• Sonuç bulunamadı

C)BİRLEŞMİŞ MİLLETLER VE KIBRIS GÖRÜŞMELERİ

Yunanistan Londra Konferansı’na gitmeden önce 25 Temmuz 1955 tarihinde BM’ye başvurarak Kıbrıs için self determinasyon talep ederek, sorunun 10.Dönem Genel Kurul gündemine alınmasını talep etmiştir.97

İngiliz Delegesi Anthony Nutting Kıbrıs meselesinin İngiltere’nin bir iç meselesi olduğunu vurgulamıştır. BM’nin bu meseleyi konuşmaya yetkili olmadığını belirtmiştir. Ayrıca Lozan Antlaşması gereği Kıbrıs’ın egemenliğinin İngiltere’ye geçtiğini, Yunanistan’ın bu anlaşmayı onayladığını işaret etmiştir. BM’nin Kıbrıs sorununu tartışarak Yunanistan’ın Enosis taleplerine haklılık kazandıracağını vurgulamıştır. Buna karşın Yunan delegesi Yorgo Melas Kıbrıs sorununun İngiltere’nin bir iç sorunu olmadığını ve Kıbrıs halkına self determinasyon hakkının tanınması gerektiğini vurgulamıştır. Ayrıca Yunan Delegesi Londra Konferansı’nın herhangi bir sonuç almadan dağıldığını belirterek sorunun BM platformunda çözümlenmesi gerektiğini belirtmiştir.98

Türk Delegesi Selim Sarper ise self determinasyonun her yerde her koşulda uygulanamayacağını vurgulamıştır. Yunanistan’ın self determinasyon maskesi altında ilhakı amaçladığını söylemiştir.99Siyasi komitedeki tartışmalar sonucu Genel Komite çekimser ve dört müspet oya karşı yedi oyla Kıbrıs sorununun Genel Kurul gündemine alınmasını Genel Kurula tavsiye kararı vermiştir.100

Genel Kurul, Genel Komite’nin kendisine yapmış olduğu bu tavsiyeyi, 23 Eylül günü 521 sayılı oturumda tartışmıştır. Yunanistan’ı, Yunan Dışişleri Bakanı Stephanapulos temsil ederek şu görüşleri öne sürmüştür:

1.Kıbrıs’taki durum gittikçe kötüleşmektedir. BM derhal müdahale etmelidir. 2.İngiltere’nin davetinde gerçekleşen Londra Konferansı herhangi bir çözüm ile sonuçlanmamıştır. Türkiye İngiltere sömürgeciliğini desteklemiştir.

3.Türkiye’de 6-7 Eylül olayları yaşanmış Türkiye’deki Rumlar maddi manevi zarar görmüşlerdir. Atatürk ile Venizelos arasında başlayan Türk-Yunan dostluğu derin yara almıştır.

İngiliz delegesi ise İngiltere’nin tezlerini şu sözlerle açıklamıştır:

97

Armaoğlu, Kıbrıs, s.175

98 Gazioğlu, Enosise Karşı Taksim, s.114-115 99 Zafer, 22 Eylül 1955, s.3

1.Kıbrıs sorununun tartışılmasının yeri BM değildir. Bu sorun ikili ve üçlü görüşmeler içerisinde çözümlenmelidir.

2.Yunanistan self determinasyon ilkesini kullanarak Enosis’e ulaşmak istemektedir.

3.İngiltere’nin bu sorunu diplomatik temaslar ile çözmek istemektedir.101 Türk tezlerini ise Selim Sarper seslendirecektir:

1.Yunanistan Kıbrıs’ı ilhak etmek istemektedir. Bu Yunanistan’ın kendisinin imzalamış olduğu Lozan Antlaşması’na aykırıdır. BM Yunan tezlerini tartışarak daha önce imzalanmış antlaşmaların değiştirilmesi anlamına geleceğini vurgulamıştır. Kıbrıs sorununu tartışmak için BM yetkili değildir.

2.Kıbrıs sorunu İngiltere’nin bir iç sorunudur ve antlaşmalar gereğince onun milli yetki alanına girmektedir.

3.Kıbrıs sorunu BM’de tartışılır olursa bu İngiltere-Yunanistan –Türkiye ilişkilerini zedeler.

