleki ve Teknikeğitimin durumu ile ilgilenmeye başlamıştır. Birinci Dünya ve Bağımsızlık Savaşlarında teknik bilgi ve beceriye sahip eleman eksikliğinin meydana çıkardığı

sorunlar, ekonomik ve sosyal gelişme için bireylerde ye­ ni yeterliklerin geliştirilmesi zorunluluğu ve genel ola­ rak becerili işçi düzeyinde nüfus aktarması sonucu, meydana gelen boşluğu doldurmak ihtiyacı, meslek eği­ timi üzerine dikkatleri toplamıştır.

Atatürk, Mesleki ve Teknikeğitimin kurulması ve yaygınlaştırılması için özel ilgi göstermiş ve gerekli ön­ lemleri almaları için ilgilileri uyarmıştır. O güne kadar çok az sayıda yöneticinin ve eğitimcinin dikkati çeken meslek okullarının önemini vurgulamak için Atatürk bu okullara özel ziyaretler yapmıştır. Devlet Başkammn bu okullara gitmeleri çok anlam lıdır, Atatürk. İzmir Mithatpaşa Endüstri Meslek Lisesini Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti zamanında ve Cumhuriyetin ilk yıllarında (1923-1925) üç defa ziyaret ederek ülkenin geleceği açısından bu eğitimin önemi vurgulanmıştır. Atatürk, 13 Şubat 1923 yılında M ithatpaşa Endüstri Meslek Lisesine ilk defa gelişlerinde daha çok öğrenci­ nin yetiştirilmesi gerektiğini belirtmiş ve okulun hatıra defterine şunları yazmıştır : «Varmak zorunda olduğu­ muz düzeye, bugünkü kadar uzak kalışımızın mühim sebeplerinden biri ,sanata ve sanatkarlığa gerekli dere­ cede önem verilmemiş olmasıdır.»

Atatürk, eğitim ile ekonomik hayat rasındaki iliş­ kinin önemini birçok konuşmasında belirtmiştir. Din eğitimine dayalı bir temelden laik eğitime geçtikten son­ ra kuram ve uygulama arasında da uygun bir dengenin kurulm asına özen gösterilmiştir. A tatürk'te kuram ve uygulama birbirini tamamlayan bir bütünün parçaları olarak ele alınmıştır. Atatürk, laik eğitim çerçevesi içinde, eğitimi uygulamalı ve mesleki eğitimin gelişme­ si gerektiğine birçok konuşmasında değinmiştir.

Atatürk, 1 Mart 1922’de, Türkiye Büyük Millet Mec­ lisinin birinci dönem üçüncü toplantı yılını açarken eğitimle ilgili olarak görüşlerini şöyle açıklam aktadır: «Bir taraftan bilgisizliği gidermeye uğraşırken, diğer ta ­ raftan da yurt çocuklarını sosyal ve ekonomik alan lar­ da etkili ve verimli kılabilmek için zorunlu olan temel bilgileri uygulamalı bir şekilde öğretme yöntemi Milli Eğitimimizin ana kuralı olmalıdır.» Atatürk, bu konuş­ masında mesleki eğitimin önemini de vurgulamıştır.

Atatürk, ortaöğretim in am açlarını ve bu kademede uygulanacak yöntemi belirtirken şu görüşlere yer veri­ yor. Ortaöğretimin amacı memleketin muhtaç olduğu çeşitli hizmet ve sanat elem anlarını yetiştirmek ve yük­ seköğretime hazırlam aktır. Ortaöğretimde de, öğretim yönteminin uygulamalı olması şarttır.

Atatürk, 27 Ekim 1922’de Bursa’da Şark Tiyatrosun­ da, kendilerini ziyarete gelen İstanbul ve Bursa öğret­ menlerine şunları söylem iştir: «Bir taraftan yaygın olan bilgisizliği azaltmakla beraber, diğer taraftan sos­ yal hayatta etkili ve verimli bireyler yetiştirmek lazım­ dır. Bu da ilk ve ortaöğretimde uygulamalı bir yaklaşım­ la mümkündür.»

1923 İzmir iktisat Kongresini açarken de şöyle der; «Yeni devletimizin, yeni hükümetimizin temel görüşleri, bütün programları ekonomi program ından çıkmalıdır. Bundan ötürü çocuklarımızı o şekilde yetiştirmeliyiz ki onlara o suretle bilgi ve kültür vermeliyiz ki ticaret h a­ yatına, tarım ve sanata ve bütün bunların çalışma alan­ larına yararlı olsunlar. Bundan ötürü Milli Eğitim prog­ ramlarımızda, gerek ilköğretimde ve gerekse ortaöğre­ timde verilecek bütün bilgiler bu noktaları dikkate ala­ rak düzenlenmelidir.»

