• Sonuç bulunamadı

Canlıların Huy ve Tabiatlarına Nispet Edilen İyilik ve Kötülükler

II. İHVAN-I SAFA VE RİSALELERİ

II.VII. İhvan-ı Safa Risalelerinin Basımı

3.3. İhvan-ı Safa’ya Göre İyilik ve Kötülük Çeşitleri

3.3.3. Canlıların Huy ve Tabiatlarına Nispet Edilen İyilik ve Kötülükler

İhvan-ı Safa, kötülük problemi ile ilgili anlatımlarında sık sık birincil maksat ile

ikincil maksat kavramlarını kullanmaktadır. Onlara göre birincil maksat, yoktan var

etmek, icat etmek, yaratmak, süreklilik ve tamlık vermek, kemal noktasına ulaştırmak gibi Yüce Allah tarafından gerçekleştirilen şeylerdir. İkincil maksat ise, heyulanın eksikliğinden kaynaklanan her şeydir.611 Canlıların huy ve tabiatlarına nispet edilen iyilik ve kötülükleri de bu kavramlara göre değerlendiren İhvan, bazı hayvanlara ve onlarda bulunan bazı huylara nispet edilen kötülükleri üç kısma ayırır. Bunlar; başka

varlıklarda bulunmayıp yalnızca onlara ilişen elemler; onların huylarında bulunan düşmanlıklar; onların kasıt ve iradesiyle gerçekleşen fiillerdir.612

İhvan’a göre hayvanların yaratılış ve tabiatlarına yerleştirilen iyilikler, ülfet ve

muhabbet; kötülükler ise düşmanlık, nefret ve şiddettir. Ancak bu huy ve karakterler,

asıl amaç değil, onlar aracılığıyla gerçekleşecek amaçlar için arızi şeylerdir. Bazı hayvanların arasında var edilen sevgi, muhabbet ve dostluk duygularının asıl amacı, onların genelinin yararına olan bir araya gelip ittifak kurmalarıdır. Yine bazı hayvanların arasında var edilen nefret ve düşmanlık da onların genelinin yararınadır. Bazı hayvanların insanlara ülfet duyup onlara yaklaşması, bazılarının da onlardan nefret edip uzaklaşması buna örnek verilebilir. Mesela büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar, binek ve yük hayvanları, katır, eşek, deve ile at gibi bazı hayvanların, insanlara ülfet duymaları ve onlarla yakınlık kurmaları, hem kendileri için hem de insanlar için faydalıdır. Bu yakınlaşma sayesinde onlardan faydalanan insanlar, onların beslenme ve barınma ihtiyaçlarını karşılar; onları sıcaklardan, soğuklardan, yırtıcı hayvanların saldırılarından ve çeşitli zararlı şeylerden korunmalarını sağlarlar. Yırtıcılar ve yılanlar gibi menfaati az, zararı çok olan bazı hayvanların da insanlardan nefret edip uzaklaşmasında hem kendileri hem de insanlar fayda bulunmaktadır. Bu örnek, birbirinden nefret eden ve uzaklaşan ile birbirine ülfet duyan ve yakınlaşan diğer bütün canlılar için geçerlidir. Bu huy ve karakterlerin temelinde menfaat elde etme ve zararlardan sakınma vardır. Hayvanların kasıtlı ve iradeli olarak yaptıkları fiiller sonucu ortaya çıkan kötülükler ise, cesedin maddesi olan heyulanın eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Ancak bu huy ve tabiatın yaratılmasının ilk amacı yine onların genelinin yararı; yani onların genel olarak menfaat elde etme ve zararlardan

611 Resail, 42. Risale, C. III, s. 476. 612 Resail, 42. Risale, C. III, s. 476-477.

korunmasıdır. Hayatın oluşum kuralı, bazılarının yiyen bazılarının da yenilen olması üzerine kurulmuştur.613

Görüldüğü gibi İhvan, bu âlemde her şeyin yerli yerinde var edildiği kanaatindedir. Öyle ki, canlıların huy ve karakterlerindeki ülfet, yakınlaşma, bir arada bulunma arzusu ile birbirlerine duydukları nefret, birbirlerinden korkup uzaklaşmaları da belli bir amaçla var edilmiştir. Bu zıt özelliklere sahip olan huy ve karakterler, Onların varlıklarını devam ettirmeleri; kendi menfaatlerine olanı elde etme, zararlarına olanlardan da uzaklaşmaları veya onu kendilerinden uzaklaştırmaları amacıyla var edilmiştir. Bütün bunlar, Yüce Allah tarafından hayat denilen olgunun devam ettirilmesi amacıyla var edilmiştir. Dolayısıyla bu huy ve karakterlerin varlığı bir iyiliktir. Onlardan kaynaklanan zararlar ise, asıl iyiliğin gerçekleşmesi yolunda meydana gelen arızi sonuçlardır. Bu az sayıdaki arızi sonuçlar nedeniyle asıl iyiliğin terk edilmesi de hikmete uygun değildir.