4.Başbakan Menderes 12 Eylülde TBMM’de yaptığı konuşmada Türkiye’nin Türk-Yunan dostluğuna verdiği önemi belirtmiştir. Genel Kurulda Kıbrıs sorunu tartışılacak olursa bu Türk-Yunan dostluğu bakımından her iki kamuoyunda olumsuz tepkiler doğuracaktır.102

Genel Kurul on çekimser ve yirmi iki müspet oya karşılık yirmi sekiz oyla Kıbrıs sorununun müzakere edilmesini gündemine almamaya karar vermiştir. Diplomatik açıdan bu karar Türkiye için bir başarı olarak görülebilir. Başbakan Menderes 28 Eylülde yapmış olduğu bir konuşmada Türk-Yunan dostluğuna önem verdiklerini ve yaşanan kötü hadiselere rağmen Balkan Paktı’nın bir zarara uğramaması için ellerinden gelen her şeyi hükümet olarak yerine getireceklerini vurgulamıştır.103

Kasım ayı içerisinde Başbakan Adnan Menderes’in başkanlığında yeni bir Demokrat Parti hükümeti oluşturulmuştur. Adnan Menderes hükümetinin programında Kıbrıs politikası üzerine şunlar söylenmektedir: “Dış siyasetimizden bahsederken

milletimizin üzerinde büyük bir hassasiyetle durmakta olduğu Kıbrıs sorunundan bahsetmemeye imkân yoktur. Bu mesele hakkındaki görüşlerimizi olduğu gibi muhafaza etmekte olduğumuzu herhangi bir yanlışlığa mahal bırakmamak üzere burada açıkça

101Armaoğlu, Kıbrıs, s.176-177 102 Milliyet, 29 Eylül 1955, s.1 103 Zafer,29 Eylül 1955, s,1

ifade etmek isteriz.104Hükümet programında da ifade edildiği üzere Demokrat Parti’nin

Kıbrıs sorununa dönük politikasında herhangi bir değişiklik söz konusu değildir. Demokrat Parti’nin Kıbrıs politikası tek kelime ile özetlemek gerekir ise Kıbrıs’ta mevcut durumu korumak olarak nitelendirilebilir.

Başbakan Menderes’in 24 Ağustos nutku Türkiye’nin Kıbrıs Sorunundaki net görüşüdür. Tahlil edecek olursak şu noktalara dikkat çekebiliriz:

1. Türkiye Kıbrıs’taki Türklerle yakından alakalıdır.

2. Demokrat Parti hükümeti Türk–Yunan dostluğuna hâlâ büyük önem vermektedir.

3. Adadaki terör olaylarından dolayı Kıbrıs Türk toplumu büyük tehlike altındadır İngiltere Kıbrıs Türklerinin güvenliğini sağlamalıdır.

4. Self determinasyon hakkı her koşulda uygulanabilecek bir hak değildir. Self determinasyon hakkı Kıbrıs’ta uygulanamaz.

5. Londra’ya gidecek olan Türk heyeti Kıbrıs’taki statükonun korunmasını talep edecektir. Fakat Kıbrıs’ın statükosunda herhangi bir değişiklik meydana getirilmek istenirse Türkiye soruna müdahil olacaktır.

Adnan Menderes’in 24 Ağustos’ta yapmış olduğu konuşma, Yunanistan’da büyük yankı uyandırdı. Gazetelerin 27 Ağustos tarihli nüshalarında, beyanat hakkında daha geniş tefsirler çıkmıştır. Bu tefsirlerde tekrarlanan ana fikir, Türkiye’nin, Kıbrıs’taki İngiliz hâkimiyetini devam ettirebilmek için Türkiye ile Yunanistan arasını açmağa matuf İngiliz tuzağına düştüğü, hâlbuki müşterek tehlikenin, iki memleketin dost ve müttehit kalmalarını amir bulunduğu şeklindedir. Kıbrıs Türklerinin 28 Ağustos’ta bir katliam tehdidi karşısında bulunduklarına dair olan kısmını ele alarak, bu gibi şayiaların tamamen asılsız olduğunu ve bunların, Türk-Yunan dostluğunu kundaklamak maksadıyla İngilizler tarafından çıkarıldığını yazmışlardır.105

104 Zafer,19 Aralık 1955,s.1