Atatürk, 1 Mart 1923’de Türkiye Büyük Millet Mec­ lisinin birinci dönem dördüncü toplantı yılını açarken eğitimde uygulanacak yöntemi şöyle açık lam ıştır:

«Eğitimde ve öğretimde uygulanacak yöntem, bilgi­ yi insan için gereksiz bir süs, bir baskı aracı, ya da bir uygarlık zevkinden çok, yaşamda başarıya ulaşmayı sağ­ layan, işe yarar ve kullanılabilen bir araç durumuna ge­ tirmektir.» Görüldüğü gibi A tatürk eğitimde uygulana­

cak yöntemin ve verilecek bilgilerin faydası, somut, pra­ tik, akılcı ve iş ilkesine dayalı olmasını önermiştir.

Atatürk, 25 Ağustos 1924 yılında Muallimler Birliği kongre üyelerine şöyle seslen ir: «Erkek ve kız çocukla­ rım ızın aynı şekilde bütün öğretim kademelerindeki eği­ tim i ve öğretiminin uygulamalı olması mümkündür.

Memleket evladını her öğretim kademesinde ekonomik hayata etkili, verimli ve başarılı olacak şekilde yetiştiri­ niz.»

Mesleki eğitimde temel ilkelerden biri, çevreye dö­ nü k eğitim yapmak ve çevre koşullarına duyarlı olmak­ tır. Atatürk, 1 Kasım 1925’de, Türkiye Büyük Millet Mec­ lisinin ikinci dönem üçüncü toplantı yılını açarken eği­ tim de uyulması gereken bu ilkeyi şöyle açıklıyor: «öğ­

retimde yaşamın pratik gereklerini karşılayan ve çevre­ nin özel koşullarını gözönünde bulunduran bir yöntem üstündeyiz.»

Atatürk, Mesleki eğitimin ilköğretimden yükseköğ­ retim e kadar kurulması gerektiğini, 1 Kasım 1928’de Türkiye Büyük Millet Meclisinde üçüncü dönem ikinci toplantı yılını açarken şu şekilde dile getirmiştir. «Mes­

leki öğretimin ilk ve orta kademeden en yüksek derece­ ye kadar memlekette temini» Milli Eğitimin temel politi­

Atatürk, 1 Kasım 1936 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinin beşinci dönem ikinci toplantı yılını açarken mesleki ve teknikeğitimin teşvik edilmesi gerektiğini şöyle b elirtiy o r: «Sanat ve teknik mekteplerine ilgi art­

mıştır. Bunu sevinçle söylerken, her türlü teşviki arttır­ mak gerektiğini de eklemek istiyorum.»

Atatürk, eğitimin, yaparak, yaşayarak ve iş üstünde öğrenmeye dayanmasını, bir süs olmayıp yaşamın koşul­ larına göre üretici olarak düzenlenmesini, kullanılabilir bir araç olmasını, çevre koşullarına cevap vermesini önererek mesleki eğitimin yönünü belirlemiştir.

A tatürk 1930’da kültür ve uygarlığın bir bütün oldu­ ğunu belirterek, kültürü şu şekilde tan ım lam ak tad ır: a) Bir insan cemiyetinin devlet hayatında, b) Fikir hayatında, yani ilimde, sosyal hayatta ve güzel sanatlar­ da, c) iktisadi hayatta yani ziraatte, zanaatta, ticaret­ te, kara, deniz, hava taşımacılığında yapabildiği şeyle­ rin sonucudur. Yasal Destekler 1920’lerin başında mesle­ ki eğitim sorunlarının Milli Eğitim Bakanlığı karar or­ ganlarında ele alınmaya başlandığı ve çözüm yolları arandığı dikkati çekmektedir.

15 Temmuz -15 Ağustos 1923 tarihleri arasında An­ kara’da toplanan Birinci Heyet-i ilmiye, ilkokuldan son­ raki hayati öğretim program larını tartışarak mesleki eğitim sorunlarına çözüm aram ıştır. 26 Aralık 1925 ve 8 Ocak 1926 tarihlerinde Ankara’da toplanan üçüncü He­ yet-i ilmiye «Meslek O kullarının belirli merkezlerde toplanması ve takviye edilmesi gereğini vurgulamıştı.»

1927 yılına kadar il ve belediyelerin meslek okulu aç­ mak yetkilerinin bulunduğundan okullar arasında bir birlik ve bütünlük yoktu, öğretim düzeyleri, programla­ rı, yönetim biçimi, öğrencilerin nitelikleri ve programın süresi farklı idi.