İhvan, bazı canlıların, diğer bazı canlıların etini yiyecek özellikte yaratılmasının sebebini şöyle açıklamaktadır. Yüce Allah, her canlıyı hikmeti gereği bir amaç için yaratmıştır. Bazı canlıların bazı canlıların etiyle beslenmesinin amacı da canlıların hiçbirisinin yararsız bir şekilde yok olmaması ve boşa gitmemesidir. Bunun için Yüce Allah, her canlıyı belirli özeliklerde, bir takım alet ve edevatlara sahip bir şekilde yaratmıştır. Köpek dişleri, pençeler, tırnaklar ve demirler bunlardan bazılarıdır. Canlılar, bu aletlerle yakalamaya, yere sermeye, tutmaya, parçalamaya, ısırmaya, yemeye güç yetirirler.614

Bazı canlılar bazı canlılarla beslenmek üzere yaratılmıştır. Eğer, yedikleri canlılar olmasaydı bunlar yaşayamazdı. O zaman bunların yaratılması anlamsız olurdu. Yine eğer bazı canlılar var olmasaydı, onların yedikleri diğer canlılar, dengesiz bir şekilde çoğalırdı. Aynı şekilde öldüklerinde de uzun süre denizlerde, nehirlerde, göllerde, yerin altında ve yerin üstünde biriken sayılamayacak kadar cesetler ortalıkta kalacaktı. Bu cesetlerin oluşturacağı kötü koku ve onlardan yayılan zararlı mikroplar, havayı, suyu ve toprağı kirletecek, dolaysıyla diğer bütün canlılar için yok edici birer sebebe dönüşecekti. Böylece canlıların yeryüzünde yaşama imkânı kalmayacaktı. Hâlbuki Yüce Allah, canlıların ölülerinin de boşa gitmemesi için, bir kısmını diğerlerinin gıdası yapmıştır. Bu bakımdan canlıların öldürülüp yenilmesinin sebebi,

613 Resail, 42. Risale, C. III, s. 478-479. 614 İR, 40. Risale, C. III, s. 298.

119

onların acı ve ıstırap çekmelerine yol açmak değil, onların zararlarını engellemek ve diğer bazı canlıların ihtiyaçlarını gidermektir. Reenkarnasyoncuların/ruh göçüne inananların zannettiği gibi, Yaratıcının bu fiilinin amacı, buna maruz kalan canlıların nefislerine azap etmek ve onları cezalandırmak değildir. Aksine bunların tümü, varlıkların genelinin yararı ve âlemin düzeni için gerçekleştirilmektedir.615

Günümüz bilimsel araştırmalarının ortaya koyduğu sonuçlar da İhvan’ın bu tezini desteklemektedir. Örneğin besin zinciri adı verilen canlıların beslenme şekilleri, tüm canlıların zincirleme olarak birbirleriyle beslendiklerini göstermektedir. Canlılardan bazıları otobur, bazıları etobur bazıları ise hem otobur hem de etobur özelliktedir. Örneğin etobur hayvanlar, zaruret dışında otlarla beslenmeyi istemezler. Aynı şekilde otobur hayvanlar da et yemek istemez ve ondan lezzet almazlar.616 Bazı bölgelerde bazı canlıların besin kaynağının yok edilmesi, o bölgede doğal dengenin bozulmasına yol açmaktadır. Örneğin yılanların yok edilmesi ve doğal dengenin bozulması sonucu farelerin çoğalmasına ve doğal çevreye zarar vermesine yol açtığı iddia edilmektedir.617

İhvan, bazı canlıların doğalarında nefret, düşmanlık ve vahşetin var edilmesinin hikmeti ile ilgili şöyle bir açıklama yapmaktadır: Genel itibariyle bazı canlıların doğalarında nefret, düşmanlık ve vahşetin var olmasının hikmeti, hem onların hem de diğer varlıkların yararınadır. Nitekim bazı canlılardaki bu özellikler, hem onların hem de diğer canlıların yeryüzünün belli mekânlarında yığılmamaları, uzak bölge ve mekânlarına dağılmaları, yaşama çabaları ve eylemlerinin sıkışık olmamaları içindir. Buna örnek olarak insanların, bir araya gelip büyük veya küçük yerleşim yerlerini kurmaları ve hayatın zorluklarını yenmek için işbirliği yapmaları da gösterilebilir.618

Âlemde hiçbir şey boşuna yaratılmamış görüşünde olan İhvan, burada yeryüzünün her tarafının canlılar tarafından kullanılması için hazırlanan plan ve projeye dikkat çekmektedir. Eğer bütün canlılar, birbirleriyle dostça geçinebilselerdi, her canlı yaşam şartlarının daha elverişli olduğu bölgeleri tercih ederdi. Bu durumda yeryüzünün

615 Resail, 40. Risale, C. III, s. 369-370. Pisagor’u üstat kabul eden İhvan, Pisagorcuların savunduğu iddia

edilen ruh göçü tezini reddettiğine göre, Pisagor’un bu görüşü savunmadığı inancındadırlar.

616 İR, 30. Risale, C. III, s. 61.

617 Örnek olarak yılanların yok edilmesi sonucu farelerin çoğalıp çevredeki yerleşim yerlerini istila

ettiklerine dair şu haberlere bakılabilir: http://www.yeniasir.com.tr/hayatinicinden/2011/08/17/yilansiz- kalan-koyu-fareler-istila-etti ; http://www.yenisafak.com/gundem/tarlalari-fareler-istila-etti-203523 (E.T. 21.09.2016).

bazı bölgelerindeki beslenme ve barınma kaynakları kısa sürede tükenir bazı bölgeler ise atıl durumda kalırdı. Hâlbuki canlıların birbirlerine karşı düşmanca tutumları, onların bütün yeryüzüne dağılmalarını, bütün yeryüzünü değerlendirmelerini, dolayısıyla bütün yeryüzünü canlandırmalarını sağlamaktadır. Nitekim hiçbirimiz, canlı hayatının olmadığı, hiçbir bitki veya hayvan türünün yaşamadığı, tamamen atıl durumda olan bir yeryüzü parçasını düşünmek istemeyiz.