1927 yılında çıkarılan 1052 Sayılı K anunla 9 sanat okulu (Ankara, Aydın, Bursa, Diyarbakır, Edirne, Konya, İstanbul, İzmir, Kastamonu) iktisat ve Ticaret Bakanlı­ ğına bağlı olan 5 ticaret okulu (Adana, Ankara, İzmir, Samsun ve Trabzon) ve iki kız sanat okulu (Üsküdar, Selçuk) Milli Eğitim Bakanlığı’na devredildi.

1927 yılından itibaren mesleki eğitimle ilgili olarak öğretmen yetiştirme, program ları hazırlama, fiziki te­ sisleri temin etme, örgütlenme, parasal destek sağlama vb. sorunlara çözüm bulmak Milli Eğitim Bakanlığı gö­ revleri arasına girmiştir.

1052 Sayılı Yasaya dayalı olara Milli Eğitim Bakan­ lığı öğretim program larında birliği sağlamak amacı ile program geliştirme çalışmalarını bir esasa bağlamıştır. Bu çalışmaların sonunda program lara ilişkin şu görüş­ lere yer verilmiştir. Mevcut sanat okullarından 3-4 yıllık öğretimin, öğrencileri bir meslek dalında istenilen nite­ likte yetiştirmelerini sağlamadığı, oniki yaşında okulla­ ra kabul edilen ve gelişme çağında bulunan çocukların ağır işlere uyum sağlayamadıkları gerekçesi ile okulla­ rın ilk iki yılı hazırlayıcı sınıflar, son üç yılınında tek­ nik olmak üzere öğretim süreleri beş yıl olarak tesbit edilmesine karar verildi, ülkemizde tamamen uzmanlaş­ mış işyeri ve fabrikaların yeteri kadar bulunmaması se­ bebiyle, herhangi bir sanat dalından mezun olan bir gen­ cin her yerde uzmanlığı ile ilgili iş bulmakta zorluklarla karşılaşacağı düşünüldüğünden, el becerisinin daha ge­ niş kapsamlı olarak öğretecek program hazırlam a pren­ sibi benimsendi. Okullar arasında eğitim birliğinin sağ­ lanması ve daha önce mevcut olan farkları giderici bir geçiş programı hazırlandı. Böylece aynı seviyede ve aynı bilgilerle diploma verecek program lar uygulamaya ko­ nuldu.

1927 yılında Milli Eğitim Bakanlığı illerde bulunan meslek okullarının durumu ile ilgilenmeye başlamışsa da, merkez örgütü bu amaçla düzenlenmemişti. Meslek okullarına ilişkin işlerin Yükseköğretim Genel M üdürlü­ ğünce yürütülmesi kararlaştırılm ıştı. 1933 yılında kabul edilen 2287 Numaralı K anunla Milli Eğitim Bakanlığı merkez örgütü yeniden düzenlenirken, meslek okulları­ nın işlerini yürütmek üzere Mesleki ve Tekniköğretim Genel Müdürlüğü kurulm uştur. Böylece mesleki ve tek­ nik okulların gelişmesini sağlamak bu okulları yönlen­ dirmek ve gerekli kararları almak üzere ilk defa Milli Eğitim Bakanlığı içinde Genel Müdürlük kurulm uştur.

Mesleki ve teknikeğitimle ilgili diğer gelişmelere pa­ ralel olarak 29 Eylül 1941 yılında 4113 num aralı M aarif Vekaleti Merkez Teşkilatı ve Vazifeleri aHkkmdaki 2287 Numaralı K anuna ek kanunla Milli Eğitim Bakanlığı Merkez ö rg ü tü yeniden düzenlendi. Bu düzenlemede Mil­ li Eğitim Bakanlığı içinde iki müsteşarlık oluşturuldu; Genel Eğitim Müsteşarlığı ve Mesleki Tekniköğretim Müsteşarlığı. Bu yasaya göre milli eğitim hizmetleri iki ana grupta toplandı. Bir kısım hizmetlerin Genel Eği­ tim Müsteşarlığı ve bir kısım hizmetlerin de Tekniköğre­ tim Müsteşarlığı tarafından yürütülmesi kararlaştırıl­ dı. 1927-1950 yıllarında mesleki eğitimi desteklemek için 14 yasa çıkarılmıştır.

MESLEKİ VE TEKNİKEĞİTİMDE TEMEL

Belgede Sorunları ve Türkiye’de (sayfa 172-178)